N MAYIS — 1935 ORMANIN KIZ Vahşi hayvanlar arasında Tarında geçen aşk - ve kah romanı v No: 2 gaa Yazan: Rıza Şekib we Niyam Niyam ve Afrikanın balta görmemiş orman ramanlık, heyecan, esrar ve tetkik | sihirbazı Kifo, tam aradığı adamı bulmuştu Kulübeden oldukça açılmıştı. Başını geri çevirdi. Dudaklarını memnuniyetten doğan bir gevşek- likle yayarak kapıda duran karı . sına bağırdı: — Maraya söyle! öğle yemeği için poşyo var. Poşyo, Niyam Niyam'lisanında (et) demekti. günlerdenberi et yü| zü görmemişlerdi. Çünkü Hora | ma, eskisi — gibi avlanamıyordu Kabilesi çoktandır esir de yake- lamamıştı ki bunlar arasından ih- tiyar ve sakat olanlar boğazlanıp eti paylaşılsın... Bunga, kırmızı dilini çıkarıp çatlak dudaklarını yaladı ve ka - “Yasını Maraya çevirerek anladığı- nt tekrarladı: — Mara! Öğle yemeğine poş- yo var.. Baban gitti.. Mara, lâpayı ateşten indirdik - ten sonra yatağında — doğruldu. Ve gene düşünmeye başladı. Niyam Niyamlarda âdettir. İhtiyarlar, hastalanır ve artık iyileşemiyecek bir hale gelirlerse onu ailesi tuttukları gibi bir yor üstüne getirip bırakırlar. İhtiya rın son nefesini, kendi kendine, rahatça yatağında vermesi bek lenmez., Kabilenin açıkgöz ve i- şini bilenlerinden bir kaçı keskin bıçaklarile bu ihtiyarın başıma ü- “Şüşür, onu param parça ederle- ve etini de paylaşırlar... Horama işte böyle, ergeç ken - disinin de uğrıyacağı bir âkibet. Memnun bir çehre ile koşuyor | du. Samar adındaki — seksenini aş-. mış ihtiyarın son nefesini verme- Si için onun — bıçağının da oyna- Ması İâzımdı. 5 g Sihirbazın zehirli yılanı Kirata, Maraya musallattı. O- nunla evlenmek, bir yuva kurmak İstiyordu. Fakat — Mora!.. O sı! Çeviriyor, amma aylardanberi de Peşini bırakmıyan bu adamnı - bi-! ';:.rlü başından uzaklaştıramıyor Ona kaç defa: — Nafile uğraşma Kirata! De. Mişti. Ben seni değil, bir başkası Nt seviyorum. Seninle evlenmem: Ve bir yuva kurmama imkân yok Kirata, Maranın söyledilrdlerini yormuş, güya — kendisine töylenmemiş gibi ısrar ediyurdu. Yağmurdan kendisini kurtar Mak için koştuğu zaman Kirata Rene peşine takılmıştı. Koşması _"_İuıırdın çok ondan kurtulmak içindi. Sonra çok mühim bir se- bep daha vardı. Sevdiği erkekle ei başa görüşürken yakalamış - | yapmasından — dolayı boğazlanıp öldürüldüğünü hatırlıyordu. Kiratanın düşmanlığı, — hiç bir kabahati bulunmamış olsaydı bile, lirdi., Mara ürkek ürkek, yol üstünde | düşe kalka yuvarlana — yuvarlana oynayan, çocukların — arasından geçti.. Tehlikeli olmakla beraber, ken- disine bu vaziyette akıl verebile - ceğini düşündüğü sihirbaz Kifoya gidiyordu. Kifo kulübesinin etrafını içeri - ye kolay kolay kimsenin giremi - yeceği bir — şekilde — çevirmişti. Çitin kapısında duraniki Niyam Niyam köpeği izinsiz. kimsenin girmesne mâni oluyordu. Çitin ve kulübenin kapı çerçe - veleri tamamiyle ölü kafalariyle süslenmişti. Avluda yakılan bir ateş üstün - de siyah bir çömlek asılmış duru - yor ve içinde siyah bir su kaynıyor- du. Bu ateş günün her saatinde ya - nardı. Daha şimdiye — kadar hiç kimse bunun söndüğünü görme - mişti. Niyam Niyam kralr haşmetlü Manzanım karısı oğlunun boğdur- duğu şöhretli sihirbazım — torunu Kifo, büyük babasmdan — hiç de geri kalır bir sihirbaz olarak yetiş- memişti. Sanatinin birçok nokta- larmda belki onda daha çok bir | İşini yalnız bakmıya istidad göstermişti.. sihirle