2g ibuoj “1p9P “rppop Dz sep “ay ye smArjue yurlejayığ tuluog Yyw “194 “wepev znunıg3 #opy — b | “pop okruşa sip Ör MİRA pen ep we90y Si — BEDENE ARANAN A WuJo yuyyeanuı uğuurupyws ©| ipren ag ndng runğıpu8zeyi pe “ki.növy Tunsasp ng UyUipo) usdıg zıtaydni “rp£eso #rureulığ “03 akp “arepeuz spujp) PE MEYE Kurs ve ulug Yi — 04 #ymour9u1938 nuo iYENSA 208 ipr'ğeğ varrek no s)zn4 10) “93 ulayey soul13 493) urdığ *npsokıulp MeJ »sef Wğrpoykgs ojfısas Jozn3 ununa “AYA erroyyi 4şeğ opyuy nğnpJo vp »Mıseylo ulejurodyuef 94 Jojpoup ve. ys 14 EŞ ŞA MAAŞ “np-okpı4ge özen 144 ejsos Jıyuy Aoscına vur oJ4y? DA 1odrusa ep “Ue9y Uyu YUSd 114 'UUYH Gelik “NB yurek uyuueH YANSA dızığe$ uyg uopuyojou “pau tauog “ryeg BAVUAS Şeren “Te eğuke vzuos repuy şevs ug “apgokıprey fe yuşsopıad uos ulusu; ğu “elo söygezş opuşseoyou vYOK “apoknunıng oz “pappeonaz 144 uos oydgrepoja sö 18) suşseouninp yokeuro yox npzodnuninp su vgwoy PE #&soupönp vouruş zıujek uudığ “115 uepepo vıuoş Pop irepvu GPU — *4910j139 onam AY öpunug wuvdig 'yeurer a “*geunjo apujmsı uöopujugğ uuapaı ekiz ng ünpyek yea youn #4210 (aj9993 uipuayj “yaz — “gn NUOKARd dajlİyag — eg 9p znumsnjo #runa pi god > 49,13298 uepuryek NUDUOLAYd 13| 3g Tunaryıgakıj£os ruğeseun| © #pggatoj opasau uJö| yeueieğ 4vudgyu op #z1s ujöı yeueğeg 91aAppoygeanuz yzyunöı oyıppuni Rey, aaa saçey eziş — sajsos #TARA yesvuryeg YULU? Ep7ava yeİKJO ulus ota pıyıpouuyru “jap uepuyum osuny uvdigğ “ıpuupjmu 9£ 4p jznunsıodıpanma ızrunğıpştur Te ippea ou ızıuaryegiyio) oç — SIpT9 yeredrue yu 18 ;pası yep su unuo yedivp “1p9p “yok znanğnı /#nvoy ayep osyug ng Any — <0jsos "3 uvejue ra Ağıpana 18104 41g örgüye uekıd sanj “O #303 uaşlılı “yesanşo ya9041J 9g yuninugp ospeg Uye — “an sroj93 rueurez yeurejteg SİJ uma okuw nznunğnpjo y4eH — “zrupeudek dok 419 An4ng opyoumsayeur royji nğ 45 TOY.LYA HA'IIYASUAS SERSERİLER YATAGI yanmda görmek şerefine erişme- miş olsa kederinden ölmek dere- celerine geldiğini söyledi. cevabı- nı verdi. N “si 34 — BOŞ ODA Düşes Detamp, Jiyetle Marjan- tini yeni yerlerine kendi eliyle yer- leştirmek istemişti. Bunların dairesi zemin kstm- daki dört odadan ibaret bulun. maktaydr. Yukarı katlara çıkan merdiven kapatılmıştı. Marjantin Düşesle beraber ze- min katını iyice gezdi. Pencerelerdeki pancurların pek sağlam ve bahçeye çıkacak büyük kapının zorla açılamıyacak dere- cede olduğunu görerek içi rahatla. dı, Dört oda, sade ve debdebeden uzak olarak döşenmişti. Bu sadelik Jiyetin pek hoşuna gitti. Artık onu sıkan süsler ve tantanalardan kurtulduğunu anlı- Yarak sevindi. “ Çıkrığı da orada bulunuyordu. Biri Jiyetin, biri Marjantinin o- lan iki oda yanyana idi. Üçüncü oda salon, dördüncüsü yemek doasıydı. Marjantin zemin katında olup kendilerine ayrılmamış olan öbür iki odayı da gezdi. Son odada bir kapı vardı. ; Düşes: — Burası mahzen kapısıdır. Lâkin uzun zamandanberi kulla- nılmadığı için her zaman kapalı durur. diye izahat verdi. Sonra: — Hizmetinize ayrılan bir ka- dın size yemek pişirecek. dedi. — Hizmetçiye lüzum yok. — Dairenizin temizliğine ve ö- bür işlerinize kim bakacak.. —Ben!.. Hem kendime, hem de kızıma hizmet edebilirim. Buraya kimsenin girmesini istemem.. — Pekâlâ.. Pekâlâ.. Düşes bir saat sonra kralı bul. duğu zaman: — Pavyona yerleştiler. Yanla- rına bir hizmetçi almamaları için kendilerini kandırdım. Soldaki pencerenin kapakları iğretidir. O. radan kolaylıkla girilerek iki ka- gıdı bir odada bulunulur. Bunlar. dan birisi, yani soldaki mahzene iner. Fakat öbürü, yani pencere- nin karşısında bulunan Marjanti. nin odasına geçer. dedi. ... Bu ilk gece, Jiyet ve Marjan- tin için pek sevinçli oldu. Ufak bir hayalperestlik ile kendilerini ormanların içine sıkışan bir say- fiyede zannedbilirlerdi. Her gün kendilerine lâzım olan erzakın getirilmesi kararlaştırıl. mişti. Jiyet yemek hazırlamak için an- nesine yardım etti. Trahuvar meydanındaki küçük evinde geçirdiği rahat ve mesut -3 euug "ıp9uan8 3414354 jilay Kası uş5i zıvığıpedey ılıdeş uyg “1199311795 tur Basak nyun3 113 sueg 9998 19 yeön ng — 1149 ureaap uolpe 'npaodı| “ıp sknyoj 4g Aiğirey opaakey 1upsy uop9syeg eJimAzI dig zıs key uopaojsı ng ığndek “yakıp “AGA pJOJ Uluru “ed opdaf zayg “ursrsdek ON turp Algsapuej yurstalg uepueppsön ünuoyeğ epuğıjığe ved ng »n4 “ng YeAYYIN niya5 ynjdoz yo5> Ul! yötüjiğeurzeg epuokard ng 34 Youjıgan8 a4aöyeç “miojsa4 |s4 -a9 UN3 ön »ji suozyuw ng — s#ipejfeg 9295 s8uvıg Jazn3 uuurez eyy Meni, “pop “nafey vyep 6p ul urtuag ıseujo 0J49g — op uapulği UOy49/40s nung UojpEjA) “unejo Zıaiğıpop dızı TPÂY YY *d “zznumsıo4nsı vu 940 — “pap “218 seYekMYI> vöyipeyjo Izeı eğUU “194 49942 ojunzıg EDU — yakıp “EA ARNA İpi “upejue nznunğnplo yapam ag azıs gıuos uepue o asusg -— “ıpn$eg o4(p "un $ıunıdeş Op apAa ıyapiajkıanı, aesiy Sude dog veyeş 4odjzıs aj u9j? 11g 1213 urrgjey opJey uf “oufıg Izrunejide 'zruryeg “n4o/ ezıuymunıo s9puozyvu ng #SUnzğj ize epuodard ng 1037 — ekip “Me İZE İsus ıruay4os unung 34 298 ng pp “ğrsa unğ (apısa vfrmuaya 1g vize; eşek “y 1 znunsnui sokıpouue7 — ye 00p 3ujaajzg8 unuo vut19jz93 dıkekep sunznuo uluyuefrejyj tayo sg “p “1e pey ag znsgö4np nzp4 ığıpan 3130p wuwookay 419 uns ey tpe;doj peysap Tutsıpuoy Teye J m9ss1g ralğıpejyrlaj opayız DU DA (Tas U0j1103593 uupujelu) PU pfi ng 'urmiayey vejop ejdez nz! opyuzısşsın yogurpajAy *np9 113 441593 iplik eg 114 4YEH IPIEANA MAJZ9Ğ UTUOJPYN U “POP Yzrulpamanaş rüjz 1 EepeiN “uape yowuzıy o| “aa 1pUAY 921Ş “zeusun #pAe n£ sogesog oymızIa OP 215 “appğ sp nağop zıueuujuy vpeing — A “Maya MIĞIpTeZiy Uetez UvU ez uimepjeuek “Tuığıpuri epyiğ 4 ag aywuuany uluraşz93 'nunğ npansjg Narj Dm vas vav Ululp 4 goy ng unuefrepy rysa Ö “anpnı$og — ıpaığua atıp çıyagmanı şad ısemg — iyokır 198 repey 9u 9zıs Ztus$jiğ “up “4 (AZ “Wamap? pndrwwye) WUVLYA MS P 121503 task ıBıpuojzı3 vayjuo uoj 1MASUAS rez SERSERİLER YATAN 2x1 günlere döndüğünü zannediyo: du. Yanyana oturarak büyük bir is tahla yemek yediler. Birçok şey lerden konuştular.. Saadetlerini düşündüler. Marjantin, acı veren yarasına rağmen her şeyi kendi eliyle ya-| parak kızının sofra kurmasına, ta vayı aleşe koymasma kızıyordu. Fakat onu o kadar şen ve mesul görüyordu ki, ara sıra işini bira” karak yavrusuna sarılıp öpüyordu Bu hakikaten çok mesut bir ge | ceydi. Marjantin kapı ve pencereleri kapamıştı. Tamamen emniyette bulunduk larını hissediyorlardı. Jiyet uzun zamandanberi unut tuğu kahkahalara, eskiden iplik bükerken güzel sesiyle söylediği şarkılara yeniden başlamıştı Yemekten sonra ortalığı düzelt mek, süpürmek lâzım geliyordu Bu da ana kız arasında öpücük lerle karışık bir mücadeleden son ra olupbitti. Nihayet yanan ateşin karşısına geçip oturdular. Jiyet çıkrığını aldı. Marjantin onun iplik büküşünü! seyrediyordu. | — Ne kadar da güzel ellerin var. Parmakların prenseslerinki- ler gibi ince ve narin. Jiyet gülümsedi.. Annesi: — Sensiz olarak geçen günle- rimi düşünüyorum. Eğer bizi bir birimizden ayırmak isterlerse der bal öleceğimi zannediyorum. de. di. — Sevgil anneciğim, böyle a- cıklı şeyler düşüneceğimize bura dan nasıl kurtulacağımızı tasarlı: yalım. Çünkü adetâ mahpusuz.. — Çok doğru söylüyorsun.. Din le, yarından sonra eğer yürümeğe halim olursa dışarıya çıkacağım. — Oh.. Hayır. Yarın değil an- ne. Daha birkaç gün istirahate ih- tiyacınız var. — Yarın oldukça iyileşmiş ola» cağımı zannediyorum. Gerçi pek kuvvetli değilsem de zorluğa alış kınım.. Etrafı şöyle bir gözden geçireceğim. Jiyet birdenbire yavaş sesie: — Dinleyiniz anne.. Hiç bir şey duymadınız mı?,. Şurada. Şu © dada!... dedi. Marjantin kızının sapsarı kesil. diğini gördü. — Bir şey dumadım.. Sana öyle | gelmiştir.. Merak etme.. dedi. Gürültüler tekrar etti. Bu sefer Marjantin de duymuş tu. Gürültünün geldiği odaya koşa. rak: — Sen burada bekle! dedi. Oda kapısmı birdenbire açarak elinde bir ışık olduğu halde içeri- ve girdi. Fakat oda bomboştu. i Marjantin bitişik odayı da ge: dı.