Çalınmış çocuk peşinde Polis Hafiyesi (X:9)un harikulâde maceraları “” (8/ /AYDUOLARIN'MOTÖRÜ BİKDENDİRE BOZUL'MUŞTUN BENİİE YADA, YALE 8 ERSUN. A Ğİ LER: İKi TENBELİN GÜZEL ROMANI No.1i Ma? A KAYBOLAN KARA N SİVCİV. MÜKEMMEL BİR FIR. SAT. BUNU KAÇIRMAMALI! Haziran HABER'in deniz gezintisi gü- — RAGASTANIN OGLU — 235 » nuz Zabit gülümsüyerek: — Asla! Fakat şunu da söyliye - yim ki emre itant etmezseniz zorla götüreceğim, dedi. —sizi takip edeceğim. Raböle bir mantoya (bürünerek) zabitle beraber arabaya bindi. Araba dört nala yola koyuldu: Raböle: — Evet, beni tevkif ediyorlar. Fa-| kat mukavemet göstereceğimi sandık | ları için bir kulp taktılar. Mahvol -| dum, diye düşündü. İ Bir köşeye yaslanarak (o gözlerini kapadı. Yolun uzunluğundan canı sıkılarak konuşmak için bir iki lâ - kırdı fırlatan zabite cevap vermiye - rek düşünceye daldı, Nihayet araba durdu. Zabit: — Mösyö, Luvra geldik! Uyanı - nız! dedi, —Luvr'a mr.. Bastile, Konsiyerjeri ye falan gelmediğimize emin misi - niz? Vallahi doğru, işte Luvra gelmi- giz! Fakat Sarayın da hapishanesi, zin- danları olduğunu, siyasi mahküm - ların buraya hapsedildiğini düşün - dü, — Demek davam (Deoleninkinden daha ağır! diye mırıldandı. Merdivenlerden çıkarıldı. Koridor - lardan geçirildi. Jantiyomlar ve as - kerlerle dolu bir bekleme © odasma vardı, Kendisine yer vermek için her- kes hürmetle açıldı. Kralm oda hizmetçisi (o Basinyak Moşarak onn karşıladı: — Geliniz üstat, geliniz!.. — Allah aşkıma söyleyiniz, ne var? Basinyak cevap vermedi. Onu bir odaya soktu. Raböle orada kendisini kraim huzurunda buldu. » » * Birinci Fransuva, gece Maladrın evinden çıkarak kimseye görünme - den saraya dönmüştü. Böyle gece dolaşmalarına alışkın olduğu için göze görünmiyecek şe - kilde hareket etmeyi biliyordu. Buna sebep krallık şerefini muhafazadan çok daima kıskançlık eden Düşes Detampın sorgularından kurtulmak içindi. Üç Jantiyomundan başka aşk ma- ceralarmı bilen yoktu, Fransuva, odasına dönünce ayna- ya bakarak sapsarı kesilmiş olduğu- nu gördü. Bununla beraber kapıldığı dehşet yavaş yavaş geçiyordu. — Hayır. Gördüğüm bir hayal de- gildi! O yaşıyor! Fakat kendisinde ölüm var. Ve ben de zehirleneceğim ha! Sarayda hir çok doktor vardı. Fakat Birinci Fransuva bunların hiç birisine itimat edemiyordu. Bir müddet heyecanla odada ge zindi. Sonra yatıp uyudu. Bir çok korkulu rüyalarla dolu sıkıntılı bir gece geçirdi. Sabahleyin gün doğmadan uyan- dı, Hemen Rabölenin getirilmesini emrederek (o sabırsızlıkla obeklemeğe başladı. — Beni kurtaracak birisi varsa o de Raböle'dir, diyordu. Epeyce beklediği ve tam sabrının tükendiği bir anda Basinyak oda ka- pısmı açarak Raböleyi içeriye soktu. — Şevketmaab, emrinizi tutarak işte geldim. Bununla beraber buraya geleceğimi hiç ümit etmiyordum. — Ya ne ümit ediyordunuz üstad? — Etyen