10 HAZİRAN — 1995 laravet — veren — Hasan A. KARAHİSAR MADEN SUYU , E. NEŞ'ET KiNiN KUM iMELERi SITMA, GRiP, NEZLE Bir tek Kinin Komprimesi sizi bü- tün bu hastalıklardan — kur'arır . Eczanelerden Kinin alırken daima 2 lik zarf ve yahut da 10 adetlik —Aâ E. NEĞET kinini israrla isteyiniz Üzposu: Ankara Cad. N. 88, Istanbul. : KESKEKERTN EERLDMAEEA REDGEKEE yt TanmenN y yayatEMN acgaiNE Ka BRMMNa gee agayae aa0 agatyyaN Büyük Tayyare Piyangosu Binlerce kişinin yüzünü güldürdü 2. ci keşide 11- Haziran -1935 tedir. Büyük Ikramiye : 30.000 Liradır Ayrıca: 15.000, 12000 10000 lirahk ikramiye- HABER — Akım Poıfıı!ı hayat — arkadaşıdır. İhtiyarları HERERİTİTİEDİREENDEREREEEMER DKUU Heryerde satılır. Satış merkezi Yeni Postane civarında Aksaraylılar han No.20 Telefon 20062 Hasan Kremi çilleri kat'iyyen izale eder bünyıdı mevcut kremlerin en nefisi, en sıhhisidir Nazik cildli kadınların 8 kremini unutmayınız. Kutusu 50, tüp halinde 20.Türkiyede yapılıp ta Avrupa etiketi yapıştırıları ve halkı u aldatan kremlere vesair triyata al danmayımız. Hasan markasına dikkat ediniz. Hasan deposu: Ankara,İstanbul, Beyoğlu, gençleştirir ve — gençleri güzelleştirir. Mevduat için elverışlı şarllur Para plasmani için öğütler Kiralık Kasalar Bütün gün arasız açıktır İnsana ebedi bir H İerle(20000) Postasındadır. leri mutlaka alınız. 5 kuruştur. gerek canımı tehlikeye koyup yaka - ladım. — Peki,, Pıranzalaymız! Bundan sonra polis müdürü asker- lere döndü. Onlara kumanda eden yüzbaşıya: — Möeyö, verdiğim ateş emrine ni- çin itaat etmediniz? dedi. — Hayatmızı kurtarmak için Mon- senyör.. —Size 2it olmıyan işlere niçin bur- nunuzu sokuyorsunuz.. Size bir emir verilmişti. Vazifeniz ona itaat etmek- t, o kadar... Kılremızı mülâüzımınıza brrakınız! Zabit omuzlarını silkerek -kılıcını çıkardı. Polis müdürünün emriyle dört ne- fer zabitin etrafını çevirdi. Monklar: — Bu üsiyi götürünüz! dedi. Mülâzım gordu: »— Nereye Monsenyör? — Bastile! Yüzbaşı bağırdı: — Teşekkür ederim Müösyö! Çok Küzel bir ders. Merak etmeyiniz, di- ğer bir defa sizi öldürmelerine izin vereceğim., Monklar cevap vermedi. Atından Hnerek hapishaneye girdi. Mahüye sordu: — Vak'a nasıl oldu? Kısaca anlatı- Bız. * Konsiyerjeri müdürü, bir gün ev- vel loyolanın geldiğini, Kralın imza- sını taşıyan bir emir gösterdiğini, bugün tekrar gelerek Etyen Doleyi ziynret ettiğini anlattı. Mahü, hâlâ papaz elbisesi altında Loyoladan başka birinin bulunduğu- Bt anlıyamamıştı. Monklar omuzlarmı silkti: — Beni mahpusun yanma - götürü- nüz! emrini verdi. SPOR POSTASI Spor Postası pazartesi günleri çıkacak En yeni haber, en bitaraf yazı ve en güzel resimler Spor Yurdun en çok okunan bu spor mecmuasını Pazartesi gün- K SUU AT A Doktor mütehassısı — RAGASTANIN OĞLU — Dole bir zindana atılarak pıran- galanmıştı. Fakat bu yeni zindan ze- min katında olduğundan su İçinde değildi. Mahpus yalnız bilekleriyle topuklarına takılan zincirden rahat- sız oluyordu. Polis müdürü içeri girince ilk söz olarak: —Kendinizi kurtarmak - istediniz, Bu ise mücrim olduğunuzu ispat & der! dedi. Bütün — işkeneeciler, — cellâtlar, o devrin polis müdürleri, hâkimleri, müstantikleri bu dili kullanırlardı. Dole cevap vermedi. Monklar devam ediyordu: — Bununla beraber mağdursunuz! Çünkü sizi o adam sürükledi! Dole: — Aldanıyorsunuz! Bilâkis ben o- » nu