27 Temmuz 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 15

27 Temmuz 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

27 TEMMUZ — 1935 HABER — Zkşam Postası BUZ DULAPLARInın SERVE yenileri nihayet geldi, S erve l Amerika hükümetinin yegâne müteahhididir Muhtelif boylarda yalnız S e r v e l bir. model yapar, nmh en mutena ekâmil oalndır. Bu şka î.ıhııkıl İlk gelen parti az zamanda tükenmir olan rikli soğutma n neleri yapan en eski bir Amerika fabrikasıdır, Buz ı]vıh[ı :uı'ıdın anl layan ve HURMA SABUNU rerşey için kullanılan sabun * T N n l'ııırnııl.l!m. lı(gı nmekte - TURAN, HURMLA adını verdiği yeni sabunu say- ç Ü A dirler. gı değer müşterilerine takdim eyler. Bu sabundan be- x k Pastacılar, lokantalar, ka - her kutuda 24 veya 12 adet bulunur. saphaneler ve saireye mah- Her şeyi yıkamak için kulianılabilecek olan bu suüs her türlü soğutma tesi. sabun, gerek eşsiz kalitesi ve gerek se idareli olması sa- satı yapmaktadır. yesinde herkesin büyük teveccühünü kazanacaktır. Türkiye Umumi Acentalığı : HELIOS Müessesatı, Galata, Hezaren caddesi Istanbul HURMA sabunu, hem soğuk, ve hem de sıcak su- ğ da bol köpük hasıl eder. ZAYI HURMA sabunu, her evde bulunmalıdır. Fiyatı: | , 4950 'İ""" numaralı şoför vesikam "l Içinde 24 Hurma sabunu bulunan kutular yalnız ;:;:::'TS'J:'::“: l":l!*':ll"'i ı":g: 75 kuruştur. Ve içinde 12 Hurma sabunu bulunan ku- korı terhle ,m":_"’"':u;“ cürlee tular yalnız 40 kuruştur: nım zayi olmuştur, Yenisini alacağım HURMA sabununu bakkalınız dan arayımız. Kutu- dan eskilerinin hkmti yoktur. nun üstündeki MAVİ KUŞAK ambalajın hakiki oldu. | Cerkeş kazasının Etkaracalar nahi « ğunu isbat eder. vesinde Gazibey mahallesinden Ömer HURMA sabunu TURAN mamulâtmdandır. MT AĞBER yaygangllkll Türk Hava Kurumu Büyük Piyangosu Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin etmiştir. 19.cutertip 4.cü keşide T7 Ağustostadır Büyük Ikramiye : 35.000 Liradır Ayrıca: 15.000,12.000, 10.000 lira lık ikramiye- lerle (20.000 lira)lık mükâfat vardır... oğlu Hakkı GEETETENENEE EELELİEDSEZERAN S KİNDELEŞEEEMMUKAENTET U _D_oktor i Ali ismail Haydarpaşa hastanesi bevliye mütehassısı Urologue — Operateur Babıâli caddesi Meserret ote- # li 88 numarada her gün öğleden Ben ve arkadaşlarım Çiftlik Parkile olan alâkam: kestiğimden günden itibaren Panorama Bahçesinde seanslarıma başlıyacağımı saygı değer dinleyicileri- Me arzederim. SAĞAĞEDAZÜKUEKAKLARMUDGUNUNTUU TULDEERERTURUL. M U N ı R N U R ED Dı N h AAA SA ı::dıı::ği BAA Yağg gg pt PN aygayoo AA yygye gel Ü LO ao YUHY gy ypyor AT Do gocek V TTTO N ea göyoti PY gggt VETR MMM op TÜ sFR%PR!LFR YATM') SERSERİLER YATA('I 165 Loyola Beletval gemisine götürü lerek derin bir köşeye konuldu. Ancak gemi sahlden iyice uzak: laştıktan sonra güverteye çıkarıla. caktı. Beletval ertesi günü yelkenleri. ni açarak hareket etli. Kokarderle Fanfar uzaktan ge minin yavaş yavaş gözden kaybol duğunu gördüler Kokarder Manfredin son sözünü hatırlıyarak, sanki papasa eşittir- tyek istiyormuş gibi: — Allah selâmet versin! diye bağırdı. Sonra iki arkalaş atlarına bine- vek Paris yolunu tuttular. Ce Fi DELI Iki serseriyi içleri rahat, şen ve neşeli olarak Parise dönerken bı rakalım da okuyucularımızın şüp- hesiz henüz unutmadıkları bir baş- kasından bahsedelim ki bu da Jip- si Anadır. İhtiyar çingen> karısı, Monk. kr aralarında geçen heyecanlı| * v lan sonra, ümitsiz, yüreği y « kalbi intikam ateşiyle yan. muçş bir halde polis müdürünün konağından çıkmıştı. Sabah vaktinin alaca karanlı. & içinde yumruğunu konağa uzat mış olduğu halde boğuk bir ses. ik — Daha her şey bitmedi! diye mırıldandı. Acaba çingene karısı ne ümit e- diyordu. Bn mlıkuıı Pıânı ni vardı. Yoksa bu sözü söylerken güven- diği birisini mi düşünüyordu. Hayır! Jipsi Ana yalnız kendi- ne güvenirdi. Bu gizli kinin kalbini kemirdiği yirmi senedenberi acılarını kim- seye söylememiş bu suretle, eğer Loyola bu müthiş kadını tanımış olsaydı, onun bile takdirini kaza- nacak bir metanet göstermişti. ,Böyle maskaracasına neticesiz kalan bir plânı tertip etmek için o birçok gecelerini düşünmekle geçirmişti. Şimdi mağlüp olmuş ve polis müdürü oğlunu tanımış olduğun- dan acuze gene melânet çöplüğü olan hafızasına basvurmuştu. Çingene karısı sanki hiç bir şey olmamış gibi Haşarat Yatağmına döndü. Kulübesine girince evvelâ bir yeis buhranı geçirdi. Kalbinin koptuğunu hissediyor- du. Çingene karısının Kont dö Monklara karşı beslediği kin ve düşmanlık oğlunun asıldığını sey- rettiği gün duyduğu acıdan doi- muşltu. Jipsi bu oğlunu çok fazla sev- diği için bu kin onun gibi bütün bür duyguları silip ösüpürmüştü. Aylar ve seneler geçtikçe Jipsi Ana oğlunu unutmağa başlamış- tı. Fakat, kini gittikçe artıyordu. Artık uzun zamandanberi ölen ceniz hayır olsun, dıyırek araba- nın körüklerini kilitlediler. Sonra yorganlarına sarılarak uykuya daldılar. Güneş doğor doğmaz gene bir gün evvelki gibi gidilmeğe başla- nıldı. Günler Loyola için oldukça çabuk geçti. Bu suretle yola çıkalı tam beş gün olmuştu. Beşinci günü akşamı Loyola sordu: — Galiba Dijondan pek uzak. ta değiliz. Kokarder gülmeğe başladı: — Dijondan mı?. Oradan bu- gün öğle vakti geçtik.. Loyola sapsarı kesildi ve bir saniye kadar, eski şen tavrını kay- betti. Kokarder sözünde devam edi- yordu: — Size yanlış söylemişim.. Di- jona değil, Liyona gideceğiz.. Papas hiddetinden az kalsın haykıracaktı. Fakat kendisini tutarak kayit- siz bir tavurla cevap verdi: — Ha Dijon, ha Liyon.. Bence ikisi de bir.. Fanfar güler yüzle: — Doğrusu sizin gibi muhterem bir arkadaşla yolculuk etmek bü yük bir zevktir. dedi. Liyona geldikleri zaman, Loyo- | la kendisinin Avinyona zoıurule- ceğini öğrendi. Avinyona — geldiler. Burada, Marsilyaya kadar gideceklerini haber aldı. Dijonda Loyola yolculuğun u- zadığından dolayı yalancı bir se- vinç göstermişti. Liyonda son derece ihtiyatlı ol- duğu halde bir küfür savurmaktan kendisini alamadı. Avinyondan sonra gezi (seya- hat) müddetince Loyola daima sustu. Bütün plânları temelinden yıkı- lıyordu. Otuzuncu gece Kokarder: — Marsilyaya geldik peder! dedi. Loyola başını arabadan çıkar- tarak karanlık ve ıssız bir sokakta bulunduğunu gördü: — Artık serbestim değil mi? — Henüz değil... Papas hiddetle: — Sefiller, yüksek maksatları- min elinizde mahvolduğunu mu görecektim. İkiniz de şimdi gebe- riniz! diye bağırarak göğsünden bir hançer çıkarıp arabadan atla- mış ve Kokardere hücum etmişti. Fakat bu oyunu pek müthiş düş- manlara karşı oynamağa mecbur kalmıştı. Kokarder yıldırım gibi bir hızla Loyolanın bileğini tutarak kuv- vetle sıkmıştı. Papas, can acısiyle haykırarak dizlerinin üstüne düştü. Ayni zamanda, Fanfar da atı: larak Loyolayı sımsıkı bağladı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: