Sikçler N Üçük Con'un Başından Geçenler x. ykkaTli yürümlli ve yaya;ş Bizi Hafa Seşiz konuşimalyrz. Cü. f Cefer bizi gözlüyorfar. " ahları zan :i (Allahlilar yemek medliyorlar ve yeni bir iyemez .fakal" F şey Aücurma Cesare/ ede. iber Ççok a ..) bulmalıyız - mi yorlar, ü ——— (X:9)l HABER'in deniz ge zintisi için İstanbula gel - mişti, . Gezinti günü akşamı A- merikadan bir telgraf al - dı, Amerika polisi bir tür - lü başa çıkamadığı bir: KALPAZAN çetesi için kendisini Ame - y K_,orı_ Şang/ıhg ve Zara adadan na- sı/ kaşacaklarını O’Lg_sühüyor/aı— ve Cücelerirn fakıbin- den Nasil kür. Fulabileceklerini arüaştırıyorlar, (dki gün- Müski bir Sözdür: K Yaldr birşeyi « Kurdu orman .. Ca dele içim kuvyel veriyon. dik ÜB YEÜü 7'.’/'!“1' sloları açlık çıkarı bir | Waydi gayrer öldürmek için kize aya çağrıy ;I/a n pel Beni Takıb edi . M d Z cağız H ŞA '. Yicyc:a ğız.. — AŞ (X:9) |au (. M |. SĞ7 Telgrafı alır almaz der- A R M * İ o h y ADAĞ hal Amerikaya hareket et- ) ti. Ve giderken de — çok sevdiği HABER okuyucu- larına bu — macerasını da anlatacağını vadetti İşımiş €/ Kokusu inşana imü- YETZ anlaşıldı emir> ÜVerimiz Lerhalf Arfık kolay NPy ko/ay kaa/e’;_ Fa Ten kurtula- 170 SERSERİLER YATAĞI SERSERİLER YATAĞI YT oei —e Sonra polis müdürü çocuğu a- rabaya, annesinin yanına oturttu Sonra uzaklaşan arabanın arka- sindan hazin hazin baktı. O andan itibaren çingene karısı #cı bir sevinç duydu. İntikamını kararlaştırmıştı. Kalbindeki analık sevgenliği (şefkati) yaralanmıştı. O da polis müdürünün babalık sevgisini yaralıyacaktı. O vakit müthiş bir intikam plâ- nı düşündü. | Sekiz gün sonra da polis müdü- rünün oğlu esrarengiz bir surette çalınmış bulunuyordu. Acı ve teessüründen çıldırmak | derecelerine gelen Kont, Paristeki bütün zabıta kuvvetini seferber e- derek şehri altüst etti. Nafile... Bu felâketi ikinc' bir felâket ko- valadı. Taptığı oğlunun kayboluşuna tahammül edemiyen karısı üç ay sonra kederinden öldü Çocuğu bulunamayıp karısı da ölünce, polis müdürü bir müddet sonra kendisinin de bu iztıraplara dayanamayıp öleceğini sandı. Fakat tali pek gaddar davran- dı. Ölmedi... Yaşadı. İztırap, göz yaşı, matem içinde geçen bir hayatın, her gün unutu- İamryan bir hatıra ile tazelenen a- eıların ne olduğunu tattı. Kalbindeki bu yara yayvaş ya- vaş müzmin bir hal aldı. Eline düşen talisizler hakkında pek zalimce davranıyordu. Sert, in. sanlardan kaçar, haşin, merhamet- siz olmuştu. Bu şiddetini en çok Serseriler Yatağındaki, oğlunu | çalmakla itham ettiği çingenelere, hırsızlara karşı gösteriyordu. ... İki saat evvel terkettiği polis mü- dürünün konağına tekrar döner- ken Jipsi Ananın kafasında işte bu hatıralar uyanmıştı. Monkların oğlunu ne kadar bü: yük bir şefkatle büyüttüğünü ha- tırladı. Bu çocuğun kafasından babası- nı ve anasını