9 Temmuz 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

9 Temmuz 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ç©IK şeker yemeliyiz ! Bizde bir yıllık şeker sarfiyatı- nın nüfus başına düşen miktarı dört kilodur. Halbuki Danimarkada bu nisbet 54 klloyu buluyor Hükümet, yaşayışı cuzlat -| mak amacile (gayesile) bütçe - den fedakârlık yaparak şeker, fiyatlarını indirmiş bulunuyor. Bu münasebetle bizde şeker en - düstrisi (sanayü) hakkında ya - zılmış bir tetkik makalesini bar sıyoruz: Çok önemli (ehemmiyetli) bir yi - yecek olan şekerin istihsali aşağıda anlatacağımız bir ziraf istihsale da - yandığı için ulusal ekonomi bakrmın- dan önemi (ehemmiyeti) çok büyük - tür. Gıdat ehemmiyeti ve ziral istihsal - deki yeri sezildiği için memleketimiz- e şeker fabrikalarının kurulması te- şebbüsleri yarım asır önceye kadar gıkar., Ancak imtiyazlar bahsına ka - dar varan müsaadeler ve mmuafiyet - Tere rağmen şeker fabrikaları kuru - Jamıyordu. O zamanlar için pek bü - yük iktisadi ehemmiyetini — lâyikile takdir edip tatbik edebilecek ulusal bir hükümetimiz yoktu. Bundan dolayı şeker endüstrisinin (sanayiinin) temelleri (6 Nisan 1935) tarihli şeker kanununu — isdar eden eümhuriyet hükümeti tarafından a - tılmak müyesser olmuştur. Bu kanundan sonra kurulan Al- pullu ve Uşak fabrikaları, her yeni doğan endüstri (sanayi) kolunun uğ- radığı hastalıkları geçirdikten sonra Eskişehir ve Turhal — fabrikalarının kurulmasına imkân — hasıl olmuş ve bugünkü bütün ihtiyacımızı kapatabi- lecek istihsal kudretinde bir şeker en- düstrimiz vücut bulmuştur. Bu fabrikaların — istihsalleri aşa - l’dıki tabloda görüldüğü veçhile ço- #hlmıştır.. Yıl 'Ton 1926 615 1927 5284 1928 4567 1929 8,207 1930 1 ıMA 1931 22900 1952 ZT,5T1 eç 65,557 19354 58,797 Ayni yıllar dışardan getirttiğimiz geker miktarlarının seyri — aşağıdaki tabloda görülür; ğ Yıl Ton 1926 62,970 1927 SISU4 1928 63473 1929 69,588 1930 62,291 1981 44,342 1932 29,338 1003 17,756 1934 3,718 Yukarda yazılr şeker istihsalini el- etmek için pancar ekimine ayrı - ııhn ile alman pancar miktarları İn aşağıda gösterilmiştir: Yıl Saha(dekar) — pancar(ton) 1926 4,900 4,729 1927 48,640 34,931 1928 58,450 27190 1929 52T10 53,518 1930 95,160 87,571 1981 136,780 —— 157404 1932 153;750 178,280 1988 255,670 499,119 1934 310,000 AZz şeker yiyoruz! Memleketimizde şeker sarfiyatı ma- Atecastif hâlA çok düşkün bir raddede dir. Bu tetihlâk 1929 ve 1930 yılla - rımda 75000 tona, yani nüfus başma 5 kitoya çıkmış iken son — yıllarda 53 - 18,000 tona, yani nüfüs — başma Halbuki 1933 senesinde nüfus başma isabet eden şeker sarfiyatı : Danimarkada 542 İsviçre 421 Hollândada 4LI Belçikada 278 Çekoslovakyada 26,7 Avusturyada 254 Almanyada 23,1 Yugoslavyada 5,7 Romanyada 5.2 kilo olmuştu. Hububatın ve alelumum toprak mah- sulâtr ile ham maddelerin çok büyük düşmelere uğradığı son dünya buh - yanı yıllarında bizde de azalan satın- alma kuvvetinin bir neticesi olan yu- kariki düşmeyi tabit bulmak lâzım - dır. Zira bizde şeker — fiyatları 4 - 5 senedenberi hemen hemen sabit bir seviyede kalmış bulunmaktaydı. Fabrikalarimız ne kadar şeker çıkarabilir? Bugün şeker fabriaklarımızın is - tihsal kabiliyeti T5 - 80,000 ton şeker- dir. Buna karşılık hükümetimizin tat- bikine karar verdiği önemli (ehemmi- yetli) fiyat indirişinden önceki fiyat- lar muhafaza edilseydi sarfiyatın elli bin tona ve belki daha az bir miktara düşmesinden kurkulabilirdi. Halbuki yüksek — kabiliyette olan fabrikaların az istihsal yapmak mec- buriyetinde kalmaları şekeri gittikçe pahalıya maletmelerine müncer ola - bilirdi. Bunun aksine — olarak fiyatı ucuzlatmak sayesinde — halkmn fazla şeker istihlâk etmesi ve şekeri fazla istihsal ile ucuzlatmak mümkün ola - caktır. Fazla istihlâk birinci plânda ulusun (milletin) sıhhi bünyesini kuvvetlen- dirmektir. Bundan sonra fazla istih- Jâk fazla pancar istihsali demek ol - duğundan geniş topraklarımızın, pan- gar ziraatinden faydulanarak, ıslah e- dilmesi demektir. Çünkü bu ziraat çift giyi, tarlaları derin kazmağa, çok iyi bakmağa, gübresini iyi kullanmağa mecbur eden bir ziraattir. “Bu ziraat, çiftçiyi dikkatli bir mü- navebe ve bunun neticeleri ile fayda- Janmağa mecbur bırakan bir ziraat - tir. Ve nihayet pancar topraktan, me- selâ hububatın muhtaç — olduğu gıda maddelerini, almadığı için bu çok iyi hazırlanmış topraklara — pancardan sonra ekilecek mahsullerin randrmanı da artmaktadır. Demek ki çok pancar istihsali, do - layısile, geniş mıntakalarımızın umu- Mİ ziral seviyesinin yükselmesine hiz- met etmektedir. Çok şeker istihsali ayni — zamanda fabrikaların yüksek veya tam kapasi- teile çalışabilmeleri — demektir ki 85 - 40,000,000 lira milli sermayenin bağlandığı şeker fabrikalarının em - niyet altında bulunması demektir.Çok şeker istihlâki devlet gelirinin yük - selmesi demektir. Gelirin artması evvelâ miktardan ziyadeliğinden, on: dan sonra da şeker istihsalinin art * ması ile mütenasiben yükselecek is - tihlâk resminden doğar. Yapılan hesaplar — göstermiştir ki şekeri toptah olarak yirmi beş kuruşa satabilmek için bugünkü — 55,000 ton istihsalde yalnız 41 kuruş — istihlâk /zesmi almak kabildir. Halbuki istih - Iâk ve binaenaleyh istihsal 75,000 to- na çıkarsa ayni satış fiyatı muhafaza edilerek 3 kuruş fazla, yani 7,1 kuruş resim almak kabildir. Bu sayede hal- ka hiç bir fazla resim veya fiyat kül - feti yüklemeden — hazineye 3.0W,000 lirayı aşan bir fazla varidat temini Sümkün olabilecektir. Acaba halkımızın fazla şeker sarfe- debilmesi imkânları temin edilmis vi- dir? sualine derhal evet cevnbı veri - HABER — Akşıın Postam — — No. 4 Bravo sana yahu, sen anadan doğma çingene imişsin de haberimiz vokmuş | İ | | | I Suratsız kocakarı, esmer, na - rin, tirşe gözlü kıza uzunca — ve çingenece ile bir şeyler söyleye - rek bizim — arkadaşı sıkı bir göz baskınma aldı.. Koca karının du - rumundan bakımından öyle anla- şılryordu ki, o, bizim arkadaşı o - raya dilber çingene — kızları ile gönlünü eğlendirmeğe gelmiş pa- ralıca bir delikanlı sanıyordu. O ise ki bizim arkadaş daha çok kır, köy, orman, sahra hayatını se - ven, sonra da musikiye pek bayı - lan san'atkâr yaradılışlı bir genç- ti. Bir gece önce — bu çok güzel pastoral yerde dinlediğimiz çin - gene ninnisini şimdi ayni kadına bir daha söyletmek ve kendi ağız armoniği ile ona ortaklık etmek için can atıryordu. Tekrar armoniğini hazırlaya - rak suratsız kocakarıya işmar et- ti: — Şu sizin ninniyi hep bir a - ğızdan bir daha söyleyelim hay - di!.. Kocakarı: — Ben, dedi, — kocakarıyım... Benden geçmiş öle şeyler.. Sonra çocuklarla esmer, narin, tirşe gözuü kızı, göstererek: — Te ep birlikte bunlarla ! Tirşe gözlü kız önce utanır gi - bi nazlandı. Sonra arkadaşşın gös terdiği bir çil çeyreği görünce: — Ha bakayım, dedi, sen bu - laş çalmaya, Biz de tutturalım pe- şinden!.. Ahenk bu sefer daha - şatafatlı başladı.. Tirşe gözlü kızm billür | gibi pürüzsüz bir sesi vardı. Kız - ve oğlan çocukların da karışık, alacalı sesleri pek fena kaçmıyor- du. — Şimdi etrafımızı sarmış o - lan seyirciler gülmeden katılıyor- du. Ahenk böylece bir kaç defa tekrarlandı.. Bizim arkadaş bir gece önce yarım yamalak - belle - miş olduğu çingene ninnisini böy- lelikle adamakıllı pişirmiş oldu . O gece bizim kır — tarafındaki mahalle kahvesinin aylandoslu , kahkahalı, havuzlu bu ninni belki yirmi kere çalındı vegenç — arkadaşlardan bir çoğu armonik çalan arkadaşla hep şöy- le alay ettiler: — Bravo şana yahu, sen ana - dan doğma çingene imişsin de ha- berimiz yokmuş!.. .. söyleyin; — Bizim arkadaşı artık, hergün, ikindiden sonra koydunuzsa bu - lun., Eskiden yaz akşamları ara - Ara sıra gittiği harman yerine şimdi her akşam damlıyordu. Za- vallı artık başka gezme yerlerini, manda halkımızın şeker için sarfetti- ği para —yuvarlak bir hesap — ile 20,000,000 Tira idi. Şekere gene yalnız bu parayı sarfedersek simdiki fiyat - lara göre 80000 ton şeker sarfedebi - Nrix ki bundan evvelki istihlâke na - zaran hemen yüzde 50 bir fazlalık de- mektir. İstihlâkin bu raddeye çıkaca mr küvvetle -ös'sren bir İşaret de N ve 920 senelerinde e- rfivyatmızın 77400 tonü A&mis olmasıdır. 3A Kütöra düşmüs — bulunmaktadır. | lebilir. Fiyat indirişinden evvelki za <1 bahçesinde | ÇiNGENELER ARASINDA Hayattan anınmış hakiki bir macera Yazan: Osman Cemal Kayşısız Topçularda Toılmlmn harman ye rinde şirin çingene çocılHan akş üstü kendi kendilerine teferiz (eğ lence) yapıyorlar. Ortada men armoniğini çalmaya uğraşan Küçük Ariftir. Sağdaki zayı! Gülüzar, soldaki esmer Fethiye, ar kada oynuyan Zekiye, daki Küçük Altın'dır. civarmdaki başka bağları, bahçe- leri, su başlarını hep unutmuştu. Varsa Toskaların harman yeri, yoksa Toskaların harman yeri... » .» Aradan bir hafta geçmişti ki bir akşam bizim musiki sever ar- kadaş bana geldi: — Ayol, sen artık harman ye- rine hiç gelmez oldun, — kalk bu akşam gene birlikte gidelim! — Gidip de ne olacak, hep ay- ni durum, ayni görüş değil mi? — Hep ayni durum, ayni gö- rüş olur mu? Bu bir bafta içinde ben onlardan bir kaç ninni ile bir kaç türkü daha öğrendim! —Oh, âlâ! Tanrı feyzini arttır- sın! — Sonra ben de onlara armo- | nikle, kemanla bazı şeyler öğret- tim ! — Desene artık onlarla iyice iç- K dışlı oldun! — İçli dışlı oldum amma... Bir Yazı Topçular, Rami, Bakırköy kırlarında tırpancıtlık, harmancı- lık ve sepetçilikle geçires iki yaşlı sepetçi kadın... sağda ari herif peyda oldu... Bu'herif banf bir tuhaf baktyor ! — Nasıl Bir tühaf Bakıyor? — Ne bileyim ben... tgte öyle bir tuhaf... Hani sonmle gittiğimi akşâm, benim falmme belem, ra çocuklarla ve benim armonikl! birlikte: Rağduk kele ksana, beşe kana! Ninnisini söylüyen o esmer, nt* rin, tirşe gözlü kız yok mu? — Ey ne olmuş? — Galiba 'bu herif o kızın enif” tesiymiş... — Peki, sonra? — Sonrası herif, nasıl ınlı“' yım,.. Ben oraya gidince hemef yanıma damlıyor, biraz hoş bet' ten sonra bir cıgaran var mı? Fe* lan derken bana bir takrm acayif şeyler söylüyor, sonra — boyun? benden bir kat eski elbisen, bif çift eski papucun varsa bana 87 tir, sevaptır! diyor. — Bu sözlerin acaiplik net" sinde? — Sade o kadar değil, başk şeyler de söylüyor. j — Başka şeyler de neler? — O esmer narin, tirşe gö kız için bu kız içli bir kızdır, b? gidişle korkarım, günün ü sana abayı yakacak, onun için yağımı tetik al! diyor. Oysa ben.... — Oysa ki sen... Anlaşılan, ilk gece Karmeni dinledikten çadırında baygın baygın (Rıia; kele kana) yı söyliyen dul kadıf”* fergadı verdin galiba! (Devamı vanı — * K

Bu sayıdan diğer sayfalar: