Bi GULEL"—!_: Fellâhın aklıl! Musrlı bir fellâh bir gün İstan- | a gelmiş. | Yusuf, hem saf kem nükre bir adammnış.. l Yusuf Göztepede bir tanıdığ Ziyârete gitmek istemiş.. Haydar - Pâşa istasyonundan bir bilet ala Fak trenin kırmızı kadifeli salo Buna kurulmuş. Belmiş.. Yusufun biletini görün - ce; Yolda kontro! — Sen üçüncü mevkide otura - taksın., Haydi, kalk ba - Miş.. Fellâhı zorla kaldırmak is- tomiş, Yusuf utanmış ve farkını - verip | Yerintde oturmuş.. Göle oyubları yeni bir eğlence değildir- Hec millette yardır ve bunların birçoklarını bu siy ti Japonyah bir kadın son günlerde Amerikaya gi . derek yeni bir sahne kürmuş Ve beyâr per_deyc- Cerii oyunlar) diye tarihten ve hayattan #lınmış birçok mev. | Yusuf bitinci, ikinci, üçüncü | Mevkilerden bir şey anlamadiğı için, kondoktörün bu muâmele : sinden fena — halde sinirlenerek trenden inmiş.. Göztepeye varınca, tanıdığının ©Vine - istasyondan uzakça oldu - Hu için - araba ile gitmek istemiş . tikli, şık bir paytoh görmüş.. tikli, şık bir payton görmüş.. Eteklerini toplağarak — ârabatiin mağına olturmuş: — Haydi, beni Bağdad cadde- $inde (.) paşanın köşküne gö - | tür! — Arâbacı: — Buyürün.. Oraya dünüz. İçeriye girip rahatça otur- | Sanız a Tzbeyince, Mısırlı Yusuf parma - li güzüne » demiş - O bir defa ©- oturayım da benden gviilî:rtreft: — Pis! 'Ur_ lf_!'r e *tinzi mevki parası alasın, değil Mi? Moöngol kızları | gün bizim yurdumuza uğradın! | Kara leylek o gün sıcaktan bu « nalmıştı., Yeşil çayın kenarına in- di. - Çaydari su içerken, suda - si- nek avlayan kurbağa kardeş, ley- leği görünce sudan başını çıkar - dı: — Hoş geldin, leylek dayı! Se- ni buralardan geçerken her — za - Man görürüm! Ne iyi ettin de bu - Senden bir şey sormak istiyorum: Su senin bacaklarınla gagâan ne - den bu kadar çok uzun? Kara leyleğin canı sıkıldı.. Su - yuhnu içtikten sonra, tek ayağının | üstünde durdu: vuları fada neşretmiş sun!,, der demez bizim de gaga - İarımiz ve âyaklarımız — uzamış.. O vakittenberi kendimizi hiç bir mahlüka beğendiremeyiz:. Leylek dayı bu konferansı ve - rirken, göz uciyle suyun kenarına bakınca, bütün çaydaki kurbağa » ların ayaklandığını ve çalgı çalip eğlendiğini görmüş: — Ben size cinsimin ve ailemin tarihini anlatırken, siz neden gü lüp eğleniyorsunuz?. Diye sormuş. Kurbağaların en akıllılarından biri, leyleğin aya - —— VAT |) - |>Bügünkü-bulmaca |: — amamearr —e Vilâyetlerimizden 9 harfgli bir yerin adıyım.. 3, 4, 9 harflerimden tiksinirsiniz. Temiz değildir. 3, 4, 5, 6 harflerime her ayın on birin- de baş vurursunuz. — Bü hatflerim postahane gibi ümümü yerlerde de vardır. Bunu, yani 3, 4, 5, 6 harflerimi | tersine okursanız, her gün ve her yetde üstünden — atladığmız bir şey olurdum. Adimâ bakip aldan - mayınız. Üzerimde her gün gittikçe |artan bir çok — yehilikler yapıl: maktadır. Bildiniz mi ben neresiyim?, — Bizim ecdadımız çok geve - zelik edermiş, kurbağa kardaş! - diye söze başladı - Bir gün gene Anasına babasına karzşı söylenmeğe başlamış. O gün ağzını açmiş.. | yurdumuzdan bin yılda bir geçen Yalniz Isiçre dağlarında