11 Haziran 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

romarı Goril aslanlı — ORMANIN KİZİ Vahşi hayvanlar arasında ve Afrikanın balta görmemiş orman larında geçen aşk ve kahramanlık, heyecan, esrar ve tetkik B No: 26gmamma Yazan: Rıza Şekib we adamın kızı Karşeyi kaçırmıştı Aslanlı adam yılanla boğuştu - ğu noktaya vardı. Uzun hayvan hâlâ oradaydı. Upuzun yatıyor - du. Şimdi, Bora ile Fatoşun onu nasıl parçaladıklarını daha iyi gö- rüyordu. Yassı kafası bir yumruk büyüklüğünü aşkındı. Boynunda da iki diş yarası vardı. Onu öldü- ren yara bu olacaktı. Yavuz bıçağını — çok aramağa mecbur olmadan buldu. Boğuşma yerinden beş on adım ötede yerde duruyordu. Aldı. Tuzlanan yüzü- nü belindeki maymun — derisine sildi ve boş kımma geçirdi. Tam bu sıradaydı.. Uzaktan Şe- rifin keskin ve ince sesi — duyulu - yordu.. Bu ses devamlIı bir trampet çalar gibi bitti. Bu, Aslanlı adamım hemen gel - mesine işaretti. Şerifin bu çağrışma aslanları bi- le alışmıştı. Daha sesi ilk işidişte küulak kabartan Fatuş — trampet başlar başlamaz adımlarını açmış- tı. Aslanlı Adam ağaçsız — sahayı koşarak geçtikten sonra büyük bir ağaca tırmandı.. Ve dallardan dal- lara bir cambaz gibi — atlyarak en kısa birzamanda kendisini Şeri- fin yanında buldu. Şerif ön ayaklarımım birini kal - ““Affip ötekini tadirerek iri kulakla- ” "f yelpazeleyor, sonra hortumu - nu havaya kaldrrarak ufak gözle - rini kapayıp bağrıyordu. sırtına atladı ve oradan onun bü - yük dişlerini basamak yaparak ye- re indi. Şerifin böyle bir hareketiyle As- lanlı adam birincti defa karşılaşı - yordu. Bir şey anlayamadı.. Etra - ği fına bakındı. Bir şey göremedi . Şerif hortumunu Âslanlı adamın Ü koluna geçirerek yürüdü ve ve he- İ men o dakikada hızmı arttırdı. K Bununla Yavuzu — bir yere gö - (uğ türmek istediği anlaşılryordu. (i Şerifin ardı arası kesilmiyen tiz | bağrışlariyle orman âdeta biribiri- YAĞ ne girmişti. Bütün — filler, may- munlar hep bu sese koşmuşlardı. ' Yavuz, fili daha kolaylıkla ta - İf kib edebilmek için gene ağaçlar - F dan birinin dalma tırmanmak ü - İ zereyken kulağına oğlu Süleyma - D nın sesi geldi. Dikkatle baktı... ı i Süleyman ağaçlardan birinin al- YN tına sinmiş duruyordu.. Rengi at - Va raıştı.. Bir heyecan geçirdiği açık - | ça görülüyordu. Ne olmuştu?. HA Yavuz hemen oğlunun bulundu- : ğu yere koştu. — Onu, sindiği yer- İR den çıkardı: | — Ne oldu Süleymar İ — Karşa, Karşa!.. — Söyle Karşaya ne oldu? Ne- cede 07. — Goril kaçırdı baba.. Goril ka- çırdı!.. — Goril mi?. — Evet. — Ne tarafa gitti?. — Şu yana.. Şerif zaten arka - sından gidiyor. ş.. Demek hâlâ Gorilin aklırır ba- Aslanlr adam — daldan Şerifin | şına getirememişti.. Şimdiye kadar üç göril öldürmüştü.. Fakat neden- se bu hayvanlar daima kendisine karşı düşmanlık etmekten zevk duyuyorlardı. Bir zaman da karısı Merzukayı kaçıran bu hayvanlardan biri feci şekilde ölümle karşılaşmıştı. Bu da mı onu istiyordu? Şimdi de küçücük kızıma mı musallat ol-. muştu?. Yavuz, Süleymandan hakikati öğrenince hiç bir şaşkınlık hareke- ti göstermedi... — Sen burada kal.. Amcan tim- sahlı çaya gitti. İstersen oraya git. Ben antak geceye dönerim. — Peki baba. Yavuz ayni — soğuk kanlılığını muhafaza ederek büyük bir çevik- likle ağaca tırmandı ve Şerifin ol- dukça uzaklaşan — trampet sesini kavaladı. İşte, en mühim şeyi unutmuştu . Karşayı gorilin ne zaman kaçırdı- ğını sormamıştı. Dallardan dalla- ra atlarken kafası bunu halletme- ğe çalışıyordu. Şayet aradan çok zaman geçmediyse yolda rastlaya- caklar demekti. Yok, epeyte za - manolmuşsa gorilin bulunması ihtimali olan yere kadar uzana - caklar demekti. Şerifin sesi yakımlaşıyordu. A « ralarımndaki açıklığı ufak bir gay - retle kapamış bulunuyordu. Fatuş- la Şeytan da Şerifin ya peşindeler, yahut da ondan öndeydiler. Yavuz bu noktayı iyice anlamak ve arkasında olduğunu Şerife an - latmak için tiz sesiyle bağırdı. As- lanlı adam bunu yaparken yol al - mayı da ihmal etmiyordu. Kısa bir zaman sonra birer sü - tuna benziyen kalm ayakları alti - na rastlayan dalları kırarak iki ta- rafa sallana sallana ilerliyor ve kulaklarını açıp kapıyordu, Aslanlı adam Şerife, yaklaş - tığını haber vermek için yeniden bağırdı. Şerif efendisinin — sesine gene koşmasını bırakmıyarak mu- kabele etti. — Aslanlı adam Fa - tuşla Şeytanı — Şerifin — yanında ; görmeyince onların ilerlediklerine hükmetti. Ve kendilerinden — bir ses alabilmek ümidiyle bağırdı. Yavuzun sesi, ormanda çınlıyor, dallar ve yapraklar arasından sü - zülerek tâ ilerilere kadar uzanı - yordu. (Devamı var) Ereğli-Filyos treni Ankara, 10 — Ereğli limanmı yeniden yapmak ve Ereğli - Filyos trenini de elektrikle işletmek üze - re hükümete teklifte bulunan şir - ket mümessilleri buradan ayrılmış lardır. Bu şirketle paranın — ödenmesi noktası üzerinde uyuşulamamıştır. Finans (maliye) Bakanlığı başka bir şirketle görüşmektedir. .'-....-....--:ı:::::::::::::::::::.......--'--::::::::::.......---—::::::======ı=:ıua=ı== MERELRÜREREEEEME GENHTREEACENEU TT L T b label bbb d bekebek AURAEREKA MNMN 'İ'—:= HABER — 'Akşam Poâtası 11 HAZİRAN — 1935 j | ——— GACUSSUMU N ALLLI « ıııııııımıluıl Wi "Her gün Öz ; Türkçe beş ; kelime 24 üncüliste i 1 — Refah — Genlik. ÖRNEK: Bizim davamız smıf değil, hnlk% H:" Hert bbbi genliğidir. 2 — İslâh etmek — 1 — Yeğrit maek 2 — Arıtmak Eski kitaplarda “susmak, söyle-i mekten yeğdir,, gibi sözleri hatır -Şi larsınız. Yeğritmek kelimesinin? kökü işte bu “yeğ,, dir. ÖRNEKLER: 1 — Kurumu yeğritmek, onu yı-İ kıp yenisini yapmaktan daha zor- dür. 2 — Yıllardanberi — bizdeki ati cinsiyetini arıtmağa çalışıyoruz. — $ 3 — İslâh, islâhat — 1 — Yeğri-ii tim. 2 — ÂArıtım. ÖRNEKLER: ! 1 — Tanzimat Avrupa korku -$i suyla baş vürülmüş — bir yeğritim hareketi idi; bir deyrim değildi. 2 — İslâhı cinsi feres — At cin-i sinin yeğtirimi, | 4 — Salâh bulmak — Yeğrimek ? Salâh — Yeğrim ÖRNEKLER: Dünyada ekönomik durum, he -i nüz hiç bir yeğrim beldeği (alâme-i ti) göstermiyoör. 5 — Sâlih — Yarar, elverişli ÖRNEKLER: 1 — Bu evi bu işe yarar bülmu- yorum. 2 — Bu evi oturmığıı elverişli bulmuyorum. 25 1inci Liste 1 — Meyi, temayül — Eğlim,i eğginlik Mütlemayil — Eğgin. ÖRNEKLER: 1 — Oğlunuzun olduğunu biliyorum. 2 — Bu fikri kabul etmeğe onu hiç te eğgin bulmadım. |İ 2 — Tes'id etmek — Bayramak |i ! ÖRNEK: ! Cümhuriyetin onuncu yıl dönü.? münü ne kadar coşkunlukla bay -!i ramıştık, ; 3 — Yevmi mahsus — Bayragün! ÖRNEK: E Bayrak, ancak, Pazar günleri i.! le bayragünlerde çekilir. 4 — Tetahür — Gösteri, göste -| rim. * g : resme eğlimi Nümayiş — Gösteriş ÖRNEKLER: 1 — Gazeteciler salgıtımız Al -j manyada iken — kendilerine karşı- büyük dostluk gösterilerinde bu -£ lunmuşlar, 2 — Bu, etkin bir hareket ol . maktan fazla bir gösteriştir. $ — Sebat — Dura ÖRNEK: Durasız adam, zekâsını yok ye re harcamış olur. tede eeei bf ea fe tft eleledele HL k ee E eeei NöT: Gazetemize gönderilecek yazı - larda bu kelimelerin Ösmanlıca .; ları kullanılmamasını rica ederiz. ı SESSESETELSERESELEEESSELESEREEEENTN “Gençlik Tılsımı, SEKSÜLİN Eger iktidarsızlıktan şikâyetci iseniz, eger birçok ilaçlar alıpta hiç birinden fayda görmedinizse size son bir TECRÜBE tavsiye edeceğiz. SEKSÜLİN kullanınız. Bu Şayanı * hâyret terkibindeki Kani,Sinirleri, Beyini ihya edici unsurlar-sayesinde ikı kelime ile GENÇLİĞİN” TİLSİMİ dir KUTUSU 200 Krş. BEŞİR KEMAL - MAHMUT CEVAT ECZANESİ SİRKECİ Haç, i| şeylerdi. Kabullerden Mihracenin galınan elmas Saırîk zekâsi garp zekâsını nasıl vyendli ? Kralım yirmi beşinci yıl dönümü ) münasebetiyle şarkın bütün tanın - mış adamları Londrada toplanmış- #| tı. Yabancı Majestikler(haşmetlü- lar) arasınad bugün Pariste bulu - | na Hindistanm Patyala mihracesi | de vardı. Bu zat İngilizlerin dev - ©| let merkezini bir çok defalar ziya - ret etmiş, fakat bu defaki kadar i| hiç eğlenmemişti. İşte bunun için - dir ki İngilteredeki uzattıkça uzatmıştır. Resmt kabuller esnasında Mih - misafirilğini | race Londranın bütün kuyumcu - 4| larmı şaşırtmıştı. Bunların söyle - Mihracenin diklerine bakılırsa, €| sarığına taktığı kiymetli taşlar ba- i| ha biçilemiyecek kadar değerli sonra da Mihrace değerli kostümleriyle ge- | zintilere çıkmamağa dikkat etmiş- | | tir. Gündelik elbiseleri bile pek öy- i| le yabana atılacak gibi değildir. #| Hele bir düşünün: Kravatına tak - tığı iğnenin değeri 60 bin İngiliz bizim paramızla 360 bin İiradır. Bundan bir kaç gün evvel Mih - race kâtibi ile birlikte gece kaba - relerinden birine girmiştir. Bu zat Avrupalı genç kızların kollarımnda | ve kuvvetli elektrik ışığı altımda tango oynamasına bayılmaktadır. Kabarede ise, genç dansözler ek - sik olmadığımdan Miharce büyük zevk ve neş'e içinde danslara 'yülmuş, Eîğîitğîıîaîcamhoîeğm- nin kollarına — atılmıştır. Ancak dans arasında kâtibi kendisine kıymettar elmasının yok olduğunu söyleyince bu neş'e yok olmuş ve Mihracede şafak atmıştır. O - | aktörler gibi o Havadis salonda çabuk yayılm!? ve genel (umumi) bir panik pât ” lak vermiştir. Kabarenin — sahib! hemen bütün kapı ve pencereler! kapatarak polise haber vcl'll“’ll için telefona koşmuştur. Salonda bulunanlar — arasınd Şarklılara mahsus temkin ve $0 * guk kanlılıkatn yalnız Mihrace ile kâtibi bir dakika bile ayrılmami!” lardır. Kabare sahibinin bin ©* zür dilemesine karşı Mihrace 88 * dece tebessüm etmekle cevab Ve" miştir. —- Sonrada kâtib ayağa kalkara/ herkesin beş dakika için susmas!' | ve kendisini dinlemesini rica ten sonra demiştir ki: “Bayanlar, baylar! Üzülmem? ' nizi rica ederim.. Çünkü kıybaw elmas, gayet iyi taklid edilmiş bir taştır. Haşmetlâ Mihrace Hazret” leri hakikt elmaslarını hiç bir “k“ üstlerinde taşrmazlar, Bunun € içif polise müracaat etmesek daha iyi olur. Eğer tesadüfen bu tllk lid taşr burada bulacak olursak, M' race Hazretleri bulana 50 İngi lirast müjde hakkı verecektri. Bu sözler ortalıktaki heyecâf' dindirmiş, az sonra da bır kravat iğnesini hiç ç getirmiştir. Mihrace bunun lıılfî ne hiç bir heyecan guıtermckl“” ve sevincini belli etmeksizin çîh' karıp elli İhngiliz lirasınt verm İki Hindii-ba sollerini ku“”_ MNMNY TAE T F Bu, dünyada mevcud olan Cl'“' ü nin en güzelidir. ve değeri Ü'M?h İngiliz lirasıdır. Böylece Şark akıl ve zekâsı A” rupalrları haptetmiştir. VA Alman - Ingiliz deniz konuşmaları Muvaffakiyetle ilerliyor Uzun zamandanberi Avrupa - da kötü bir yola saplanmıyan ilk deniz konuşması olarak şimdilik Alman — İngiliz deniz konuş - masını göstermektedirler. İngilizlerle Almanların, deniz kuvvetleri üzerinde anlaşmaleri - nı temin için, Londrada her iki devlet delegeleri müzakere edi - yordu. Müzakreler bugüne kadar tam bir uygunluk üzerinde gitmiş ve Japon konuşmalarında — olduğu gibi bi kör düğüme saplanma - mıştır. . İngiliz — Alman deniz konuş- maları bir müddet için tatil edil- miştir. Alman delegeleri memleketle - rine dönmüşlerse de biraz dinlen- dikten sonra tekrar Londraya ge- lip müzakerelere devam edecek - lerdir. Her iki taraf — delegeleri memnuniyet göstermektedir. Bu - nunla beraber, görüşmelerin alt yanı merakla boklcmmlıtodır Zay'l ve itibardan duşmuş pasaport İstabul İran General konsoloslu- ğundan itakılman ve Bokhor Haim Meşakhou oğlu Jaco namına aid olan 22906 Umumi ve 651 hususi numaralı ve 26 İsfend 1307 ve 17 Mart 1929 tarihli pasaport başka | zunun temeli atılmıştır. Meras Ankarada — Gürül gürül sular akacak Ankara, 10 — Bugün saat on dide Ankara barajımdan I"l’“B sular için yapılacak süzgeç h. de Başbakan, bakanlar, say 18"" | ve hükümet erkânı bulunm İçme suları komisyonu reisi yındırlık müsteşarı Halis bir 'M, lev söylemiş, gelecek sene A"” ğ ranın suya kavuşacağmı ve buf dan sonra su sıkıntısı çelnlll“'“, ğini bildirmiştir. İlk temel md' İsmet İnönü koymuştur. —<— - Zaman refikimiZ Birinci yılını bitirip ikinci Y çet ' na basan (Zaman) refikimizi rik eder, uzun zaman M dileriz. . .. | Uyuşturucu maddeıer fabrikası açmak istiyor Memleketimizde iş yapân yük bir Fransız firması tî:î.dp cu Maddeler İnhisarı v ürki” hükümete müracaat ederek T pl” yeden harice çıkutım&d'ğ' ile burada bir uyuşturııc“ ,ylıf ler yapan fabrika kurmağ! etmiştir. / E | bir kimsenin elinde ,5rM$ : lursa kanuni takibat ierâa (160) —

Bu sayıdan diğer sayfalar: