KaraMaske -<:EzrF POİlS hafiyeSİ ( X: 9 )un manıt bir sinema seyreder gibi taki, harikulâde maceraları : No. 12 J:etsiniz. edecek, heyecandan heyecana dü 7 YEDİN TAYYAREYİ H A TUŞTUR.SEN ODLATLA.. S v 'ZA M DUŞUs VA ESEDLER SuLU- NAMAMIŞ .. |SEN WALA GÜL- SEN BURAD. PİNEKLERKEN Do;rwv MAR— - OY! y ı ;AR»-- (DOSYALAR DA ooyToRuN RES- Mi YOk , Bapat OMDARAÜ v 53 D HM F ARAB MUNAKNAN YARI: Ş/HAZANACAK! DÜN hülâsosı Polis hafiyesi x : 9 Şikagoya İ giderek yeni bir işe atılıyor. Bu se- fer Kara Maske adında bir haydut la çarpışmaktadır. Haydutlar kent disini bir tuzağa düşürüyorlar. Ve tayyare ile seyahat eden Marlo minde zengin bir adamı yakalt mak icin pusu kuruyorlar.. T8 RAĞASTANIN OĞLU - yacak ve bir çingene karısının yakılmasını seyre gelen halk, benim alevlerin arasında gülümsediğimi gö- recek! dedim. Ölümden — korkmuyo- rum.. Lântane, — sen de korkmüuyor- sun! Bunu biliyorum. Kalbini — tart- tım. Değerini, kıymetini — biliyorum. , ne düşünüyorsun! Teklifimi beklediğim gibi sevinçle karşı - lamıyorsun? Niçin mi?.. Lântene bunu söylemeği çok iste- di. Bir cümle ile, Jipsinin teklif ettiği şeytezden nefret ediyordu. Bu konuşuş nzamadı. Lântlene, teklifi düşüneceğini söyli- yerek savuştu. Hemen Manfredi buldu. Jipsi Ana ile konuştuklarını ona anlattı. İkisi! bir olup düşündüler, tanıştılar, niha- yet Külhanbeylerinden olmıyacakla - rına karar verdiler. Bu sırada Argo krallığında bunla- rın hâkimiyeti artıyordu. Bu hâkimiyet nereden doğuyordu. Argo ve Mısır hükümetleri — men- supları yalnız bir şeye — inanırlardı. | Cesaret! | Halbuki en cesurları Lântene ile| Manfreddiler, f | Onlar bu cesaretlerini bir çok fır-ı satlarda isbat etmekten geri durma a mışlardı. t ! Bir gün sebebi hilinmiyen bir ka-| bahatten dolayı bir fahişe asılacaktı. | Siyaset meydanında bir kaç arkada- şile beraber bulunan Manfred ile Lân tene zavallı kadmı dar ağacına götü- ren askerlerin üzerine birdenbire atıl dılar. Bu görülmemiş ve duyulmamış bir| geydi. Hücum o kadar şiddetli oldu| ki, Idamı seyre gelen ahali birbirine karıştı. Askerler bir isyan koptu ea - narak kaçışan halkın üzerine hücum | ettiler. Ve fahişenin bağlanmış oldu- ğu arabanın yanma — döndiükleri za- man, kadın çoktan ortadan — kaybol- müuştu. Bir gece devriye kolu, Fanfar ve Kokarder isminde kabadayi — taslağı iki fakir serseriyi yakalamıştı. Lân- tene ile Manfred onlara * rastladılar. Ve devriyenin — üzerine öyle bir hü- cum ettiler ki Fanfarla — Kokarder kaçıp kurtuldular. Her iki delikanlı — hakkında buna benzer daha bir çok şeyler söyleni « yordu. Kendilerinde yalnız bir kusur gö rünüyordu. Bu kusur da serserilere göre, çok mühim bhir şeydi. Bu iki kahraman hiç bir vakit gecçen yolcu- ların keselerine dokunmağa tenezzül etmemişlerdi. Fakat kusursuz insan olamaz. 