Yazan: KADIRCAN KAFLI ölüm döşeğinde ki babasına mı, sevgilisini kurtarmıya mıkoşmalıydı — Bu açık denizlerde, tek ba - $ina, bunun ne işi var? Hüsmen reis, kendi sorgusuna Cevap veremiyordu. Her halde mühim bir şey ol - malıydr. Turgut reisin taraflarda olduğuna göre, acaba bir baskma mr uğradı? Kizi Kadirgadan yardım mı istiyecek- ti? Hüsmen Reis Kızıl Kadırganm dümenini biraz iskeleye çevirdi .. Dosdoğru krrlangıcm üstüne yü- rüdü. . Yarım saat geçmeden aborde “olmuşlardı... Kırlangıçtan (o Kızıl Kadırgaya ir ip atıldı... Tığ gibi bir delikan - bu ipe trrmanarak yukarı çıktı : >— Merhaba Reis... ve Merhaba aslarnım.. Sen kim - ? Hüsmen Reis bu delikanlıyı ta « Mimiyordu.. Çünkü ilk — ye - *du.. Turgudun yanındabulu- “Bünlardan değildi.. yle Gir aliyim. Solak oğ - Ahmed Beyin İeventlerinder... i çağırmak için geldim.. — Ayvaliktan mı? “e Evet... — Niçn?. — Baban çok hastadır... ,-— Yaaa... — Mostalğı neymiş? — Bilmiem,. Başkalarıda bil - Miyorlar... Belki, belki... — Itiyarlıktır. Başka diyece - var mı?. Bir avın ardındayım.. a — Baban seni çağrıyor.. e Artık herhalde seni görmek istiyor. i >> Beni görüp de ne yapacak ?.. Ne dindiriyim... ae ürmen Reis içini çekti ve ilâve iz — Ona ne faydam olabilir?. imiş arr her halde sana söylemeli iyiyiz; Kendisi için değil, (senin iğin için söylemeli imiş.. Çok vardı. Solak oğlu onun yalva - mn dayanamadı ve beni he- Trablusa gönderdi. o Fakat ada Turgudun akma çıktığımı a Arkasından gittim .. ka seni bulamadım.. Buralara ar geldim... . — Zavallı babam. — Öleceğini Moden kestiriyorsunuz?. — Kendisi söyledi... O Targud Reis ne dedi buna?, kıç Sitsin, babası son dileğini dedi. aral ihtiyar baba... Zavallı 6 Şimdi fakir bir odacıkta R iyor... Oğlunu son defa seden ölmemek için kendisini ii De kadar zorluyor. tib; ü w Akmlar ve savaşlar bu filosu © linde olan No. 15 can ve başnr o iyi kalpli yiğit ada - ma borçlu olduğunu inkâr etmi - yordu.. Halbuki şimdi, ileride Fernando gibi alçak, insafsız bir adamm e- sevgilisini de düşün - mesi lâzımdr.. O ne olacaktı?, Ölüm döşeğinde son defa oğlunu görmek ve ona kimbilir neler söy - lemek isteyen babasma mı, yoksa Beatris'e mi koşmalıydı?. Önce Fernandoyı O kovalamalı, onunla kozunu (paylaştıktan ve i genç kızı kurtardıktan sonra ba - i basma gitmeyi tasarladı ve or - du: — Acaba babam ölmeden önce yetişebilir miyim?. — Hemen gidersek, yetişiriz . Demek ki hemen gitmezse yeti - şemiyecekti.. Bu Allahm belâsı Fermandoyu ne (kadar zamanda haklayacağımı da kestiremiyordu ki... Bu iş belki bir günde biterdi .. Fakat belki bir yıl sürerdi. Sonun- da hiç bir şey kazanmamak, o boş yere yorulmak da vardı.. — Herşeyden önce babama git- meliyim... Kimbilir o zayif yüreği tepesine iniyordu. Biraz sonra da ğın ardma düşecek ve ortalık ko- yu bir karanlığa gömülecekti. Hüsmen reis Sicilya kıyılarına sürünür gibi geçiyordu. o Mesina i limanımın şimalindeki burunu bir- denbire kıvrılacak, böylelikle u - zakta iken kimseye görünmiye - cekti. Limanmn karşısından ge - çerken ondan şüphe etseler bile arkasmdan kimse yetişemezdi. E- ğer bir karakol gemisi filân yak- laşırsa o zavallıyı denizin dibine yollamak işten bile değildi. Hüsmen reis şöyle düşünüyor - du: — Her zaman olduğu gibi şim- # ; Üzmez İ Ölüm nasip değilmiş, polisler, i kendisini kurtardı ve çok geçme - den kasabanın O hastahanesinde gözlerini açtı.. Hâmile olduğu gö- rülerek doğum kısmma nakledil - di. Ve işte, burada, Şubat ayınm bir soğuk gününde kar parçaları lâpa lâpa yağarken, Jale isminde minimini bir çocuk doğurdu. Sonra, saatler biribirini takib et- | ti.» Genç anne, istikbalin ne ola - cağını hâlâ tayin edemiyordu. Maddeten, manen (o tamamiyle bitmiş, yatağımın içinde yarı can - sız, yatıp duruyordu. Kirpiklerin- de iri göz yaşları (o birikiyordu.. Bunlar, yavaş yavaş, yanakların - dan yuvarlanmağa başladı. Samiye, hem kendisi için, bem de Jale için ağlıyordu. Çocuğunun | tatlı ve yumuşak sesi, kulağını ok- | şıyordu.. Başmı hafifçe yastıktan kaldırarak ona bakıyordu. Bunun üzerine, ağlaması büsbülün artı- yordu. — Cesareti elden bırakma, yav- rum.. Ürkerek, başını çevirdi.. Bu sözü söyleyen Leylâ Hanım Bir Aşkın Hikâyesi Nakleden: İ Hatice Süreyya | 24 di de Mesinada bir donanma var- | ismindeki hemşireydi.. Elli yaşla - dır. Orada rahat rahat, demir at- rında kadar olan o başhemşire... mış bir halde uyuyor. Gider ayak | Daima suratı asık gezen bu kadr » şunlara bir baskm yapar dale- i ventlerime bir donanma gecesi ya- İ ratırsam ne olur sanki... Burunu dönmek üzere idiler. — Reis... — Ne var? — Her taraf rssız... - Boğazda belki karakol © gemileri de yok.. Limandaki donanmayı topa tut - sak ta hiç olmazsa bir kaçını de- büyük bir hırsla istiyor? O sönük | nizin dibine yollasak.. gözler, kimbilir onu son defa gö - rebilmek için ne derin hasretle tu - tuşuyor?, Üstelik Turgud Reis: —Gitsin!.. Babâsının son dile - ğini kırmasn!.. Demiş... Burada onun da hatırı vardı . Aşkını, hülyasmı yüreğinin kö- e söylüyor, fakat ölmeden | püklü bir deniz gibi çalkanan de- rinliklerine gömdü.. — Cin Ali! — Buyur Reis!, Mesinadan geçeceğiz, ne der - sin?, — Geçeriz.. Kocaman Sicilya a- dasmı (dolaşarak vakit kaybet - mektense.., « —O halde dümen suyundan ayrılma!.. Hüsmen reis babasına (biran evvel gidecek, onu görecek, son sözlerini ve dileğini o dinliyecek, hemen Salernoya dönecekti. Beatrisin bu adama hiç bir za - man teslim olmıyacağını ve Fer - nandonun da böyle asil bir kıza düğün ve nikâh yapmadan ilişmi- yeceğini umuyordu. O zamana kadar da Hüsmen reis babasile görüşür ve döner « di.. Genç kızı kurtarmak ©oOümidi yüzde yüz olmasa bile, insan ba- zan kendisini ister istemez taliin eline bırakıyor:!.. ».. Lei babasını üç yıldanberi gör. | TUtuşan donanma Mesinaya yaklaştıkları zaman Sevgilileri düşünmek için va « | gece yarısmı geçiyordu. Bütün r , Fakat aklına | şıklar sönmüştü. Yalnız yarıdan Bunları söyliyen Frenk Süley - mandı. Dalyan Mustafa ile arka - daşları da onun düşüncesini al - kışlar gibi bakıyorlardı. Hepsinin de gözlerinde savaşa, okavga ve baska hasret çeken bir hal oku- nuyordu. Böyle şeyler yapmadık- tan sonra (denizlerde ne işleri vardı? Saray ağaları, bezirgânlar ve esnaf gibi onlar da evlerinde | otururlardı. — Ben de bunu dum. — Ne iyi... — Fakat karakol gemilerinin boğazda gezinmediklerine aklım ermez. Bu heriflerin kuş kadar da düşünüyor - nm altın gibi yüreği vardı. Bir anne şefkatiyle: K — Niçin böyle kendini üzüyor - sun?. dedi. İşte maşallah aslan gibi çocuğun var,. Bütün elemleri- İni onumla avut.. Şimdi artık hayat- | ta yalnız başma sayılmazsm.. O- cuk da, sana bir çok vazifeler ver - di. Jaleyi büyütmek; mecburiye « tindesin.. Ona ne lâzrmsa hepsini | bulacaksın. o Buna karşılık, o sizi | sevecek ve cesaretlendirecektir “Jalecik yüzüne gülmeğe, sana ellerini uzatmağa başladığı vakit, bütün dertlerin avunacaktır. “Hayat, çok ağırdır, biliyorum.. Bunu, kendi