sevdiği HABER okuyucu- anlatacağını vadelti. mişti. . Gezinti günü akşamı A- merikadan bir telgraf al - dı. Amerika polisi bir tür - lü başa çıkamadığı bir: KALPAZAN çetesi için kendisini Ame - rikaya çağrıyordu. (X: 9) Telgrafı alır almaz der- hal Amerikaya hareket et- ti. Ve giderken de çok larma bu — macerasını da Manfred heyecanından boğula- rak: — Ne demek istiyorsunuz? diye sordu. — İdam geceleyin olacak.. Ben bunu üzerime alıyorum. Siz de ka- ranlıkta daha çok muvaffak olur- sunuz !.. Fakat eğer muvaffak ola- mazsanız, eğer kardeşiniz asılır- Ba.. —E?.. — Darağacından uzaklaşmayı- nız.. Askerlerin gitmesini bekleyi- niz.. O vakit onu indiriniz. Ben, mucizeye benzer bir işe girişece- ğim. Fakat onu yüzde yüz kurta- Tacağımı vadetmiyorum. O anda elinize bir cesedin geçmesine de ihtimal vardır. Manfred titredi. Acaba Usta Ledu nasıl müthiş bir deneçde (tecrübe) bulunacak- tr. Darağacında cellât ile mahküm arasında nasıl bir şey geçecekti. Manfred rüya grdüğünü zanne- diyordu. Etrafına bakındı. Kırmızıya bo-| dı. yanmış duvarları bir kan denizi gibi gördü. Asılr baltalar göz ka- maştırrer ışıklar saçıyorlardı. Başı döndü.. Sonra son bir gay- rette bulunarak kendisini topladı. Arkadaşlarına bir işaret etti ve. Usta Loduya dehşet dolu bir bakış farlatarak meşüm evden acele ile gıktı. Usta Ledu yalnız kalınca gidip “Acaba, bize nereden Ciheti blı'/ı'nen j J: mulabilir. ok Almmaklan vaz geç Tiler. Aceda 146 S8ERSERİLER YATACI kapıyı kapadı. Ve ocağın yanına döndü. Ateşi örttüğü külleri açıp bir çalı demeti atınca ocak alev a- lev yanmağa başlıyarak oda ay- dınlandı. Dirseklerini dizlerine dayıya - rak başını ellerinin içine alan cel « lât gözlerini ateşe dikmişti. Ha - linde hiç bir değişiklik olmadığı zannedilirdi. Yalnız daima sönük ve kanlı olan gözlerinde sevinç yaşlarının verdiği bir parlaklık vardı. Derin derin nefes alıyor ve ara sıra tuhaf sözler mırıldanıyordu. — Karanlık köşelere, artık ©- nun hayalinin canlandığını gör. meden, korkusuzca bakabilece- ğgim.. Bu ocakta vızlıyan rüzgâr- ları artık onun çığlıklarını duyma. dan dinliyebileceğim.. İşte ne va: kittenberi hasret kaldığım çok ba- sit fakat benim için çok büyük şey- ler.. Sonra, uzun bir sessizlikten son. ra, kafasında tasarladığı bir dü- Şüncenin son cümlesini mırıldan- — Evet, doğru.. Çene ile kafa arasına.. Fakat bu hakiki bir mu- cize olacaktır. Ne olursa olsun, bu delikanlının ağlamasını iste- mem. Evet, bundan başka çözge (hal çaresi) yok.. Cellât birdenbire ayağa kalka- rak elleri arkasında olduğu krlde odanın içinde yavaş yavaş gezin- meğe başladı. adar kuv. Uim velli olsa, karşı ko. DAür, * Aik kaşll// Ola- Başından — Mesele, acaba bel kemiği fık. ralarını kırmadan, kafa ve çene kemiklerini istinat noktası olmak üzere seçerek vücudun asılı kalıp, kalmıyacağını bilmektir. Bunu da şimdi anlarım. Bir çıra yakarak bitişik odaya geçti. Bu odanım bir köşesinde, duva- rın kenarında üzeri örtülü musta- til şeklinde bir şey vardı. Cellât bunu örten örtüyü kaldır- dı. Meydana bir insan iskeleti çık- ti. Bu her kemiği tamam ve iste- nildiği gibi hareket ettirilebilen bir iskeletti. Usta Ledu bunun i- çin aylarca uğraşmış ve bu, onu pek eğlendirmişti. İskelet meydana çıkınca cellât eserini seyreden bir san'atkâr gi- bi bunu büyük bir zevkle seyretti. Sonra parmağını ensedeki umu. di fıkarinin son parçasına koydu: budur! diye homurdandı.u ecmffö — İşte asıl kırılmaması lâzım lan budur! diye homurdandı. Sonra syleönmeğe başladı: — Bir kere daha olmuştu.. E . vet, Gaspar Elamanı astığım za- man-. Bunu ömrüm oldukça unu- tamam. 1512 senesinin Nisanında ve gene Monfokonda idi. Acaba bu Gaspar ne yapmıştı. Bunu iyi- ce bilmiyorum. Şu muhakkak ki güzel bir Nisan sabahında onu bo-. SERSERİLER YATAĞI MT Küçük Con'un Geçenler no1s gı 246-3aa Aözrn!Daha M evve/olmaz. ğazından adam akıllı asmıştım. O vakitne oldu. Asıldığımdan sekiz dakika sonra, oradan çekilip git- mek üzere idim ki yamaklarımdan biri, bizim Nikola Bigo birdenbi- re kolumdan tutarak, korkudan sapsarı kesilmiş olduğu halde: — Usta, Gaspar Flamana bakı- nız! dedi. Ben bakınca herifin rahat rahat bakındığını gördüm. Bana alaylı hir bakış fırlattı. Kendisine dik. kat ettiğimi görünce hemen gözle- rini yumdu. Yanma yaklaşarak: — Hey, hâlâ vefat etmedin mi? diye seslendim. Kurnaz herif ce- vap vermedi. Derhal merdivene çıktım. Ve düğümün tamamen bo- ğaza kadar kaymadığını, Gaspa- rın yalnız ağzını açamamaktan doğan bir sıkıntı ile havada sal- landığını gördüm. Çünkü ip çe- nenin altına takılmıştı. Bu hale © kadar şaştm ki, şeytan herifi da- rağacından indirerek kaçırmamı kendim üzerime aldım., Acaba Gaspar Flamanın başı: na gelen bu hal benim arzumla bir başkasını başına da gelemez mi?.. Usta Ledünun gözlerinde bir gurur parladı. Bir insanın hayatının elinde bu. lunduğunu düşündü. O vakit tuhaf bir işe başladı. İskeletin üst tarofma büyük bir çivi mıhladı. Bu çiviye de bir ip bağlıyarak ucuna açılır ve darla-