silmek için ne güçlük çekmiş olduğunu düşündü: Bu çocuk sonradan bir babaye- ğit olduğu zaman ona Kont dö Monklara karşı düşmanlık besle- meği yavaş yavaş ve mütemadiyen kendisi aşılamıştı. Baba ile oğlu karşılaştırmak i- çin ne kadar ustalıkla ve şeytan- ca hareket etmişti. Bu karşılaşış- lar, her defasında Lantenenin kal- binde yeni bir kin husule getirmiş- ti. Nihayet polis müdürünün oğ- lunu öldürmesine sebep vere- cek vakaların sıralanmasında bü- yük bir rol oynamıştı. Şimdi işte bunların hepsi mah- volmuştu. Senelerdenberi çekilen acı ve e- dilen sabrın kurduğu bu intikam binası olduğu gibi çökmüştü... Acaba ne olmuştu? Kont dö Monklar oğlunu nasıl tanımıştı. Jipsi yolda yürürken ıöyleniyor—[ du: — Oh, bu kaderin bir meşum! cilvesidir. Kafamı bu evin duvar-| larma çarparak kıracağım - geli- yor. Demek boş yere çalışmışım !. İntikamım tam almacağı sırada neticesiz kalıyor. Elimden - kaçı- yor. Hayır, hayır!.. Her ikisini de elimle boğacağım © kadar kaorkunç bir surette ve acele ile yürüyordu ki herkes ö- nünden çekilerek ona yol veriyor- du. Sen Antuvan sokağma vardığı zaman bir sürü halkın toplanarak, şüphesiz meraklı bir şey seyrettik- lerini gördü. Çocuklar gülüyor, bir kısmı giz- Hice taş topluyordu. Kadmların yüzünde bir acıma izi görünüyor- du. Erkekler hayret içindeydiler. Çingene karısı dalgın dalgın, belki de bu kalabalığın farkında olmadan geçip gidecekti. Fakat seyircilerin arasında bir harekt gö- rülerek srralar aç'ldı ve bir adam meydana çıktı. Bu adam Jipsiye çarptı. Çingene karısı hayretinden do- sakaldı. Çünkü bu adam polis müdürü Kont dö Monklardı. Elinde daima sönük Feneri bu- lunuyor ve: — Size söylüyorum.. O beni ça-! ğırıyor.. Bırakınız.. Bırakınız be- ni,. diyordu. e Birkaç uşak efendilerini adım. adm takip ediyorlar ve bazan ©- nu geriye döndürmeğe çalışıyor: lardı. Fakat o, bunların elinden kur- tularak sür'atle ilerliyordu. Jipsi kadın bu manzara karşı. sında bir saniye kadar şaşırdı. Monklar onun yanından geçer- ken: — Gece olmuş, ne çıkar? Göz. lerim çok iyi görüyor.. Bekle oğ- lum, zincirlerinin kilitlerini şimdi açacağım.. diye mırıldandı. Bu manzara çingene karısın zih- ninde müthiş bir tesir husule ge- tirdi. Kont dö Monklar, ebediyen & Tinden kurtulmuştu. Delilik onu Jipsinin tasarladığı intikamdan kurtarmıştı.. Kendi de farkında olmadan Monkları takibe başladı. Bu sırada deli Sen Antuvan so- kağından çıkarak Sen Deniz so- kağına bitişik dar yollara sapmış- &. Koştuğu vakit çingene karısı da koşuyor, durduğu zaman duruyor, kendisini sakinleştirmeğe çalışı- yordu. Şimdi ne yapacaktı? Hayatı demek olan intikamın- dan vaz mı geçecekti. Alamadığı öcün kanıyan yara sr daima kalbinde mi kalacaktı. Hayır.: O buna tahammül ede mezdi. Kont dö Monklara iztırap çek- tirtmek icap ediyordu. B