15 TEMMUZ — 1885 HABER — Akşam Postası Dünyada Hasan Kolonyası Kadar yüksek bir kolonya olamaz. Hasan kolonyasmı Fransa, Almanya ve Ingiltereye beraberce götürüyorlar. Orada bulunan ecnebi dostları bu müstesna kolonyanım bütün dün; N L el tesadüf edilmiyeceğini birlikte beyan ediyorlar. İtalyanın meşhur esans fabrikalarından, meşhur Sanderson bile bu hususta kat'i olarak “Hasan koî:nı;'::.:îı:iı:eı:i:':: kolonya yoktur,, demiştir. Meb'uslar, vekiller ve her bü yük insan Hasan kolonyası istimal etmektedir. Taklitlerinden sakımınız. Üsküdarda şubemiz yoktur. Hasan namından istifade etmek is oK 18- tiyenlerden sakınınız.. Hasan deposu: Ankara, İstanbul, Beyoğlu... BN NĞNN KARAKOY'PALAS ALALEMCİ HAN Satlık Hurdavatçı dükkânı Piyasanin İyi bir yerinde bulunan 50 senelik tanınmış bir hurdavatçı mağa - tası 7000 liralık eşyasile satılıktır. Müracaat: İstanbulda Makulyan han No, MN Tet 22704 . 130 SERSERİLER YATAĞI - —— —e ea ei Hele şükür yaşamak zevkini ü elde etti | BiLvmUN AYAK AĞRILARIMA KARŞI YEĞAME YA LAY'I' BtvA OA Hayatı artık tahammillfersa bir hal almıştı, Zira istirap veren ayak - lariyle — yürüyemiyordu. RADİO | SALTS banyolarını yapmağa başla - dığı vakittenberi kendisini hafif — ve cevval hissediyor. Bu tuzla — yapılan | ayak banyoları sayesinde adaleler kuvvetlenir ve ağrılar, şişkinlikler za- il olur. En dar ayakkabılarımızla hiç bir istirap çekmeden istediğiniz vakit yürüyebiliralaiz, Her eczanede salılır. 'Satılık Ev İstanbul Ziraat Bankasından: Adanada yeni istasyon civarında Narlıca mevkiinde kâin Ziraat Bankasma birinci derece ve sırada ipotekli bulunan $i- nasiler fabrikası namiyle maruf Pamuk ve Nebati Yağlar Sana- yit Türk Anonim Şirketinin malı olan 1 numaralı fabrikâsı da- :ı.ıklıııı'd:dı:hu::n olarak kullanılan çimento bloktan inşa edilmiş İstanbul 6 ncı noterliğince tasdik edilmiş 9/11/931 tarih ve 15142 numaralı ev, Beyoğlu Dördüncü noterliğince tasdik e- dilmiş 11/2/933 tarih ve 640/33 numaralı mukavelelerle Pa. muk ve Nebati Yağlar Sanayii Türk Anonim Şirketinin banka- mıza olan miktarı malüm borcunu 10/4/935 tarihinde gönderil- diği kayden müspet ihbarname üzerine de tesviye etmemiş oldu- ğgundan işbu borcun ihale tarihine kadar ©: 9 faiz vee * 8 ku- musyon, sigorta ücreti, hesab masrafı, nakli nukud, muamele vergisi, avukat ücreti ve sair bilâmum masarifle birlikte tahsili için bu borç mukabilinde bankamıza ipotekli olup yukarıda cins ve sair evsafı ve müştemilâtı yazılı Adana Tapu Müdürlüğünün 2/4/930 tarih ve 87 numaralı tapu senediyle şirketin tasarrufu altında bulunan ve 2280 numaralı kanuna tevfikan üç yeminli ehli vukuf tarafından 8,000 lira kıymet takdir olunan mezkür ev 1697 numaralı Ziraat Bankası kanunu hükümleri dairesinde 10/7/935 tarihinden itibaren bir buçuk ay müddetle açık arttır- maya çıkarılmıştır. Muvakkat ihalesi 26/8/935 tarihine müsa- dif pazartesi günü saat 2 de İstanbul Ziraat Bankasında yapıla- caktır. Teminat akçesi 96 7,5 tur. Şartname Galatada kâin Bankamızla Adana, Mersin, An- kara Ziraat Bankaları kapılarına asılmıştır. (3695) BEEDL ASA SERSERİLER YATAĞI 117 Ne diyor? diye mırıldandı. İçinden: — Artık mahvoldu!.: diye dü- şünen Loyola yüksek sesle: — Vurunuz mösyöl. Kendimi korumuyorum | dedi. — Ne ıöylüyorıunuı?.. — Bir şey değil Ibrahim oğlu: nu kesmek için bıçağı eline alma- ğa tereddüt etmişti. — Fakat cenabı hakkın bir ku- zu gönderdiğinden de bahsediyor- dunuz.. | — Budala, son anda bir kuıu nun çıkmıyacağını sana kim söy:| ledi. Cenabı hak, İbrahimin itika-| dınr denamek istediği gibi, ıe nin itikadının derecesini de tecrü- be etmek istmediği ne malüm? Al. lahın bu müthiş fedakârlığa müsa- ade edeceği ne malüm?- Oilu.m. sen bizi itham ediyorsun, bîııı_n de bir kalbimiz vok mu zannedi- yorsun? Anlamıyorsun.. Hayır.. Hayır.. Artık bir şey söylemiyece- ğim., Beni öldürmekte serbestsin. L Rica ederim söyleyiniz, biti- riniz, oh, anlamaklığım mümkün olsaydı.. — Zavallı mecnun babal.. Pa- ris için, dinin kurtulması için Lan- tenenin ceza görmesi İâzım geldi- ğini anlamıyor musun? Onun kur- tulması için her şeyin hazırlandı- ğını, bu suretle tahakküm duwn cesini sarsılmıyacağını, Ayni za- manda oğlunuzu makamınızı. hâ- kimiyetinizi kazanacağınızı idrâk edemiyor musunuz?- Monkların elindeki silâh düş « tü.. — Demek oğluüm kurtulacak? — Çok fazla konuştum. Büyük rejsin her emrine 'zahat istemeden itaat edilmesini emreden cemiye timizin usul ve kaidesine aykırı hareket ettim. Monklar yerle:e kadar eğildi. Zavallı talisiz inanıyordu. Loyolanın kendisini tecrübe et- tiğini zannediyordu. — Söylediğim acı sözleri size nasıl unutturabilirim? — Hangi sözleri oğlum.. Ben hiç bir şey işitmedim. Yalnız itaat ettiğinizi biliyorum — Evet, evet... — Cemiyetimizin kuvvetine i- timat ettiğinizden başka bir şey duymadım. — Evet.. — Şimdi, beni vurarak, İsayı da wurmuş olan caninin darağacına göıürülm:ıi emrini siz veriniz! Monklar baştan ayağa kadar titredi. — Demin cemiyet reisi söyledi. Şimdi size acıyarak şu sözleri ilâ: ve ediyor: Korkmayınız, oğlunuz buradan çıkmıyacak. Ben her şe- düşündüm. Beş daki- yi evvelden sizin kucağınızda bu- ka sonra O, lunacaktır. Monklar sevinçle: — Canımı ne vakit istiyorsunuz peder? diye haykırdı. Loyola gülümsiyerek: — Acele ediniz oğlum! dedi. — Bir adım daha atarsanız sizi yakalattırarak zindanlarınızdan birine attırtırım. Sonra oğlunuzu ebediyen göremezsiniz. Monklar durdu, Diz çöktü. Ellerini bitiştirdi. Gözlerinden sıcak yaşlar " dökül-| meğe başladı. Bir çocak gibi yal- varan sesiyle: — Oh peder.. Beni affediniz. | Yalnız söyleyiniz, oğlumu göre - ceğim değil mi.. O yaşıyacak değil mi? — Evvelâ itaat ediniz.. Hah| şöyle.. Şimdi dinleyiniz. Bu kapı- ların ber birini arkasında silâhlı on asker vardır. Bunlar bir işare- timle koşacaklardır. Hiç bir ita- atsizlik göstermeden — sözlerimi dinleyecek misiniz? — Dinliyeceğim. — Peki, şimdi şunu biliniz ki, bizim cemiyetimize girdiğiniz gün bana vermiş olduğunuz kâğıdı ka- rakol kumandanına gösterdim. Monklar titredi — Bilirsiniz ki imzaladığınız ve mühürlediğiniz bu kâğıt bütün| devriye kollarına. askerlere, ha- pishane müdürlerine, hülâsa her-| kese bana kayıtsız şartsız itaat et-| melerini, vereceğim emirler ne olursa olsun yerine getirmelerini emrediyordu. Mahvolduğunu anlıyan Monk. lar papasa korku ile bakıyordu. | Loyola sükünetle devam etti: | — Şunu da aklınıza getireyim | ki, siz kat'i surette, cisminizle ve ruhunuzla Çizvit cemiyetine bağ- lısınız. Onun için cemiyetin mut: lak reisine körükörüne itaate mec. bursunuz.. Cemiyetin sizin için, akrabanız, dostlarınız, hattâ kral için vereceği emirleri yerine getir- meği taahhüt ettiniz. İşte zindan- da iken askerlerinize sizi tutmala- rı için verdiğim emir bundan ileri gelmişti. İcap ederse sizi —gene zindana attırrabilirim. — İstersem cemiyetin emriyle krala bile iha- net edeceğinize dair bize verdiği- niz kâğıdı Birinci Fransuvaya göndererek sizi mahvederim. Şim. di iyice düşünüp, taşınıp bana ce- vap veriniz.. Monklar, kendi hakkında veri- len idam kararımı dinliyen bir mahpus gibi sarardı. Titreye titre- ye Loyolanın sözlerini dinliyor, ve başını sallıyarak bu sözleri tas. dik ediyordu. Loyola o vakit polis müdürünün yanına yaklaştı. Artık onu pençesinde bulundur. duğuna inanıyordu. Sakin olan ses birdenbire şid. detlendi: — Siz benim elimde nesiniz? Bir âlet.. Siz mensup bulunduğu- nuz Çizviz cemiyetinin şerefi için olmıyan hiç bir fikir, hiç bir sev- g'! besliyemezsiniz! Bir işaretimle bir sözümle bulunduğunuz şanlı | ve şerefli mevkiden yuvarlanırsı- nız. Keyfime göre herkesin kork- tuğu bir senyör veya darağacına namzet bir cani olursunuz. İşte