AŞ K biyetini hazırlıyan. sebeplerden biridir Bonapartın bir aşk mektubu plânını düşmanlarına öğretmişti! Napolyon Bonapartın birinci karısı Jozefinden boşandığını ve kendisine bir Veliaht verebilecek bir Prenses aramakta olduğunu duyan Avusturyalı Prenses Mari Lüiz yanımdaki arkadaşlarına: Napolyonun birinci karıst Jozefin — İmparatorun seçeceği Pren sese daha şimdiden acıyorum. Demişti. Söylediğine göre Mari Lüizi Napolyona teklif eden bizzat Jo- zefin'di. Napolyon da Avusturya| İmparatorunun kızımı bilhassa iz- tiyordu. Çünkü bu Prensesin bü- tün kadın akrabaları bir çok ço- cuk doğurmuş insanlardı. ve Na-| polyonun çok sevdiği birinci karı- sından,ayııjmasına sebep bu ka- dından çocuğu olmamasıydı. Na- polyon, Mari Lüize, izdivaç teklif eden ilk mektubunu, kendi el yazı-| sı çok kötü olduğundan, bir kât'- be yazdırmıştı. Fakat Prenses'e| Viyanaya vekâlet göndererek ev- lendikten sonra, Mari Lüizin Pa- rise doğru olan muhteşem yolculu- ğuünda ona her durak yerinde ve- rilmek üzere gönderdiği mektup- ları hep kendi yazmıştır. Napolyon kadının daha yüzü- nü bile görmeden, ateşli bir âşık| rolü oynamağa aşlamış ve mah> woluncaya kadar hep ayni rold> devam etmiştir. Uzaklardan, savaş meydanla- rından sık sık gönderdiği mek- tuplarda şu cümleleri görüyoruz: “Senin yanında olduğum ve yü- zünü üç dört defa görebildiğirn günler, hayatımın en mes'ut anla- rıdır.,, Napolyonun mektupları sevgi ve saygı gösteren sözler'e doludur. | ket halini aldığı vakit ise: devam ediyordu. Büyük ricatin a Ş rifesinde karısına: Askerleri buzlar arasında da narken o “burada havalar sıcak ııdıyur, güneş Pariste Birinciteş rin ıyındı nasılsa burada da öyle parlıyor!,, demekteydi. Ricat felâketli bir şekil aldıkça ©o boyuna tekrar ederek: “İşlerim iyidir,, diyor. Ancak Avusturya İmparatorunun yard: mına koşması için lâzım gelen te- şebbüslere girişmesini karısına 1s ! rarla tavsiye etmekten geri 'cal- mıyordu. Ricat artık feci bir Felâ. “Üzülme, keyfine bak,, sözle- | rini yazıyordu. Ricat günlerinde yazılmış olan bu mektuplar insan metanetinin | aklı şaşkınlıktan durduracak bi rer ifadesidir. Alman savaşında | Rus felâketine mâni olmak için | yaptığı bir harpten sonra mari Lü- ize şunları yazmıştır: “Bugün sıkı bir muharebe yap- tım, Bautzen mevkiini aldım Vis- | Nupalyonıın ıhnn lwruıuıııı Lâiz)| | | tül'deki bütün takviye kıt'alarıy- | le ihtiyatlarını birleştirerek mü- | kemmel bir mevzi tutmuş olan | Rusya ve Prusya ordularını dar- ! madağın ettim. Bilsen ne güzel! bir savaştı! Biraz rahatsız gibi- yim. Bugün üç dört defa ilikleri me kadar ıslandım. Yanaklarından öper ve oğlu mu da benim için öpmeni isterim. Sıhhatim iyi gitmektedir.. Ehem- miyetli bir kimseyi kaybetmedim. Bütün zayiatım yaralı ve ölü ol- mak üzere 3,000 kişi kadardır..,, Bu mektupları okuduktan son- HAIIER - Akııııı Postası Altın memleketinde Napolyonun mağlü- Eskı elbise ticareti altın bulmaktan | daha fazla kâr getiriyor | Bir zamanlar “Altın ınyıcıhn.. Mmocası çıkmıştı. Gene yok - değil, fakat Amerikanın meşhur - altın madenleri yeni keşfedilmeğe baş - landığı vakit, bir çok serseriler, yerlerini yurtlarını bırakıp — altın ! madenleri aramağa çıkıyorlardı. Kazara bir damar bulanlar, can - larını madenlerde feda ediyorlar .» dı. Çünkü daha kuvvetli, gözü da- ha çok altın için döânmüşlerin kur- banı oluyordu. Amerikâada sine - malara, romancılara bitmez — tü - kenmez mevzular veren bu mace - raların başlangıcı ve altın diyarla-| rı da herhalde bizim için meraklı| bir mevzudur. Burada anlatacağımız altın di - -| yarı Transval ve civarıdır. Cenu -| bi Afrikada altın bulunduğunu ilk önce Karl Meniç adIr bir seyyah ortaya koymuştur. Fakat bu seyya:- hın sözünü dinliyerek — gidenler, aylarca çorak dağlarda gezip geri dönmüşlerdi. Nihayet 1885 de Ed vin Beri adlı biri, buranın yer yüzü durdukça sevgisi insanların kal -« binden silinmiyecek sevgiliyi bul. muştu. Edvin Beri'nin altın dama: rını buluşu da oldukça meraklıdır. Bu adam Fing Teriırmağı kena - rında oturan bir dostunu ziyarete gitmiş, gelirken yolda bir altın ma:- deni bulmuştu. Bunu gören Edvin, ikinci günü kazmayı aldı, damarı | aramağa koyuldu ve tam altı ıy bir iskelet haline g çalıştı. Alttayda E& ir Nmîı şa bile rastlryamamıştı. Fakat bil: ! miyor, her ne pahasma olursa ol - sun bulmağa karar vermişti. Ye - | dinci ay Şepa altın damarını bul | du. Gene Transval şehirlerinden bi ri olan Yohansburg 1887 — yılında çölden ibaret bir yerdi. Fakat altın madeni bulunduktan yedi sekiz yı! sonra her tarafta göğün bir katına binalar yükselmişti. Fabrikalar durmadan gece gündüz işliyorlar dı. Bir muharrir bu hali şöyle an latmaktadır: de dünyevt azamctteri vazgoçerek mos'ut olmağa karar vordiğin tak- dirde boni de raadet içinde yüz - dürmek için,, Fontenblö'ye gelme- sini rica ediyor. Şehrin etrafında körkunç ha - yaller gibi bacalar göğe doğru v- zamıştır. Fabrikaların — tertibatı seyredenleri şaşırtmaktadır. Çark sesleri, fabrika gürültüleri kulak - ları, beyni sarsarak uğuldar, bin - lerce zenci amele altın şehri önün- de durmadan çalışır.,, Taşla karışık bir halde toplanan altının saf hale nasıl getirildiğin kısaca yazalım: Damarlardan ko - | parılan taşlar ilk önce ufaltılır, yı ğın haline getirilir. Bu yığınlar hu susf âletlerle ufaltılarak cıva dolu kaplara konur, cıva altını — halle der. Sonra cıva hararetle buhar haline getirilerek saf altın kazan- da toplanır. * < Salir, ol San Fransisko şehri de, altın madeni yüzünden yer yüzünün en işlek ve büyük şehirlerinden biri haline gelmiştir. 1848 yılında Sav Fransisko kerpiç evli bir kasaba idi. Topu topu elli yedi evi bulunu- | yordu. Fakat Mareşal adında biri, altın damarı bulduktan sonra ka - “saba medeniyeti az zamanda çevresine topladı. Evleri elli yedi- den yüz binlere çıktı ve sürü sürü | insan kafileleri nehirler gibi bura- ya aktı. Burada oturanlar, altın damarı bulunduğunu duydukları gündn itibarenaltın aramağa çık-| — tılar. Torbalârla altıi ” toplamağa koyuldular, Fakât Zetiğini mi'oldu- lar.. Hayır.. Bir kaç kuruş sermaye, ile öteberi getirenlere — altınları devrettiler. Bir şapkayı on beş yirmi altına, bir soğanı beş altına almağa başladılar. Yüzlerce hisse- darlar büyük fabrikalar kurduk - tan sonra yerliler amele olmağa bi- le yer bulamadılar. 1853 te San Fransisko müthiş bir fare baskınına uğramıştı. Bir zenci Los Ancelos'tan yüzlerce kedi toplıyarak getirmiş, her biri- ni beşer yüz franga satmıştı. Artık altın tozu toplıyanlar zengin ol - muşlardı. Geceleri sabahlara ka - dar kumar oynuyor, zevk ve safa sürüyorlardı. Bu yeni zenginler yü- zünden binlerce dolar kazananla- rım meraklı maceraları vardır. İşte Mari Ltiz oraya gitmediği gibi| bir kaçı: bir Göla Ca yile yüze gekakdiler................——— e A L A Papolyon yazmzağda devam — etti. Fakat İmçaratoriçe, babasının 1849 yılında Fransada parasız; sefil bir hale gelen bir avukat, ge W çinecek para bulmak için Kalifor: | niyaya, oradan San Fransiskoya gelmişti. Avukat bir gün her so* kak başına sü ü kirli gömlek: ler atıldığını görünce, ne olduğu - nu anlıyamamış, sebebini sormuş" tu. Şu karşılık verilmişti: — Burada kimse çalışmak iste- miyor, Kirli gömlekleri yıkatmak- tansa atıp yenisini almak daha ye- rinde oluyor. Bunu haber alan avukat, her sa> bah sokak sokak gezip kirli göm « lek toplamağa, yıkayıp, ütüleyip tekrar satmağa başlamıştı. Bir yıl içinde açlıktan nefesi kokan avu * kat banker oluvermişti. Fakat ©. milyoner olmak istediğinden ka* zandığı ile kanaat etmemiş, he * men bir çamaşırhane açarak bü * tün şehrin çamaşırlarını yarı göm“ lek fiyatına yıkatmağa başlamıt. az zamanda milyoner de oluver * mişti. Ü Te e Bir İngiliz de lâtracılıkla apar * tımanlar yaptırmağa muvaffak ol* muştu. İngilize ilk ayağını boya * tan sormuştu: «— Kaç para istiyorsun?. — KRe verirsen. . Zengin madenci de iki buçuk frank vermişti. Bundan sonra bi “ayağı iki buçu kfranga boyamağt | başlamıştı. Bir müddet sonra — re kipler çıkınca, İngiliz bir altın b" çak yaptırıp ayakkapların çamur" larmı silmeğe başlamıştı. Bundaf! sonra herkes “altın bıçaklı,, İngi * lizi aramış onu zengin etmişti. Avrupadan Atlas denizi geçile” rek Nevyorka yetmiş beş günde Nevyorktan San Fransiskoya dö kara yolculuğu ile otuz beş günd” gidilmekte idi. Avrupadan yel * kenli ile doğrudan doğruya — Sa” Fransiskoya tam altı ayda varıl” yordu. Altın Nevyorku da, San Fran * siskoyu da bütün Amerikayı cef nete çevirdi. | N. A ra Napolyonu sevmemek elden gelmiyor. Son mektuplarını dâ o na acımaksızın ve merhamet dur maksızın okumak mümkün değil İmparator hergünkü savaştan sonra karısma bir kaç satır yaza- bilmek için hemen çadırına çeki- lir, mektubunda sevgisini temin tazyiki ile cen zamanlarda bul | mektrpları almağa bile yanaşma-| dı. ı Napo'yon Sent Helen adasında ettikten sonra, birisi oğluna 0l- mak üzere “iki öpücük,, gönderi -- di. Napolyon imzası bu mektuç- larda “senin Nap,, yahut “Np. ekseriya da “N,, şeklini adırdı. Bu mektuplarda fazla havadis yoktur. Kendi şahsma ait olan kı- sımlarda sadece “sıhhatim çok i- yidir, işlerim gayet iyi gidiyor havalar dayanılmayacak kadar sıcak,, gibi sözlerden ibarettir. Mektuplar hep ayni sözleri söylemekle beraber Napolyon bunları söylemek tarzını değiş tirmekte oldukça ustalıklı dav- ranmıştır. Moskova seferinde Moskova dir. Karısına sevgisini ve bağlılı- | ğınr gösteren bu mektuplar niha : yet onun yenilmesine de sebep ol- | du. Çünkü bunlardan birisi müt tefiklerin eline geçmiş ve plânın- da yaptığı mühim tâdilâtı onlara bildirmiştir. Herşeyin artık — kaybedildiğ: günlerde bile karisına çözülmez bağmı göstermek için baoyuna yazmıştır. Mağlübiyetinden sonra nefyedildiği Elbe Adasma git mekte olduğunu karısına haber verirken: “Adiyö benim iyi Lüizim! Ta- Himin değişmiş olması yalnız se- nin için beni üzmektedir.,, dedik- ; nın yanışından sonra bile herşe- yin gayet iyi gittiğini yazmakta- ten sonra “sevgi ve istirahat ma- bedinde beraber bulunmak ve sen : kırı. inin L:.-nchıını ııdı.k kâlma - 'Diz çolzları ufak tefok işler üzeri - Bo olmal!'a borabor gözümün ö - nünde bir dâhiyi pek renkli ve |canlı olarzk biz daha yaşatmakta ve o dühinin yaradılışmdaki ince- liklere ait bilgimizi derinleştir - mektedir. A E Geçenlerde Prissya Beşvekili oo Alman Hava Nazız Cüring il£ evlenen aktris Madam Emmy Sonneman, kocasının riyaset dal bir gala suvaresinde son temsilini vermiş ve halka veda etmişti" Resmimiz, arlisti temsilin sonunda halkı selâmlamasını göst