19 Ağustos 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

19 Ağustos 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dünya güzelinin peşinde... Fahrünname adlı eski Farisi Nakleden: terin romanından alınmıştır. (Hatice Söreyya) | C No.39 (Kaptan Hümayı direğe bağladı: ne zaman bana varmıya razı olursan haber gönder, o zama- na kadar bu anbarda fareler arasında mahpus kalacaksın !,, Yazan: KADıIRCAN KAFLI No. 98 Şu sırtlan kılıklı herifi çöz de çevire çevire bir kırbaç dayağı at! — Söylediklerimi yapacaksın, | başka bir ceza tertip ederim! » de- değil mi? di. Fakat Beatrisin bakışlarında mel... İki gemi Kalbigaya doğru uzak Jaştı. Kızıl Kadırga ise provasını dos- doğru Palermoya çevirmişti. Beatrisin yüzünde ince bir gü- lüş dalgalanıyordu. Derin derin içini çekti. — Senin dünyada bir eşin yok Hüsmen... O kadar iyi kalpli ve sevimlisin!... Sen olmasaydın be. nim başımaneler gelmezdi! Ben Slürüm... Bu alçağım elinde kat- maktansa kendimi öldürürdüm. — Artık o günleri unut!... Ar tik kurtuldun... Şimdi de Fernan- © “dö'İle hesaplaşırız... i ete baktı: — Sırık Ahmet, şu sırtlan kılık. b herifi çöz de çevire çevire bir kırbaç dayağı at!... Silâhsız ve za- vallı bir kızcağızı bu hale getirme. İn cezasını görsün!... — Başüstüne reis!... Beatris, türkçe söylendiği 'çin — Dayanamıyorum... Hiç ol- Hüsmen, Sırık Ahmede bağır- dı: — Bırak onu... Buraya getir... Fernandoyu yorgun bir halde sedire uzanmış olan Beatrisin ö- nüne getirdiler. Genç kız yüzünü çevirmişti. Frenk Süleyman emretti: — Yere kapan!... Beatrisin ö- nünde eğil ve “beni kurtardığın İ- çin çok teşekkür ederim. Beni af- Tet... diye söyle!... Sırık Ahmet Fernandonu.. en. sesine bir tekme vurunca İspasyol| dam bulamıyordu. markisinin burnu yere çarptı. Birde kırbaç şakladı. Fernando daha çok dayanama- dı. — Beni bağışlayınız, Kontes Beatris!... Size çok fenalık vap - tım. Fakat siz bana (yapmayın... Bağışlayınız beni... Beatris yüzünü bile çevirmeden Diyeceğini sanmıştı. Eğer genç laşıyordu. Kale kumandanı Bazliyanoya haber verdiler. Bu, yaşlı bir İtalyandı. İtalya- nm batı kıyılarmı kasıp kavuran Türk donanmasının buralara da gelmesinden korkuyor, herihtimale karşı askerini çoğaltıyor, kale dur! varlarını sağlamlaştırıyor, erzak topluyordu. Ayni zamanda yar. dımcı kuvvetler gönderilmesi için Napoliye haberler uçurmak isti- yordu; fakat yollar kesilmiş oldu-! ğu için son dileğini yaptıracak a- Bir akşam ansızm Kızıl Kadır. gayı şehrin kapısında görünce © tekleri tutuştu. Sağa sola koştu, emirler verdirdi, ortalığı karga - şalığa boğdu. Büyük Türk donanmasını hiç değilse Turgut Reis filosunun da Kızıl Kadırganm arkasmdan ge- leceğini sanıyordu. — Yapacağım... Hüma, deniz kıyısmdaki bir köşkü beğendi. Orada oturmağı başladı. Sarayda pek az kimse ile görü şüyordu. Gayet çekingen bir hayat yaşıyordu. Herkes: “.- Her halde bir derdi ola cak!,, diye düşünüyordu. Bir akşam, kasrın penceresin- de otururken, karşıda bir yelken linin belirdiğini gördü. zel, deniz, ışıl mehtaptı, Böylelikle, kıyıdaki kumsala in- di... Bir hayli yürüdükten sonra, gemiye seslenmeğe ve işaret ver- meğe başladı. Yelkenli, sahilden ilerliyordu... Tayfalar, geceleyin haykıran ve yüksek paralar vadederek çırpı » nan bu yolcuya tamah ettikleri i- Kaptan Kıygan pek sakil, pek le bi, vaj İse i ayım... kız bu arzusunu açıktan z İ a mera >. ge lemek değil, şöyle peleemlei Melik Adil, emir verdi. Emni -) sopur, gürük dişli, çarpık bacaklı i Ahmet Reisle Dalyana bağıra) (© — Bilmiyorum... Bana o kadar Hüsmen onu bir dakika bile ya .| yetli adamlarından biriyle Hüms.| bir adamdı. * rak yollarına gitmelerini emretti:| fenalık yapmasma rağmen acu| şatmazdı. yı sarayına yolladı. Lâzım gelen Mi N — Benim ufak birişim varı.) yor gibiyim. Kulaklarımı ve kak ir emirleri de verdi. Kendisi de ge-| “— Bin belâdan artakaldıml.? Palermoya gidiyorum. Belki arka-| bimi tırmalşyor bu ses... Bu sesten çiğ lini almak üzere yola çıktı. Bunun mu esiri olacağım... Bu bes nızdan yetişirim... iğreniyorum... Zaten mademki ar- PALERMO ÖNÜNDE ” sag mese “e s2- çi da atlatırım...,, diye düşün « | Diye ilâve etti. tık kurtuldum ve bana fenalığı do- Kızıl Kadırga P Sanıde rayın her yanmı gezdirdiler. Nere- i — Başüstüne reis... Sen merak içi lmalı?... Deni sini beğenirseniz orasını hezmis| o Savsaklayıcı cevaplar verdi. i kunmıyacak, niçin yorulmalı göründüğü zaman güneş ufka yak- yolla dediler Fakat, , öyle kolay kp xi lay atlatılır musibetlerden değik ' di. Pek musallat oldu. Genç kıza öyle kolaylıkla elde edilemiyece- ğini görünce, onu ambara attır «' dı. Baş başa kalınca, üzerine hü“ cum etti, Hüma, bunun üzerine, kapta « na, hayatında yemediği şiddetli tokatlardan birini yapıştırdı. Kıy» beri güzelliğine hayran olduğu kı» zı, direklerden birine bağladı: — Aklın başma gelinceye ka « dar burada kalacaksm. Aç ve su- suzsun... Cezaya çarptım... Bu ambarda oldukça “iri'fareler de vardır. Düşün, taşır. “dedi; yu- karıya çıktı, Bu esnada, fırtına, büyümüş bulunuyordu. Kaptan, gemi ile uğ raştı, Fakat, açık denizlerde faz- la gitmenin caiz olmadığını gö « rünce, gemiyi, civardaki liman » ba sözleri anlamamış, hür Hatiği eliyle işaret etti: Fakat henüz onlar görünme - çin bir kayık indirdiler, Onu içeri lardan birine aldı. bir iş için verilen her hangi bir ku.) | — Onu götürünüz. Böyle bir a- mişlerdi. aldılar, Tayfalardan birkaçı, erzak al « o banda satrnişt. damı tanımıyorum artık... Kızıl Kadırga da kalı ir iki özi mak i işi ga da kaledeki top-| (Bir iki saat sonra, hava bozdu. için, dışarı çıkmıştr. Kaptan Aradan bir dakika ancak çeç.| | Hüsmen Reis haykırdı: larm atımından biraz ileride dur-| Epeyce şiddetli bir rüzgâr çıktı. | Kıygan da kendileriyle birlikte | mişti ki kıç kasaranm önünde gü.) | — Götürün!... Küreğe.. Zincir.) muştu, Gemi, pupa yelken uzaklaştı. gitti, verteden kırbaç sesleri, inlemeler) le bağlayın!... İyi çalışmazsa ba.| (Bir sandal indi. Ve, ertesi sabah, saray muha » | (Bu esnada, yolculardan merak” || ve yalvarmalar duyulmağa başla.| sın kırbacı. Haydi... Sandalda yalnız dört kişi vardı.| fızları, yeni “gözde” nin kasrma | lılar, ambara girdiler ve kızın bağ İ il Hüsmenin ellerine vete di Girdi ra m mak kürekçi, birli de| girip de onu orada bulmaymca, | olduğumu gördüler Gemide, 8 ; enin ellerine vere -| re arın bulunduğu yere g; fevkalâde korktular. Şimdi Melik | kaptan aleyhinde emmi” ; rek dimlenen ve gözlerini bu vü -| türdüler. Dümen yerinde oturan adam Adil'e e irem ZMN niyetsizlik vardı. yegen; i | mi reae - vs ege Orada, küreklerden birinin ö:| Frenk Süleymandı. hışmına karşı nasıl yarn » | hoşmutsuzluğu arttırdı. : : çin iş Ol genç nüne bağladılar. Hüsmen Reis ona son defa ba-| dı? (Devamı var) ğ seslerle irkildi. Yelda didya ba ordu e k iz ya bağlı olarak ya.| Zirıyi ; E > iy i Gözlerini açtı. rı vahşi bir hale gelen forsaiarın, | — Göreyim seni Süleyman. Kay va sararıp giy — Ne öoluyor?... ö o i ültüsü: i ŞE NEN > arasında artık bütün gururunu, bü| Şu işi gürültüsüz, patırtısız bitire-| sarkan çarşaflar bunu ispat edi - Ğ Diye sordu. Sonra ilâve etti: | tün benliğini kaybetmişti. lim. Sözünü ona göre kullan. E- yordu. : H A B E R m Bu Fernandonun sesine ben. yeri see R iyice dol - e de me halleri|“ Onlar orada dövünedursunlar, Sl 18 A RE E vi CA 1 i la para a idil Bi i Mi via Caddesi — Ta kendisi... Cezasını görü- al idi; Mi laa İstediğinden iyi biz se gelelim Hümaya... aram Ankara 1$ yor... Bakmak ister misin? Babası kirk ölli bin alt olur... Gemi, sabaha, Enler pupa yel - || rte ra | Gen dar Be ya e re ayn ir ayak çk um air ve gi ; z i rek uzaklaştı. NM l 14 i di bir daha deni : yazl bie ba çe Oz ik | “db lp ha |, el ay o Ta e. İİ tv Bileklerisin (leb Lirden de.) * iel Dİ “| lamıştı. gan, sabahleyin uyandı. Vazifesi e. ; a * 'örmel . i z > “e 11 lanmış olan bir ipin ucu geminin) Zade Madrid sarayındaki çatar) Kolenin yüksek mazgallar üze | çayoyı e Horarafı dolaşmak İLÂN TARİFESİ (i serenlerinden b bağlanmı : şa leri; âdetiydi. ARİFESİ i len birine şta.l işini bırakarak şan ve şöhret ar. rinde zırhlı askerlerin mızrakları iİ İyışaret anlarının. satırı 12.80 5 ra ey Fernando yarı asılmış dnda büralara kadar geldiği için ve güneşe karşı parlıyan hayalet- > > da yolcular arasında — nların 0 kuruştur : ir hald bulunuyordu. büyük pişmanlık duyuyordu leri görülüyordu. gös e: yi ve Neşriyat Afüdürü; j4 lu. PS » led. ii 4, ben reis em kırbaçla Fakat son pişmanlık fayda ver Aşeeii e > ye vir Ko i iye Mi yen Masin. Ya i çevire ire dövüyor, kırba- miyordu Bagliyano kendi kendine şöyle) (Hâl ve keyfiyeti one anlattılar sıldığı yer (VAKIT) matbaası i Gin her değdiği yerde mor bir Siz| © Arak herşeyi e söylendi: — Kamaraya alm... Bu yolcu iğ &i görülüyor, sonra kan sızıyor. er şeyi kaybetmişti, ii — Elçi gönderiyorlar... Bir di-) ile konuşacaklarım var... - dedi. 1 du. vom sare vardı. O'da bi tekleri olsa gerek... Acaba ne isti.| (Baş başa kaldıkları zaman: i i Me — Hm ü bir avucuyla mik yg gibi, para ve-| yecekler?... Yapılamıyacak bir şeyl (o — Senin bir yerden kaçtığını KUPON i ş ve diğer eliyle (Hüsmen re olmasa da... anlıyorum... Her halde birinin ca- 14 Reisin elini sımsıkı tutarak yal.) | Acaba Hüsmen buna razı olurl © Hemen zabitlerinden birisıyle| riyesi olacaksın... Eğer bana gü - | 29292 i i vardı: muydu? ie dört beş asker yolladı: zelliğinden baç vermezsen pek | 4 İ — Onu dl Bıraktır onu...) Oo O, Beatrisin Hüsmene: — Onu buraya getiriniz! fena yaparım.. Ya gerisin geri ! 19.8.935 i Beni seversen!... — Fernandoyu öldür!... Ondan! (Dedi. döndürerek seni geldiğin şehirde 5 — Fakat... öcümü al!... l (Devami var) | | tellâlla teşhir ederim, yahut da | Meka gis 2 a yem

Bu sayıdan diğer sayfalar: