19 Mayıs 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

19 Mayıs 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

19 MAYIS — 1935 E Yazan: İ ; Kadlrcın Kım Kaynamış sular çılgın halkını ——— ——— ——— — — ——— ULUS KIZI No.22 Üfarihi âşk ve | i savaş romını! L o ateşsiz ülkenin kavuruyordu Kapi kalındı.. Pan;ılırı bırıbırı— ı Re demir çemberler ve perçimler- € bağlanmıştı. Lâkin yapılan zorlamanın ö - hünde çatırdıyor, rezeler yerinden * ©Yyouyordu... — Yaşasın!.. —Yaşasın ihtiyar | P.nçu!.. | Bigun, bütün kuvvetiyle bağrı - Yor, ileri atılarak — arkadaşlarmnı tkırtıyor, yardıma koşuyordu .. Etrafta hâlâ sapan taşları yağı - Yor, oklar atılryor kocaman kaya- » duvarlardn aşağı yuvarlanı - Yör ve kaynamış sular ateşsiz ülke- Bin cılgim halkını kavuruyordu. Her an yüzlerce kişi duvarlara Mldıriyor, trmanıyor, en üst maz- tillara kadar yükseliyor, fakat fim içeri atlayacakları sıvada bir H'Ç. bir topuz veya taşla geri atı- Yorlardı. Tuııym yanmak üzere olduğu büy Yük burçtan, bütün olup biten - &ti görmek mümkündü.. Hazar Han, işin kötüye varaca- | İN sezmişti.. Halk haykırıyordu: — ÂAteş istiyoruz!.. — Tugayı istiyoruz!.. — Bırak Tugay'ı O bizmdir. ra yer yer, kesik kesik söv - Teler duyuluyordu: T Alçak!, . "-Yerin dibine geçl!.. . — Asıl seni ateşte yılunılı'l..—— ebn — Canavart.. Bir zaman geldi ki burçlara çı - k'-hlırm sayısı çoğaldı ve o kadarı enin içine atlayarak — mazgal Yolları üzerinde boğuşmıya başla - Uar,, Bunu gören Hazar Han, telâşla | *Yağa kalktı... Yanında bulunan kumandan 9Wyuçiyi oraya gönderdi.. levler, Tugayın ayaklarını ya- “Niya başlamıştı.. l'!:ıî:: kapısı da K Her dakika, kocaman çam göv - ini ileriye sürenlerden bir kaçı SIZ yere yuvarlanıyordu. Ya - Ut ölecek gibi yaralanryordu. & akat her düşenin yerini dol - lkdıçın yüz kişi birden ileri :enı halde sarsı- Siliyı R Ocaman kale duvarlarının dip- | hu',:“uzlerce yaralı ve ölü ile dol- ,J "!M;u ve arkadaşları bu gö - €© tüyleri ürpererek bakıyor- M 'İ'lı fazla insan öldürtme - ç ı'ı'llı ne yapmak gerek olduğu- türlü kestiremiyorlardı. | d: Sırada Tugay'ın — yanmakta 'lk “ hüyuk burçta bir kargaşa - biş k' lnnç kız onu tutmak isteyen |. kişiyi itekaka yukarı — fir- Tn d "ı"ırı havalanarak ve gözleri &rından fırlayarak — Tugay Oşuyordu. Uleıydı lz.,. Han, sar'a — tutmuş gibi lt © Şuursuz, bütün kuvvetleri L“lı Belen bu genç kıza dikkatle ç kız odun yığınımın üstüne lı:|:d" Kesik kolundan akan kan- “Man) * *trafını saran alev ve du - | daha çok sevdiği | kurdukları insan merdivenine tır- kuuklıdı İplerin çözmeğe başla- Cellâd. bu saygısız kızı babasın- dan ayırmak için ileri atıldı.. Fakat Hanın bir işareti onu ye- rine mıhladı.. Genç kız ipleri çözemiyordu. Ateş gittikçe büyüyordu. " Genç kızın elbisesi de tutuşmak üzere idi. Hemen cellâdın üstüne atıldı. Onun elinde duran — bıçağını kaptı vetekrar babasının yanına kaştu. Bigun bunları gördü, Ulcayın da babasile birlikte ya- nacağını sandı. Dünyada ateşten sevgilisine bir daha kavuşamıyacağını düşündü. Bir kâplan hızı ile kale duvar- larına saldırdı, Birkaç yüz kişinin biribirine o- muz vererek ve üstüste — çıkarak mandı. ğ Bir dakika geçmeden kale maz- gallarıma çıkmıştı. Ağzında Hazar hanın askerle- | rinden ele geçirdiği bir kama var- dı, Önüne çıkan herkesi devirerek Tugay ile Ulcayın yandıkları kale- | ye koşuyordu. Bunu gören hücum grupları büs- bütün gayret€ — gelmişlerdi. Zira pek az zamanda pek çok yaralı ve ölü vermiş olmaları, onları yıldır- mış gibiydi. Ulcay ile babası, hâlâ ateşin i- çinde idiler. Tugay, ellerini kıttı. Tam bu strada Biyunun başının üstünde bir kılıç parladı, delikanlı olduğu yerde sallandı. Kafası, arkasından ikiye kesil: mişti. yanlarına sar- Kanlar içinde, yüksek mazgalla- rım tepesinden, dışarıdaki halkım arasına düştü. Tugaçar bunu da gördü ve in- ledi: | — Eyvah!... Bitti... Bitti artık!.. Lâkin Panço, onun — kulağının dibinde şöyle bağırdı: — Daha bitmedi. İşte şimdi bi- tecekl.. Kocaman cam gövdesini yirmi beş adım kadar uzağa — çektikten sonra, artık sallanmakta olan ka- pıya bütün hızıyle vurmağa çalı- şan arkadaşlarmı gösterdi. Tok bir ses.. Bir sarsıntı!.. Yıkılan bir kemer.. Beyninden vurularak — sırtüstü düşen kocaman bir dev gibi devri- len kale kapısı.. . 23 N Tugay ölecek mi? Hazar hanın askerleri duvarla- rın arasındaki dar ve dolaşık yol- lardan iç kaleye çekildiler, İç kale büsbütün yalçın bir ka- labalığın üstünde, bir kartal yuva- $1 gibi çıkılması zor bir yerdi. Hazar han, ateşsizlerin ellerine | düşmiyeceğinden emindi. Fakat | durum ne de olsa korkulu idi. (Devamı var) | nazlıkla ve fakat DENiİZ TARiHiNDE En büyük yolculuk No. SÖĞ 9 Türkceye çeviren: Ahmed >sviren: Ahmed Ekrem Bırdeııbıre yapılan baskın âsilerin hepsini yıldırmıştı.. Gözcüler âsi gemilerin — bütün ışıklarını söndürdüklerini bildirdi- ler. Zifiri karanlıkta Sent Antonio | vurarak çılgınca sürüklendiği gö - rüldü. .Geminin demir taramakta olduğu anlaşıldı.. Aksi bir rüzgür- onu amiral gemisinin bordasına sürükledi.. Bombardımancılar ge - miye gülle yağdırdılar.. Trinidad uzun kancalarını taktı, savaşçılar. da asi geminin güvertesine atla - dılar.. Elinde kocaman bir kalkanla güverteye fırlayan Kuesta harbi - sini havada sallayarak öteye beri - ye koşüyor, asiler “davranın bre!,, diye çılgınca bağrıyordu. Herif böyle bir hücuma hazır - Tanmarştı.. Magellan ise bu fırsat için hazırlanmıştı.. Asiler darma dağın oldu. Şimdi her birisine ay- ”| rı ayrı soruyordu: — Kimden yanasın?. Kimisi zorla bu işe — sürüklen - miş olduğundan dosdoğru ve sa - mimiyetle, — kimisi de taliin artık dönmüş olduğunu anlayarak kur - hepsi de ayni sözleri söylediler. — Kral ve Mııellındın yaâna -« yız!.. Kuesta ile « suç ortakları yaka - landılar; Meskita ile arkadaşları hemen soerbest bırakıldılar. Şimdi bir gemiye karşı dört ge- mi olmuşlardı. Trinidatdan — bir kayık indirilesek — teslim olması için Kartajenoya haber gönderil - diği zaman buna — itiraz etmeği kimse düşünmedi, Arada enkü- çük bir münakaşa geçmedi bile! Ertesi sabah tan yeri ağarırken bir harb divanı kuruldu. — Asiler | sorguya cekildi.. Kırk kişi suçlu olarak idama mahküm edildi. Ma- gellanda üç kişiden başkasını hep nffetti, Mendoza önceden ölmüş - tüce Kuestanın başı kendi uşağına | kestirildi.. Vücudu dört parçaya ayrıldı ve her bir parçası direkle - Bir vakitler Portekislilerin Cenubi A Pernamduko'daki Reocife'nin şimdiki hali.. rin tepesine asıldı.. Kartajeno belki de kralın gözdesidir diye öl- dürülmedi. Fakat ısstz bir odaya götürüle - rek orada kendi başına bıraklıdı. Üçüncüsü yarı çılgın bir hale gel - diğinden o gece öldürülmedi.. 1. kinci bir isyana teşebbüs ettiğin - | den onun da kellesi uçuruldu. Bundan sonra yolculuğun bütün | devamı müddetince Magellan'ın ne şahsına, ne de âmirlerine en küçük bir serkeşlik bile olmadı . Affolunanlar birdenbire serbest bırakılmadılar. Marangozlar ge - mileri tamir ederken bunlar da el ve ayaklarında zincir olduğu hal - de tulumbalar da çalıştırıldılar. Magellan hareketsizliğin en bü- yük tehlike olduğunu adamakıllı görüyordu. İşte bunun için Nisan sonlarma doğru sadık — arkadaşı Serraoyu seçme 37 kişi ile birlikte Santiago gemisine bindirerek ce - nuba doğrua sahil — boyunu kesfe gönderdi.. merikada istikşaflarına merkez olan yüklüğüne şaşa kalmışlardı. En - gine doğru açılmak isterken bir - denbire patlak veren — Patagonya boralarından biri küçücük gemiyi kıyıya doğru sürükliyerek dümeni parça parça etti. Gemi karaya çarptı. Tayfalar bir kişiden başkası, hep kurtuldu- Ular. Fakat asıl ana donanmadar. toprak parçası üstüne düşmüşlerdi. | Karadan gidemezlerdi. Çünkü ara | da 6 kilometre genişliğinde ırma- ğa benzer bir su kitlesi vardı. Rüzgâr durup da deniz dinince sahile sürüklenen ankazdan işe yarayabilecekler toplandı. Bu an- kazdan küçük bir kayık yapılarak iki gemici srmaktan karşıya geçti ve San Julian limanına doğru yü- |rüdüler. Adlarma hiçbir. kayıtta | tesadüf edemediğimiz bu iki kah- raman tam on bir gün, ot, yaprak ve ağac kökü yiyerek yol yürüdü- Serrao kıyı kıyı giderken 3 Ma- | ler. Filoya vardıkları zaman hava yısta kocaman bir ırmağın ağzına | © kadar bozuktu ki Magellan bir vardı ve buraya Santa Kruz adını taktı. Balık buldu.. Gemiciler fok balıklarının bü - Magellan'ın Santa Luçya adını verdiği körfez bugünkü çok güzel Rio de Janeyro'dur. Bir Portekizli kaptan, bir yılbaşı günü b körfese — girmiş ve orasımı büyük bir ırmağın ağaı sandığından adına ( Kâönunusani ırma- Ö1) mdânasıma gelen Rio de Janeyro adımı takmıştı. n NE YAZIYOY! tarihçisi olan Rigafetta Magellan filosunun “Biz buraya gelince, iki ay - danberi yağmıyan yağmaurlar birdenbire boşandığından bize gökten gel- miş melekler demişlerdi. Kayıklarımızı gemilerin güçük çocukları san - mışlar ve kayık gemiye yanaşık olduğu saman anasıntn memuml em * dlğlıu digibııı.qkniı—,. v j da başının üstüne serpiyordu.,, gemi göndermeğe cesaret edeme- di; yanlarına kâfi miktarda pek- simet ve şarap vererek 24 kişiyi kazazedelerin imdadına koşturdu. İmdat heyeti de gelen iki haber ci kadar zahmet ve meşakkat çek- * ti. Çünkü arada birçok bataklık vardı ve şurada burada eriyen kar- lardan başka tatlr su yoktu. İrmağa varımca, kazazedeleri ikişer ikişer karşı yakaya geçirdi- ler ve hep birlikte bitkin ve halsiz bir halde yine gerisin geri filoya doğru yürüdüler, Serraoya Koönçepsyonun ku- mandası verildi. Kazaya uğrıyan Santiyegonun adamları da diğer gemilere dağıtıldı. Buraya geleli ikiay olduğu halde yerlilerden kimsecikleri gö- rememişlerdi. Günün birinde ise *“ sahilde şarkı söyliyerek, zıplıya- rak ilerliyen çırçıplak dev azmanı biradam,, gördüler. Herif şarkı söylerken yerden aldığı kumları (Devamı var) 60 mil kadar uzakta çırçıplak bir -

Bu sayıdan diğer sayfalar: