24 Temmuz 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

24 Temmuz 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: © Şicilyaya habe. götürecek “KADIRCAN KAFLI No, ve olan amiral gemisinin kaptanlığını üzerime alıyorum. Don Alvaro kızmıştı. Eindeki kırbacı zabitin de as kerin de yüzlerinde şaklattı: — Atın bunları dışarıys.- Ma 4a! dinliyecek vaktim yok» Her ikisi de dışarı N Bu srada odaya yeni bir adam girdi. Bu, kırk yaşlarında ince zun boylu, parlak gözlü, dinç bir adamdı. Sırtında temiz ve şık bir arhiral elbisesi vardı. Don Alvaro ona doğru yürüye- rek elini sıktı: “e l — eldiniz sayın Amira Balim Yazık ki sizi burada iyi haberlerle karşılıyamadık. Amiral, ceneralin elini sıktı. Gözleri pencereden deniz ba kani Fernandoya ilişti: -- Marki di Salerno!. Öyle de ğil mi? Burada ha.. Demek ki kur tulabildi. Halbuki... — Yalnı 20 kurtulabildi... “Yal Mb. ii Fernando kendi adının anıldı ğini işiterek dönmüştü. Amiralle toka ettiler. İspanyadan tanığıyorlardı. Amiral Radrikez limana giren İspanyol filosunun kumandanı İ di. Don Alvaro her tarafa haberci göndermişti. Şimdi yalnız Sicilya kalmıştı. Palerno yolunda belki a dım başında Türk gemilerine ras- lamak korkusu vardı. Bunu her. kes biliyordu. Herkes çekiniyor! du İ Çekinmek.. Bu hal elbet onları bu işi yüklenmekten kurtaramaz di. Emri aldıktan sonra kim olur- sa olsun yola çıkacaktı. Fakat yol da yakalanmaması da gerekti. Bur! nun için Don Alvaro, amiralden fi- losunun en hızlı ve sağlam gemi: siyle en açıkgöz ve atılgan kap tanını istemişti. Amiral birkaç dakika düşündü. Sonra sözlerini tane tane tarta- rak: — Bunun için amiral gemisini Verebilirim. Yeni tezgâhtan çıktı. İki sıra üzerine kırk sekiz o topu Var, Şöyle iyice bir rüzgârla yo- şövalyelerini yola getirmek güçtür de.» Don Alvaro acele ediyordu: — Sanırım ki filoyu burada bı- rakarak siz gidemezsiniz!.. — Burada Doryayı beklemek ve onunla birleşmek için emir al dım. Bunun için başkasını bulmak lâzım... Ha... Evet... Bizim Alfan- so Mirandiyi göndereyim... Sanr- tım ki bu işi becerir... Yoksa baş- kasını mı gönderelim?.. Ceneral ile amiral böyle başba- şa vererek konuşurken Fernando derin derin düşünüyordu: Hüsmen Reis vurulduktan söon- ra ölmüş olmasa bile, yüzbaşının dediği gibi bir iki aydan önce iyi- leşerek denize çıkamaz. Demek ki bu kadar zaman içinde Beatrisle evlenemezdi. Eğer Hüsmen iyile- şinciye kadar genç kızı kurtarırsa ne mutlu!,,. O zaman gene dedi. ini yapmış olurdu. Bunun İçin de bir tek yol var- dı: Deniz yolu... Şimdi ona bir gemi lâzımdı. Sağ lam, yollu, güzel, bol toplu, genç ve çevik bir gemi... Onunla denize açılacak, Beatri sin ardına düşecekti. Onun nere- ye gittiğini, ne yaptığını öğrene cek ve her halde ele geçirecekti. Birdenbire amiralin sözünü kesti: — Sayın senyor |... Rica ederim, yorulmayınız!... Size bir şey sora- cağım. — Buyurunuz sayın Marki di Salerno!... — Bana güveniyor musunuz?... Amiral biraz şaşırarak ona bak tı. Don Alvaronun yüzünde, Fer- nandoya güvendiğini anlatan tek çizgi ve tek gölge yoktu. Fernando bunu sezdi. Cenerale bakarak: —— Salernoyu Türklere verdim diye beni kötülemek istiyorlar... Fakat bir kumandan bir iki bin askerle, hazırlıksız bir halde yüz üstü bırakılırsa ve yetmiş seksen gemiden ibaret bir filo ile yirmi bin Türk askerinin hücumuna uğ: la çıkınca Akdenizdeki gemiler- den hiç birinin ona yetişemiyece- rarsa ne yapabilir? O eğer ka: leyi kurtarmadıysa, asıl