27 TEMMUZ — 1935 Diri diri gömülen Hintli fakir Büyük harbın esrarı bu Kendisinin ve arkadaşlarının bu İŞİnasıl yapabildiklerini anlatıyor k Hint fakirleri denilen ıduıü'll iyü ve bakıcılık hünerlerini elde &lmek için rahatlarını bırakırlar, Yuva kurmazlar ve nefislerini da :" birçok mahrumiyetlere sokar- 'ar. k Fakirlerin yaptıkları şaşılacak işler vardır. Bunların hepsi- Ni anlatmak uzun sürer, Daha doğ- Tasu cilt dolusu yazı yazmak ge- Yektir. Bugün kendilerini diri diri Sömdüren ve bazan uzun zaman forapk altında kalan fakirleri an- 'Almak için, Avrupada çok tanın: TMuş, hattâ arasıra en büyük gaze- telere makaleler yazan fakir Tah- Ta'nın, dir makaleemi naklediyo- Tuz; v *..* Böz fakirler, teneffüs cihazı, n cereyanı gibi vücudun dirik hayati) bazı işlerini kendi irade- Mizle durdurabiliriz.. Bunu yap - Mak için hassas sinir merkezleri- Mizi, âdeta kloroformla bayıltıl- *iş gibi hissiz bırakarak uyuştu - Turuz, Fakat bu uyuşukluğu yap- Madan evvel de duygumuzu tek - Tar karanacağımızı ve nefes al -l Mağa yeniden — başlayacağımız 22ti tas tamam olarak teabit &- eriz. Şurasını da önceden söyleye - | Yim ki bu kendi kendnie telkin İŞini yani vücut ve sinir merkez - lerini kendi iradesinin buyruğuna | tokmak meselesini, hiç de farkına Yarmaksızın yapanlar pek çoktur. Meselâ şabahleyin filân saatte “Yanmak istiyen bir adam, çalar Saate Jüzum kalmaksızın — bunu kendi kendine otomatik bir suret- 8e yapabilir. Buna bilgi dilinde *to . Hipnotizm — diyorlar. Bu Rasıl oluyor?. İnsan derin uykuda iken beyin YYanılacak saati nasıl biliyor ?.. Demek ki iç duygusu (tahteşşu- Ur) ayumuyor. Bunun isbatı da #udur ki: Sumonambullar (Sairi filmenam) hiç hissetmeksizin, u- Yanmaksızın büyük bir zekâ ve a- kıl eseri göstermektedirler; bunu kendileri sonra batırlamazlar bi- le.. Bu adamlar uyurken, uyanık oldukları zamanlardan çok daha Zeki ve akıllıdırlar. İşte bunu göz önünde tutunca flkîrlerin ührevi uykularından Süce Lesbit tttikleri saatte nasıl Uyanabildiklerini anlarsınız. . Şimdi anlaşılması lâzım olan a bir mesele: Bu adamlar ne- fes almaksızın nasıl yaşayabili - Yorlar? Hayvanlar âleminde bu - Ha benzer bir çok hâdiseler var - '_!"'. Kurbağaları ele alalım: Bo- Bazını hareket ettirmek suretile havada sıksık ve çabuk çabuk soluk alan kurbağa, su al- tında dört beş saat kendinden | 3eçmiş ve donmuş bir hareketsiz- l lik içinde kalır; gözleri, göz ka - Paklariyle değil ve fakat bebeği u temasından korumak için ayrı- ta bir zarla kapanır. — Kurbağa di iradesiyle suyun dibine daldır mı yaşar zorla batırılacak o- lursa ölür, Bir de aylarca müddetle toprak da yaşayan kara hayvanları #rdır. Bunlİr belki de yalnız deri VYasıtasiyle soluk alır, n:"—ümılııdı uzun müddet için oksijennin bu- kınmasr şarttır. İnsan vücudunu soluk kesilmiş ve bütün gövde soğumuş olduktan sonra baştan aşağıya kadar yumu- şak balmumu levhaları ile saran mütehassıslar vardır. Simdi bir sorgu daha akla geliyor! Nasıl o- luyor da kangren ve pas gibi ok - sijen harici yaşayan mikroplar