Avrupalı- | 89 kaymazlar ya! Mongı anda son Zamanlarda azri kayaklarla kâr üstün dü kayan ve spor yapan gençlerin sa » Reesimde bir Mongol nde kayaklarla gider - | Res ve hetkesin dileğini yapan (mu - kaddes deve) babamızın inkisa - rmı duymuş. Babamız, çocukları - na; “dilerim Tanrıdan, gaganız | ayaklarımız, vücutlarınızdan | uzuh o'sun.. ve sizi hiç Bir mahlük I beğenmesin!.,, demiş. (Mukaddes | deve) bunu işitmiş: — “Öyle ol-l ve Aradiklârimi hüldülar. Bi birliğile çatıştılar.. Bü bilmeceyi doğru bülâhlar - dan birinciye 5 Lira ikinciye bir kol saati ile ayrıca 200 okuyucumuzâ da birer hedi « ye veriyoruz. Bilmece müddeti 17 gündür. HABER ÇOCUK SAYIFASI Bilmece kuponu 21 — J — 93$ imli hikâye: Elbirliğiyle neler ya aksetlirm iştir oyunları perdeye öksettirmeden önce, küçük sahnede nası) hazırlacığı görülüyor. Gölge oyunları sesli si . neyanın girmediği yerlerde bu vazileyi görüyor. Japonyalı — sanaltkâr bu ğının dibine sokulmuş: — Senin gagan uzun amma, Teylek dayı! - demiş z Akdın * gok | kısa... — Neden ? — Neden mi? Canım, biz su al- tında bile bol yiyecek içecek bu - luyorüz;, aç kalmıyoruz da.. Sen koskoca kanatlarınlâ, ve her dâ - liğe girip çıkan uzun bürnünla tâ Arabistandan kalkıp bizim yüt - dumuza, karnını doyurmağa geli- yorsun!.. Şaşarim aklına senin !. Bir lokma yemek için, bu kadar u- zun yol uçulur mu? * ç .. & Leylek dayı Bir daha bu çaya su içmeğe gelmedi.. Kurbağalar onu yıllarca su ke - narında beklediler.. Kara leylek, kurbağalardan al- dığı dersten şonra utandı.. - Ara - bistanının yakıcı çöllerinde kanat- ları kavruluncaya kadar dolaştı .. Nasibini aradı, Yiyecek bulama - dı.. Kızgin kumlar üstünde ölüp | gilti.. *Kemal Tunçel Bir dölik buldulur... Çocuk mahkemesinde: Kim çaldı.. Kimm ceza gördü t Amerikada çocuk malıkeme- sinde çok heyetanlı bir dava gö - | tülmüştür Ceni isminde on yaş » larında Ffakir bir kız çocuğu, bir mücevher mağazasından küçük, Ffakat değerli bir pantatif ça'ar - ken yakalanmıştır. Ceni altı ay hapse mahküm ©- İacağı sırada şu sözleri söylemiş » tir: Ş — Benim ne suçum var? Ben — nihayet bir şey bilmiyen on ya - şında bir çocuğum. Annem beni taşvik etti: (Git, şu pantatifi çal.. Sana yemiş alacağım!.) dedi .. Ben de dükkândan içeriye gir - dim.. Çalarken yakalandım.. Hâkim, bu dava da çocuğu suç- Suz görmüş ve anasını mahkeme - ye çağırarak, müşevvik — sıfatiyle kendisini âaltı ay hapse mâhküm etmiştir Z Ceni sahipsiz kalmca, çocuk, -- lahanelerinden birine gönderil - miştir. ( Çouck şiirleri: Yorulmadem, dürmaton, Bir lâhze usanmadan, Saat işliyor sık sık., Dinleyin işten Pık> 1-< Ne güzel, ne höş sade, x Inliyor Bakın oda.. Koşacak, dolaşacağı; — Uracık iki Bacak Yirmi dört dağ aşcca!, Zamanı avliyacük. * Bir dağdan öbür daje Atlarken altmış ağa, Takılacak bacaklar, Bilin bunu çocuklar! Muallim Hasan Nahit Almanyadan bu kiş İsveçe bik sirkte dan biri yolda giderken karlı yııllırd'n fazlâ Üüşümüş ve ikide birde ayağa kalkarak arka ayaklarile koşmuştur. Üşüyeh fili kar üstühde atkâ itakla. rile şürürken görüyorsunuz! pılir i ğ ; üç büğük fit vârdı. Bühlür -