— Herkesin artığı ekmek kırıntı « lariyle geçinmek ne fena şey.. — Ne yaparsın? Atın yerini otomo »- bil aldıktan sonra hayat güçleşti. Deniz kazası Madam Levi, deniz banyosunda bo- Zulmuştu. Cesedini aradılar. Bulna - mayınca kocası, cenaze merasimi mas- rafından kurtulduğuna sevinerek İşi- ne döndü. Birkaç gün sonra bir telgraf aldı: “Madâm Levinin cesedi, üstü mid - yelerle kaplı olduğu halde, bulundu, Levi düşündü, taşındı ve şu telgra-| fı çekti! “Midyeleri toplayıp satın, cesedi tekrat denize atın! | Ayağı incinen kadın — Niçin şikâ- yet ediyorsun anlamıyorum. Ben çan- tayı taşıdığım halde ses çıkardığım Ni bi — Eğer benim küçük köpek gene at- lamağı öğrenmezse kabahat herhalde | kocamda değil.. ANN Mukavele i İzak, İstanbula gelince bir ban.| kanm karşısında bir makaracı dükkânı açmıştı. İşleri yolunda gitti, iki sene sonra bir köşeye e- pey para biriktirmişti. i Bir gün arkadaşı Jakop gelip kendisinden borç istedi. — İmkânı yok!. — Nasıl olur canım. Epeş pa- ran var. Bir dindaşına yardım et mek istemez misin? — İsterim amma karşıdaki ban- &3 ğ | ka ile mukavelem var. — Nasıl mukavele? — Ben burada dükkân açtığını zaman mukavele yapmıştık. Ben katiyen ödünç para vermiyeceğin* banka da katiyen teneke işler yapmıyacak diye!.. Para da lâzım! |. Erkek bir aylık bir seyahate çıkı - yordu. İstasyonda karısiyle vedala - şırken; — Merak etme karıcığım dedi, sana | sık sık telgraf çeker, kartpostal yol l larım. Kadn teşekkür etti, — Aman kocacığım, biraz da posta havalesiyle muhabere edelim! İki âşık çam (bütün orman budan - dıktan sonra konuşuyor — Nihayet başbaşa kaldık sevgilim!) Yazısız hikâye : Avcı, geyik ve ağaç kütüğü. Bir Ingiliz ğ fıkrası! z Bir İngiliz Pariste uşağıyla be raber dolaşıyordu. Bir aralık çok N K sıkıştığı için bir duvar dibine yak e | laştı ve... İ f | Bir polis memuru yaklaşara' N İngilize iki buçuk frank ceza ver mesi lâzım geldiğini söyledi. İw giliz, hiç itiraz etmeksizin bir be; franklık çıkarıp verdi. Memur: Çoruk yük — Bozuk para yok. dedi, iki| na biraz göğüs farafından verir mi - buçuk rank veriniz. İngiliz cevap verdi: — Bende de yok. ve dönüp w- şağına emretti: — Duvar dibine yaklaş ve sen de benim gibi yap! Beşin yarısı Ustabaşı, üst kattaki amelelere seslendi: — Yukarda kaç kişi var? — Beş. — Secgilim, gilmen lâzun.. Evli ol- | duğunu şimdi hatırladım! — Yarmız şağıya gelin! Sanat dostunun aldığı heykeller ne işte kullanılır.? , Muziplik İ rinden bir başkası: ,.) Ford markalıydı. İri yarı bir delikanlı koşa koşa geldi, şişmanca bir adama yakla şarak sordu: — Bakkal Hüseyin Veli sen mi- sin? — Evet, benim. Delikanlı biraz gerileyip hız a- larak olanca kuvvetiyle adamca ğıza iki tokat vurdu. Sonra gene koşarak uzaklaştı. Tokatı yiyen adam, katıla katı la gülmeğe başlamıştı. Herkes şa şırmıştı. Adam izah etti: — Herife bir oyun oynadım. — Nasil oyun? — Hüseyin Veliyi arıyordu. Be | Dim, diyerek kandırdım! Çocuk Yeni çocukları olmuş bir aile mi- safirliğe gitmişti. Ev sahipleri bir a- ralık sordu; — Çocuk sever misiniz? — Ağlıyan çocukları severim. — Niçin? — Alıp götürürler de ondan!,, Ingiliz esprisi Üç İngiliz sokağı seyrediyorlar- dı. İçlerinden biri sokaktan geçen bir otomobili göstererek: — İşte bir Buik otomobili.. de- di. Aradan yarım saat geçti, içle- — Hayır, dedi, geçen otomobil Yarım saat sonra üçüncü İngi- liz atıldı: — Burada münakaşa etmeğe mi geldik, yoksa rahat rahat konuşu. cak mıyız? i | Bu fıkrayı bir başka İngilizs an | latmışlar, yarım saat sonra ölmüş, | Evlilik zammı — Kaç yaşındasınız? — 32 yaşındayım? — Ya! Ben sizi 27 yaşında sanıyor - dum. — Yirmi yaşındayım ama yedi sene de evlilik zammı var! j — Cevap versene Ahmet, üç dersi sicak mu diye sorüyorum! * Kıç tarafta ağırlık var. Köpeği M ğ raber almamalıydım. Kabul günü Bayan Fatmanın evinde kabul nü.. Ev sahibinin yedi yaşındaki İ çay verilişinde annesine yardım yer, Bir davetli — Artık büyümüş. genç kız olmuşsun-. Annene Kabul nasında yardım ediyorsun demek? i Çocuk — Sade kabul sırasında d* gil, kabulden sonra da yardım edi” rum, Davetli — Nas, Çocuk — Misafirler gittikten s00” gümüş kaşıkları ben sarıyorum! — Mahkemede sizin avukat elhist niz benimkine uymıyacak, elbisele! izin asorti olması lâzım. Şapkacı — Bir türlü çıkartamı9? rum, Sizin için saten almaktan başi” çare yok! oi g'w e e ame