çoğalmıyor ve vücudu çürütmi - yor?. Bu öyle bir sırdır ki ancak ne - bat ve hayvanları mumyalıyanlar buna cevab verebilir; insan vücu- dunda mikropları sterlize eden ayni zamanda yaşatan güneş ve radyo aktivitesinin bundaki tesir- leri inkâr olunabilir mi?,. Uzviyetlerin hayati nasıl olu - yor da oksijensiz bu kadar uzun sürebiliyor? Şimdiki bilgi henüz buna karşılık veremiyor. Şurasını itiraf etmelidir. ki, hayat henüz bir çok sırlarını muhafaza etmek te ve ruhun, cisim üzerinde hay- retlere şayan tesirleri olmaktadır. Mezarda ne kadar kalınırsa ka- lınsın; fakir şuurunu kaybettiği dakikada ruhu onun vazifelerini yapmağa başlar, tahteşşuurun ze- kâ ve kudreti harıka şeklinde ken- dini gösterir. Fakirlerin böyle diri diri ken - dilerini gömdürmelerinin sebe - bi: > Ölmeksizin bütün maddi şey - lerden temizlenmek ve büyük sır- rı azıcık olsun öğrenebilmek ümi- diyle, bu dünyadan sonraki esrar âlemine karışmaktır. Ne yazık ki somunambülizm de olduğu gibi uykuda harikalar yaratan, uyanık iken yapılması imkânı olmıyan şeyleri yapan ruhun zekâsı uyan- dığı zaman hiç bir şey hatırlamı - yor. İşte fakirler de böyledir. Me- zardan çıktıktan sonra orada ne yaptıklarını, ne gördüklerini bile- miyorlar. Bugün ölüler dirilse de yer yü- züne gelseler, ötede ne yaptıkları: nı, ne idiklerini hatırlamıyacak - lardır. Diri diri gömülen fakirler me- zarda ölmemekle beraber dehset- li zayıflarlar ve — hayatlarımdan kaybederler, Sekiz günlük kir gö- mülme insanı iki misli ihtiyarlat - Uğı gibi, kendilerini bir kaç se - ne için gömdürenler ise ancak ve en kısa zamanda kat'iyen ö'r” üzere dirilmektedirler. Bu da lü- zumundan fazla olan istirahatin uzviyetleri yıpratmasından ileri gelir. 27 —T — 935 Cumartesi, 28 Pazar, günü akşamları Tepebaşında Be - lediye bahçesin . Ktarbul Belediyesi — de Şehir tiyatrosu uı'm' IM saat 21 de s'h N Delidolu operet 3 | ÜHİİN — berde yazan Ek - vem Reşit beste . tiyen Cemal Reşit Dikkat Bebek, Şişli, İstan bal ciheti tram - vayları temin edil miştir. Gaip aranıyor Takriben iki iki buçuk sene ev- vel Dördüncü Vakıf Han birinci kat numara 16 — 18 odaları ad - resi gösteren Bay Mehmet Emin zevcesi Meryem Urezayveyi Yeu - şiveler nilesi arıyor lütfen adresle- rini gazetemiz idaresine bildirsin: ler. (4558) HABER — Akşam Postası En büyük casus teşkilâtı relsi anlatıyor: — No. 2 T kasada gizlidir! “Yazmıya cesaret edemediğim *#ewc bâzı hadiseleri de şifahen anlatacağım,, İngilizlerin meşhur İntellicens Servis reisi Sir Bazil Tomson e&- rarlı bir şahsiyettir. Dünyanın en önemli işlerine karışmış ol - duğu, İngiltere imparatorluğu - nun en gizli sırlarını bile bildiği halde onu devlet adamlarından ancak iki üç kişi tanır. Ö, dai « ma bir esrar — perdesi altında gizli kalmıştır. Moris Vern adlı bir Fransız gazelecisi bu adamla görüşmüş, hatıralarını alınağa muvaffak ol- muştur. Fakat ilk konuşmalar- da Sir Bazil Tomson daha sırla- renı Dermeğe pek de razı değil - dir. Muhtelif snallerle karşısın- dakini şaşırtıyor ve meseld soru- yor: “Versay muahedesi görü - şülürken Klemanso, Vilaonun bo ğazını — sıkmıştı. O vakit Vilson ölseydi ne olurdu?,, Sir Bazil —Tomson bütün neşe - sini bulmuştu. Birbiri ardına sor- gular soruyordu. Ayni zamanda bir çok yenilikler bildiren bu sor- gulardan en önemlisini şöyle sor * du: — Başbakan Loid Core bir gün beni çağırdı.. Korkusundan âdeta titriyordu. Bir Avrupa haritasını açmış, dehşetle gözlerini bu hari - taya dikmişti.. Sözde Bolşevik or" duları Avrupada — ilerliyecekler, gelip İngiliz sahillerini abluka e - deceklermiş!.. Loid Corç bu habe- rin “mevsuk,, — olduğunu, elinde vesikalar, bulunduğunu, tahakkuk etmesinin de bir gün meselesi ol - duğunu — söylüyordu.. Bu vaziyet karşısında benim yerimde olsa i- diniz, ne yapardınız — Loid Corç buna hakikaten inanmıştı? Her şeyi bilen adam gene güldü ve gene sustu. — Versay konferansı zamanın: da öyle hâdiseler oldu ki az kaldı gülmekten bayılacaktım. Meselâ.. Tam yeni bir mesele anlatırken Sir Bazil Tomson biraz evvel bir ucunu kaldırdığı esrar - perdesini gene bırakıyor ve yeni sorgularla dikkatinizi başka taraflara dağıtı - yor.. Böylelikle günlerce beni üzdük ten sonra, Sir Bazil Tomson niha- yet bildiklerini bana — anlatmaya rıza gösterdi. Mata Harilerle, eli- ne geçen binlerce casuslarla eğlen: diği gibi kendisile görüşenlerle eğ- lenmekten zevk alan bu adam niha yet ağzını açmaya karar vermiş - H. Son defa olarak bir itiraz daha yaptı: — Anlatacaklarımdan okuyucu- larınız memnun olmiyacaklardır.. İnsan bilmediğini öğrendikçe, da- ima daha fazlasını bilmek ister, daha fazla bilmek — merakı, para sevdasına benzer,onun gibi sonsuz dur.. Sir Bazil birdenbire alaya baş - hyarak: — İsterseniz eski — arkadaşıma sorunuz, onda da yakası yırtılma- dık ne hikâyeler var.. Kimsenin bilmediği bir çok işleri o da öğren: miş, işitmiştir.. Sir Bazil Tomsonun 30 yıllık ar- kadaşı, kanatlarında getirildiği a- danın canlı renklerini taşıyan, bir papağandır.. Ara sıra — ingilizce fransızca, italyanca ve ispanyolca kelimeler döktürüyordu. Papa - ganın ezberlediği ve — biribirini tutmıyan bu kelimeler dünyanın dört tarafından Sir Bazil Tomsonu görmiye gelenler ziyaretçilerle ya pılan konuşmalardan kapılmış ke limelerdi, Yavaş yavaş Sir Bazil Tomson- den papağandan da ümidimi kes - dan da, 30 yıl ona arkadaşlık e - miye başlamışlım. Fakat İntellicens Servisin şefi kat'i kararını vererek beni sevin - dirdi. Okuyucularıma — bu derece mükemmel, bu derece enteresan bir mevzu — bulduğumdan dolayı duyduğum sevinci Sir Bazil Tom - son bile tasavvüur edememişti. Bir gün Sir Bazil Tomson bana telefon ederek şu müjdeyi verdi: — Önemli — (ehemmiyet) bir karar vermek üzereyim, Uzun u - zadıya düşündükten sonra, Hitle - rin Versay anlaşmasını yırttığı şu günlerde hatıralarımı neşretme - ğe karar verdim.. Bu devrede ce - reyan eden bir çok hâdiseleri da - ha iyi anlayabilmek için geçmiş - teki hâdiseleri bilmek lâzımdır... Bu düşünce ile hareket ederek ha: tıralarımın bugünkü durumu çok aydınlatacağını umuyorum.., Vak- tile hatıralarımı — neşretmek için çok ısrar etmiştiniz. Şayet bu me- seleye karşı şimdiye kadar alâka gösteriyorsanız ilk — trene atlayıp beni görmeğe geliniz.! Bu sıralarda Sir Bazil Tomson Dinan şehrinden ayrılmış bulu - nuyordu. İntellicens Servisin kor- kunç şefi yıllarca Fransanın bu sa- kin köyünde İngilterenin eski Sü - bakanı (harbiye nazırı) Lord Kiç nerin kız kardeşile komşuluk ha- yatı geçirmişti. Bu ihtiyar kadın ta Hempşayr kruvazörile Rusyaya giderken esrarengiz şartlar altın - da kruvazörle — beraber batarak boğulan kardeşinin 'kaybolmasın- dan sonra İngiltereden uzaklaş - mış, Dinan kasabasında yerleş - mişti, Zavallı kadın, — kardeşinin herhangi bir kazaya kurban git - miş olmasına bir türlü inanamadı ğı için hemen hergün — oturduğu evin bahçesine çıkar ve Sir Bazil Tomsonun yüzüne karşı: — Kardeşimi sırreden - İntelli - cens Servistir! diye haykırırdı. Hergün tekerrür eden bu hâ - genel savaş dise karşısında Sir Bazil Tomson bir gün bile itıdalini kaybetmemiş çalışmalarına büyük bir sükünetle devam etmişti. Fakat nihayet — günün birinde kadının feryatlarına artık daya * nmamaz olmuş,birdenbire Dinandan uzaklaşmıştı. Bana telefon ettiği akşamın ertesi günü onu Saint — Jean — de — Luz'da buldum. Çalışma o- dasınma girdiğim zaman, Sir Bazil 'Tomson hemen ayağa kalklı, dur vara dayanmış olan büyük bir ka- sayı açarak: — İşte! dedi. Bu tek kelime ile Sir Bazil Tom son bana: — “İşte bin bir türlü macera - Jarla dolu hayatım — buradadır,, demek istiyordu. Ben bunları düıüııüı"kın. İntel- licens Servisin eski şefi devam et- ti: — Burada geçmiş zamanlara a it oldukça önemli sırlar olduğunu sanıyorum.. Yıllardanberi günü gününe tuttuğum bu notları neş * retmek için bana hakikt bir servet addedilecek kadar para teklif e denler çok oldu.. Filhakika bu ka- sadaki notlarda fevkalâde ente- A resan vesikalar vardır.; — — -- >*V Hiç beklemediğim bir hâdise karşısında kaldığım için dimağım işlemiyordu. Rüya gördüğümü sa- nıyordum. Heyecanımdan ne di- yeceğimi de şaşırmıştım.. Nihayet ağzımdan şu kelimeler döküldü: — Nihayet müsaade edecek mi- siniz? Sir Bazil Tomson çok ciddi bir sesle cevap verdi: — Evet, Bu notları beraber tet- kik edeceğiz. Siz onlara istediği * niz şekli veriniz, ben de icap et * tikçe hâdiseler hakkında size ay- rıca şifahi tafsilât veririm.. « (Devamı var) Mevlüt Babamız tüccar merhum Hacı Vu- süf zade Mehmed efendinin ruhuna ithaf edilmek üzere yarımki pazar günü öğle namazını müteakip Beya. zat camiinde — Hafız Ali ve Kemal ve rüfekası baylar — tarafından mevlüdü Nebevi kıraat edileceğinden ahibba « nın teşrifleri rica olunur. Hacı Yusuf Zade merkum Baz Mehmed Evlâtları namına İsmail Hakkı Münir Nureddin Ve arkadaşları Bu akşamdan itibaren PANORAMA Bahçcsinde 5x DÜN ve YARIN külliyatı Avrupanın en canlı, örnek eserle. rinden alınır. DÜN ve YARIN külliyatı en modern fikirleri gös- terir. DÜN ve YARIN küiliyatı sekmez bir intizam altında çıkar. DÜN ve YARIN külliyatı seçme bir kütüpbane teşkil eder. Tevzi Yeri: VAKIT matbaası — İstanbul