kabahat, hesiz... Yalnız sizin de bana olan güvencinizden hiç bir şey kaybet- mediğinizi ağzımızdan işitmeyi faydalı buluyordum. — Elbet... Elbet güveniyorum... O raman Fernando mümkün vi duğu kadar sert ve karşısındakine inanç veren bir sesle şunları söyle- — O halde Sicilyaya haber gö- türecek olan amiral gemisinin kap tanlığını üzerime alıyorum. Bunu| benden daha büyük bir istekle yapacak olan bir kişi daha buluna. maz. Türklerden öcümün alındı. ğını görmek en büyük dileğimdir. Hemen şimdi yola çıkıyorum. Na- sıl, kabul ediyorsunuz değil mi? Amiral Radrikez: — Fakat bu, korkulu bir iştir ve burada daha faydalı olmanız... Diye Fernandonun isteğinin ö- nüne geçmek istedi. Ceneral Don Alvaro ayni dü şünceyi açığa vurmak için kımıl- dadı. Fernando her ikisini de sustur- du: — Korkusuz işleri her kes ya par... Talisizlik yüzünden yüzüme sürülmek istenen lekeyi silmek i- çin bundan daha iyi fırsat olamaz. Haydi, sayın amiral Rodrikez, K. mana inelim de beni demin o ka. dar övdüğünüz gemiye götürünüz. Rüzgâr çok güzel... Hemen yola çıkalım... Hava böyle giderse en çok iki üç güne kadar gene burada olurum... Aradan bir saatbile geçmemiş- ti ki Fernando, İspanyol donan.) (Meğer, bu mel'un padişahim bir masmın en genç, en güzel ve en hızlı giden kadırgasiyle Napoli- den cenuba doğru yelken açmış- tr. O, verilen işi Yapmak için Si- cilyaya değil, kendi hıncını kaplanca aşkını doyurmak Salernoya gidiyordu. Amiral Rodrikezin İspanyadan ve kadırgasının kaptanı Kont Rober dö Vilyer ile oğlu Pol de onun ge- inisinde tutsak olarak bulunuyor. lardı. Nâkliaden: (HaticesSüreyya) Yamyamlar Dünya güzelinin peş i nde 009 Fahrünname adi: eski Füris tarih romanından alınmıştır No.13 padişahının kızı yalvardı: “Baba. Ferruhu bana ver!.. ben yiyeceğim! ,, Kaçan adamla bizim kazazede | teslim alıp kamıştan yapılmış sas ler konuşup dururlarken, meğer, yamyamlardan üç beş tanesi, o civarda av avlamağa < çıkmışlar. Hurrem ile Fetruh bunları gördü. Derhal, ok ve yaya sarılarak bir- kaç tanesini cehenneme gönder - di. Fakat içlerinden biri, her na- sılsa, kayaların arkasında saklan- mağa muvaffak oldu. Bir takrip sıvışarak yamyamların padişahı yangna gitti ve hadiseyi olduğu gi- | bi anlattı: -— Bir gemi kayalıklarda kırı” lıp adamları sahile dökülmüş, on- lara rastladık. o Arkadaşlarımızı öldürdüler! » dedi. Kaçan yamyam ilâve ettit — Hele içlerinde, aslan gibi iki adam var! Yoldaşlarımı onlar öl- dürdü. Belki adadan da kaçacak- lardır. Bunları kaçırmamak için derhal tedbir almalıyız. Padişah: — Madem ki çoklukturlar, öy- leyse ben bizzat askerimin başı * na geçerek kumanda edeyim! - dedi. « Bunları elegeçirirsek bir | mevsimlik yiyeceğimiz çıktı de * mektir. Hem beyaz insan eti İez- zetli olur. Böylece ferman çıktıkatn son » ra, yamyam ordüsu harekete geç- ti. Padişahları başta olmak üzere; kazanm çıktığı sahile geldiler. Ki- mi okla, kimi mızrakla vapur hal- kını öldürdü yahut esir etti. | rayma götürdü Yalnız kaldıkları zaman, Fer - ruba hayli iltifat etti. Kolunu boynuna sartp onu teselli etmek ve aşkını bildirmek istedi. Lâkin Ferrah onun yüzüne bekmıyordu. Esir düştüğü için pek fena mü- teessir olmuş, âdeta şimdiden öl- nüştü... Somurtmuş oturuyordu. “Öldüreceklerse bir ân evvel öl « dürseler, o esaret hakaretile zelil kalmasam.... diye düşünüyordu. Bir gece, kız, tenhada, Ferru » hun yanına geldi. Ferruhun bir iki hafta içinde öğrendiği pek basit yerli Tisanla dedi ki: — Sevgilim! Niçin üzülüyor - sun? Ben senin bir kılma zarar getirmem, Canım, senin yolunda feda olsun. Niçin mahzun oluyor. sun? Ben sana candan âşık ol « düm, Ferrah, kızm sözlerini işiterek ıstırabı azıcık yatıştı. Şimdi, ar « tık, kendinden ziyade Hurremi düşünüyordu. O, burada, aşağı yukarı emniyete girmişti. Pelâ amma, kendisi uğrunda herşeyi feda ederek böyle binbir belâya uğrayan Hurrem?.. Onu, bu yam- yamlar pişirip yiyecekler miydi? ız, bu esnada, yalvarıyor, gönlünün esrarını döküyordu, ağ- Ferruh, tatlılıkla dedi ki: — Niçin ağlıyorsun, güzel kız?.. Müteessir olma... Ben de seni be » Ferruh ile Hurrem, iki gükre- gz ONE, tie anin miş aslan gibi, dövüştü. Yakalan- mamak için ellerinden geleni yap- tılar, Fakat, bir orduya karşı iki kişi durabilir mi?... Yirmi otuz ka- dar yamyamı öldürdükten sonra, ikisi de, kementle, kıskıvrak ya * kalandı ve yamyamlar padişahı- nın önüne çıkarıldılar, Padişah, bunlarm şekil ve şe - | mailini beğendi. Kendi ahçıbaşı - sma teslim ederek bu körpe ço - e eni kızı varmış. Cinsi içinde na- dir yetişmiş mahlüklardanmış. a, karşısma çıkıp dedi 8 — Babacığım! Muvaffakiyeti- tebrik ederim. Dilerim ki, düş- ni için! manlarmı daima ezesin... Fakat, İ ben de kendime ganimetten pay | Mahbuslara bakarak, Ferruh Fakat bunu belli etmiyerek, ba» basına döndü, dediki: — Derdin nedir? Söyle, Hemen derman olmağa çalışayım. — Benim kardeşim, canımdan aziz bir arkadaşım vardır ki, şim- di babanın esiri bulunmaktadır. Beni kurtarmak elvermez. Onu da kurtarmalısın ki içim rahat, gönlüm mes'ut olsun.. Yoksa, dünya gözümde zından kesilir. Na aşk düşünebilirim, ne sevda... Ö- i nu kurtar da her şey öyle... Kiz, bunün üzerine hemen an « nesine koştu. Ona yalvardı. An - nesi de, yamyamların padişahma vararak Hurremi istedi. Bu gani - met de öna verildi, Annesi, hedi- yeyi kızma verdi. Artık ondan sonra, iki delikan- hile yamyamlar padişahmın kızı, dılar, (Devamı var)” AM POSTASI BARE EVİ Istanbul Ankara Caddesi üçü bir arada safa etmeğe başla - ği hse girerim. Fakat... Pe se girerim. vaktinde yardıma koşamıyanlarda Fernando, bunları besbelli birl — Devletli babacığım... İşte gar | İl Tetoratacresi:1sTANBUL e Ve sustu. değil midir?» ve eder-| ölümden kurtarmış. ma işine are payı olarak, bana avdan | || /©©'On Yaz: 28812 idare: 24370 özleri dikkatle! se İspanya sarayında, kral hazret:| yaramaları için yanma a İmışti. getirdiğin şu oğlanı ver. Etinin ar m “| lerinin önünde dex (Devamı var) | lezzeti herhalde iyi olacak, Bir - ABONE ŞARTLARI — Çok güzel... Varolun!... Eğer| Diyereksertsert söylemeğe baş- kaç gün semirteceğim. Sonra yi » ez vaktile haber uçurabilirsek ve Si-| ladı. yeceğim. : di vee cilya dükası Malta şövalyeleriyle| « Don Alvaro evvelâ sarardı, son. a m pek severdi. Fer. İLÂN TARİFESİ birlikte Mesinayı kapatabilirlerse| ra kızardı. AR ğer anlarının. satın Jas0 — Fakat... Sayın Marki hazret- lerini zaten kabahatli gösterebile. cek bir... Türk donamasını yoketmek işten bile değildir. Amiral daha akıllıca konuşu - : yordu: Fernando sözünü kesti: o Evet... Olabilir... Olmıyacak! o — Anlaşıldı... Varolun çeneli 16y değil... Bezirgân kafalı Malta) Ben de onu demek istemedim, şüp- | iplerini çözme... Onunla yalnız da kalma... Çünkü, pek yaman şeydir! Pek yiğit delikanlıdır. karbılır, kadar. dedi j Kız, memnun oldu, Ferruhu Masar Rasim Us Batıldığı yer (VAKIT) metbaosr 1 ! 1

Bu sayıdan diğer sayfalar: