ğ İğiı'ı ya, kadınla çiçek ; birbirleri. Çiçek pazarın dan bir görünüş Lâle devri geçti şimdli.. GÜİl tıkırında Acaba dünyada çiçek sevmi- yen var madır? Ben zannetmiyo - rum. Fakat, eğer varsa onları ga -| raibiyundan telâkki etmek lâzım gelmez mi? Çiçek tabiatın en güzel süsü- dür. En güzel renkleri, en güzel kokuları, en güzel şekilleri çiçek- lerde bulmaz mıyız? Her halde çiçekler olmasaydı. kadınlar mühim bir silâhtan mah : rum kalacaklardı. — Çünkü, 1 ne çok benzerler. Ve çiçek kadı- na, kadın çiçeğe en yaraşan şey- dir. . . * İstanbul tabiat anasının en gü- zel kızlarındandır. Bu güzel kız bin bir renkli ve bin bir türlü çi- çeklerin yatağında büyümüştür ! Evet, İstanbul çiçekten bir yatak gibi idi. Senelerin ihmali, bu gü- zel kızı, saçı başı birbirine karış- mış, yüzü güneşten kararmış yıkanmamış, temizlenmemiş üstü Başı dökülmüş — fakir bir kenar mahalle dilberine çevirdi. Fakat. — Cami yıkılsa da mihrap ye-| rindedir! Sözü gibi bin bir renkli çiçe.lı-î lere yatak olan bu şehirde hlliw, eski mazinin parçalarını görüyo-! ruz, Tabii güzellikleri her gün bi- raz daha harap olan İstanbulun bin bir renkli ve bin bir kokulu çiçekleri ve bu çiçeklerle bezen - miş bahçeleri eksilmemiştir. Eksilmek şöyle dursun artıyor| bile... Evet, ben bunun farkına var - dım iyice.. İstanbullulara bir bah- çe, bir çiçek merakıdır arız oldu. Herkes vaziyetine, kazancına gö- re bu yolda didinip duruyor. Ki mi bahçesinde mevsim — mevsim çiçek yetiştiriyor. Bahçesi olmı - yanlar, evinin balkonuna sırala dığı saksılarla uğraşıyor. Aristokrat sınıfa çıkarsanız o- rada da çiçekleri zengin - salon - larda billür vazolar içerisinde gö-| rürsünüz. Çocuk kafası — kadar| kasımpatları, renk renk - lâleler, uzun boylu süsamlar, kokuları in- sana zevk veren kranfiller, gül - ler, buralarda başları — bukleli genç hızmetçiler tarafından bin bir ihtimamla bakılır. eÜ Istanbuldaki çiçek — merakını gebirin biz ta - devri başladı! Istanbulda 2500 çeşit çiçek var. Yalnız güllerin çeşidi 300 ü buluyor Çiçekçilerin işi pek K ( idiy gidiyor! rafında kurulan çiçek pazarların- dan anlarsınız. Pazar ve panayırların en güze- li olan çiçek pazarları, pazartesi günü — İstanbulda İs Bankasının Çiçekçiler kâhyası arka tarafında (Celâlbey) soka- ğı denilen dar sokakta salı gün- leri Yüksekkaldırımda ve Kadıkö yünde Dörtyolağzında, çarşamba günleri Fatihte Çarşambada, per- şembe günleri Galatade. Perşembe pazarında ve Şişlide tramvay du- rağı civarında, cumartesi günle - ri de Beşiktaşta toplanıyor — Pazar gününü unuttun! Diyeceksiniz. Hayır, unutma - dım. Hafta tatilirlden evvel pa- zar günleri Üsküdarda, — Kasım- paşada, Eyüpte ve Karaköyde çi- çek pazarları — kurulurdu. Simdi pazar tatil günü... O gün kurulan pazarların cuma günü kurulması lâzım, Fakat esnaf henüz bu işe bir karar vermemiş... Geçen pazartesi günü — İstan- bul tarafındaki çiçek — pazarına uğradım. Dar sokağın iki tarafı- na saksı saksı çiçekler, fidanlar, Hdeler doldurulmuş... Güllerin, menekşelerin, küpelerin, sardun - yaların, şabboyların, salkımların envaı burada... Yemiş fidanları duvar boyunca sıralanmış, bodur yavru çamlar bir kenara yığılmış. mozayik takımları — küçük tahta sandıklar içerisine yerleştirilmiş.. Çiçekçilerin başı arı kovanr - gi- ». Başı bozuk, asker, genç, ihti- yar, kadın, erkek... her sınıf halk tan mürekkep bir kalabalık... Herkes bir saksı kucaklayıp gi- diyor. ğ Çiçekçi esnafının (So So) is- minde bir kâhyaları var. İsmi tu- HABER — Akşam Postası Çocuk SO "Ş? Bak bir hirsiğ : K“S'r! doymıh en Kıy bmetli horozunu çalıyor Ğ dayı bize ne mü- lar için: ...İ.Z..ıî——_;ı—âı...ı.......-—;..l Keçi dayımnî ü horozunu ; hırsız çaldı!! şhur ha> KA ) Buevde me aA sis Keçi dayı olturur, y Sörüllüsüz go,;[ıit n im. 4 Gobi Yys sızı! “En sonra * 3 ıenâ yakala- N Sizi gidi tawk a)i hırsizları sizi! AKAFöt vare- cek? haf amma, kendi — iyi bir adam. Arkalıksız kahve — iskemlelerine karşılıklı geçip konı ğ p Ek luşmağa başla- — İşler nasıl? — Fena değil... Alış veriş olu- yor. Geçinip gidiyoruz. — Çiçeğe eskiden mi daha çok rağbet vardı, şimdi mi? — Eski işler başkaydı bayım! Malüm ya, eskiden boş saksının bin tanesi 120 kuruştu. Şimdi bin tanesi otuz lira.. Farka bakın! Es- kiden bir bahçede sekiz — kuruş yevmiye ile adam — çalıştırılırdı. Şimdi 70 — 100 kuruş yevmiye ile bahçivan — bulamıyoruz. Hal böyle olunca çiçekler de pahalı o- luyor. Çiçekler pahalılaşınca halk fazla alamıyor. — Maamafih bu kadarına da eyvallah... Başka çiçekt. bir derdimiz de yok ya şurada! — Esnafın başka — derdi yok mu? — Yok gibi bir şey... Şunun şu- rasında belediyeye metre başına beş kuruş resim verip alış veriş ediyoruz. Şükür ki çiçek- merak- kları daha pek çok.. — İstanbulda kaç çeşit çiçek yetiştiriliyor? — Yalnız çiçek olarak — 2500 çeşidi bulur. İstanbulda — yalnız 300 çeşit gül yetişiyor.. - — En pahalı çiçekler hangile- ridir? — Güller .. — En ucuzları?. — Küpe, fesliyan. — Kokusu en fazla beğenilen Ç N K YAman abeş dİnd " l“ labayım, ( g 5 - n v &h e <e —. (ALrTDiRne am AA — Kardonya! — En fazla hangi cinse rağbet var? — Güllere! Şimdi lâle, karan- fil de çok yetiştirilmeğe başlan . di. Gümrükler, Avrupadan gelen çiçeklere, tohumlara — kapandı. Şimdi kendi cinslerimizi ıslah e- diyoruz. Bir sual daha sordum : — Müşterileriniz. arasında en fazla kimler var? — İhtiyar kadınlar. — Genç kadınlar yok mu? Çiçekçiler kâhyası buna şu ce- vabı verdi: — Genç kadınların — kendisi çiçek... Çiçeği ne yapacaklar! İhsan Arif Gökpınar