ı)ıiıîğ_ıaas : YERLi MALI GISLA VED Dünyanın en sağlamı LASTiKLERİ HASRETLE-TAHAYYÜL:ETTİĞİN GENÇLİĞE Gislaved Yerine başka marka veriyorlar. Aldanmayınız. . enıs 4 GISLAVED Markasına yak kaplar dükkat eai Türkiyenin yerli Mallar Pazarlarında ve umum kundura satan mağazalarda arayınız. M ÇÜOLMR BUNU: TEMİN :EDER; - Ha ve Ademi iktidarı giderir. Eczanelerde bulunur, Fi- yatı İstanbulda — 150 — kuruştur. Adres: Galata Posta kutusu 1255 menamana Doktor mazaaman Horhoroni Eminönü Valide kırathanesi — yanındı 'Telefon MI3I Minora Traş Bıçağı lerkesin bıçağı ismiyle maruftur. | Yekmil Buenos Ayres ahalisi | MİNORA tıraş bıçağı kullanır. 10 adedi 35 kuruştur. Her yerde | satılır. | ğ LAi ü KİMYAGER HUSAMEDDiN İdrar, kan, kazurat ve ticaret tah- illeri yapılır. Eminönü, Emlâk ve Eytam Bankas: karşısında İzzet bey Ü ea b VV — g GAENRU aN gg PY aai B FT aeT ıııııımw; YENİ ÇIKTI Alafranga ve alaturka YEMEK ve TATLI KiTAB! Hergün pişecek yemeklerin ve tatlıların listesim — ve yapılıç.erın 1 bu kitabda bula caksınız Satış yeri; İstanbul Ankara caddesi No. 157 Inkılâb Kitabevi” “UNN, DOKTOR .. Kemal özsan ; — Ürolog — Operatör Bevliye Mütehassısı Kraköy — Ekselsiyor — mağazası yanında. Her gün öğleden sonra Ciltli 125 Eciltsiz 100 HABER — Akşam Postasr Kalamışta satılık Kalamışta iki tramvay hattı a- rasında üç buçuk dönüm mütenev- vi ağaçları olan bir bahçe orta : sında on oda, iki salonu, asri kon- foru havi yeni ve içi dışı boyalı vâsi nezaretli bir köşk satılıktır. . « » Göztepede Rıdvan Paşa cadde- sinde, Erenköy Kız Lisesi karşı - sında takriben bir buçuk dönüm- lük bir arsa satılıktır, hastalara açık hastahane. broşlir gönderilir. 2.den 8 - e kadar. — Tel: 11235 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından: Hissedarlarımıza 1934 senesi için her tek hisse itibarile ve. rilmesi hissedarlar umumi heyetince onanan 495 kuruşluk safi kârın dağıtılmasına başianmıştır. Hissedarların Merkez Bankası Şubesi bulunan yerlerde 1 Ma- yıstan itibaren doğrudan doğruya Şubelerimize ve başka yerlerde de 15 Mayıstan itibaren Ziraat Bankası Şube ve- ya Sandıklarına müracaat etmeleri rica olunur. (2277) SECRETİTETTETEEZTEKCETERNEDUDDTÜZDEDERLEERİ LAT TENDİZİTNİDDNN ! Doktor Ahmet Asım 'Ortaköy Şifa Yurdu Tramvay yolu, Muallim Naci cad. No 115: Istanbulun en güzel yerinde geniş bir park ortasında her türlü asri xonforu haiz çok temiz, fiyatları çok ehven ve kadın erkek her — türlü Yatak fiyatları iki liradan iti baren Doğum ve kadın ameliyatlarıyle apandisit, fıtık, venzer ameliyeler için hususi, fiyatlar, arzu edene fiyat 'Telefon: (42221) a l | bunlardan köşk Göztepede ve Kıztaşında arsa Kıztaşında Sofular caddesinde Dörtyol ağzında Fatih — tramvay durağının pek yakınında 702 met- re murabbar ve üç caddeye yüzü olan, etraft tamamile mamur bir arsa satılıktır. Talip olanların Beyazıtta Sa - raç İshak mahallesinde Fermanlı sokakta 41 numaralı hanede Bay Şevkiye müracaatları. ARRSEETEE. basur ve buna listesi ve GESREZDMIRDZDNM MN BO — RAGASTANIN OĞLU - — DAGASTAMTY CÜU e TT gi niyer lokantasında zarla genç düşesi paylaştıkları sırada, Luvr sarayına bi tişik dar sokaklardan — birindeki bir evde tuhaf bir vaka geçiyordu. 