26 MAYIS — 1935 HABER — Akşam Postatr TÜ miziE Z Ilg ARAKX BANKASI Artık İhtiyarladım diye yese kapılmayınız... MADEN SUYU'nuan Mide, Barsak, Karaciğer ve Böbrek rahatsızlıklarında tesiri çoktur. AUA gençliği | size iade edeceklir W SEKSÜLİN Bozulan sinirleri kuvetlen dirir. yorgun beyinlere ihtiyacıolan fosforu vererek kana gençliğin hararetini AŞILAR KUYUSG,_'JW LO BEŞİR KEMAL - MAHMUT CEVAT ECZANESİ SİRKECİ Hilâliahmer'in Bahçekapu Satış Mahallinde Şişesi 5 . kuruşa Soğuk Olarak Satılmaktadır. Soğutma Tesisatı Dün ve Yarın Külliyatının 31 inci Kitabı J. Rasin Külliyatı Meşhur Rasin Külliyatının dördüncü ve son cildi çıktı. Ter: eüme, Üstat H. Nâzımındır. Bu büyük bir irfan mabhsulü ve zorlu bir himmettir. Mütercim her iki dile bütün inceliklerile âdeta hâkim bir halde olduğundan her dört cilt birer âbide teşkil etmiştir. Tebrik ve tavsiye ederiz. 60 kuruş. Dermatolog, Venerolog Dr. HAZIM Beyoğlu İst. cad. Bekâr s. No. 9 (4 İ Dana BiRik TiREN RAHAT-EDER SPOR POSTASI Memleketimizde ve ecnebi memleketlerinde bütün spor ve gençlik hareketlerini ve sporcu gençliğe verilmesi lâzım gelen yeni şekiller hakkındaki yazıları muntazaman takip etmek iste- yenler münhasıran SPOR POSTASIm okumalıdırlar. Her yerde fiatı 5 kuruştur. mutlak okuyunuz. veE Kuvver Menbaıdır. 172 » RAGASTANIN OĞLU — — RAGASTANIN OĞLU — 188 O vakit delikanlının elini tutarak: — Hepsi bu kadar değil! Jiyeti a- raştırmağa başlamadan evvel bilme- niz lâzımgelen mühim bir şey daha var! dedi. — Süöyleyiniz! — Size Jiyetin öz babası olmadığı- mı söylemiştim... — Pek âlâ, onun asıl babasını tanı- yor musunuz? — Tanıyorum.. Ben Jiyet! ilk gör- düğüm zaman sokakta bırakılmış kü- çük ve fakir bir kızdı. Onu aldım.. Büyüttüm., Ve öz evlâdim gibi sev- dim. Lâkin size tekrarlıyorun ki ©- nun başka bir babası — oldağunu bil- miyordum. — Peki, kimdir bu?, — Fransa Kralı Birinci Fransuva., Manfred: — Ne diyorsunuz?.. diye haykırdı. — Jiyet Fransa Kralmın kızıdır di- yorum, Manfred titreyerek sordu: — Bunu nerden biliyorsunuz? — Kendisi söyledi! Dinleyiniz.. Tribule Kral ile aralarında geçen vak'ayı anlattı. Manfred bu sözleri Lüyük bir dikkatle dinledi. Ve Tribule hikâyesini bitirdiği zaman: — Fakat bu Kral sefillerin sefiliy- miş! Bu nasıl mümkün olabilir? Hem Jiyet kızımdır diyor. Hem de onun hamuasunu berbat etmeğe çalışıyor. Onu kaçırıyor. Oh, Jiyeti elinden al- dığımı gece onun ne mal olduğunu za- ten anlamıştım. Evlâdını bulan bir baba gibi değil çılgın bir sevdalı gibi hareket ediyordu. — Belki o zaman hakikati bilmiyor- « .. Bu işte herhalde bir sır var! — Biz de o sırrı birlikte çözmeğe — Ya Jiyet?.. O ne diyor? Ne düşü- nüyor? Kendisinin bir Kral kızı oldu-" ğunu öğrendiği zaman halinde bir de- gişiklik oldu mu? — Böyle söylemeniz onu tamamer tanımamaklığınızdan İleri geliyor... Jiyet Kraldan nefret ediyor. — Peki amma.. Babasıdır. — Evet, lâkin buruda başka bir sır daha var ki anlaşılması bile çok kor- kunç olan bir cinayettir. Fransuva Ji- yetin babasıdır. Halbuki bu kıza karşı duyduğua aşk bu hakikatin karşısında bile değişmedi. Manfred sarardı: — Demek Jiyeti Trahovar meyda- nmmda nasıl takip ettiyse Luvr'da da öyle takip ediyor.. — Kız cesurdur.. Kendisini koruya- bilir. . . * Manfred o gece uyumadı. Bu vak'a zihnini altüst etmişti. Kafasında bi- ribirine zıd binlerce düşünce çarpışı- yordu. Jiyet tarafından sevildiği ken- disinde dünyayı kaldıracak bir kuvvet hissediyordu. Evet.. Fakat Jiyet kay- bolmuştu. Kaçırılmıştı. Kimin tara- fından? Ne maksadla? Uzun müddet bu halli imkânsız suallerle uğrastı. Şafak sökerken o hâlâ odasında ge- ziniyordu. —Ü —- PRENSES BEATRİS O sabah Şövalye dö Ragastan Kral Birinci Fransuva tarafından huzuru- na kabul edildi.. Florantin Senyörlerine mahsus elbiseyi giyinmiş olan Şövalye Luvr'a atlı olarak gitmişti. Kral, bu eğnada Pariste bulunan Halyan Sefirinden Şövalye dö Ragas- tanm ne kadar sözü — geçtiğini öğren. mişti. Sonra, Tribulenin yanına yaklaş- | | yakalanarak Konsiyerjeri hapishane- d: , — Fakat niçin bunları gelip bana söylediniz? — Çünkü, © bana sizden bahsetti.. — Size benden mi bahsetti? — Hem de a: yarak.. — Evet.. Oh övet, tamamlayınız! — Kendisini sevmediğiniz, tahkir ettiğiniz için uğlıyordu. — Ben onu sevymiyormuşum öyle mi? Ağladığını söylüyordunuz ha!... — Eveti. Manfred kendisini Tribulenin kol- ları arasına atarak: — Baba.. Babacığım benim! diye ağlamağa başladı. . » * Heyecanları biraz sakinleşince koe- nuşmalarına daha ciddi olarak de- vam ettiler. Lantene iki zavallı kadının yanına | çekilmek iatedi. Manfred onu durdurarak : — Kardeşim, Büyük bir sevinç i- çinde bulunduğum şu anı hoş — gör. Gerçi sevinmek zamanı değilse de ne çare elimde değil!.. dedi. — Eğer bu saadete sevinmeseydin seni kalpsizlikle itham ederdim. Çün- kü o zaman bana ait olan felâkete de iştirak edememekliğin lâzım gelirdi. Tribule sordu: — Bu felâket nedir, Manfred; — — Kardeşim Lantene meşhur Et- yen Dolenin kızmı seviyor.. — Matbaacının mı? — Evet, onun kızını sevdiği gibi kız da onu seviyor. Yakında evlenip mes'ut olacaklardı. Fakat müthiş bir #elâket Dolenin allesini derin bir ye- ise uğrattı. Bu muhterem adam, bir İspanyol papazının iftirası üzerine sine atıldı. Tribule: — İgnas Loyola! diye haykırdı. Cizvit papası İgnos dö Loyole mın manevraları neticesinde Paris- te yakılarak idam olunan Etiyen Dole'nin yakıldığı Mober meyda- nında şimdi şu heykeli vardır. — Evet ol.. Nasıl bildiniz? — Bir gün Kralım odasında - bulu- nuyordum... Lantene hayretle onun sözünü kes. H: — Kralın odasında mı — bulunuyor: dunuz? — Buna şaştınız mı? Evet, gerçi ben Kralın ne Jantiyomu ne de uşağır Forma 22