Çalınmış çocuk peşinde Polis Hafiyesi (X:9)un harikulâde maceraları “* Ee VESTİ MEİN BÖYLE Ya .FABIK GEL) PIYORSUNUZ? NİÇİN çoluğu. A (m) 0 WEE, Toe) MU ELİMDEN META İSTİYOR. 4 — > e 0 SUNUZ? NEDEN İya YOR g & v Aİ UEUN NY ZOR - Suvuz? ÜLERSE Slensi. | # le İELEN. İLAM. WE ya Eh t TE MUTLAKA BUNLARDIR: | İ KENONE GELDİĞİ Mi, VADE. DİYORDU. Bayım. Bir MiYORUM, T ; E fi MaBıL ARAYA DURSUN. MSS, ONUN KADAR BU, DALA DEĞİLİM. 22 nun bana ne lüzumu var. İster pren- ses, İster fahişe ister cehennemin kızı ol, Seni şu halinle seviyorum ya.. Ye- ter... — Beni bırakmız! Fahişe böyle söyliyerek kendisini © kadar beceriksizcesine müdafax et- ti ki, ince tülgömleği yukarıdan a- şağıya kadar yırtıldı. Beyaz vücudu bütün güzelliğiyle Kralın'önüne se- rildi. Uransuva onu yakaladı. Kollariy- le kaldırdı. Salonu koşarak katedip bir yatak odasına geçilen kapiyi bir tekme ile ardıma kadar attı. Aradan iki saat geçmişti. i Laşatenyeri ile Esse Mezanj ve Fovet beraber odaya dönmüşlerdi. Kralın maskeli fahişe ile beraber #ivıştığını gördükleri zaman gülüm- #diler. Laşatenyeri: —Hele şükür! Fedakârlığının kar- Gilığınr gördü! dedi. Esse: — Saltanat tahtının son basama- Zında oturmak hakkını haiz bir baron zuhur etmesin de. sözlerini ilâve etti. — Adam sen de.. Dostumuz bunları saymıyor bile.. Varsm bir tane daha) olsun! Iki Jantiyom kahkaha ile güldü-! ler İ Bu anda bir çığlık, korku dolu bir | feryat koptu. Laşatenyeri ile Esse sapsarı kesi- lerek bakıştılar:; — Şaytanın gözü kör olsun!. Gali- $a Kralm sesi! Mi adam, sesin geldiği kapıya doğ- ra fırladılar. Fakat bu anda kapi a- çilarak Kral çıktı. Mosmor kesilmişti. i | — RAGASTANIN OĞLU — Titrek bir sesle; — Gidelim arkadaşlar! dedi. — Ne oldu?. — Gidelim. Gidelim! Her üçü de acele ile, kaçıyormuş &ibi dışarıya çıktılar. Sokakta Laşatenyeri sordu: — Ne oldu söyler misiniz. Şevket maab?!.. — Bu kadm... Bu fahişe... — E Şevketmaa!. — Bu bir kadın değil. Bir dir. Iki Jantiyom: — Kral deli mi oldu? yorlarmış gibi bakıştılar. Birinci Fransuva başka bir sey söylemiyerek hızlı hızlı sarayın yolu- nu tuttu. Arkadaşları da hayret İçin- de onu takip ettiler. Bir kaç dakika sonra gizli kapının önüne varmışlar. dı, Kral iki Jantiyoma izin vererek; hayal demek İsti- — Geceniz hayrolsun efendiler. Bu vak'aya dair ağzınızdan o bir söz çıkmayacak! Anlıyor musunuz?. de- di... Şimdi odada geçen vak'aya gele lim... Kral ile fahişe odaya gireli iki sa ate yakm olmuştu. Birinci Fransuva aynanm karş sında giyinirken fahişe de karyola» nin üzerinde serplip yatıyordu. Kral gelip karyolanın yanına © İ turdu. — E. Hülü maskeni çıkarmıyaca! mism? — Beni seviyor musunuz?, — Dünyada sevdiğim bir tek kadın varsa o da sensin! / — Yalan söylüyorsunuz Mösyü! — Hayır. Hayır! Doğru söylediği me yemin ederim, » ve (ABULLABUT ARAYA DUR SUN, ONUN KADAR AB. VK “DAL DEĞİLİM. GEZMEYİ a NYE GiDEYiM. 7 e — RAGASTAN — Ne üzerine?.. — Jantiyomluk namusum üzerine! — Siz Jantiyom değilsiniz ki, Fahişe bu sözden sonra Kralı baş- tan ayağa kadar titreten bir kahkaha #alıverdi. Kral kaşlarını çattı. Fakat fikrini değiştirerek: —Adam sen de! Söylediğime inan- mamış olsa ne çıkar? diye düşündü. Sonra: — Demin ettiğin yeminin bu gece biteceğini söylemiştin. dedi. — Evet sevgili Senyörüm. Bana eskisini unutturacak bir adam bulun- ctiya kadar maskemi çıkarmamağa yemin etmiştim, — Sen tapılacak bir kadınsm! Fa- kat söyle, Ötekini çok mu sevmiştin? — Evet. Lâkin artı? ondan nefret ediyorum. Oh, müthiş bir kinim var ona!, İntikanımı da aldım., — Doğru, onu öldürdüğünü söyle- miştin.. — Evet, zehirledim. Birinci Fransuva yüzünü ekşitti: — Ben hançerle ölmeği tercih ede- rim, — Eğer o adam zehirden başka bir suretle ölmeğe lâyık olsaydı meselâ, bir Jantiyom ruhu taşısaydı hançer kullanırdım. Fakat o alçağın biri ol- duğu için kendisini bir alçak silâh: ile öldürdüm. — Bunu anlat bana. — Ya. Artık sergüzöştimi dinle mek istiyorsunuz öyle mi? —Sana ait olan her şey hoşuma gi- der yavrum. — Pek âlâ! Ben bir kaç sene evvel dünyada güzelliğinden haşka-bir şeyi olmıyan fakir bir kızdım. — Bu da dünyanın en büyük hazi- velerinden'daha kıymetlidir. g'wa İK YORULDUAM. ACA. WE YAPA Yı. ANYEMİ TİMASIL BULAYIM! — Yüze gülücü seni!,. Fakir, pek fakirdim. Annem sefalet içinde öldü. Beni dünyada kimsesiz, parasız, pul- suz, dostsuz, akrabasız bıraktı. Za- Yallı anneciğim! Keşke ben de onun- la beraber ölseydim. — Sergüzeştin. çok (o acıklı.. Ben aşktan bahsedilmesini daha çok iste- rim, — Sabrediniz.. Sıra ona da gelecek. Ben mağrur bir kız olduğum için ve- rilen nasihatleri dinlemiyordum. Za- ten gurur fakirlerin servetidir. Şunu da söyliyeyim ki bir çok Senyörler bana malik olmak için avuç dolusu, etek dolusu para teklif ediyorlardı. Fakat hiç biri benimle evlenmek is temedi. Yalnız bir tanesi bu fedakâr- lığa razı oldu. Bu, zengin itibarlı bir şehirliydi. İstemiş olsaydı bir hükü- met adamı da olabilirdi. Fakat o, bir çoklarının can attığı memuriyetleri reddetmişti. Bana geldi: “Karım © lur musunuz? Ben çok zenginim, $İ- re istediğiniz gibi bir hayat temin €- debilirim. Ve mukabilinde sizden hiç bir şey istemem.. Resmen karım ola- caksırız, o kadar! Eğer bir'gün; bir sene, beş sene, on sene sonra bir gün, kalbinizde benim için de bir sevgi du- yarsanız bana söylersiniz. O vakit mükâfdtımı ziyadesiyle görmüş ola cağım..,, dedi. Kral: .— Meryem hakkı için, bu adam bir Jantiyom gibi hareket etmiş! diye bi gırdı. Fahişe sertce: — Bu adama iftira etmeyiniz Mös yö! dedi. Ve Fransuvanın cevap ver” mesine vakit bırakamadan devam et U: —Bu sadık ve büyük kalpli adamın “teklifini kabul ettim. O; genç değildi GEÇ KALDIK, ET/$EZ