TCT A K DURUN İ TKİSİDE YARALI. &/ YARDINI EDER MA SİNUE 230 — RAĞASTANIN OĞLU — — Mürür tezkeresi! diyebildi. — Mürur tezkeresi mi? Loyola gözüyle göğsünü gösterdi. — Ceketinizde bir mürur tezkeresi mi vardı? — Evet. Cerrah ihtiyatla — ceketi aradık - tan sonra: — Hiç bir kâğıt yok! sözünü mırıl- dandı. Loyolanın gözlerinde bir - hiddet kıvılermı parladı. Monklar sordu: — Bu mürür tezkeresini kim imza- hdi? — Kral.. — İyi amma, nereye girmek için? — Konsiyerjeri'ye. | — Ya, demek Etyen Doleyi görmek | için bir müsandename aldınız. öyle Mi? — Evet.. — Her şeyi anladım.! Lantene bu | mürur tezkeresini haber almış onu e- le geçirmek için gelip sizi vurmuş!, Şimdi bu tezkere onda — öyle mi?..| Belki kullanmıştır bile. Loyola son bir gayretle: — Koşunuz.. diye mırıldandıktan sonra düşüp bayıldı. Monklar hemen dışarıya - fırladı.. Cerrah Loyola ile uğraşıyordu. Trl- ko ise ihtiyatı elden bırrakmıyarak sa- pa yollardan süratle Haşarat Yatağı- ma zitti. Polis müdürü geceyi uykusuz ge- çirmişti. Fakat şüphesiz ki böyle yor- gunluklara alışkındı. Çünkü atınm üstünde dimdik, sanki bütün geceyi konağında uyuyarak geçirmiş — gibi Medla duruyordu. Yarım sant sonra, kuvvetli bir se- yari bölüğünün başında olduğu halde Konsiyerjeri'ye koşuyordu. Büş Oçla KANLI BIR ÇARPIŞMA Etyen Dolenin teşebbüsü yalnız yeis ve ümitsizlikle kalkışılabilecek bir hareketti. Yukarıda onların ilk hamlede ha- pisanenin büyük kapısının bulunduğu koridora kadar vardıklarını görmüş- tük. Bu suretle beş altı adım daha atarlarsa kurtulmuş olacaklardı. İşte bu anda, karakoldaki asker- ler mızraklarını uzatarak kapt ile on- Jarın arasında dizilmişlerdi. Ayni za- manda Jil 16 Mahü de ne olüyor diye aşağıya inmiş Lantene İse: — İmdat.. Yetiş Manfred diye ba- dırmıştı. Manfred yirtmi kadar adamla be- raber sokakta duruyordu. Lantenenin bağırması — üzerine o da kıltetni çekmiş ve; — Argolar, arkamdan geliniz diye haykırarak hapisanenin kapısına a- tılmıştı. Serseriler de onu takip ettiler . Dole ile Lantene bu sırada asker- lere saldırmışlar ve koridorda müt- hiş bir mücadele başlamıştı. Serseriler şeytanlar gibi sıçrıyoı lar ve her biri kollarmı kaldırıp in- dirdikçe bir asker vurularak yere dü- şilyordu. Kanla kıpkızıl kesilen döşeme taş- larının üstünde beş altı ölü yatıyor- du. Bir o kadar da yaralı düşmüş, mızrakların teşkil ettiği mani dağıl- mışti, Lantene Dolenin kolundan — tuta- rak fırladı. Manfred karakol çavuşunu han- cerliyerek : — İeri! diye bağırdı.. Bu anda bir gürültü ve nal sesleri 1 sokağı doldurdu. Arkasından polis BİL FU YORUDA, FAKİ BLEN WER WHALDE DAHA FENA- AVAŞI KU VU İLİR - fi BİZİR HİMBİL DA'BURAN |2 DOĞRUSU SEVİNDİM, — RAGAST. müdürünün kısa ve sert kumandala- rt duyuldu. Tüfekli suvariler vardık- ları sokakta, kapının karşısında dizi- lerek silâhlarmı dolduruyorlardı., Lantene Doleyi sürükliyerek yere düşen çavuşun boş bıraktığı aralığa atıldı ve: — Kurtulduk! diye bağırdı. Fakat ayni zamanda şiddetli bir| gsarsıntı hissetti. Ve sonra uslmrlerln! öte tarafında, Manfredle serserilerin yanında bulunduğunu gördü. Dole ise Jil Iö Mahü tarafından tutulmuş ve içeride kalmıştı. Beş altı asker hemen matbaacının |* etrafını sardılar, Diğerleri ise serse- rilerle dövüşmeğe devam ettiler. Lântene: — Felâket! diye haykırdı ve bir kü- für savurarak mızraklı askerlerin ü- zerine atılmak üzere ilerledi. Manfred onu belinden yakaladı: — Serbestiz Lantene. Onu gene kurtarabiliriz. Geri çekilelim. Bu söze cevapmış gibi bir taraka işitildi. Tüfekli suvariler toplu olarak ateş etmişlerdi. Monkların sesi duyuldu: — Tüfek doldur! Manfred: — İleri! diye bağırdı. Btrafına — bakındı, on kişi kadar calmışlardı. Lântene gözleri kan çanağına dönmüş, kendini kaybetmiş olduğu halde çekildiğini hissetti. Monkların sesi tekrar duyuldu: — Nişan al! Serseriler pek müthiş bir hal kar- şısındaydılar, Yanaşık nizamda bulunan suvari- ler kapının yanında bulunan bir gru- Pa nişan alıyorlardı. Manfred, bir şimşek çakışı kadar IN OĞLU — 21 devam eden bu anda hepsinin orada öleceklerini gördü. Etrafına kanlı bir bakış fırlattı. Ateş kumandasını ver- mek üzere kolunu kaldıran Monkları gördü. Bir sıçrayışta otun Üüzerine atıl- di. Bu anda serseriler, mızraklı asker- ler, gardiyanlar, pencerelerden başla- rını uzatan halk pek müthiş ve ina- nılmıyacak bir manzara gördüler. Manfred, Monklarım atınım sağrı- rısına sıçramıştı. Hançerini polis nazırına kaldırdı: — Eğer bir asker ateş ederse polis müdürünü bir köpek gibi gebertirim. diye bağırdı. Monklar soğuk kanlılığını kaybet- meden: 7 — Ateş! kumandasını verdi. Manfred hançerinin ucunu hayret te kalan ve titreyen Monkların boğa» zına dayayarak emretti: — Silâhları indiriniz! Askerler (yerinde rahat) vaziyeti aldılar. m Serseriler Lanteneyi de beraber sürükliyerek hemen Sen nehrine doğ* ru koştular. O vakit Manfred attan atlıyarak kaçtı.. Monklar: — Ateşl... Ateşi. diye haykırdı. Askerler, ateş ettiler. Manfred, duvarlaar çarpan — kur” şunların sesini işitti. Bir saniye sonra köşeyi saparak gözden kaybolmuştu. Jil 9Ö Mahü, bütün bu çarpışmad? soğuk kanlılığını kaybetmiyen Monk lara doğru koştu. — Ah, Monsenyör.. Ne felâket! — Mahpus ne oldu? — İçeride. 'Tam zamanında yetik