Ba » AĞUSTOS — 1985. Mü ve kat kat ü Güreşin en heyecanlı anlarırıd ın birisi Günlerdenberi tanıdık, kime rastgelsem soruyor: — Yahu Dinralının güreşi ne za - man?! Bültün İstanbul, hattâ bütün Türki- ye, biz gazetelerin harıl harıl şişir - diği, güreşcinin, gazete sütunlarından sonfa, bir de er meydanında ne ya - pacağını merakla bekliyor. Matbandaki arkadaşlar bile merak içinde... İ İki sene kadar Amerikada kaldıktan sonra, İstanbula dönen, kazandığı güreşler için birkaç yüzlük rakamlar- la konuşan, Amerikada (Cimlondos) müstesna hiç kimseye o yenilmediğini söylüz ir “gelmez, sm tanrnmış pehlivanlara defi atan bu pehlivan, bir kere de burada ringe &örmek elbette doyulmaz bir zevk o - lacaktı, Herkes, hepimiz buişi bekledik. Ve bu beklenen hayet dün geldi çattı. Dinarlı evvelce merikada bulunmuş, olan Mülâyimle tanımadık en, ve merakla ! gün ni - kendisi gibi A- Mülâyim, Dinarlıyı Ring Saat dört.. Maçın ilân edildiği sa- at... Pakat ortaya, koca bir ring üs - tüne konmuş bir o Grekoromen güreş minderinde !.. Başka müsabakalar ya- pılıyor. Stadyumdaki tenha denecek kalaba- İk! Sabırsızlık gösteriyor. Dinarlının srarla istediği, başka türlü güreşemiyeceğini söylediği A - merikan profesyönel serbest güreşi - nin, etrafı iplerle çevrilmiş ve üstü bez kaplı tahta ringlerde yapılacağını «cnebi gazetelerde, okuyan, sinemalar da görenler, şimdi ortada görünen rin gin seşip vaziyetine şaşıp kalıyorlar. Evvelâ dinarlı sonra mülâyim Halkım sahırsızlığı son haddini bul- duğu zaman, müthiş bir alkış tufanı arasında, üstünde kırmızı, kenarları ali mk b ua Dün baştan başa ezici bir güreşten sonra lâyim Dinarlıyı yendi Mülâyim rakibinden iki kere daha kuvvetli görünüyor istün oyunlar tatbik ediyordu HABER — Akşam Postası Organizasyonun acemice yapılması yüzünden güreşlerde kalabalık yoktu ve kuşağı beyaz, bir manto < koşarak ringe geldi veçevik bir (sıçrayışla ringe fırladı. Kendisini alkışlayan halkı selâmlamağa başladı. Sonra tam sırtında acaip bir ay yıldız bulunan mantosunu çıkardı. Yarı belden aşağısını tamamen kapa- yan siyah mayosile kaldı Bu aralık, ayağında kısa bir mayo, | artına sarı bir havlu almış olan Mü - 'âyim de ringe geldi yimin mütevezi hal ve tavrı ile akibinin vaziyeti insana, (Mülâyim! galiba mağlâbiyetini kabul ediyor) hissini veriyordu. Hakem, stadyum direktörü kıymet. li arkadaşımız Cemal iki güreşçi ile birkaç dakika görüştü.Ve güreş baş - Tadı. Şerait Yapılan güreşin şeraiti şöyle karar- laşmış olacak ki, radyo ile halka şun- tar söylendi: — Parmakları ağız, burun, göz, ku- lak deliklerine sokmak, ringten aşa- ğı atmak yumruk vurmak ve bacak - ların arasını sıkmak yok; Başka her - şey serbest, 45 dakika güreşilecek.. Tuş yapmak için sırtı $ saniye yerde tutmak lâzım, 'Tuş olmazsa, sonunda puvan itibarile galip ilân edilecek, ilk nami İlk dakikalar iki raki biribirini yoklamasiyle geçti. Sonra birden Mülâyim Dinarlının ayaklarına doğ - ru saldırdı. Ve bir hamlede rakibini altına aldı. Herkes, Dinarlmın bundan derhal kurtulacağını ümuyordu- Fakat epey zaman vaziyet değişmedi. Bir aralık Mülâyim kafası kaptır- dı. Fakat kurtulması güç olmadı. Birkaç dakika sonra ikisi o birden ler mütemadiyen eziyordu tekrar ayağa kalktılar. Bu bir ân sür dü. Gene Mülâyimin sıkı bir hamle - siyle Dinarlı alta geçti. Mülâyim daha kuv- vetli daha usta Herkes vaziyete şaşırıp kalıyor. Mü- lâyim hasmından belki iki kere daha kuvvetli güreşiyor. Dinarlı bir türlü toparlanamıyor ve mütemadiyen ezil- meğe başlıyor. Mülâyim, çevik ayak hareketleri, çabuk bacak kapmalarla, Dinarlıya bir saniye bile nefes aldırmı yor.