tecrübenle sen de an- ladın.. .Fakat, dişini sık, cesur ol .. Her halde kör taliini (o yenersin., Gençsin, sıhhatlisin.. OEn büyük servet ve mazhariyet bunlardır, — Ne yapalım? Kadınların ek - serisi hayatta böyle (ıstırap çek- Sen de, bu umumi kaidenin esiri - | kafaları yok mu? Tam bu sırada direkten aşağı bir ses duyuldu: < — Bir gemi... Burunu döndü. Bu, avuçlarmı boru gibi yapa « rak yavaşça haber uçuran vardi- ya idi. Hüsmen reis: — Nasıl? Der gibi Frenk Süleymanın yü- züne baktı. Dalyan söze karıştı: — Bundan ne çıkar? Onu at - Jatırız yahut kümeste sansar hü cumuna uğrayan bir (o tavuk gibi ımk dedirmeden boğarız. — Buna aklım erer. Anlaşılan hepiniz bir donanma gecesine has ret çekiyorsunuz. Öyle ise hazır 0- lun . Herkes yerine.. . Süleyman, dümene geç.. Kara Memiş yorul- sun? — Emret reis!.. (Devamı var) sinl.,, Samiye, susmuş, dalmış, dinli - yordu.. Davrandı.. Çocuğunun be- şiğine doğru iğildi. Hasta bakıcı, çocuğun alnma bir öpücük kondurarak, onu, anne- sine uzattı. — İşte, alın, çocuğun... Al. Göğsüne bastır. o O, seni, bütün fenalıklardan koruyacaktır. Onu çok seveceksin, değil mi?. — Evet efendim... . — Cesareti bırakmıyacağına söz veriyorsun, değil mi?. — Evet... . — Zaten, bundan emindim. Sen, çok iyi bir çocuksun!.. Emin ol, bir gün bütün çektiğin eziyet- lerin Omükâfatmı (o göreceksin. Mes'ut olacaksın... Samiyenin soluk dudaklarında bir gülümsemenin izleri belirdi . Acı acı: — Saadet... O, her halde, be» nim için yaratılmamış.. — Haydi, canım,, öyle kötü nun için boynunda ağır bir mes'u - »(Devamz vw liyet yükü vardır. & Sen, dünyaya pers küçücük bir çocuk getirdin.. O ço- 7 mek, inlemek için yaratılmışlardır. !& şeyler söyleme.. Hasta bakıcı, başını salladıktan sonra, ilâve etti, — Yavrun büyüyüp de seni ilk defa olarak “anne!,, diye çağırdığı zaman mes'ud olacaksın. Onu, bir gün büyümüş bir kız, sonra gelin - lik haline gelmiş göreceksin. An - nelik'sevinçleri hayatın yolu üze - rinde seni bekliyor, kızım.. Samiye, kızma döndü. Yavruyu, âdeta büyük bir coş - kumlukla seyretti. Ona gülümsedi. Büyük felâketleri geçirdiği za « manlardanberi, ilk defa olarak yü- reğinde bir ferahlık duyuyordu. Benliği içine yepyeni bir mevcu- diyet girmişti... Kucağında bir me- lek yatıyordu!. Genç kadın, çocuğu kucağında, yolda yürüyordu. Saat, altı vardı.. Kalabalık, git- tikçe kesifleşmişti.. Evi olanlar, öteberi almışlar, pa ketler yaptırmışlar, hızlı hızlı yü- rüyorlardı.. İşçiler bile mes'uddu . Onlarda mütevazi kazançlarını ailelerine götürüyorlardı. Bu Mart ayında, hava şaşılacak İ bir ılıklıktaydı. Baharın yaklaştı - ğı hissediliyordu.. Bu yeni mev « sim, kadınların süsünden erkek» lerin gözündeki ışıltıya kadar her şeye tesir etmişti, şirenin yardrmiyle burada şıumu uzatmıştı.. Fakat şimdi artık yerine ihtiyaçları vardı , Konya Sergisi 25 Haziranda açılıyor 25 Hazirandan 10 Temmuza 5 kadar sürecek satışlı sergidir. Fabrika ve ziyaretçilere ve « saiti nakliye ücretlerinde ucuz - $ luk yapılmıştır. ii Ziyaretçiler ayni zamanda! öntüklü müzesini ve değerli ; Türk izerlerini de ziyaret etmis fi Akşam Postası İDARE EVİ ISTANBUL ANKARA CADDESİ Telgraf Adresi: İSTANBUL HABER Telefon oOYazı: 29873 İdare: 24310 İCABÖNE ŞARTLARI : Türkiye Ecnebi İSenelik © 1400 Kr. 7700 Er. İ6 aylık 730 , 1450 i3 aylık M0, 800 İl aylık 10 200, ILAN TARİFESİ Ticsret Mnlarının satırı 12,50 Resmi Hânlar 10 kuruştur. Sahibi ve Neşriyat Müdürü: HASAN RASİM US Basıldığı yer: