— Türkiyedeki Umum Yurtdaşlara: Memleketimizde iyilik müesseseleri altında başlıbaşına bir soysal Yardım evi ve sevgi ocağı olan Kızılay Cemiyeti, yurtdaşlarımızın baş- larına gelen herhangi bir felâket karşısında yardım elini uzatan Türk t€rdeminin örneğidir. Nerede bir yangın, bir yer sarsıntısı, bir su baskını, bir dağ yürüme- &İ Olsa oraya çarçabuk koşup gönülleri sevindiren Kızılaydır. Bir yerde kuraklık, açlık, bulaşık hastalık, yemeksiz okula çocukla- T ve ince hastalıklar mı var, Kızılay'ı orada bütün bütün acıları din- Grmeğe, hastalıkları iyi etmeğe, açları doyurmağa ve yoksulları kor Tumağa hazır bulursunuz. Savaş sıralarında yaralarımızı saran, hasta evleri açan Kızılay'dır. Kizilay Cemiyeti Cümhurlyetimizin kurulduğu 29 İlkteşrin 1923 den 1885 e kadar yukardaki işler — Için 3 milyon 717 bin 186 lira yardım Yapmıştır. Bütün bu yardımlar, gözbebeğimiz olan Cümhuriyet Hükümetimizin Kızılay'a vermiş olduğu bir takrm gelir kaynaklariyle Aksoy ulusumu Zun bu cemiyete (ÜYE) olarak elinden gelen yardımda bulunmak yolu İle yaptığı sungular ve özel idarelerle belediyelerin verdiği paralarla Yapılmıştır. Kınılay'ın biriktirdiği geliri, bir parasını bile boşa gitmiyerek, sex derece tutumlu bulunarak, işe dökmesi, kıvançla görülmelidir. Krzılay'ın son 12 yıl içinde yaptığı temel işlerinden bir kaçımı bura- sayalım : 1 — Istanbulda Hastahakıcılık kız kardeşler okulasını kurmak. 2 — Eskişehirdeki Kızılay anbarını, gerek savaş ve gerek barış sı- Talarında aranacak yararlı nesnelerle doldurmak. 3 — Afyonkarahisar'daki maden suyu çıktığı yerde Avrupadaki ben- Zerlerinden üstün kuraklar yapmak. 4 — İstanbuldaki Kızılay kadın iş evinin yurdumuzun en İnce — bir biçimine koymak ve yoksul Türk kadınlarını güzel iş yaparak kendi tilerinin emeğiyle geçinmelerine yol açmak. 5 — Arvrupadaki gençlik salibiahmerleri kurumları gibi okulalarır Tuzda gençlik Kızılay'ı kurmak. 6 — Ankara'da Kızılay Cemiyetinin, ününe yakışır bir genel özeği Yapısı yapmak ve bu binanın çerçevesinde düzelttiği geniş, güneşli par- İ büyük, küçük, kadın, erkek herkesin gezip eğlenmesine bırakmak Ribi iyilik ve sevgi işleri yapmıştır. Çok büyük iyiliklerinden birazını burada saymakla yurdumuzun ye Insanlık duygularından doğarak bundan 58 yıl Önce kurul- Tuş olan Kızılay'n ne yapmakta olduğunu yurtdaşlara - hatırlatmış "tyoruz. Bu ülkü ile çalışan, barışta ve savaşta Üzerine aldığı büyük :’ğ;iılı.ınııiı uğraşan Kızılay'a bugün seygili yurtdaşlarımızın ) olmak suretiyle arka olmaları yurd borcudur. sizin şimdiye kadar yaptığınız gibi beni tetkik etmesine müsaade güster- medim, Merakınızı uyandıran sebep- ler her ne olursa olsun canımı sıkma- ika başladığmızı söylemeğe mecburum. Kim olduğunuzu bildirmenizi rica et- tim. Ben Manfredim. Ve size söyliye- cek muntazam bir ismim olmadığı için müteesaifim.. Siz kimsiniz Mösyö? Tribule ağır ağır cevap verdi. — Ben mi?.. Ben Jiyetin bıhuıynnı Mösyö! | Manfred sapsarı kesildi., Elleri gayriihtiyari bir hareketle ı Tribuleye uzandı. Fakat ayni zamanda bütün kini, bütün istirabı, bütün aşkı isyan etti. Biribirlerine sarılan Kral ile J- yetin hayali gözlerinin önünden geç- — RAGASTANIN OĞLU - söylüyorum. Yemin ediniz! miz bir kızdır. kırdı. Delikanlı: — Bir masumu tahkir ettiğinizi — Jiyet Kralın metresi değil öyle mi?. Oh tekrarlayınız! Lütlen tek- rarlayınız! Bunu bir daha söyleyiniz! — Jiyet son derece namuslu ve te- Manfred bağırarak Lanteneyi ça- — Ne var? diye koşarak geldi. Manfred onun kucağına atıldı: —Ne mi yar, kardeşim! Ne mi var?. Jiyeti boş yere itham etmişim.. Ben büyük bir sefilim!.. Ümrümde şimdi- ki kadar mesut olduğumu bilmiyo- Lantene ciddi bir sesle: HABER — Akşam Postası Kadın için Yünlü Kumaşlar Bütün yerli fabrikaların En güzel En şık En seçme Kumaşları bir araya toplanmıştır Bayanlar! ince yünlü kumaş- larınızı almak için gideceğiniz mağaza Yerli Mallar Pazarlarıdır Mongomeri Krala yaklaştı. Fransuva: — Daha yakın gel!.. dedi. Mongomeri iki adım daha atarak Krala doğru eğildi, Fransuva yavaş sesle: — Mösyö, soytarım Tribuleyi gözö: nünden ayırmayınız! dedi, — Başüstüne Şevketmaah! — Odasına girene kadar - bekleyi-| niz! — Başüstüne Şevketmaab! — O vakit yavaşça ve gürültüsüz- ce, uyuyorsa uyandırımız, sağlam bir arabaya koyarak kendi elinizle Antu- van Bastiline gönderirsiniz ! Fransuva soytarının Jiyete dair bir şey bilmediğini öğrenince Aartık ondan kurtulmak ve intikam almak ti.. b — Kardeşim, ben de senin kadar istiyordu. Ve son derece soğuk bir tavırla ce-| Mes'udum. Bütün ı.utınetlne rağmen sararan Yap verdi: Söylediği &öz pek yüksekti. Mongomeri: — Kralın metresinin babasını ta- Çünkü Iki adım ötede taparcasına —ı Md tüne Şevketmaab! diye tek- rarladı. Bımak benim için büyük bir şereftir. Tribule: — Bedbaht! Takdis etmeniz lâzım :;'cı bir kıza hakaret etmeyiniz! de- ladığını işitiyordu. vok ellerini tuttu. Heyecan içinde kalarak, elleri tit- Teyerek ayağa kalktı. Yüzünde bir büyüklük izi görünüyordu: — En temiz, en saf bir çocuğa kar- H haksız olarak Hiyık gördüğünüz Meş'um iftiradan dolayı kanlı yaşlar dökünüz! Allaahsmarladık Mösyö! Aldandığımı anladım.. Kusurumu af fediniz! Sözlerini söyliyerek kapiya Goğru yürüdü. Fakat Manfred bir sıçrayışta Tri- bule ile kapr arasmna dikildi. Soytarı- Ban bileklerinden tutarak heyecandan Kaçırdılar.. Manfred titreyerek: Ne vakit?., diye sordu. sevdiği kızın, yeis ve ümitsizliğine bir çare bulanamıryarak, hıçkırıklarla ağ Manfred Tribulenin yanına gele — O şimdi Luvrda mı? — Oradaydı amma.. Şimdi değil.., — Kaçırdılar mı?,, Kim kaçırdı?. — Üç gün kadar oluyor. Kimin ka- çırdığını bilmiyorum.. Evvelâ Kral- dan şüphelendim., Sonra anladım ki onun bu işle bir alâkası yok! — Kaçırdılar ha! Öh, onu ben bu- lacağım! Zavallı kızdan şüphelenmiş- tim! Ne sefilmişim! Evet.. Evet!, O- — Sonra Bastil müdürlüğüne yeni misalirin en uzak bir odaya konma- gn tenbik edersiniz! Soytarım gül- mek isterse kahkahası ve söylemek is- terse sözleri işitilmemelidir... — Anladım Şevketmaab! Hattâ ağ- ladığı bile... Kral acr acı gülümsedi: — Eğer zindancılar mahpusu unu- turlarsa... — Yani ona yiyecek ve içecek gö- türmeği unuturlarsa.. Öyle mi Şevket- j maab? — Sözümden nasıl itserseniz öyle mâna çıkarabilirsiniz Mösyö! PFakat Tribuleyi zindancılar hakikaten unu- turlarsa onu bu halde bırakmanın za- kısilmiş bir sesle: nu bulmalıyım! Hattâ Parisi kan ve AAA p — Ne söylüyorsunuz?.. Ne söylü:| ateşe boğmak lâzım gelirse çekinmer YA | Yorsunuz?.. dedi. meliyim... k Ertesi sabah Mongomeri Basinyak Dikkat: YYaaşlarından istifade ediniz. " — RAGASTANIN OĞLU — 165 vasıtasiyle Birinci Fransuvanın oda- gına girdi. Kral polis müdürüyle konuşuyor- du. Fakat muhafız askeri kumandanı: nın kendisini görmek istediğini öğre- nince içeriye getirlmesini emretti. Mongomeri Kralı çok kederli gör- dü. Fransuva geceyi pek fena geçirm's gibi sapsarı kesilmiş, rengi solmuştu. Şiddetle sordu: — Ne yaptınız ylıyi! — Şevketmaab, her şey istediğiniz gibi oldu. Mongomeri bu cevabı, bütün ser- vetini, hayatını bir oyun kâğıdıma koyan bir kumarbazın ümitsiz cesa- retiyle vermişti. Öyle ya! Polis müdürü Bastili do- laşmak, ve tesadülen Tribule ile ko- nuşmak yahut ona dair şiddetli e- mirler vermek İstese Mongomeri bu yalanı hayatiyle ödeyecekti. Mongomeri, Monklara acı acı ba- karak devam etti: — Soytarıyı alıp bir arabaya attık, Şimdi insanlar tarafından unutulmuş bulanuyor. Fakat tabii Cenabrhak ken disini unutmamışlır Şevketmaab! Fransuva sordu: — Bir şey söyledi mi? Mongomeri biraz tereddüt ettikten sonra: — Şevketmaab, cesaret edemiyor rum! dedi. — Şüphesiz kötü lâflar söylemiş- tir. — Hayır Şevketmaab!