TÇ UTT Ç vAS TTTT YU T T v ''HABER Çalınmrş çocuk peşın - Polis Hafiyesi (X:9)un harıkulade maceraları ""jw BİZDEN KAÇ- | | AY ZAMAN DA UİYA TuZA GA DÜŞ. ü (LARAKN BASIL- İMİYELİM. DİKLA, MAMAYA GAZETEDE BAZ! /VA TALAR VAR BASNDAK KOLAY. SATAB/LMEK 78 SERSERİLER YATAĞI hafız olsa bile haklarından geliriz. ] Halbuki iki yüz kişiden fazla bu- lupmaz.. Biz ise iki bin kişiyiz..| Mahkümu ellerinden aldık mı, doğru Haşarat Yatağına götüre- ceğiz. Bu plâna ne dersin?. — Çok mükemmel.. Muvaffn-[ kiyet yüzde yüzdür. Gözlerinde bir sevinç ışığı par- Iryan Lantene: — Ümit ediyor musun? dedi. — Kat'i olarak. — Ah kardeşim.. Bir kere mu- vaffak olsak.. Bizim ikimizin va. zifesi etrafımızda geçen şeylere aldırmıyarak Doleyi kapmak ola- caktır. Bak işte bizimkiler yavaş yavaş yerlerine gelmeğe başladı- lar. Hakikaten gecenin karanlığı i- çinde sahi'i takip ederek gelen ve köprünün karşısına yığılan hayal. ler görünüyordu. Manfrd bir bakımda bunla. rın elbiselerini değiştirmiş ve şe- hirü erkek ve kadın kıyafetlerine| girmiş Serseriler Yatağı sakinleri| olduklarını tanıdı. Hepsini mantoları altında han- Manfred gülümsiyerek: — Görüyorsun ya, işte geldim. cevabını verdi. —10— DOLENİN MAHKÜM OLUŞU Dolenin muhakemesi tam altı | gün sürmüştü. Dava ruhazni mahkeme reisi Et- yen Fay ve hâkim Matyö Orri ta- rafından görünüyordu. Bu iki adam hakkında ne iyi, ne de fenadır, denilemez. Yüzleri ne güler ne de başka bir hissi ifa- de ederdi. Bir ölü kadar duygusuz görünüyorlardı. Matyö Orrinin hiddetlendiğini şimdiye kadar hiç kimse görme- mişti. Yumusak bir tavurla — söz söyler, cellâda demirlerin kızdı - rılmasını, okşayıcı bir sesle emre - derdi. Bilhassa mükemmel bir dindar- dı. Dini vazifelerini hiç ihmal et- mez bir peygamber kadar mutaas- sıp görünüyordu. Tüysüz yüzlü, etrafı kırmızı gözlü, sarı renkli ve iri yarı bir ETMELİYİZ. TILAR. AN,'î BİR KUYUYA VE. Etyen Foy da buna: — Amin! diyerek cevap verdi. Çünkü, işkence sehpası üzerin- de kemikleri ezilen mahküm iste - nilen şeyleri itiraf ediyordu. Ba - zıları meselâ bir süpürge — sapma binerek havada uçtuklarımı, sihir- bazlık yaptıklarını, şeytanla ortak olduklarını söyleyerek kendileri - ne tuhaf tuhaf kabahatler , yükkü - yorlardı. Bu zavallı adamlar işkence oda- sından çıkar çıkmaz itirafların - dan dönüyorlarsa da iş işten geç - miş oluyordu. Dole işkence edilmedi.. Birinci Fransuva son bir otağ, papasların zulmüne karşı sevki ta- bit ile hasıl olan son bir itirazı bu- na mâni oldu, Masum Dolenin di - ri diri yakılmasını kâfi bir ceza sayryordu. Loyola da bu hususta israr et - medi. Dolenin “Fransa Kralı Fran- suva dö Valvanın kahramanca ha - reketleri,, isimli bir eser yazdığını hatırlayarak kralın — kendisini metheden bu eserden dolayı yaza- na karşı bir teşekkür duygusu bes- " BERSERİLER YATAĞI f GAZETELERİ BASTIK AMA NWE BAY/LERE NVE O Mquzzııf. #WAVADİSL KI YAZ 'YORİAĞE l"'M)ı'ı'(' L hakkında duyduğu acıyı yüzünde göstermeğe cesaret edemiyordu .. Gerçi salonun etrafımnda mızrak- Irmuhafız askeri vardı. Fakat halk en çok aralarına sokulan pa- paslardan korkuyordu. Herkes bu adamların kulakları delik ve gö - rüşleri keskin olduğunu biliyordu.. Ve gene biliyorlardı ki o anda yüzlerinde merhamet izi bulundu - ğundan dolayı bir yakalanırlarsa uğrayacakları en — ufak ceza diri diri işkence çarkmna gerilmektir . < Etyen Dole, elleri arkasına bağ-' Tanmış olduğu halde ayakta dura - rak reis Foy ve müddeiumumt Matyönün sözlerini dinliyordu . Ara sıra dinleyicilere dönerek gözleriyle, davanın her noktasını büyük bir dikkatle takib eden bi - risini arıyordu.. | Bu yeisle kıvranan Lântene idi.' Çünkü Dole her gün Konsiyer - , jeri zındanından adliye dairesine gizli bir yoldan getiriliyor ve ka - çırılmasına imkân kalmıyordu. Mahkemenin son günü saat on bire doğru Matyö Orri ile Etyen çerler, tabancalar ve kılıçlar bu-| adam olan Etyen Fay'a gelince bu lediğine hükmetti.. Foy pek müşkül bir vaziyette kal« lunuyordu. da Matiyö Orrinin bir eşi idi. Ütd *0 mışlardı.. Lantene gittikçe ümidi çoğala- Bu iki adam arasında hiçbir va- Şimdi davanın sonuncu ve al -| EtyenDoleitham edildiğicü- rak: — Artık muvaffak olacağımıza aklım kesiyor. Bu adamların hiç- birinin rahatlarını bozacaklarını gannetmiyordum. bilmem ki nasıl diyeyim, hattâ senin de tam vak- tinde yetişeceğini ümit etmiyor- kit anlaşamamazlık olmazdı. Bir davada karanlık bir nokta karşısında bulundular mı mütte- hemi sakin bir tavurla işkence o- dasma gönderirlerdi. Matyö Orrinin tatlr bir sesle: — Karanlık nokta aydınlandı! demesi on dakika bile sürmezdi. tıncı günü adliye dairesinin büyük salonuna girelim. k Matyö Orzri müddeiumumi — va- zifesini görüyordu. Etyen Foy da reis yerinde bulu - nuyordu.. , Salonda bir çok dinleyici bulun- duğu halde hiç biri müttehem rümleri reddetmekte inad ediyor - du. Hâkimlerin sesiyle onlara cevab * veren Dolenin sesinden başka hiç bir şey işidilmiyen salonda derin bir sıkmtı sürüyordu. Mahkeme heyeti müttehemi iş- kence ile söyletmek gibi bir kolay» - j