Kütüpaneler 'işsizler ve mektep kaçakları için midir ? Yoksa tetebbu etmek isteyenle-. rin mi istifadesine konulmalıdır? Bazı mevzuları iki, üç kere yaz- mak lâzım geliyor. İşte bu da on- lardan birisi. Siz, benim yerimde olsaydınız, başka türlü yapabilir. miydiniz? Üyle şeyler var ki, kesin (kat'i) Surette haklı olduğunuza inanıyor- sunuz, Bin türlü deliller, isbatlar hşılınk yazıyorsunuz. Fakat, il- ıfli (alâkadar) makamlara vızge- liyor, Efendim nerede, ben nere- de. Aldırış bile etmiyorlar. — “Çatlar mısın? Çatlatır mısın ,, diye bir söz vardır. Fakat, sabura- ne, mütevekkilâne tahammül edi- Yorsutuz. Ne çatlıyor, ne de çatla- Tiyorsunuz. Sadece tekrarlıyorsu- huz. Geçen gün, Taksim meydanın- dan geçiyordum. Gözüme; Fransız '_eflr!tinin kapısında bir ilân iliş- ti. Onu görerek kamuya (umuma) açık olan bu müesseseye girdim ve ilgili (alâkadar) işyar kadmla (memureyle) konuştum. Bu kütüphane, akşamları dört- te açılıyor. Hayır, yanlış yazma- dım, (kapanıyor) demiyecektim... Dörtte açılıyor. Bizimkiler ise, saat dört sula.- rında kapanmaktadır... İyice düşününüz: Genel (umu- mi) kütüphaneler kimler içindir? , erınde oturmak istiyen bir takım (#siz, aylak, mektep kaçağı kimse- a f'*i Mmahsustur, yahut gündüz- €Ti tetebbu ile geçirebilecek is- | tisnai zengin insanlar için mi?... Yoksa, çalışma saatlerini işinde geçirip ondan arta kalan vaktinde çalışacak olanra mı — yani, bu sosyetenin (insan cemiyetinin) ta- bil unsurlarına mı — mahsustur? Evvelâ bunu tespit etmek lâ- zımdır! Ondan sonra, Fransız kü- tüphanesinin ne kadar mantıki saatlerde açık olduğu anlaşılır. Ve bizimkinin ise, dairelerle birlikte açılıp kapanmasındaki manasızlık derhal ortaya çıkar. Bu işe dair, yeni neslin genç mütetebbii Niyazi Ahmet Okan'la| dertleştik.. Aramızda kendisiyle *“Kütüphane faresi,, diye lâtife et- tiğimiz arkadaşımız, fihristlerde- ki yanlışlıkları, aronılan bir- şe- yin bulunamadığını, bazı kitap muhafızlarının çok allahlık olduk larını yanayakıla anlattı. Bütün kütüphaneleri ayni yer- de toplamak ve kitapları intizama sokmak, okumak istiyenlere kapı- ları daima açık bulundurmak ni. çin mümkün olmasın?... Umumi bahçeler de ancak iş- sizlerin oturabileceği zaman açıl: tutuluyor. -Alem işinden çıktı da şöyle serin bir ağaç altında azıcık nefes almak istemedi mi, kış kış dışarı... Bunların imesi İlâzım- dir... B&ylııîıe: 'd" den... dinliyen olmazsa, günahı boyunlarına... (Va-Nd) î'ğuac, Ne yok Kuş gibi uçan adamlar! “Kuş adamlar,, Sovyet Rusya da okulada ders görmeğe başladı- T- İlk deneme 17 Haziranda ol- du. Bu denemeyi Sovyetlerin en eski paraşütçüsü Georgi Aleksan- draviç Şit yaptı. Bu adam şim- diye kadar muhte'if yükseklikler- den paraşütle tarn 104 defa kendi- Di aşağıya atmıştır. Georgi Şmit kollarında ve ba- taklarında kanatlar bağlı olduğu! halde 1500 metre yükseklikte bu- lunan bir tayyareden aşağıya at: İlnuçuı. Tam bir kilemetre ufkt bir vaziyette uçtuktan sonra, dü- Menleri vasıtasile istikametini de ği!lirıııiı ve aksi vaziyette ayni Mesafeyi uçmuştur. Bütün bu u- Çuşlar ancak 45 saniye sürmüştür. Tayyareci bundan sonra paraşütü- Dün halkasını çekerek yere in- Miştir. Kanat vasıtasiyle uçuşları son ve ancak 200 metre aşağıya in- miştir. Bir hafta sonra başka bir “Kuş adam,, paraşütle inme öğretmeni Sarakhanof ayni tecrübeyi, başka bir fabrikanın yaptığı kanatlarla tekrar etmiştir. Bu adam gene bir tayyareden, fakat bu sefer da- ha yüksekten, 3000 metreden aşâ- ğıya sıçramıştır. Sıçrar sıçramaz kol ve bacaklarını kullanarak uf- ki bir vaziyet almış ve 20 saniye- de 1200 metre uçtuktan sonra pa- raşütünün halkasını çekerek ye- re inmiştir. Sovyet Rusyada insanları kuş- lar gibi uçurmak için çok humma- : bir faaliyet vardır. Kol ve ba- gaklarla takılan ve sırta geçirilen bir paraşüt vasıtasiyle insanların tıpkı kuşlar gibi havada uçacağı günler çok yaklaşmıştır, deniliyor. liyor. zamanlarda iki kişi daha denemiş.|Yaş sebze ve meyve- ti. Birincisi bu işte muvaffak olaz Amerikalı Klem San'dır. İkincisi de deneme sırasında düşüp ölmüş olan gene Amerikalı Flayd Davis- tir, Şmit'in kullaudığı kanatlar Klem San'ın kanatlarından çok üstündür. Çünkü Amerikalı, ka- natlariyle plâne etmek — suretiyle 45 saniyede 1400 metre inmişti. lerimizin yollanması Yaş sebze ve meyvalarımızla bir kısım mallarımızın Romanya yoluyla Avrupaya yollanması işi ni incelemek için yarın Türk - Ro- men delegelerinder mürekkep bir, toplantı yapılacaktır. Toplantıda bulunacak Türk heyeti azaları İstanbula gelmişler- dir. Toplantıya Dışişleri genel Halbuki Sovyet uçucusu 45 sani-/ sekreteri Numan Rıfatın başkan- yede iki kilometre mesafe uçmuş! lık etmesi muhterceldir. HABER — Akşam Tostası Unkapanı köprüsü Bir tarafı çok tehli- keli görüldüğünden yolculara kapatıldı Üzerinde hiç bir zaman tamir eksik olmryan “asizdide,, Unkapa- nı köprüsünün Halice bakan ta- rafı, tamamen geçilemiyecek bir hale geldiğinden geçit kapanmış- tır. Köprünün bu kısmının du rumu (vaziyeti) pek tehlikeli ol- duğundan uray (belediye) bu kıs- mı köprünün boyunca bir parmak- lıkla kapatmıştır. Hakikaten köprünün bu kısmımn- da yayaların geçmesine mahsus tahta kaldırım tamamen çökmüş, köprünün kıyı demir parmaklıkla- rı denize doğru sarkmıştır. Evvelce şimdiki Karaköy köp- rüsünün yerinde olan Unkapanı köprüsü, Atatürk köprüsü yapıl- dıktan sonra Halicin sonuna götü- rülerek Sütlice ile Eyübün Tabak. hane denilen sahil arasında kuru: Jacaktı. Fakat tam on seneden, yani köprünün esaslı surette ye- niden tamirindenberi, üzerinden bir gün bile tamir eksik olmıyan Unkapanı köprüsünün o vakte kadar ömrü vefa etmiyecek gali- ba!... Pazar yerlerindeki esnaf ve belediye Haftanın muayyen günlerinde kurulan pazar yerlerinde bazı es- nafın, verdiği resimden çok faz- dat noktasından bu işe önem ve- rilmesi şube direktörlerine bildi. rilmiştir. Eyüp yolundaki mezarlık kaldırıldı Eyüpte Bahariye yolu üzerin. de 16 Mart Şehitleri mezarlığının karşısına tesadüf eden ada şek - lindeki eski mezarlık kaldırılmış, yol açılmıştır. Eyüpten Bahar.yeye kadar o - lan yoldaki bazı mezarlar da bo - zulmuş, düşen taşlar yolları ka - pamıştı. Buraları da yeni baştan düzeltilmektedir —— Binaların numara- lanmasına 50 bin klra harcandı Binaların numaralanması işi devam etmektedir. Kırk bin numa. ra ile iki bin sokak levhası eksilt- meye konmuştüur. Numaralama için evvelce 28 bin lira ayrılmıştı. Sonradan buna müteaddit defa- lar ilâveler yapılmış, harcanan para elli bin lirayı geçmiştir. meliyat mekteplerine yeni şekil Eski şeklin faydalı olmadığlI anlaşıldı Ameli Hayat mekteplerine ye- ni bir şekil verilmesi artık tama- men takarrür etmiştir. Mektebin yeni alacağı şekille, ilbay ve şar bay Muhiddin Üstündağ bizzat meşgul olmaktadır. Ameli Hayat mektebinin yeni alacağı şekil her halde bu ay nihayetine kadar ta: mamen belli olmuş olacaktır. Öğrendiğimize göre Muhiddin Üstündağ Avrupa gezisi esnasın- da bu nevi hayat adamı yetiştiren mekteplerin durumuyla muhtelif memleketlerde meşgul olmuş ve tetkikler yapmıştır. Bu hususta mütehassısların fikirleri almmış - tır. Mevcut kanaat şudur ki, bü- yük bir hüsnü niyetle kurulan A- meli Hayat mekteplerinin gerek kız ve erkek kısımları ayrı iken, gerek birleştirildikten sonra bek- lenen sonucu (neticeyi) vermemiş- tir. Mektep bugünkü şekliyle mak- sattan çok uzak görülmektedir. Öğrendiğimize göre şimdiye kadar Muhiddin Üstündağın baş- kanlığı altında yapılan toplantılar! mektebin yeni şeklinin bilhassa pratik bir şekilde küçük san'atkâr ve tacir yetiştirir bir halde olması tekarrür etmiştir. Bu arada şeh- rimizdeki sanayi mektebinin de Ameli Hayatla — birleştirilmesi mevzuu bahsolmaktadır. Yeni yapılan binala- rın belediye resimleri Yeni yapılan binaların aydın- latma ve temizleme resimleri ma- liye şubelerinden uraya (beledi. yeye) verilen malümatla tahakkuk ettirilmektedir. Uray, gelirin daha çabuk ve e- saslı bir şekilde toplanması için yeni bir şekil bulmuştur. Her yapı için uray şubelerin- den ruhsat tezkeresi almak mec- buridir. Bu tezkereler verilirken şube şeflerinin uray merkez mu- vapuru Mükemmel bir bahçe haline gelmişde kim- senin haberi yok! Urayın (belediyenin) Büyüka- dada Yörükali plâjı önünde bir seyyar gazino ve bahçe haline ge- tirmeği düşündüğü Akayın meş- hur Büyükada vapuru şimdi Azap: kapı yanında yaslanmış durmak- tadır. v ASAT Uray bir taraftan bu köhne tek- neyi, bir gazino ve bahçe haline koysak mı, diye düşüne dursun, Büyükada kendi kendine bir de- niz bahçesi haline gelmiştir. Anla: şılan belediyeden daha fazla fikir — icadı olan vapurun bekçileri bu ihtiyar vapurda bir bahçe kurma- ğı daha evvel düşünmüşler ve geminin güvertesinde, kaptan köş. künün altına tesadüf eden kısım- da bir bahçe vücuda getirmişler: dir. Şimdi güverteye serilen mün- bit toprakta yetişeri şakaikler. kah kahalar ve sarmaşıklar rengârenk çiçekler açarak güverteden yük- selmekte ve kaptan köprüsünü sarmaktadır. Bu hal Büyükada vapurunun iyi bir bahçe olacağına şüphe bırakmamaktadır. Amma, iyi bir vapur olamıyan bu köhne tekne, acaba iyi bi: gazino olabi- lir mi? İşte burası şüpheli..: Şeker ucuzladı am ma Şeker ucuzlıyalı hayli zaman olduğu halde şekerden . yapılan 5. maddelerin fiatları:hâlâ inmemişi U tir. Uray (belediye) şekerle ya- pılan maddeleri tespit ederek bun.- larım ne kadar inmeleri lâzım ge- leceğini yakında ilgili kimselere bildirecektir. Evkafla Belediye arasındaki anlaş- mazlkı Urayla (belediye ile) evkaf a. rasındaki anlaşmazlığı kotaracak (halledecek) olan hakem komis. yonunun 1 A ğustosta vilâyette top. lanması kararlaşmıştır. yerdarie c hasebesini haberdar etmeleri, re- Gümrükler müst rı simlerin daha çabuk tahakkukunu| — Gümrükler müsteşarı fgf,_ kolaylaştıracaktır. rın şehrimize gelecktir. Adil İstan SLreÜNEE B ee Belediye bir lüksten | bulük tümrüklere yeni/ verlece vaz geçti ! Gürültü ile mücadele talimat- namesi uray (belediye) fen heye- tince yeniden incelenmektedir. Talimatnamede bazı değişiklikler yapılacaktır. Arabaların teker- leklerine lâstik koyma kararı çok masraflı olduğundan geri kalmış- tır. ŞEHRİN'DERDLERİ öeltğlnsry, Kireçburnu halkı | şikâyet ediyor Kireçburnunca oturan halk u. raya (belediyeye) bir mazbata ila başvurmuş, civardaki lâğımların açık bulunmasından şikâyet etmiş. tir. Halk, bu lâğımla»ın kapan- masını istemektedir. Stadyomda bilet alırken Tstanbulun birçok yerlerinde, tren ve vapur ve sl- nema kişelerinin önüne biriken halka let vermek için demir parmaklıklar konmuştur- Çok iyi bir fikir! Halk bu parmaklıklar sayesinde sıra İle biletlerini alabilmektedir. Fakat her nedense Taksim stadyomunun bilet ve- rilen yerinde böyle bir parmaklık yoktur. Herhangi bir maçta dört beş bin kişinin bilet almak için kişelere hü- cum ettiği göz önüne alımacak olursa böyle bir parmak- hığın ne derece lüzumlu olacağı kendiliğinden ortaya gıkar. muntazaman bi- Bundan başka gözüme çarpan noktalardan biri de bazı gişe memurlarının muhalif, yani çıkılır istika. — metinden girerek bilet almalarıdır. Bu hal hem bilet almak için birçok eziyetlere kat- muntazaman ve olmaktağdır. lanarak öbür tarafta sıra almış halkın hakkını halel- dar eder, hem de birtakımı karışıklıklra sebep olur, ve Bu gibi şeylerin önüne geçilmesi için gişe memür- larına, muhalif istikametten gelenlere bilet vrilmemesi — kati surette tenbih edilmeli, ve bu işle belediye me. murları da alâkadar olmalıdır.