Dolenin yanma gideceği- mi Şevketmaab!.. Kral kaşlarını çattı. Fakat Raböle sözüne devam etti: — « Zavallı dostum gibi ben de ayni kini üzerimde topladım. Onun için ayni âkibete uğrayacağımı sanı- yordum. — Hangi kinden bahsediyorsunuz? — Aramızda ölüm saçan bir ya- bancının, muhterem olmakla beraber işi icabı olarak şiddet göstermekte ifrata varan Loyolanın kininden. Şevketmaab darılmayınız ve müsaade ediniz de söyliyeyim. Mademki uzun zamandan beri mahrum kaldığım bir gerefe beni lâyık gördünüz, herhalde söyletmeniz lâzımdır. Kral bu sözlerden ne:denmek is- tendiğini derhal anladı. — Söyleyiniz muhterem Raböle. Çekinmeden söyleyiniz! dedi. Fransuva, muhtaç olduğu adamla- ra daima böyle yaltaklanırdı. Gözleri sevinçle parlıyan Raböle: — Şerketmaab, eğer bu sözü bana can ve yürekten söyledinizse zavallı dostumun kurtulacağına emin - olma- ğa başlıyorum, dedi, — Ya, Dole demek ki dur? — Evet Şevketmaab, bana karşı olan teveccühünüzle olduğu kadar bu dostlukla da iftihar duyarım. — Zannedersem biraz mübalâğa e diyorsunuz. üstad! — Şevketmaah, mademki çekinme- den söylemekliğimi emir buyurdu- muz, bu sözünüze: Hayır! cevabını vereceğim, Mösyö dö Loyola Etyen Doleye karşı pek büyük bir kin ve düşmanlık besliyordu. Bunun sebebi Dolenin âlim olmasıdır. Loyola in- sanlarım cahil kalmasını istiyor: İlim dostunuz- ve fen şahsi emellerine engel oluyor. Fakat Şevketmaab bir insanm çok zeki ve akılir olması cezaya çarptırıl masını mı İcap ettirir. O halde siz de kendinizi kollayınız!. Kral, Raböle gibi bir adamın ken- di hakkında söylediği bu sözlerden memnun olarak gülümsedi. Raböle sözlinde devam etti: — Dole hakkımdaki şikâyet nedir? Bu adam ne yaptı? Matbaasmda mu- zır ve yasak kitaplar bulundu öyle mi? Bulunan Fransızcaya tercüme © dilmiş bir incil değil mi?. Fakat Şevketmaap, Dolenin bu kitapları basmadığma ve bunlarm «rf onu mahvetmek için gizlice omatbaasma konmuş olduğuna yemin ederim. Ah Şevketmaab, siz bu gibi: cinayetlere meydan vermiyecek kadar yüksek kalplisiniz. Loyola denilen bu herif defolsun memleketine gitsin! Bu fe- satlıkları orada yapsın, İspanya geri fikirlerin ve karanlık düşüncelerin hüküm sürdüğü bir yerdir. Memleke- timiz ise bir ilim ve san'at memba- ıdır. Biz böyle karışık fikirleri sev- meyiz. Fransada Dolenin felâketine i ağlamayan bir kişi yoktur. Saltanat devriniz en matemli günlerini yaşı" yor Şevketmaab!.. Raböle bü anda pek ciddi bulan yordu. Adeti olan istihza maskesini atmıştı. Krala karşı böyle korkusuzca söz söylemekle kendini tehlikeye at tığını biliyordu, Fakat Doleye besle diği sonsu sevgi onu hu tehlikeye #* tıyordu. , — Heyecanınızı yatıştırınız, üstad, bunların hepsini düşüneceğiz. — Şevketmaah, müteessir olduğu" « görüyorum. Doleyi istemiyerek tevkif ettirdiğinizi, İspanyol papazın sevmediğinizi anlıyorum.