uğraşmaya, fala bağlı bırakmamıştı. O ayni zamanda kabileye ken- disini zehirli hayvanlarla alâkası olduğunu,, ruhunun bir — engerek 'yılanımdan geldiğini anlatmıştı.. Ve bunu anlayıncaya kadar da göbeği sarsılmıştı. Zayif, ufak tefek bir adamca - ğızdı. Kabile içinde — yalnız ön dişlerini bilemiyen — bir o vardı.. Çünkü' o dünya işleriyle değil, da: ha akıl almaz işlerle uğraşıyor ve Kifonun diş bilemeyişine kimse dil uzatamıyordu. Kraldan sonra bakırının çoklu - ğuyla da şöhreti vardı. Semiz bir halde, kesilip yenmiyi — bekliyen tam yüz yirmi köpeği, yüz seksen beş tavuğu, üç büyük erzak amba- rının yanında üç de arpa suyu de- posu vardı.. (Devamı var) HABER İIDARE EVİ ISTANBUL ANKARA CADDESI (Ü Teigrat Adresi: İSTANBUL HABEK : Telefon — Yazı; 28872 — İdaret 24870 | İşte bütün düşüncesi, bütün en - Sitesi bundan doğuyordu. YS anasının erzak ambarından l“il bıçakları almak üzere ay - ğ fırsat bildi.. Korkak adım: kulübeden çıktı.. Ya lüthiş bir azap içindeydi.. Ha- tinr çok tehlikede gösteriyordu. R':dln beş on yıl önce, kendisi — & genç bir kabile kızının zina mın Poşyo için gidişini, | BBONE ŞARTLARI z 180 448 840 1610 İLÂN TARIFES: Tücaret ilânlarının satırı 1250 Rosmi Uânlar 10 kuruştur. İ Sahibi ve Neşriyat Müdürü HASAN RASIM US Basıldığı yorı (VAKTT) Matbansı n kendisini bu akibete sürükleyebi - | HABER — Akşcin Poslası nusa gönderdiği donanma da kur- şunla kaplı idi. Bizim meşhur An - derya Doryamız da donanmaşını kurşunla kaplamayı denedi amma bundan fayda yerine zarar gördü Çünkü gemiler çok ağır, hantal ve manevra yapabilmek kabiliyetin - den uzak idiler, — Kızıl Kadirga hiç de ağır de- ğil.. En hızlı gemilerden daha hız- h gidiyor ve bunun içindir ki her | gördüğü gemiyi, kendisi bırakma - dıkça, her halde yakalıyor. — Buna benim gibi bütün gemi- cilerin de akılları ermiyor. — Amalfi dükasından sormalı . — O bunu gizlemiyor.. Aklınca daha güzel bir başkasmı yapıyormuş.. — Türkler duymasınlar, hazıra konarlar... Geminin kıç — kasarası altında sekiz kasara vardı.. Bunlardan bi- risinde altmış yaşlarında, ak - sa - kallı, güzel yüzlü bir adamla, on altı yaşlarında beyaz tenli, derin kara gözlü, çekme burunlu, küçük ağızlı, dalga dalga kumral saçlı bir kız oturuyorlardı . Adamın adı kont — Viçençiyüs idi, Genç kız da onun biricik ve güzel kızı Beatris idi, Genç kız babasının yanına - 80 - | kuldu... Boynuna sarıldı ve kama -« ranın yuvarlak penceresinden Si - | cilyanın portakal bahçelerine, ye- şil dağlarına bakarak şöyle dedi: — Mesinayı çoktan geçtik.. Bil- sen ne kadar seviniyorum babacı- ğgim., O adamdan öyle iğreniyo - rum ki.., — Alçak herif.. Ondan kim iğ - renmiyor?, Bir adamı küçük dü - şürmek çin ona “rezil, hırzız, hay- dud,, dememeli Fernando Namo- ra demeli!.. Kontun ceneleri sıkılmış, kaşla- rı çatılmıştı. ; Birdenbire doğruldu.. Beatrisin alnından öptü: — Ondan kurtuluncaya kadar akla karayı seçtim.. Fakat en son - ra kurtulduk işte... Seni Venedik'e Artık İhtiyarladım diye yese kapılmayınız... Yazan: KADiRCAN KAFLI İmparator Şarlken'in 1530 da Tu- | | di gözlerini sil de, yukarı çıka -| Kİ 3 ÇAM gayp ettiğiniz gençliği size iade edeceklir. | SEKSÜLİN Bozulan sinirleri kuvetlen dirir, yorgun beyinlere ihtiyacıolan fosforu vererek kana gençliğin hararetini AŞILAR. -mvus'u—_zoo Krş BEŞİR KEMAL — MAHMUT CEVAT ECZANESİ SİRKECİ kaçırdıktan sonra bize yapmadığı- nı bırakmadı. “Kızım henüz - kü - çüktür.. Sizin gibi yüksek ve kibar bir markinin karısı — olabilemsei için Venediğin kibar — muhitinde terbiye görmesini — lüzumlu bul - dum..,, diye kandırmağa çalıştık. Kanmış göründü.. Fakat seni al - mak için Venediğe gelirken dö - nüşte yolumu kesmek üzere hazır- hk yaptığını bana haber verdiler .. — Bana bunları — söylemedin.. Demek ki onun için denizden gel- dik ve benim adımı — taşıyan bu güzel gemiye hiç korkmadan bin - dik.. Bu yolda da Türk korsanları vardı amma... — Doğrusu Türk korsanlarının hiç biri Fernando kadar fena yü -! rekli olamaz. — Ne diyorsun? Allah hepsini de yerin dibine götürsün... Hepsi de biribirlerinden aşağı kalmaz - lar.. — Ben bu fikirde değilim.. Eğer rastlarsak.. Bunu göreceksin !.. — Sus kızım, sus!.. Böyle uğursuz şeyler konuşma!.. Şimdi zavallı annen Palermoda kim — bilir ne büyük bir hasretle bizi bekliyor Ayrılırken biraz da hasta idi. Ah, Salernodaki mallarımızı hiç ba- hasına satmak ve zavallı anneni Palermoya aştrabilmek — için ne, zahmetler çektim... Bunları çek - tirdiği için alçak — Fernandoyu Allahın önünde bile affetmiye - ceğim... İspanya — kralının saray bakanı olan babası, oğlunu oradz kurtarsın bakalım!.. Çeneleri birbirine — vuruyor, gözleri yaşarıyor, sıkılan yumruk- larmı dizlerine vuruyordu. Beatris babasının boynuna sa rildi: | — Ağlama babacığım, bir ıey'! kalmadı işte... Palermoya da ge -| lecek değil ya?.. — Sicilya dükası prens Ojen, sahiden mert bir adam... Eğer o beni her zaman koruyacağına söz vermemiş olsaydı içim rahat et mezdi ve o alçak bizim ardımız. cehenneme kadar bırakmazdı. — Elbet babacığım, eğer ya şıyan insanların çoğu kötü olsa - | lardı bu din çoktan batardı. Hay | No. 7 Kızıl Kadırgada herkes hazırlandı: Savaş vardı! Bir gün ve bir gecedenberi do laştığı yollarda bir tek — tekneye tesadüf etmemişlerdi. Buna canı sıkılmamış değildi. Hiç olmazsa bu av biraz yağlıca olaydı. Kasaranın üstüne çıktı. Şimdi karşıdan gelen Kadirga yı daha iyi görüyordu: — Güneşi arkamızda bıraktı- ğımız için kadırganın teknesi bir karaltı gibi görünecek ve be- ni çabuk tanıyamıyacaklar... Diye düşündü. Bunda haklı idi. Sahiden, ge len Kadirga yolunu değiştirme mişti. Fakat her ihtimale karşı Sicilya sahillerine yakın bulun mak için manevra yaptığı görül- dü. Hüsmen reis, dümen tarafına haykırdı: — Koca Memiş, çevir dümeni.. Şu tabansızdan önce kıyıya yak- laşmalı, yolunu kesmeliyiz. — Başüstüne reis... Hüsmen reis, — kumandalarına devam ediyordu: — Vardiyan, iş başına... Son hızla ileriye gidiyoruz. Gözünü aç... Şimdiye kadar alduğu gibi bunu da elden — kaçırmıyacağız Dalyan, top başma... Herkes yer- H yerine... Savaş var.. (Devamı var) —a Doktor mesmamaz Horhoroni Eminötü Valide kırathanesi yanında Telefon: 24131 messe> Diş Tabibi —ğ Mehmed Rifat Atay İstanbul Belediyesi ı===,, nakletmiştir. lhım. Deniz güzel... Bu kapalı ve daracık yerde sı kıldın... Haydi, açılırsın... Düşün me artık!.. Güzel Beatris, yaşlarını dantelli bir mendille sil di ve koluna girdi | Ikisi de yavaş yavaş güverteye çıktılar. —ei Yağlı parça Grandi direğindeki — vardiyn,| avuçlarını boru gibi yaparak ağ - zına dayadı ve Hüsmen reise doğ | ru haykırdı: — Reiş, — provamızda bir ge- üsmen — reis , ayağa kalkt-.| Söylenen tarafa baklı. — Ufukta | bembeyaz bir yelken göründü. babasının göz |