0- nun için serseriler de kendilerince bir tuhaflık saydıkları bu tabinta da x- lıştılar. Serserilerin iki arkadaştan — daha çok sevdikleri Manfred'di. Hakikaten bu ikinci arkadaş büyüdükçe huyları arasında ayrılıklar meydana çıkıyor- du. Lântene daha sakin, daha düşünce- li, daha soğuk kanlı idi. Manfredse, asabi, kavgacı, iddiacı, zampara ve ayyaştı. Lâüntenenin yüzünde felâkete uğ - rayacağını bilen — adamlarınki gibi daimi bir endişe vardı. Bununla be - raber meyüs tavırlı değildi. Fakat i- ginde, yanında daima bir felâket do- Taşıyormuş gibi, bir üzüntü vardı. Manfredse kayıtsızdı. Kahkahası ve şarkısı ta uzaklardan işitilirdi. Büununla beraber çok hassas ve heye- cana istidatlı idi. Duyguları — yavaş yavaş en yüksek derecelere kadar yükselebilirdi. Kendisini çok iyi tanı- yan ve anlayan muallim Raböle: - RAGASTANIN OĞLU ; Si — Bu adam mutlaka kalbinden ya- Talanarak ölecek ve ölürken de güle- cektir. Dedi. İşte bunun içindir ki serseriler ara- sında Manfred daha çok seviliyordu. Onun için canmı seve seve veremiye- cek kimse yoktu. Serserilerin ha-| kiki kralı idi. Tün kralı Triko bile o- na hürmet ediyor ve daha — doğrusu delikanlının bu manevt hükimiyetine sabırsızlıkla katlanıyordu. Şimdi bu bahsin en mühim noklası- mı anlatalım: Acaba bu iki kahraman ne ile ve nasıl geçiniyorlardı? Lântenç için buna cevap — vermek kolaydı. Kendisi meşhur matbaacı Et yen Dolenin ortağı idi, | Bir gün, henüz on iki yaşlarında i-ğ ken bu iki yavrucak sokaklarda ge -| zerek, koşarak, köpi rin öle tara - fında Sent - Feneriev dağı civarm- da kaybolmuşlardı. Tesadüfen bir dükkânın — önünde bulundular. Mevsim yazdı. Akşam olmak üzere| bulunuyordu. Dükkânın kapısı açıktı. Eşikte, tahta iskemlelere — oluran iki adam büyük bir dikkatle üzerle- rinde acayip işaretler çizilen bir par- | şömen kâğıdını gözden geçiriyorlar -| dı. | Ayaklarının ucuna kalkan iki çe- cük hayretle bakıyorlardı. Manfred yayaş sesle sordu: — Bu nedir? Lüntene cevap verdi — Yazılar!... İki adam başlarını — çevirerek zeki bakışlı bu çocuklara — gülümsediler. Bu iki adamdan daha genci Metr Dole ötekisi muallim Raböle idiler. Raböle hayretle yazılara bakan çocuklarla konuştu. Aldığı cevaplara hayran oldu. Dole onları dükkâna solarak resimler gösterdi. Ertesi günü tekrar “resimleri gör- mek için,, geldiler, Ondan sonra ar- tık her gün oraya devam ettiler. Do- le ile Raböle yavaş yavaş bu çocuk « ları sevdiler ve onları okutmağa baş- ladılar. Hiç bir talebe hocalarını on- lar kadar dikkatle dinlememişti. Bil- hassa Lântene hakiki bir âlim kesile- rek henüz icad olunan matbancılıkta ıslahat bile yaptı. Şunu da söylemeden geçmiyelim: Lântenenin matbaacılıkta ilerlemesi » ne Dolenin bir kızı bulunması da tesir etmişti, Bu suretle Lântene Dolenin ortağı olmuştu. Manfrede gelince bu da başka şey- ler düşünüyordu. Aklından dövüşleri, şan ve şerefi geçirerek bunları elde edecek bir hiz- mel bekliyordu. Şimdilik ne ile geçiniyordu? Bu iki delikanlının — Fruadmantel sokağında o kadar iyi olmuyan bir ev- de beraberce oturduklarını söylemiş- tik! Lântenenin kazandığı ihtiyaçlarına kâfi geliyordu. Fakat Manfred ara sıra kazandığı Üümit edilmiyen bir parayı da geçim- lerine ekli; Bazı zengin serseriler, delikanlıdan, kendilerine kılıç talimi öğretmelerini rica ediyorlardı. Manfred nazlanmıyordu. Ve'her zaman dersten sonra cebin- | de bir iki altın bulunuyordu. Manferd bunu kabul ediyor — ve bunda bir fenalık görmiyordu. —3 — PAPAS LÜBEN ve PAPAS TİBO Esse, Sansak ve Lüşatenyeri Devi- < v el YÜŞ ö