14 Ağustos 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AĞUSTOS — 1935 ı“'. HABER — Akşam Postası M_____ Yazan: KAD;RCAN KAFLI No. 93 Çabuk Fernandonun kamarasına koş F azln olarak büyücek bir kısmu Turk idi. Cezayır, Trablus ve A nldolu luyılarmdan almarak ora lâara zincirlenmişlerdi. Kızıl Kadırganın onları kava- ı!dığını bir aralık duydular. Za ten kurtuluş ıçın, bulundukları ge Ü4 s4 Fi mlsındnn başka çare yoktu O za mnn aralarmda birleşerek gardı anlnra ıaldırmayı, olael-r bile 'ürk gemisinin önünden Çabuk u zqklaımnmak için kurek çekme - Meyi tasarlamış!ardı. — Bizi kovalıyan Kızıl Kadır. -a imiş... — Sahi mi? Hüsmen Reis ha!... Kim söyledi. ' — Simdi kulağımla duydum. Vardiyan başı gardıyanlara söylü Yordu. Onların gözlerini korkutu- Yor da, aklınca bizi daha hızlı ça llıtırtacık. — Biz ha!... Geçmiş ola artık !. Ben küreği bıtakıyorum. — Küreği hırakma !... Çeker gi bı gcrun fakat çekme... —e olursa olsun, doğrusu şab ota kalmadı artıkl... Bir gardiyan kızgın bir sesle ho- Murdandı: — Çek!... Çek diyorum küreği.. 4 Cevap yok. Gardiyan bir saniye bile heklemedi. Sığır kuyruğundan yapılmış o l'_*.“ kalın kırbaç, kürekçinin omuz larında şakladı. Boydan boya mosmor bir çizgi Sonra kızıllık ve patlıyan derider d"aşı_'ı sızan kan... — Vurma!... Sâna... Iurbıç bir iki defa daha şakla Yınca yanı başındakı başka bir de İikanlı dayanamadı Böyle bag"' dı. Fakat ona verilen cevap da kir- Ğlcm, onun sırtında şaklnması ol- Şimdı kürekçilerin Türk olan ları dışlerım gıcırdatıyorlar küf- rediyorlar, küreklerin topaçlarmı “'"ı*'ıyorhrdı Dıger Türk olmıyan kürekçiler de artik bu hayattan usanmışlardı kat ne de olsa, —eğer Hüsmen Raıı onlara yetişirse, kurtulacak değillerdi ki... Bu sefer onun ge: Misine bağlanacaklardı. Hattâ timdi bulundukları gemi batarsa. e'ldılerı de denızm dibini bnylar İ?d[ Bu geminin batmaması için de Ürk gemisinden kurtulmak ve Uzaklaşmak gerekti. Zaten onlar bu korkunç kırbaç Vurma Ğîyarum Türk kürekçiler, kollarını kü - teklerden çekerek baş kaldırın N m'talık karıştı. İçlerinden başka birini de kı:- baçı İamak istiyen gardiyan, bir tek Tede on adım ileriye Eırlatı'dı Ve Safası patladı. Oorsa bu sırada gardiyanın kır- “acını da elinden kapmıştı. Şimdi d'"ğını da hiç göze alamıyorlar- | onu, üstüne gelenlere, bir şemşek hızıyla salhyor, kımıeyı yanına yaklaştırmıyordu Zabitler geminin birdenbire pek yavaşladığını, küreklerden ço- ğunun durduğunu görünce aşağı indiler. Şimdi orada bayağı bi: savaş vardı: Türk esirleri zincirlerini şakır datıyorlar, kürekleri iskarmozla - rından çıkararak bier koca mah - muz gibi gardiyan ve zabitlere karşi kullanıyorlardı. Şurada birisi kalbine saplanan bir kılıcın altında can veriyaor, o rada başkası, kafası bir balta ile kırılarak öldürülüyordu. İspan yollar hiç acımadan, bakmadan, bu zavallı esirleri birer birer öl - dürüyorlardı. Bir kısmı artık bu işin sonu iyi olmıyacağını kestirmiş olmalı- lar ki küreklere yapışmı;lar. çek meğe baglamışlardı ı Bu sırada bir top sesi hayayı in- ettı — Kızıl Kadırga ateş etti. — Bu kadar yaklaştı mı? Zabitlerin batlarında olan ikin- çi kaptan, son sözleri söyliyere yukarıya fırlg_çlı Sahıden Kızı Kadırga, İspanyol gemisine iyiçe yaklaşmıştı. Birinci gullc boşa gitmişti amma, işte proya topların dan ıkıncııım de ategledı Bir alev... Bir. duman Ikıncı kagtaa Mçrkando, kaçın- çI dçFa olarak haykırıyordu: — Marki Fernandoya haber ve medmız mi? Aptallar... Çabuk... Genç bir zabit koşarak geldi: — Ne zamandanberi kapısını vuruyorum... Beni kovuyor... Bu rgçlan gidin, dıyor Markando ne güne duruyor" — Ona ne söyledin aptal? — Senin onu çağrıdığını söyle- dim. — Görmüyar muşun, düşman yak!aştı ve ateş eçlıyor Batıyoruz desene... İkıncı kaptan kılıçının tersiyle genç zahıtın kafaıma vurdu ve haykırdı: : — Parıyola . Sen git... Kızıl Kadırga rampa qulyor Yetış di- ye bağır... Çabuk... Pariyola koşarak uzaklaştı Âyni zamanda İspanyol gemisi nin kıç kasarası altındaki toplar - dan dördü birden yaman bir ateş açtı. Geminin arkası, beyaz bir du- man içinde kaldı. Kızıl Kadırga. üçüncü topunu ntmıştı Bu iki ateş hemen hemen ayni saniyede olmuştu. Merkando Kızıl Kadırganın pro vasının parçalandığını görmek i çin kıç kasaranın en yüksek nok - tasınma fırladı. Fakat kendi topla rının bol dumanı, önünü kapa - mıştı. Bir şey göremedi. Halbuk! kendi gemisinin iskele tarafında bir çztırdı oldu. , kendisine haber ver: Batıyoruz! Bir çatırdı... Arka arkaya birçok kuru ağaç ların fırlıyarak devrilmesini andı- ran bir gürültü... Küreklerin topaçları forsaların ellerinden aşağı sarktı. Çogu da, orta yerlerinden kırılmıştı. Kırı- İan ve asıl denizi iterek gemiyi yürütmeğe yarıyan geniş parrala* daıgaların arasında yuzmege bnş 'adı lspanyol gemisinin iskele tara- fi hemen hamen kurekıız kalmıı tr. Kanadının teki kırrlan ve düşen hir kuş gıbı yan dondu Sakar bir gıdı;le sola döndü: — Eyvah Şimdi ne yapaca - gız" Aşağıda Paryola, kamaranın ka pısini kilicinin sapıyla — vurüyor, kıracak gibi oluyor ve haykrıyor- du: — Batıyoruz Don Fernanda... Kızıl Kadırga rampa yapıyor... Parıyola ayni zamanda kulağı nı kapıya dayadı ve dinledi. Oradan döğüşmeler, homurda- mışlar, bir şeylerin atılmaşsından doîan sesler galıyorâu Fernı.ndonun sık sık ve bir bo: ğa gibi soluk alışları, küfurlerı duyüluüyordu. Bir an bu sesler kesildi. Kamara kapııı hızla açıldı. Kulağmı dayamış olan Pariyo- la kamaranın içine doğru yıkıldı. Fernandö: — Ne ıoyluyorlun nptal Bura | da beni... _ Diye bağırdı. K $ Fakat daha çok loylıyemedı Tırmık ve kan sızıntıları içinde olan yüzünü güverteye çıkılan merdivene doğru çevirdi. Yer yer yırtılmış olan elbisesini düzeltme - ğe bile yakit bulamadan — dışarı çıktı. Kapıyı kapadı ve kılıtledı İleri atıldı. Kılıcını çekti. Yukar fırladı. Oradan haykırdı: — Pariyola!... — Buyur!... — O kız bir yere gitmeşin!... Kapıda bekle... Senden isterim... Pariyola kızmıştı. Bu emre baş egı:lı ve kapıyı çekerek orada bek- lernegq baıladı Aııl aptal kendişi... Herkes çan derdıııe duşınuşken 9, ':ız ar- dında dolaşıyor.-. Diye homurdandı. Fernando kıç kasaraya çıktığı zaman orada Merkandoyu gördü — Ne var?... Kızıl Kadırga ne- rçdı:" Hani gemi batıyordu’ Kızmıştı İkinçi kaptanın yalan söylediği- ni görmüştü. O, hiç şüphesiz bu yalanı, Fer- nandonun çabuk davranması için solemıgtı Fakat Fernando bütüc emeklerinin yemişini yiyeceği şu sırada boyle bir yalanla rahatsız edılıııqşım dayanqmıyordu (Devamı var) ——— —— |İDünya güzenmüha ©©$un©j©m Fahrünname adlı eski Farisi tarih romanından alınmıstır. Nakleden: ( Hatice Süreug%) L No.BA — Ferruh, glum dç(eçasmdç ya- ralandı zenci haydudun adam- ları ise, Humanın üzerine at sürerek onu yakaladılar esir ettiler... Yürekleri kan aglıynrdu Hur- rem gibi bir arkadaşı, bir can YD" _ daşını kaybetmek, dogruıu, daya- nılmaz acılardandı. Fakat neyle- sin... Hlümanın hakkı vırdı Ülen- le ölünmezdi!... Birkaç gün yol aldılar... Artık, takin, echkne.k korku.lırı | kalmamıştı. Zira, arkadnkı ordu- lar, burıhra knchr gelemeıdı Fakat, Eelşıkatle_: birer birer gelmezımg, derler... Gelince, hep: si de ardarda ıolnm eclermı; Bu sefer de oyle oldu! Bir ınbıh giderlerken, uzakta bir kale gq,rdulcr Çok geçmeden kalenin lurşııı,ndnn üç atlı çıkarak üzerlerine doğru yürüdüler. Fenşnh, bunkrıq zelı;u;de bir dugmnkk olduğunu nnlıynqu — D,urı.ın! dıxe hıyluıdı — Sız durun ve teslim olun... — Biz asla teslim olmayız... — Haliniz harap olur, karış- MAYIZ... Hüma ile sevgılııı, dikkatle ba- kıncı, bu üç kişinin zencı oldukla- rını ınİamakla güçlük çekmedi. Dişlerinden tırnakla.rına kadar Sİ- lâhlıydılar. — Niçin teslim olmamızı isti - yorsunuz ?... Yolumuzu kesmeniz - de sebep ne?... Nİ — İzahat vermege mecbur de -| gılız Teılım olun... Bu lctale, Zengı ısmınde bir zen- ci hnyduquıı, ıqaı,yetıyle bırlıkte zaptederek yol kesicilik ettikleri kaleydi. mamışlardı. Çünkü kötü şöhret- lerini duyaıılar, nlımıyacak yol- lardın gıtmçıı, bqnlarm şerrine uğramamağı tercıh ed orıa:dı Aç kqluııı olag an utlar iki lşı!ıyı görünce, aç kqçtlar gıbı sal- dıraçaklardı Zengı Bey, üç ada ma, gqlcnlerı esir alnıauııı emre_t mişti. Fakat, üç adam, karşılarında- kinin serkeştlik ettiğini görünce, silâhları çektiler... Ferruh ile Hü- manın üzerine yuruduler quruh ae — Hıç korkma... Uzağa doğru ııır Beni ormanın gçınde bekle! dıye Hümaya çenblh ettıkten son- ırış. kendm. derhal silâha sarıldı. Euyul,ı bır uzçalıkla bır nk attı. dutlgrd'gıı bırınm kalbıııe ıgglnıı dı. — Şemşek süratiyle atılan ikinci ok da, ikinci haydudu sol gözün- den deldi ve yere yuvarladı Üçuncu adam, güçlükle canını kurtararak, kendini kaleye doğru attı, . $ Kale mazgallarından bu küçük muharebeyi seyreden quzı Bey. zaten, bu düşmanın yaman adam olduğunu anlamış, ona, yirmi beş, otuz kişilik maiyetiyle karşı çık mağa hazırlanmıştı. Nitekim beş on dakika sonra. kale kapışıqdan bır huruç hareke- ti görüldü. Ferruh kaçmanın ımkanı ol ıııııı Çoklanberi kervan soya-| yorgundu. Bunlarınki ise, sapa- ııg!amdı Hem, ormanda sevgi- lisini bularak kaçmak nasıl kabıl olurdu? Her halde nrkadau yetı- şırlerdı — Ber ne olursa olsun.. diyerek sılaha davnııdı. ' Oklar, işledi. Ferruh, birçok yerlerıuden yırahndı Fıkat kah- ramanca doguıtu Haydutludın bir iki tanesini daha öldürdü. Bır kaç da yaraludı Neredeyse ele düşmek raddele- rine gelmişti. Bereket versin ki, oklardan bir kaçı Zengi Beyin teh- likeli yerlerine isabet etti, baş hayduduıı vı.ıcudundan oluk gibi kanlar boşandı Mquetı, onun öleceğini, Dim- yattaki pirince gıderken ' evdekı bulgurdan da olacaklarını anladı- lar. Ferruhu bırakarak, kendı dert lerıne düştüler. Şehzade de, bu fırsattan istifa- de ederek, atını ormana — doğru sürdü' ' Fakat, onun da yaraşından kan- lar akıyordu. Tahammülü kalma- dı... Sendeledi... Ormanın içine kadar varmışken, daha ileri gide- medi... Sevgilisini | bulamadı.!»40. rada, bir yere baygın bir halde ye- gildi. Hümaya gelince, sevgılışını a iaçlar arasında bır hayli bekle- mişti. Sonra, meydana çıkmış. nu aramağa gitmişti. Bu aralık, Zenginin adamları onu uzaktan gördüler. Üzerine at sürdüler. Et- rafını çevirip kendisini yakaladı. lar. (Devamı var)' _____ ._....1,....'. - ——c.._*r,.eı G HnaABeErRT staanun en çqüe&lqm hakikı ekşam!gaıeteıldlç' i ;jj._".':aîln' H&BŞB' 1 L vgrenıgr kâr, çederler.. İ " F Vt zzi —— elt - . — SK DTEN 'İR HABER | AKŞAM POSTASI İDARE EVİ j lstanbul Ankata Caqgçşi Telgrğf adresı ıSTANBUL HABER Teleton Yazı: 23872 ldare 24370 TABONE ŞARTLARI ” T aü sareer ee — <e Pğe ' f SAYK Türkii iye ““Eenebi | şınnuk 1400'Kr. 2700 Kr. b &6 avlık 730 . 1450 ; | 3 âylık 400 ; 8060 4; 1 ıylılı '!50 " 300 İLAN TARİFESl Ticaret İlânlarının satırı 12,50 Resmi ilânltarın 10 kı.ırı.ııtı.ır Salııöı ve Neşriyat” Mndaru İ Hasan Rasim Us 'I Basıldığı yer (VAK!I') mat.bqaıj Ü İKUPON 217 14-8-935 —e ———

Bu sayıdan diğer sayfalar: