BİR ASLAN Köpek gibi uysal biri hale getirilebilir mi ? PBariste geçen garip bir hadise Parisin en şık mıntakası olan Şanzelize'deki büyük otellerin bi- rinde oldukça tuhaf bir hâüdise geçmiştir. Oda hizmetçilerinden bir kızcağız yukarıdan alt kata i- nerken göz yaşlarını kar gibi be yaz önlüğünün eteklerine siliyor, bir taraftan da kendi kendine gü- lüyordu. Aşağıda otelin müdürüne ve çevresini saran arkadaşlarına çok korktuğunu ve bunun için ağla makta olduğunu söyledikten son ra, İkorkusunun sebebini anlatmış tır. Sabahleyin 104 - 105 numaralı dairoden zille verilen emir üzeri - ne kızcağız zengin bir — kahvaltı tepsisini çıkarmış; ancak bu tep - sido iştahr davet eden muh(elifı rTeçollerle tereyağı tabakları ara - sında kocaman bir parça çiy et gö- rünce biraz şaşırmış ve bir akşam evvel geç vakit gelmiş olan — bu müğşterinin tuhaf huylu bir kişi ol duğuna hükmetmiş. Fakat odanın kapisi şöyle yarı açılınca kızcağız çığlığı basarak gerisin geriye koşmuştur. Çünkü odanın tam ortasındaki geniş bir sanapaye kıvrılmış olan kocaman bir aslan kapı açılır açılmaz ka .' fasını dikmiş, açtığı müthiş ağzın- dan ipizi ve keskin dişlerini gös- borzclğ... Kızın çığlığını duyan arkadaş- ları başıma üşüşünce, otel misafir- leri de gürültüyü merak — ederek başlarrmı kapılarından dışarıya u- zatmışlar, bunun üzerine aslanlı dairenin sahibi üstünde pijaması olduğu halde hizmetçilerin toplan- dığı yere gelmiş ve kahvaltısını hâlâ elinde tutan kızı yakalıyarak: — Korkmayımız.. Benimle be - raber geliniz! Demiş ve odasına götürmüştür. Aslan şimdi halıların üstüne uzan- mış yatıyordu. — Lea gel buraya bakayım.. Bu güzel kızı ne diye korkuttun? Hay-| di elini uzat da tanış! | Mösyö Kemmerik böyle söyli -| Yerok hâlâ titremekte olan Mat " Mmazel Mari Şnayderle Leayı — ta- nıştırmış, hattâ matmazelin im - dadına koşatı arkadaşlarını da bu hayvanlar kraliçesine takdim Emiştir. Lea denilen bu dişi aslan bü - tün hom cinslerine benziyen ale - lâda bir yabani hayvan olmadığı &ibi Mösyö Kemmerik de bir le'!' van terbiyecisi değildir. | Almanyada en çok çocuk ba- bası şampiyonluğunu kazanan M. Kemmerike bundan altı yıl cvyel henüz yeni doğan bu aslan be.f!ıye edilmişti. Küçücük yavruyu Önce bir emzikle büyütmüş, sonra da bir köpek nasıl yetiştirilirse tıpkı 9 terbiyeyi vermiştir. Bu zat Lea- yı kendisiyle ayni odada yaşama- Sa, gittiği yere arkasından gitme 8e ve her sözüne itaat etmeğe alt$- tırmıştır. Sonra arkadaşları onu Berlinin lerinden birinde aslaniyle “HABER — Akşam Postasr Lea ile sahibi beraberce yemek yiyorlar!.. dırmışlardır. Az zamanda Leayı halk tanımış ve sevmiştir. Bunun| ! birlikte vumaralar yapmağa kan-! üzerinc M. Kemmerik bütün Al-| mazxıyada çok riuvaffakiyetli bir Şimdi de Paris kabarelerin/2 ve dansınglerinde kırbaçsız ve demir kafessiz olarak marifetlerini göstermeğe gelmiş bulunmaktadır. Lea sahibiyle birlikte ayni ma- Daima — değişik — heyecanlardan zevk alan bazı zengin «por metaklı- ları Afrikanm balta girmemiş orman- larmda vahşi haYvan avlarından da artık kanıksaymca heyecanlarını ta- zelemek için engin kunç köpek balıkları avma çıkarlar. Günlerce ve hattâ haftalarca açık de- nizlerin dalgaları ve fırtmaları için- da hayatta mesut olarak doğan bu in-| | ganlar âdi bir balıkçı hayatı sürerler- Sırf bir balık tutmaktan duydukları zevki yerine getirmek için dünyanın masrâfından çekinmezler. — Onların bütün emelleri yeni bir heyecan duy- mak ve onun verdiği zevki tatmakta- dır. k İşte bu kabil balık avları bilhassa Meksika körlezinde ve Floride sahil- lerinde çok rağbet görmektedir. Fakat asıl meraklılar, Yeni Zelan-| diya sahillerine vo Okyanos yarıma- dalarma kadar gitmekten bile çekin- mezler. Çünkü köpek balıklarının en kar-| kunç cinslerini bu denizlerde bulmak kabildir. Bu havalide yaşıyan köpek| balıkları denebilir dünyanın en tahripkâr ve tehlike mavarlarıdır. Tabiat güYa bunları her şeyi parçalıyarak yutmak için y vatmıştır. Ona öyle Dir vücut vermiş tir ki bugün eu içinde — yüzdürmek için bir âlet icat edilmek istenilseydi bundan daha mükemmel bir nümune ne bulunabilir, ne de yapılabilirdi. Köpek balığı vücudunun şekli, suy gayet kolaylıkla yaran burnunun siv- riliği, kanatlarının kuvveti, dümen wazifesini gören kuyruğu — veni- hayet bir çelik yaY kadar müteharrik kemikleri sayesinde suyun içinde o derece çevik ve seri hareket eder ki hayretten şaşmamak kabil değildir. Bu müthiş cenevarlar en seri vapur: denizlerde kor- | öndekiler zoru gelip kırılsa | larlarmış. sada yemek yemektedir. Nitekim burada gördüğünüz resim Paris! Sair foto muhabirittarafından çe-| kilmiştir. Lca polis köpekleri gibi sahi - bine birdenbire yaklaşanlara kız- makta ve derhal dişlerini göster - mektedir. Efendisinden küçük bir azar işitince hiç homurdan - maksızın hemen masanm altına kaçarak yere kıvrılmaktadır. ler ve önlerinde dolaşarak — onların süratiyle alay ediyor gibi yüzerler: Malik oldukları silâha gelince bu- mek en doğru söz olur. , y koyduğumuz fotoğrafa dikkatle bakı- nız. Gördüğünüz dişlerin herbiri çe- lik bir kama kadar sivri ve keskindir. Bu korkunç dişlerin arasına — düşen, hiçbir cisim için kurtulmak imkânı yoktur. Bu dişler birkaç saf üzerinedir. Ve tabiat bunları o şekilde yapmıştır ki ikinci saftakiler uzayarak hunların yerine ge bek balıklarmın — hazim ci- akıllara hayret verecek derece de sağlamdır. — Mideleri, ifraz ettiği kezzap kadar yakıcı ve kuvvetli bir acide sayesinde ne olursa, taş toprak, kemik, tahta ve hattâ demiri bile eri- tir. Buna mide demekten ziyade erit: me makinesi demek daha iyi olur. canavarm avma ç ayular heyecan çok ir hareket veya ma malolur: İşto bu müth büyüktü manevra insanm İ Çok heyecan veren avlardan bir i de kılıç Dalığt avıdır. Fakat bu kılıç balıkları bizim denizlerde tutu- lan en büyük kılıç balıklarmdan hiç değilse iki üç defa büyüktür. Yalmız kılıcının uzunluağu üç metreyi geçiyor- muş. Var kıyas edin siz, öte tarafını.. Bünluarın fena bir âdetleri varmış: Suyun üstünden silkinerek havaYa fır- Kılıçları 6 kadar kuvvet- li imiş ki bir darbede koca sandalları deler ve öte tarafma geçermiş. Hattâ British Müseumde beş alır santimet- re kalmlığında bir balıkçı teknesini ' Aelen bir kılıç balığımm tahta ile bir- | | | | | | | | Londradan yazılıyor: Londra hayvans Regent park bilhassa p siniz.. Bunlar henün i ler, En y ) sini İngiltere veliahtr tmisti. Dünya badar para şle kaza'ndık hediya zanıyotlar, para hem kendilerizia besl yarıyot, hem “Hayvanat c tetkik masrafmıt ç I Raniniz h dan övvel 3ö man hayvancı i,, nin zmesine| eliza ki, bu “koca- — kendisi daha pek | taze ve çocuk olduğu için böyle di - | yoruz — 1922 yılmdanberi her - yaz | mevsiminde 30.000 ziy lar, " Şimdiye kadar 400.000 kişiyi sır-| tında taşımış demektir. I Hayvanat bahçesinin bütün fille- için fil sırtma ri, keyif ve hey binmek istiyenlerden para çıkarır. Köpek baliği avı Amerikalı zengin sporcular arasında bu av modadır larm yanından bir tarpil hızıyla geçer- Okyanus denizi kılıç bâlıkları işte böyle havaya fırlarlar.. Tikte kılıcı teşhir edilmekteymiş, Küçüklerini bizde ağ ile tuttukla- | rı bu balıkları oralarda çelik oltala Ja tutarlarmış. İşte hu yüzden av çok tehlikeli olur ve bu nisbette de I amatörlere zevk verirmiş.. Sadli Karsan retçiyi ağır -| Hayvanat * bahçesinde 400.000 kişiyi sırtında taşıyan sevimli bir mahlük! Her bhiniş, İngiliz parariyle üç pe- nidir.. Rani, bugüne kadar hayvanat bahçesine 5000 İngiliz lirası para ge- türmiştir, Böylece Rani bu kadar zaman için- de en çok para kazanan ehi fil olu- yor. Rani daha pek genç olduğu i belki daha yarım astr, — eğer Bi takdirde — Londranm yük, fil üzerinde b keveslisini n ecek, bir usta se- yit ardında ihtimamla dolaştıracak- tır, Londra meşhur f etinin dârt , diğer ikisinin de i» simleri Koko ve Sallidir. İkisi de 1923 de h lerdir. Koko bal rağmen, daha çocuktur denebilir. 17 yaşmdadır, Kokonzn tam ismi “Mo - Kov « 'akat Londrada Koko diye der Fillerin en zekisi sa- Meselt, bir patatesin içine bir bakır bara trarak ona veri sine sia çebine koyar. Hayatında bir defa, bir parayı pa- tatesle bezaber yutmuştur. Bu du çok zaman evveldi. Dört £ Hira Kul daşları araorada pek genç sayılama- makla beraber, Londra bahçesine en sonra gelen fildir. Hira Kulli bundan yedi yıl önce Londraya gelmiştir. Bumumla bera- ber, ustalıktan yana, arkadaşlarımdan hiç geri kalmayışı hayret vericidir- Filler, umumiyet itibariyle hay- ret verici mahlüklardır. Hafızaları kuvvetlidir. Bununla beraber, bil - dikleri bazr oyunları, — her ilitimale göre unutmalarımı da göze alarak — olur ya.. Biz insanlar bile unutuyo - ruz — onları kış mevsiminden sonra, bir imtihandan geçirirler. Bütün nu- maralarrar tekrar ettizirler. Bu fillerin hiç zalımet verdiği gö: içtir. Ancak, bazan yeni bo- 3p seneti, yahut bir oto- * yol Üüzerinde onu biraz ürkütürse de, seyisin kontrolü Baye- sinde der'ral kendino gelir. len- dördüncüsünün —adı 30 yaşmdadır. Arka- Yalnız içkiye merakları — vardır. | Bir gün bu fillerden biri, üzerinde | birkaç çocuk ve kadım taşımakta iken yolda birden durmuştu. Seyis aşağıya baktığı zaman ne ;:fiğ!—ün! Boş bir ço cuk arabasının içerisine her ne müna- sebetle ise koturlmuş bir konyak si: Za uğraşıyor. Fillerin çocuklara karsı muamele-, leri de dikkate değer, vermedikten beş öğüne ve hortumuayi ndra hayvanat bahçesindeki fil- yetlerinden birkaçını söy- onra, nasıl — bakıldıklarını da anlatabilirim. Birkaç haftada bir, ayak tırnakla- varulur Her Ve bilhassa kı- gın, çatlar: 'ye sağrısı yağlanır.. Londranın dört meşhur filinin pa: hası 2000 İngiliz lirasıdır. Fakat kim: se de bunları satmak isteği — yoktur. Çünkü son on sene içinde üstüste 15 bin İngiliz Krası kazandırmışlardır. * * &