İşin tuhafr,daha Amerikadan yeni gelmiş olan Dinarlıdan Mülayim us- ta güreşiyor.. Mülâyim altta sonra gene üstte 16 mcı dakikada, Dinarlı İlk zor - Tu hamlesini yaptı ve o Mülâyiri alta geçti, Fakat bu vaziyet devam ettiği bir buçuk iki dakikada, Dinarlı üstte oyun yapamadı. Bu iş gene Mülâyime ! yaradı, dinlenmiş oldu. Sonra bir silkinme ile alttan kurtuldu. Dinarlı yı altına alarak ezmeğe başladı. 22 inci dakikaya kadar vaziyet böyle ıYarı saka Dünkü güreşten birkaç .. görü Sporla, maalesef, a alâka - dar değilim, Taksim stadının yaban- cıst sayılabilirim, Buna rağmen dün Mülâyim — Dinarlı maçını seyret - meğe giderken oraya davetiye falan göstermeden ellerimi kollarımı sal - Uuya sallıya serbestçe girdim. Nasıl diye sorarsanız Oben de pek kestirme cevap veremiyeceğim- Yalniz içeride bana söyledikleri şu: Turnikede bulunanlar bu işin ace. müsi kimseler. Serbestçe gelen birini görünce davetiye sormağa cesaret e « demiyorlarmış, Bu vaziyette içeriye biletsiz ve da. vetiyesiz girenler acaba para ile giren lerden azmaydı, çok muydu dersiniz? ... Yanımda bir konuşmaya kulak mi - safiri oluyorum: — Biletler pek pahalıydı... — Evet iki lira ve bir lira: hem de talebeye bile tenzilât yokmuş. — Pahalıydı dememe dikkat etmedin mi? Şimdi ucuzladı! — Nasıl olur yahu? — Basbayağı olurmuş işte... Evve » lâ talebeye tenzilât o yapmıyorlardı, sonra baktılar ki işte bir o yanlışlık var. Hem içerisi de pek tenha,,, Tale- beye tenzilât yaptılar. Böylece bir kısmı iki liraya, bir Kısmiise bir liraya maç seyrediyor. — Keşki acele edip erken gelmesey- dik belki birazdan biletler daha ucuz- lar? y ... Dinarlı kırmızı ve şek vop dö şambrı İle sahaya çıkıp ringin üstüne sıçra - yınca alkışlarla karşılandı. Halbuki hamama gider gibi havluya bürünmüş bir halde çıkan Mülâyimi alkışlıyanlar ise pek azdı. Nasreddin hocanın “ye kürküm yel, ! hikâyesinde olduğu gibi elbiseye iti - bar diyeceksiniz değil mi? Hakkınız var, çünkü Dinarlı şık rop dö şambrını, Mülâyim havlusunu bı - raktıktan sonra havlunun altındaki vücut Dinarlıyı ezmeğe © başlayınca alkışların istikameti değişiverdi, Dinarlıya yapılan alkış iltifatı sa- dece tuvaleti için w İ acaba? : Mülâyim Dinarlıyı yerden yere a - iyor, gene milşkül bir vaziyete dü - sürdü ve bu sırada Dinarlının elini Mülâyimin sırtında aşağı yukarı do - laştırdığını gördük. Zavallı Mülâyi - min sırtı kıpkırmızı olmüştır. Ren bunu bir tırmalama sanmış - tım. Halbuki aldanmışım, çünkü ya- nımda şöyle konuşulduğunu duydum: — Dinarlı, Mülâyimi gıdıklıyor? Anlaşılan Amerikan usulü serbest güreşte tırmalamanın gıdıklama... Bu nokta Dinarlı ile ya - pacağı güreş için hazırlanan Çoban Mehmedin dikkatinden kaçmamalıdır. Öyle ya bizim milli bakalım gıdıklamaya tahammül edi - yor mu? ... Rivayetler pek gârip. Söylendiğine göre Hava O kurumu (Devamı 12 incide) devam etti. Dinarlı taraftarları büyük bir inkisara uğruyorlard. * Bir aralık ayağa kalktılar Bir aralık iki pehliyan ayağa kalk- tılar, ve (3) dakika kadar bu vazi - yette güreştiler. Fakat Mülâyim birden oDinarlının sağ ayağını kaptı ve rakibini yere a - tarak tekrar müthiş O hırpalamasına başladı. Dinarlının son hamleleri Ancak (32)inci dakikada, bütün bitkin ve haraplığına rağmen birkaç hamle yaplı. Mülâyim de tekrar dinlenmek istiyormuş gibi, ikinci ve son defa bir dakika için tekrar alta girdi. Ve haki - katen de, Dinarlının üste de hiç bir iş yapamamasından istifade ederek alt- ta rahatça biraz dinlendi. (94) üncü dakika Mülâyim ayağa kalktı. Biraz ayakta (o güreştiler, Ve birden Dinarlıyı ayağından kaparak yere attı. Alta aldr Tırmalama vetokat teknik tabiri | ş takımın aslanı | Bu aralık ufak bir hâdise oldu. Altta fena halde ezilen Dinarlı Mü- lâyimin sırtını tırmalamağa başla - dı. Mülâyim evvelâ dik dik baktı. Son ra, rakibi hareketine devam edince, elinin tersiyle Dinarlınm yüzüne ha- fit bir tokat attı. Bunun üzerine tır - malama faslı bitti, S5 dakika var Bu aralık radyoda güreşin bitme - sine (5) dakika var diye ilân ettiler. Hepimiz saatlerimize baktık. Daha (35) dakika olmuştur. Demek (45) dakika ilân edildiği halde güreş (40) dakika oynanacaktır. Bu işin hikmetini o zaman anlama- dığımız gibi, şimdi de anlayamıyo - Tuz, son dakikalar Son dakikalarda, işituşla ka- zanmak istiyen Mülâyim, Dinarlıya ezdikçe ezdi. Bacağından tutmuş ora- dan oraya atıyordu. Dinarlı her şey- den vazgeçmiş, hiç olmazsa tuş olma — mak için çalışıyor. Kafasını minder - den ayrılmıyordu. Ve güreş de böyle- ce bitti, Mülâyim sayı hesabile galip Herkes çılgın bir istekle fevkalâde güzel bir güreş yapan günün galibi Mülâyimi alkışlıyor. Bir aralık mağ - Tüp, kırmızı mantosunu giymiş, biraz evvel ringe çıkarken yaşa diye bağı rıp da, şimdi kendisine dikkat bile et- miyenlerin, arasında süklüm, püklüm soyunma odasına giriyor Mülâyim, ringde, bütün hâkimiye - tine rağmen netice ne çıkacak diye İki hasım ilk dakikada ayakta Maçtan evvel galip ve mağlüp i hakemlerin, kararını bekliyor, Bir dakika sonra, radyo da, Müld « yimin sayı hesabiyle galibiyetini bil « diriyor. Ve işte kızılca kıyamet o zaman ko- puyor- Mülâyim elüstünde Etraftan fırlayan yüzlerce seyirci biranda Mülâyimi hak ettiği bir mer- kie, el üstüne çıkarıyorlar. Ve Mülâyim, dinmiyen çılgm al - kışlar arasında, el üstünde stadyum- dan çıkarılıyor. İP 2 Ağ iy Dün stadyuma gelenler, belki Di « - narlı hesabıma bir inkisara uğradılar, Fakat hiç şüphe yok ki, çok güzel bir güreş te seyretmek imkânını buldu « lar. Mülâyim, bütün tahmilerin aksine hakikaten fevkalâde güzel, kuvvetli ve bilgili bir güreş yaptı. Ringe çıkın- ca isminin ve halinin, er meydanında tamamen aksi bir adam olduğunu is- bat etmiş oldu. Amerikada, belki (söylendiği ka - dar da olmasa, pekâlâ muvaffakıyet- ler kazanmış bir rakibi, 40 dakika mü- temadiyen göz açtırmadan inlete İn - lete ezerek su götürmez (mükemmel bir galibiyet kazandı. Ve halinden hiç belli olmıyan, bir çeviklik ve zekâ ile, daha Amerikadan yeni gelmiş bir rakibe, senelerce ev- vel kendisi Amerikada bulunduğu Zaman öğrendiği ve hâlâ unutmadığı fevkalâde güzel oyunlar tatbik etti. Mülâyimin kazandığı bu güzel ga- Yibiyet, rakibinin hatasından veya herhangi gayri tabii bir vaziyetten is. tifade edilerek kazanılmış bir galebe değil, Bilâkis, büyük bir tevazu için « de sarfedilen, kuvvet, enerji, saye « sinde, kendisine güvenerek meydan o- kumuş bir rakip karşısında kazanıl - (Devamı 12 incide) böyle birbirini yokladılar..,