'Tenha ve herkesten uzak bir odada üç adam konuşuyordu. “Daha doğrusu bunlardan birisi kol- tukla oturmuş olarak söz söylüyor - du. Diğer ikisi de ayakta durarak ih- tizdajı,bir tavırla bu söyliyenleri din Bysrlardı. * : Oturân adam kuvvet, — cesaret ve katüiyeti her yerde duyulmağa .bıylı- nan muhterem Papas İgnas dö L yola idi. : Ayakta duranlarsa alelâde 'ilu ki- giydi. Birinin ismi Tibo, — öbürünün Löben'di. Bunlar şehirde olsun, Üni- versitede olsun, biraz tanınmış kim- selerdi. Hattâ Maro onları — biraz da hiciv etmişti. Her ikisi de etine dolgun, iri karın- lı, bacakları ve kolları kısa, — mürai, tombul yanaklı hakik! keşiş örnekleri idiler. Loyola, iki papası kendisine tavsi- ye eden mektubun okunmasını bitir- mişti: — Pek âlâ! Zaten din uğruna yı:ı. k bir iş için iki zeki ve cesur ada- '::İihnyınıı yardı. Kardeşlerim, si- zin böyle olduğunuzu söylüyorlar. Keşişler şişman karınları müsaade ettiği kadar eiilertl;' L — Allaha çok şükür!? dediler. — Loyola ayağa kalkarak düşünceli bir tavırla biraz dolaştı. Sonra gelip du: iki keşişin karşısına dür ÖL —î)ı'şı:ln menfaati, Allahın büyük lüğü uğruna yalan göylemek günah- mıdır, değil midir? — — | Lüben ile Tibo bu ımı?ıı mı:î(p::tı: kendilerini bir tuzağa düş r' K diğini sanarak korkuyla bakışt Lüben ceyap verdi? — Bilmiyoruz Per! — Pek âlâ! Üyle ise bu andan iti- baren öğreneceksiniz? Dinin menfaati ve Allahım büyük- lüğü uğruna yapılan hiç bir şey gü- nah değildir. Görüyorsunuz ya hiç bir şey diyorum... Hattâ hırsızlık ve ka- tillik bile... Keşişlerin hayreti korkuya döndü. Loyola şiâidetle devam etti: — Evet bunun — bilinmesi lâzım! Mesihin ve Meryemin şan ve gerefi uğruna her şey caizdir. Maksat ha-> yır olduktan sonra mütacaat oluna- cak her vasıta vacibdir. İşitiyor musu- nuz kardeşlerim?, — Işitiyoruz pederimiz! — Anlıyorsunuz ya? — Anlamağa çalışıyoruz Loyola iki keşişi sarartan korkunç bir tavırla bağırdı: — Vakıt yaklaşıyor... Din ve kilise tehlikededir. İsanın akideleri — inkâr ediliyor. Dinsizlik her yerde baş güs- terdi. Meryem Anamıza küfür edili - yor. Mesihe iftira olunuyor... Din kan ağlıyor. Tibo ve Lüben bit müthiş önsözün neye varacağını bilmeden — başlarını sallryorlardı. Loyola heyecanla geziniyordu. Vahşi bir muharip yüzüne benzi- yen çehresi bir müddet şulesile par- lıyordu. İki keşişin orada bulunduğunu w nutmuş gibi dolaşarak söyleniyordu: — Söyleyiniz! Biz neyiz? Askerle- riz, Başka bir şey değil! İsanı as- kerleriyiz. Meryemin askerleriyiz. Sen Piyerin — kurduğu din binasının et- rafında onu koruyan yüksek müdafi- leriz. İşte bizim vazifemiz — budur. Daha ne diyeyim! Böyle hep müdafaa da kalmakla mı iktifa edeceğiz. Ha> yır, hayır... Artık bu korkaklığa lü- de Argo'lardansın. Tam bir serseri ço- cuğusun! Genç olmakla beraber Ha- şarat Yatağında iyi bir nam kazandın, Bu namı Krallığımızın dıişında — da tanıttır! İşte bizim adamlarımız gö- zünün önünde... Ne yapıyorlar?.. Gece olunca evlerinden çıkarak Parise gi- diyorlar, ertesi sabah geri dönüyor- Jar.. Cepleri para dolu olarak.. İster- sen bu kahramanlardan birine yalva- rayım da sana, düşman memleketinde gece harp etmenin sanatini öğretsin ! Lantene anladı. 'Tuhaf bir heyecan nltüst etti. Evet, o cingenelerdendi, Argo idi, bir külhanbeyi, bir serseri öyle mi.. — Haydi cevap ver?,. — Jipsi Ana.. Tereddüt ederek durdu: — Bana bugün niçin Jipsl Ana di- yorsun?,, Şimdiye kadar her zaman ahne derdin! Evet niçin... Delikanlının Jipsiye olan bağlılığın. da bir sarsıntı mı olmuştu? O da bilmiyordu. Bu söz birdenbi- re dilinin ucuna gelmiş o da söylemiş- ti. Jipsi ona hakiki bir istirapla bakı- yordu. —Artık senin annen değil miyim? Delikanlı kadını hüzünlü bir bakış- la süzdü. Onu teselli etmek, kucakla- mak istedi. Fakat elinden gelmiyordu. 'Tekrar gayri ihtiyar? olarak: — Jipsi Ana! diye mırıldandı. Çingene karısı acı bir gülüşle de- Tikanlının elini bıraktı. Heyecanlı za- manlarındaki ağır ve ciddi sesiyle; — Beni dinle! Sen benim oğlum- sun! Gerçi benim soyumdan değilsin, seni ben doğurmadım. Karnımda ta- şımadım. Fakat benim oğlumsun, ba- düşüncesini ban fakir bir adam olduğundan seni bıraktı. Annen sen doğduktan üç saat sonra olmuştu. Ben seni aldım, bü- yüttüm, Son derece sevdim, Hattâ Manfred'den fazla sevdim. Ne diye- yim, Manfred acıyarak büyüttüğüm bir yabancıydı. Fakat sen, Lântene, sen oğlumsun! Eyet.. — Oğlumsun!, Sözlerini söyledi. — Bana yapacağın bütün iyilikle- ri biliyorum. Onun için sana öyle de- rin bir minnet ve teşekkür borcu ile bağlıyım ki, ben ölmeden bu bağ çö- zülemez| Jipsi acı bir sesle: — Minnet borcu'ha! dedi.. Üzücü bir süküt oldu... — Anne, teklifinizi de ğim! — Düşüneceksin! Pek âlâ, dinle, ben bir çingene karısıyım! Saçlarım biraz ağarmışsa da henüz — gencim! Fakat öyle şeyler gördüm ki bunu ih- tyarlar bile görmemiştir. Tetkik et- tim. Denedim. Hayatın ne olduğunu biliyorum. Hayat bizim gibilerin her zaman için sefil kalmaları ve bu se- faletten de zenginlerin sandet hissesi olmaları içindir. Bu seni kızdırmıyor mu? Bir kete kendine bak! Kuvvetin, güzelliğin, cesaretin, aklın... Hepsi yerinde! Bu- nunla beraber nesin?.. Bir hiç! Ne olabilirsin... Gene bir hiç! — Bundan dolayı kızmıyor musun? ÖOğlum ben insanları yakından görüp tanıdığım için sana diyorum ki kızmasını —bil- miyen bir insan korkaktır. Fakat sen korkak olma! Neden — korkacaksın!? Bak ben hiç bir şeyden korkuyor mu- yum! Odun yığınlarının göğe yükse- Jen kırmızı alevlerini gördüm ve ile remedim. Sevdiklerimin etleri bu a- teşlerin içinde çızırdarken kendi ken- dime: Benim de etim bir gün böyle düşünece-