ÇOCUĞU ÖEN vi 4 TAN UVIT/ PANYOAMUSU | NUZ! ELİNİZÖE TABAN: y CA OLMASAYO SİZE GÖSTER p KÜROİN. İKİ Haziran HABER'in deniz gezintisi gü- ait nüdür Madlenin belki de yalan söyledi- | ği, müthiş hastalığı kendisine uşıl.ıdı-! gını alay için söylediği — düşüncesi Krala teselli veriyordu. Onu sorguya çekecek — güzellikle veya zorla hakikatı söyletecekti. Eğer kendisine bu korkunç hasta- Lığı hakikaten aşıladıysa onu eliyle yakalayarak polis müdürüne teslim edecek ve diri diri ateşte yaktıracak- tı. Bir çeyrek saat sonra Kral durdu. Madlen Ferronun evine varılmış- &. Sağda kiremit fabrikası binaları gecenin karanlığı içinde birer heyulâ gibi göze çarpıyordu. ? Solda 1ssız bir arsa bulunuyordu. Beş yüz adım ötede akan Sen nehri- nin coşkun gürültüsü duyuluyordu. Üç Jantiyom biraz geride durmuş lardı. Fakat Kral onlara biraz yak- Taşmaları için işaret etti. Evin cephesi karanlıktı. Kral: — İçeriye gireceğiz! dedi. Laşatenyeri hayretle: — Hepimiz mi? diye sordu. — Evet, burada aradığım kimsenin Kuyunu pek iyi bilirim, Onu mağlup etmek için dördümüz yetmez bile... Kral bu sözleri öyle bir tavırla söylemişti ki Jantiyomlar titremek- ten kendilerini alamadılar. — Şevketmaab bu kimmiş? — Göreceksiniz! Esse sordu: — Kapıyı çalayım mı? — Hayır, gürültü etmeden girme ge çalışacağız! Siz beni takip ediniz! Fransuva, evin etrafını dolaşarak, bir gece Madlen Ferronun Manfrede| - e » AA NB E LN 2412 — RAGASTANIN OĞLU — D rez — — Bu kapıyı tanıdın mı? — Derhal! Kral: — Ne diyorsunuz? dedi. — Sansağın burada yaralandığını söylüyoruz. Bu sırada Kral cebinden bir kü- çük anahtar çıkarıp kapıyı açmağa uğraştı. Bir kaç tecrübeden sonra: — Mutlaka kapmın kilidini değiş tirmişler, dedi. Sansak : — Şevketmaab, duvarlar çok yük. sek değil! dedi. — Neye yarar ki merdivenimiz yok.. — Şevketmaab, kendinizi tehlikeye koymayımız.. — Tamam. Aklıma geldi.. Beni yukarıya kuldırınız.. Siz de burada beklersiniz! — Ya bir şey olursa?.. — Sizi çağrırım.. Esse ile Laşatenyeri elele tutuştu- lar, Kral hemen ayağıyle basarak du- varın üzerine çıktı. Birinci Fransuva bu anda istirap- Tarını, yakalanmış — olduğu müthiş hastalığın korkusunu, serserilere kar- şı yapılacak katliâmı, Monkları, Do- leyi, Loyolayı unulmuştu. Hattâ bu esrarengiz evi ziyaretteki maksadını bile düşünmüyordu. Çünkü bu gibi serserice işler onun hoşuna giderdi, Gece vakti duvardan aşarak bir eve girmek onda tuhaf bir zevk uyandırı- yordu. Kralın bu tuhaf hallerine çok- tan alışan arkadaşları onun bü zıpır- Hıklarına şaşmıyorlardı. Duvarın üştüne oturan - Birinci Fransuva bahçeye sıçramağa hazır- açtığı küçük bahçe kapısına geldi. | Tanıyordu.” Esse, Laşatenyeriye sordu: aai Fakat birdenbire durdu. d aei el h Bd DÜ ü di eeti SÜDD L z İŞİMİLE KARIZ MSIAAM BA, #YA MMAL OLUZ GÜZEL ROMANI Ü7 FÖREK Mi PA TAMI, PDONDUR.. Çalınmış çocuk peşinde Polis Hafiyesi (X:9)un harikulâde maceraları ** No.13 "BİRAZ VERİNİZ ! MAMI İSTİEYOR.- S SUNUZ ? < ** Gözüne bir pencere ilişmişti. Bu pencere zemin katındaydı. Aydınlığın bulunduğu odada olup bitenler duvarın üzerinden mükem- mel surette görünüyordu. Birinci Fransuva pencereye bakm- ca hayrette kaldı. Az kalsm haykıra- caktı.. İlk görüşüne inanmamış gibi tekrar baktı. Fakat bu sefer şüphesi kalmadı. Hemen sokak tarafına atladı. Çok fazla heyecanlı görünüyordu. Laşatenyerinin elini tutarak; — O, burada., diye mırıldandı. " — Şevketmanab, bir kadını görmeği ümit etmiyor muydunuz? — Evet, fakat şimdi gördüğümü | değil! Kral bu tuhaf sözlerin Jantiyom- larda hasıl ettiği hayrete ehemmiyet vermiyerek derhal evin Em".ı.wı- na doğru gidip çaldı. Aradan bir kaç saniye geçti. Sonra yanık suratlı, uzun ve kır biyikli bir adam kapıyı aralık etti. Sert bir ses- | le: — Ne istiyorsunuz? diye sordu. Kral: — Hemen ev sahibini görmek.. ce- vabını verdi, — Gündüz geliniz.. — Şimdi görmek isterim.. Ayni zamanda kapıyle nihayetle- nen bir kaç basamağı çıktı. Übür üç Jantiyom da Kralı takip ettiler. Uzun bıyıklı adam: — Hey! Eğer namuslu adamlar- dansanız hemen buradan — gidinir.. Yok eğer başka bir düşünceyle gel- dinizse cesaretiniz size pek pahalıya mal olur.. diye bağırdı. ? Ve belinden uzun bir hançer çeke- rek siper aldı — RAĞGASTANIN OGĞLU — US Gür bir ses; — İspada Kapya, hançerini yerine koy.. Ne istiyorsunuz Mösyöler?. de- di. Kral ilerledi: — Doğrusu Mösyö Ragastan, ken- dinizi çok güzel muhafaza ediyorsu- nuz! Tebrik ederim. Şövalye dö Ragastan: — Kralmış! diye mırıldandı. Sonra sesini yükseltti: — Geri çekil İspada Kapyal Affe- diniz Şevketmaap!. Fakat Kralım- zın bir kulübeye şeref vermek tenez- zülünde bulunacağı kimin aklına ge- lirdi.. Lütfen içeriye buyurunuz! — Teşekkür ederim Şövalye, kapt açıldığı zaman içeride bir takım ses- ler işitmiştim, Meclisinizde biran ka- dar bulunmaklığıma müsaade eder misiniz? — Şeyketmaab meclis falan yok. Karım Prenses Beatris ile zavallı bir genç kız var.. — Onların nezdine kabul edilmekle iftihar duymak isterim.. dedi. Ragastan bunda bir mahzur gör- mediği için açmak üzere Kralın dt- varın üstünden pencerelerine bakü- rak içerisini gördüğü odanın kapısına döndü. Tam kapıyı açarken Krala: — Şevketmaab belki kendilerini ta- nıtmak İstemezler. Nasıl bir isimle haber vereyim? diye sordu. — Fransa Kralı deyiniz! Fakat Şövalye bu tuhaf emre ita- ate vakit bulamadı. Kapıyı açarak Fransuva içeri girince Prenses Beat> risin yanında bulanan bir genç kız: — Kral! Kral! diye bağırdı; Jiyet bu sözleri söylerken sanki bir Layal görüyormuş gibi korku do- H 5 — BB İ ME DİYE YİN Ve H EPSİNDE