HABER — Aksşam Posfasr 18 11 MAYIS — 183> Bir saat satın almadan evvel Bütün dünyada meşhur REVUE saatlerinin Yeni kolleksiyonunu göstermesini saatçinizden isteyiniz. Bahçekapı Taşhan No. 19 , E. NEŞ'ET KiNiN KOMPRiMELERi SITMA, GRiP, NEZLE Bir tek Kinin Komprimesi sizi bü- tün bu hastalıklardan — kurtarır , Eczanelerden Kinin alırken daima 2 lik zarf ve yahut da 10 adetlik tüpler içerisinde EŞ'ET kinini israrla isteyiniz Deposu: Ankara Cad. No. 88, İstanbul. Umumi deposu: İstanbul, HMA KIİYE EZIRAAT BANKASI JUVANTıN Kanzuk Eczahanesi Müstahzera « istanbul Belediyesi ilânları tından: Saçların sabit ve tabif renklerini Cihangir yangın yerinde 5/17 adada 205/1 harita numarada 0,75| iade eder. Kumral ve siyah renk - santim yüzünde ve 27/25 metro murabbaı sahasındaki B. Mali arsa-| lerde tertip edilmiştir. Ter ve yı - Ya 233 lira 75 kuruş kıymet tahmin olunarak satılmak — üzere açık| kanmakla dahi çıkmaz. Daima sa- arttırmaya konulmuştur. Alâkalt olanlarla satın almak istiyenler | bit kalır. Yegâne zararsız ve sıhhi 17 lira 54 kuruşluk muvakkat teminat makbuz veya mektubile bera -| 549 boyalarıdır. Tanmmış decî:u T ber ihale günü olan 18—5—935- cumartesi günü saat 15 de Daimi| nelerle itriyat mağazalarında encümende bulunmalıdır.. — (B.) (2338) n Binbirdirekte ve Şerefiye caddeleri arkasında Belediye merkez | MüpyetftililitiyygıtiittERAap gop Pa yyyayıi Ğİ ggg binası karşısında 15 metrelik yol üzerinde Belediye malr 205 metro /'—" 90 santim metro murabbar sahasında 13,5 ve 15,25 metro iki yüzlü HABE n' e 3harita numaralı arsanın metro murabbama 17 lira kıymet konulan ( söülem 66 arsa satılmak üzere açık arttırmaya konulmuştur. Şeraiti anlamak ü- zere her gün levazım müdürlüğüne müracaat etmeli, arttırmaya gir - mek için de 262 lira 53 kuruşluk muvakkat teminat makbuz veya Mektubu ile birlikte 20—5—935 pazartesi günü saat 15 de Daimi encümende bulunmalıdır. — (B.) (2409) . SPOR POSTASI | ö& ”a Memleketimizde ve ecnebi memleketlerinde bütün spor ve gençlik hareketlerini ve sporcu gençliğe verilmesi lâzım gelen yeni şekiller hakkımndaki yazıları muntazaman takip etmek iste- yenler münhasıran SPOR POSTASInı okumalıdırlar. Her yerde fiaı 5 kouruştur. mutlak okuyunuz. Dapa BiRik T iREN RAHAT-EDER S Nn ” ü : ödü — aSi — RAGASTANIN OĞLU — 108 rız —RAG'Tİ'H'TN OĞLU — tarı! demek için kendisini hiç çağır- miıyordu, Fakat, nereye gitmiş olsa gözlendi- ğini hissediyordu. Bütün çıkacak yer- lerin muhafaza altında bulunduğunu anladı. Bir kere her zaman yaptığı gibi çık- mak için kayıtsız bir tavırla kapıya yaklaştı. Krakol Subayı yanıma gelerek: — Mösyö! Lütfen geri — dönünüz! dedi. Bu “Mösyö,, sözü Tribuleye pek tuhaf ve mühim görünerek hakkında verilen emirlerin ciddiliğini ona an- Tattı. — Ya dönmezsem? — Sizi derhal yakalatmağa mecbur olacağım. — Ya kendimi yakalatmazsam? — Klteımı karnmıza sokacağım, — Sen yaman bir Subaysın! Bari kanburumu del!. Bak sana söyliye- yim gerçi oldukça biçimsizsem de bu yamırı yumru vücudun bence büyük bir ehemmiyeti vardır. 'Tribule maskaraca bir korku gös- tererek oradan uzaklaşırken — kahka- halarıa gülen zabit: , — Tavallı Tribule! Onu öldürmeğe hakıkaten acırım, Fakat nıuıedo'rıııııl © benden çok acıyacak! dedi. Bundan sonra Tribule akord ettiği | kemanmı alarak odasından çıktı. Luvr- da dolaşmağa başladı. Birinci Fransuva yıktırdığı eski DLuvr'un yerine yapılan yeni binaya geçti, Otuz kadar amele palangalarla gekerek iki büyük heykelli sütunu ye- rine koymağa çalışıyorlardı. Bir adam kendilerine nezaret edi- yordu. Tribule ona yaklaştı. — Jan Gujon usta! Bunlar ne gü- zel taşlar! Siz çok mahir bir adamsı- nuız., Ne olacak gu sütunlar?.. — Şu yontma taş sırası var ya! İş- te bu sütunlar dikildikten sonra o da bunun üzerine konarak muhteşem bir balkon yapılacak, — Mahir kaleminizden çıkan bu sü- tunlar Fransa tahtı için de dayanıla- Nl;cek sağlamı bir yer olacak mı us- ta Jan Gujon bu sorguya hayret ede- rek cevap vermedi. Yalnız: — Delileri dinliyenler delilerden daha delidirler.. diye homurdandı. Tribule, alçılar, direkler ve taşlar- la dolu yerlerden geçtikten sonra sa- rayın Sen nehri kenarrıda bulunan 1ssız bir yerine geldi. Tribule bu gizli kapıdan Birinci Fransuva ile birlikte geceleri bir çok defalar çıkmıştı. Bu kapıdan çıkılınca ihtiyar kavak ağaçlarmın bir ea üzerine dizildiği sahil bulunuyordu. Bu kavak ağaçlarının altında da kayıkçıların, yolcuların, saletların iç- ki içtikleri ahşap bir meyhane vardı. Eğer Tribule bu anda sahilde bu- Tanmuş olsaydı çok tuhaf bir şey gö- Tecekti. Çünkü bu sefil meyhane gemici. lerle değil, uzun kılrelı, korkunç yüz- lü serseri kılıklı adamlarla doluydu. Bundan başka bu ipten kazıktan kurtulmuş adamların arasında bulu- nan üç Jantiyom serserilere sırayla para dağıtıyorlardı. Eğer Tribule bu — Jantiyomların çıkmalarını beklemiş ve bir müddet kendilerini takip etmiş olsaydı şu sözleri konuştuklarını duyacaktı: — Onun geleceğinden emin misin? — Dün geldi.. Şurada bir saatten fazla dolaştı.. Bu gece niçin gelmiye- cek! Birdenbire keseyi ayaklarının dibi- ne düşürdü. — Kızım! Madam ben bu altınları ne yapacağım! çünkü artık kızım yok — Marjantin, sana — söyledim ya! Kızını sana iade edeceğim.. Bana inan- mıyor musun? Deli, Düşesin iki elini tutarak göz- lerini onun gözlerine dikti. — Siz kimsiniz? — Ben kim miyim? Dinle — Marjan- tin. Ben de senin gibi belki senden de | çok ıstirap çeken bir kadınım! — BSiz de çocuğunuzu mu kaybetti. hiz! Düşes başını salladı: — Dinle! Sözlerimi — anlamağa ça- lış! Bluvayı hatırlayor musun?. Bluva mı? Oh! Bana Bluvadan bah- setmeyiniz! Oh.. Lokanta! Jantiyom- Jarrn kahkahaları! O müthiş — korku ve ıstırap gecesi !.. Hayır, istemem ! Düşes Marjantinin elini kuvvetle sıktı.: — Mesuddun! Seviliyordun! Ya- hut öyle sanıyordun! Biliyorum, sen de seviyordun Marjantin! Çünkü seni gözetliyor, adım adım-takip “ediyor: dum. Her sözünü işittim, her hareketi- ni gördüm, Evet — Fransuvaya karşı beslediğin aşk çok samimf ve candan- dı. Deli kinli bir sesle: — Fransuva! Diye homurdandı: — Evet Fransuva! — Sevdiğin ada- mın henüz kim olduğunu bilmiyordun. İşte felâketine bu sebep — oldu. Za- vallı kız! Gençliğini mahvettin. O ha- yatın böylece uzayıp gideceğini satı- yordun! Daima mesut olacağım diye düşünüyordun. Bunları hatırlıyor mu- sun? Marjantin içini çekti. Yavaş sesle: — Beni çok üzüyorsunuz! dedi. — Görüyorşun yal Seni tanıyorum. Fakat sen beni tanımıyorsun! . Dinle Marjantin! Bir gün Bluvada aşkınıza yuva olan küçük evinizde — sevgilini bekliyordun! Yazın başlangıçlarında idi. Hava çiçek kokulariyle doluydu. Sen bu kokuyu içine çekiyor, ara sıra sevinç vegururla gülümsiyordun. Çünkü karnında bir kımıldanma du- yuyordun.. Marjantin ana olmak üze- reyedin! Geçmişin hatırlanmasile büyük bir acı içinde inliyen zavallı deli: — Busırada karşına bir kadın çıktı... Düşes Detamp — tereddütle durdu “bu kadın bendim ,, sözünü ilâve et meğe cesaret edemedi. Marjantin bağırdı: — Bir kadn mu?. Oht! Onu bütün ömrümce hatırlıyacağım. Gü- Tüşü beni buz gibi dondurdu. Gözlerin- de şeytanca bir ışık yanıyordu, — Bu kadın âşıkmdan sana bir mek- tup getirdi. Aşıkın artık seni sevmedi- ğgini, ve bir daha görmek istemediğini bildiriyordu! — Oh beynimde neler oluyor? Bak şimdi her şeyi hatırlıyorum! Oh! Dü- şüncelerim! Ölüler mezarlarından çı- kıyorlar sanki.. — Kadın sana mektubu okuduüğu za- man —çünkü sen okumak bilmiyor- dun— deli gibi bir halde sokağa fır. Tadın. Ona rastgelebileceğini umdu- ğun her yere baş vurdun, Bu srrada karnında şiddetli ağrılar duymağa başlamıştın. Aksama doğru bir lo- kantanın önünden çılgıncasına geçer. ken birdenbire yere düştün, Seni a- dim adım takip eden 6 merhametsiz kadın lokantacıyı çağırarak para ver- di. Seni bir odaya naklettirdi. Marjantin gözünün önünde canla-