Dünimarkalı gazete satıcısı öğle yemeğine gidince müşterileri alacakları gazetenin parası sokak üstüne bırakılmış şapkaya a- HABER — Akşam Postası - Şoförlün birisi sokağa bırakılmış bir bisikletle çarpışarak on tekerleği. ni harap etmiş, sahibini oralarda bu. lamayınca kendi adresini yazarak bi « sikletin gidonuna asmıştır. yapmamış ve bisiklete çarpınca” ön tekerleğini harap etmiştir. Şoför otomobilinden atlayıp tarlar be gazetelerini alırlar. Gazeteyi alıp da Pre Soraya kimseye desa? et. Tramvaydaki bu'kadın para çantasını evinde unutmuştur. mek Danimarkada imkânsız olan bir şeydir. Onun namuskâr bir kadın ol duğunu (bilen kondülk r, hiç ) düşünmeksizin kendisine borca | bir bilet verir. Çünkü biletin alı aw emindir. parasını alacağın. Kopenhagın bütün ev kadınları gündelik Gündüz elinde fenerle rl | sütleri için boş şişe ile parayt kaptlarının sütün parasını da bırakırlar. lu adam aramak için sokak sokak! dolaşmış olan eski çağların Diyo. jeni şimdi dünyaya yeniden gele- cek olursa aradığını bulmakta güç lük çekmiyecektir. o Danimarlra paytehti Kopenhag #okaklarında bir saat kadar dolaşmakla böyle sinden binlerce kişi ile karşılaşır. Kopenhağı ziyaret eden ya - bancılar, Danimarkatıların bir birine karşı olan güvençlerine şa - şakalır.. Meselâ gazete satıcıları günün her saatinde gazetelerin vaya kenarına, bırak Mumyalar Rontken ışığının karşı- sında biraz kalınca Dört bin yıllık sırlarını ele | vermiye başlıyorlar İngilterenin Hul müzesi müdürü Mister Şeppard bir mumganın ront - venle çıkarılmış resimlerini gösteri - öne Bu resimler yan yana O konunca “bü büyüklükte bir insan iskeleti or- “va çıkmaktadır. tıkları gibi istdikleri yere giderler / Gazete zlicrlari da gazetelerin ya» nına baş aşağı konmuş şapkanır içine parayı alarak (istedikleri mecmua yahut gazeteyi alır ve g" derler. Bunlar para bözdurmak lâzım geliyorsa şapkadan aparalı- rını bozarlar ve parasını den gazeteyi alıp gitmek, yahut şapkadan para aşırmak gibi işle” akıllarından bile geçirmezler. Ev kadınları, sütçü için kapı: verm lari şiüâ böş Şişe ile" birlikte Mısırın mumyaları çok kıymetli sayılırlar, Koleksiyonu için bum: lardan bir tane satın alabilecek kadar parası olan müzeler hemen| birer tane tedarik ederek buna! çok büyük dikkat ve önem verir- ler. Son senelerde Mısırın kum- larından çıkan mumyaların he. men hepsinin rontken fotoğrafile! resimleri alınmıştır. Böylece ta- butu ihtiva eden sandık açılma- dan önce, içindeki mumyanın ke-; ten atlamış, çevresi kapalı ufak bir ça: | dın mı, yoksa erkek mi olduğu! anlaşılabilmektedir. Bundan baş- ka böylece mumya ile birlikte ta- buta konmuş mücevher ve kıymet- li eşya var mı, yok mu meydana| çıkıyor. i Gayet güzel nakışlarla işlen-| mis olan dış sandığın üstündeki! yazılar ve iç sandığa oyulmuş Hi- | yeroğlifler o mumyanın bundan 2500 yıl önce ölmüş bir kadına ait olduğunu göstermiştir. Mum-! yayı büsbütün meydana çıkarma” dan, yahut rontken fotoğrafları | alınmadan daha fazla malümat edinmek imkânı bulunmamıştır. Fotoğrafta da görüleceği gibi ayrı ayrı beş resim alınmıştır. Sonra bu ayrı ayrı resimler deve- lope edilerek bir araya konmuş- Şehrin otobüslerinde yahu' tramvaylarında para çantasını ev- de unutrduş olan bir yolcuyu kat!- yen indirmezler. - Biletçi böyle bir yolcuya sadece gülerek bir b:- let verir ve parasını sonra alaca ğını söyler. Böyle verilmiş bile*- lerin yüzde doksan dokuzu yirmi dört saat içinde ödenir. Danimarkalıların hemen hep- si bisikletle geztler. Kopenhağ- Tayyare ile hapishaneden kaçtı! Bu âna kadır bütün dünya da görülüp işitilmiş olan hapishaneden &n cüretkârane kaçma işini Avustu - ralyada Brizhanda bir delikanlı yap - mıştır. Bu delikanlı kendini hapisha- ne direktörünün oğlu diye (tanıtarak uçak alanında bir pilotun yanma bin - meğe muvaffak olmuştur. 21 Yaşmda olan, Artur Şarle hapis- hane mutfağında yardımcı ve Hapis- hane direktörü 4. F. Vhitneyin evin- de bahçıvan olarak hizmet (o eden bir mahpustur. Günün birinde direktörün oğlu - nun odasına girmek fırsatını elde etmiş üstündeki hapishane Üniforması çi- kararak oradaki elbiselerden gri bir kostüm giyinmişti. Ceketinin cebinde - ki cüzdanda da bir İngiliz / lirası ile bir de şoförlük vesikası | bulmuştur. Bundan renra kuledeki nöbetçinin ar- kasını avluya çevirdiği bir sırada çit- yarı geçmiş ve sokağa girmiştir. Bu rada hemen bir otomobil durdurarak | uçak alanmın adresini vermiştir. Orada 200 kilometre kadar uzak olan Tuvumbaya kalkmak üzere bu - lunan bir uçak görmüştür. Delikan - k pilota yanaşarak, (o kendisi zamanda hapishaneler genel direktör- lüğü vekilliğini yapan Mister Vhitne- yin oğlu olarak tanıtmış ve tehlikeli bir surette hasta olan annesine yetiş - mek üzere hiç vakit (kaybetmeksizin Tuvumbaya gitmesi lâzımgeldiğini söy lemiştir. Cebindeki şoför vesikasını da, is - bat etmek için göstedikten sonra bilet ücretinin bilâhare babasından istenebi. leceğini ilâve etmiştir. Birkaç dakika sonra da pilotla bir likte Tuvumbaya doğru havalanmıştır. Kaçma hâdisesi ancak birkaç saat geçtikten sönra hapishanede anlaşıl - mışdır. Fakat delikanlı çoktan uçmuş ve gideceği yere varmış olduğundan polisler kendisini yakalayamamışlar - dır. Takibat hâlâ devam etmektedir, aya | | İ Süs şüden başka hiç bir kimse | önüne bırakırlar. Çünkü bu parayı süt bu paraya e.ini bile uzatmaz. /çüden başka kimsenin almıyacağını bilir ler. da bu iki tekerlekli arabalardan on binlerce vardır. Hiç kimse bi. sikletinin çalınacağından korkma. dığı için onu sokakta her hangı bir duvara dayıyarak bırakır; çün-. kü geri döndüğü zaman arabasını yerinde bulacağına emindir. Re simde ön tekerleği harap olmuş bir bisiklet görüyorsunuz. Şoför- lerden birisi mesafeyi yanlış kes tirmiş olduğundan vaktinde firen | da bisiklet sahibini oralarda büla- mayınca kocaman bir kâğıdın üs- tüne: : “2105 numaraya telefon edi- niz!,, */ : Diye yazmış ve bunu bisiklete asmıştır. Böylece yaptığı zarar ve ziyanı tazmin edeceğini snlat- mıştır. Namuskârlığın bir âdet olduğu bu şehir, dünyanm en zengin $€- hirlerinden biridir. Ayni hal İsveç ve Norveç şs. hirleri için de söylenebilir. .. , Yılanlar Bebek yerine onlarla oynamayı seven Amerikalı küçücük bir kızın en sadık dost Yılan gören küçük kızların hemen hepsi çığlığı basarak annelerine kaçar- lar, ancak Kaliforniyanın San Pedro şehrinden Veirle Kirns adlı kız hiç de sandığımız gibi değildir. Şimdi bu kız dört yaşındadır. Ve yı- lanları dünyanın en sevimli hayvanları saymaktadır. Üç yaşındanberi kendini böyle bir merak sarmış ve zehirsi lanlardan oldukça zengin yon yapmıştır. Bu yılanlardan birkaçı- nı, sahipleriyle birlikte resimde göre - bilirsiniz. Kız bu merakın kendisine nasıl gel - miş olduğunu bir türlü anlatamamak - tadır. Bir gün annesiyle birlikte kırlar. da dolaşırken, önlerinden bir yılanın kıvranarak kaçtığını görmüş, hayvanı kovalamış, tutamayınca da uzun uza - dıya ağlamıştır. Annesiyle babası kızm bu tabii te - mayülüne mâni olmak için ellerinden geleni yapmışlar, fakat muvaffak ola - mamışlar ve o civardaki yılanların ek - serisinin zararsız olduğunu anlayınca İ artık ses çıkarmamağa başlamışlardır. Kız şimdiden yüz kadar yılana sahip- | tir. Büyüdüğü zaman kocaman bir yı - lan çiftliği yapacağını ve buraya hay - vanat bahçesinde gördüğü koca koca yılanlardan koyacağını gazetecilere #öy lemektedir. Kızım bu tuhaf merakı kendisini ar - kadaşsız bırakmıştır. Kendi yaşındaki kızlar ondan bucak bucak kaçmakta » dırlar, Yılanlar da kızın kendilerini elleme. sinden herhalde hoşlanıyorlar. Çünkü şimdiye kadar hiçbirisi kızı ne sokmuş ne de canını yakmıştır, u olmuşlar Kaliforninnin San Pedrosündan küçücük Verile Ann kirus o yalanları yapma bebeklere tereth eden bir kız. dır. Ana ve babası önce kısın bu me » rakından çok kormuşlardı şimdi aldı. rış etmiyorlar.