sürükledim. cevabını verdi. — Hayır kabahatli olan o ipe çeki- lesi serseridir.. Etyen Dole Monklara, böyle ko- nuşmasının sebebini soruyormuş gibi baktı. Monklar: — Cezanızı hafifletmek ve belki de kurtulmak elinizdedir! dedi. Dole susuyordu. — Şimdi bunun nasıl mümkün ola- cağını size söyliyeceğim. Evvelâ şu- nu biliniz ki ölüme mahküm olacak. sınız.. Yalnız asılacak mısınız, yoksa aleşte mi yakılacaksınız orasını kes- tiremem. Dole titredi. Monklar: — Yaşamanız, hattâ serbest bıra- kılmanız sizin elinizdedir, dedi. — Söyleyiniz Mösyö! — Sizi kurtarmağa gelen adamın Ali ismail | ""'"""""“'""'“â KARAKöÖöY Urologue — Operateur Babıâli caddesi Meserret ote-ii li 88 numarada her gün öğledenij sonra sâat ikiden sekize kadı — Bakınız, yaranım ağzında topla- nan şu kan pılıtısını görüyor. musu- nuz? İşte yaralıyı kurtaran bu pıhtı- dır. Eğer, bu kan toplanarak yara kapanmasaydı şimdiye kadar vücutta bir damla kan kalmazdı. Eğer yakayı kurtarırsa yakında iyileşir. — Yakayı kurtarırsa mı?. Demek yaşayacağını zannediyorsunuz? — Henüz bir şey söylenemez. Hay- di bunu bir yatağa nakletmek için ba: na yardım ediniz! Monklar rastgele başka bir oda- nin kapısını açarak: — Buraya! dedi. Hakikaten burası Loyolanın yatak odası olup eşya namına küçük bir ke- şiş yatağıyle bir Meryem resminden başka bir şey yoktu. Cerrah yaralınmn omuzlarından Triko da bacaklarından tuttu. Loyo- Ta hiç bir canlılık izi göstermeden ya- tağa konuldu. Cerrah: — Şimdi bir pansıman yapacağım! diyerek hemen işine başlayıp yarayı yıkadı. Serinlik papazı canlandırmış olmalı ki gözlerini açarak bir nefes aldı, Ve gene baygın olarak kaldı. Saat üçe doğru cerrah — şimdilik yapılacak bir şey olmadığını ve ertesi günü sabahleyin geleceğini söyliye- , rek çekildi. — Fakat o zamana kadar yaralıya birisinin bakması lâzımdır. — Ben bakacağım., Monklar bu cevabı verdikten son- ra, cerrah hayret içinde kaldığı hal- le giderken, o da bir koltuğa kuruldu. Şafak sökerken yaralı hafifçe im- lemeğe başladı. 4 Polis müdürü onun bir kaç söz söyliyeceğini Ümit ederek — yatağa yaklaştı. | — Hüseyin Hüsnü Galata, Karaköy caddesi No — NRAĞASTANIN OĞLU « | dakika sonra yaralı gözlerini açtı ve ECZANESİ | 5 228 Fakat Layola gözlerini açmadan inlemekte devam etti. Nihayet cerralı geldi yarayı yeniden pansıman ede- rek papaza bir ilâç içirdi. On on beş polis müdürüne baktı, Bu bakışta hem sevinç hem de is- tirap vardı. Monklar: — Beni gördüğlünüz için memnun- sunuz değil mi? dedi. Papaz memnun olduğunu gösleren bir işarette bulundu. — Nasılsınız? — İyi.. Bu sözler nefes gibi zayıf bir ses. le fakat büyük metanetle söylenmişe ti. —Söz söyliyebilir misiniz?.. Her su« ale bir tek kelime iİle cevap veriniz, Sizi kim yaraladı? Lantene isminde bir serseri mi? Loyola hayretle: — Evet.. dedi. — Sizi niçin öldürmek istedi? — Dole... Bu söz her şeyi anlatmağa kâfi idi. Polis müdürü işi anladı. Fakat Loyola ona hâlâ istiraplı bir bakışla- bakıyordu. Bir şey söylemek istediği belliydi. Monklar: — Rahatsız olmayınız.. Anladım.. Lantenenin matbaacı ile münasebeti vardır, O haksız yere, sizin Dolenin tevkifinde parmağınız olduğunu san- mış. İntikam almak istemiş. Görü- yorsunuz ya, ben hepsini biliyorum. Fakat galiba siz bir şey dılıı söyle. mek istiyorsunuz?. — Evet. — Nedir?. Gayret edinlz!.. Loyola xzorlukla: