2 Mayıs 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

2 Mayıs 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

U U LUS IT(IZI en ai di V “Ehl Bir gün elbet ateşimiz de olacak!,, Eı-&-ıılllül"& Ti Ateş nasıl yaratılı benizli adamın nereden geldiğini kimse bilemedi. e . HABER Fakat bu tayyare- Fakat Tugaçar diyordu ki: — Dünya, yalnız bizim bildiği- miz ve yaşadığımız kadar değil dir. Bu dağların ardında ve kar- şıki buz çölünün ötesinde öyle sa- nıyorum ki daha büyük şehirler, kaleler ve daha çok insanlar var! Tugayın mağarasında toplanan . eüüyende. Bir şeyler arıyordu. Biraz ilerile- — Akşam Postası Tayyare yapılıyor lerde çalışacak gençler az.. Ingilterede şimdi bu endişe başgösterdi cek gençlerin yetişmediği cihetle tayyare — fabrikatörleri arasında| devamlı bir hoşnutsuzluk olduğu İngiliz gazetelerinde okunuyor. 1939 senesinin sonuna kadar İngilterede yapılacak olan tayya- reler mühim miktardadır. Hngilterenin bugünkü hava kuv” weti 1020 tayyareden ibarettir. 1935 in sonunda tayyare mik -| tarı 1170 alacaktır. Bu — mikta- Tekere | CEBİDELİKLER | N Cebidelikler Şahı Açıkgözler Padişahı —— — Ali Cnngldıı bı'ındın goçoıılır NA - Bİ Marika oltasını vermek istemi-| benim.. Ben ona iki yüz kuruş pa * — yordu. Ali ile Demir de kendi iş-| ra verdim de aldım, Bir akşam bu- — leriyle meşgul oldukları için bu bir| nu dükkânıma bir herif getirip ba| — anlık çekişmenin farkında olma-| na sattı. Şimdi onun adı Bobide: mışlardı. gil.. Aslan. Onu kimse alıp götüre- Nasıl oldu? Kendileri bile an-| mez. Buraya gel aslan... $ liyamadılar. Eleni kayığın ufak| — Bu vaziyet karşısında Eleni Ma- — bir sarsıntısiyle kendisini denizde| rikadan medet umdu: bulmuştu. — Marika sen söyle de bana kö” Arkadaşlar arasında yüzmek bi- len yalnız Demir vardı. — Eleniyi| kurtarmak için suya atıldı.. Fakat, en az elli kilo çeken matmazel el- bisesinin ıslanması yüzünden yuır kilo olmuştu. Sandala almak ka- peğimi versin.. — Rica ederim.. Ben şimdi kıy-î bolan Aliyi arıyorum. O senin kö - — peğinden daha mühim benim i * Adım köpeğini alıp gitti. Elenâ bil olmadığı için, Demir, onu çe-| müteessir bir halde başını sallı - — kerek sahile kadar götürdü. l yordu. Marika etrafı arayıp tara - — oba başkanları, ilk olarak ıcılervı ki odun parçasını istedi. Omu iki- Oltaları aldıkları balıkçının ye- rinde bir ateş yaktırdılar ve Elenil | dığı halde Ali Cengizi bulamadı. — — Demek ki gitmiş!. Böyle bir” nin önünde bir karanlığın silindi- ğini görür gibi oldular. Fakat hayalleri dardı. Tugaçarın - sözlerini, kafaları almadı. Yabancı adam gözlerini açmış-! yordu. tı. Bakıyor ve dudakları kımılda- yordu. Gözlerinden ve dudaklarından sonra elleri de krmıldadı. Dört ya- nına bakındı. Bir şeyler merrl- dandı. Fakat ne istediğini kimse anlı- yamıyordu. Herkes birbirinin yüzüne baktı. Bakışlarındaki soruşlar, gittik- çe büyüyordu. Akşama doğru biraz daha dü- . Zavallı, çok bitkindi. —a Kendisini o kadar ıonıuvşı hal de, doğrulamıyordu. Yaşı benzemiyordu. v Elleriyle bir takım işaretler yap- tı. O zaman Barçuk acı acı bışını: salladı: — Ateş istiyor!... Ateş istiyar! Eğer neden ona ateş vermediği - | mizi, onu ısıtarak kummııdı.. » mizi bilse!.. bilse!... Birdenbire mağaranın içini, ö - lümün buzlu nefesleri doldurmuş gibiydi. z 'Tugay arkadaşlarına gene ümit vermek istedi: — Ehi... Bir gün elbet ateşimiz de olacak!... Dedi. * Yabancı adam ateş istemekte israr ediyordu. Üç dört kişi birden, işaretlerle ona niçin ateş veremediklerini an- latmağa çalıştılar. Gene anlamadı. Gözleri şaşkın- istediklerini anlamayınca, hasta- lığına rağmen iyice kızıyordu. En sonra üç dört kişi birden o- nu kucakladılar. Mağaranın önü- ne çıkardılar. Ta uzakta Hazar Hanınm kalesindeki âteşten tüten Jumanı gösterdiler. Kendilerinde ateşin olmadığını ve hâkanın da onlara vermediğirli büyük bir zorlukla anlatabildiler. Yabancı artık hepsini öğren- Mişti. , Dişlerini sıktı ve gıcırdattı. Titriyen vücudunu doğrultur gi-| bi oldu. Sonra gene bitkin bir halde ©-| nu tutanların kollarma düştü. Onu, hayvanların hlll““d"kı." köşeye, kürklere sararak yatırdı- lar. Gübrenin ve hayvan nefesle- rinin sıcaklığıyla bırıı habild | Soluk soluğa, hiç durmadan sürtü- İlcide bir, eliyle, sürtülen yerlere dokunuyor ve tekrar eski işine de- yam ediyordu. Bir aralık nefes nefese, durdu. F Odunun sürtülem yerine Tugayın | eline dokundurdu. Tugay bir cıcaklık duydu. İyice bastırdı. Daha sıcaltı. Gözlerinde, buluttan sıyrılan bir SAa ” n Koneğena uzun uzun baktı. Anlaştılar. Fakat yabancı adam ansızım Bütün aile onun başucuna eğil - | diler. Turakin bu tanımmayan ada- man başını dizlerine aldı. Ateşten yanan ellerini onun buz kesilen ah nmma koydu. Hasta, gözlerini son defa açtı . 'Turakine, Tugaya ve çocukları - ra, dolu gözlerle baktı.. Kirpikle- rinde sallanan iki damla yaşı tek - rar içine çekti ve bakışları ölümün © sonsuz ve korkunç karanlığı ile doldu. 'Tugay, başkanlara haber yolla- dı. Hepsi de geldiler.. Yabancı - nın ölüsünü gördüler ve acıdılar . Fakat en cok acıryan ve üzülen, Tugaydı. Çünkü o, bu yabancı a- damın pek bilgiç olduğunu ve bu ateşsiz ülkeye ateşi — bağışlamak W istediğini anlamıştı. 'Tugaçar, başını acı acı salladı: — Eğer yaşasaydı, bize geldiği yolu gösterirdi ve oradan geriye doğru gider, kurtulurduk. Varsın Hazar han, baykuş gibi yuvasında | tünesin |.. 'Tugay, karşılık verdi: — Yazık oldu. Fakat ben hiç de buradan gitmeyi düşünmiyor - dum. Bizim bir şeyimiz eksik, o da ateştir. Eğer ateşimiz olsa, ülke- miz yüz kat daha güzel olurdu ... Hazar Hanm bir avuç yardakçıla- rı buradan gitmek için yol arama- yı bir an bile anmıyorlar... Barsuk söze karıştı: — Tugaçarm da Tugayın da hakları var. Ben iki doğru yolun ortasında şaşırıp kaldım, Kuçluk, atıldı: — Bilgiclik edecek değiliz.. Ya- bancının elbisesiyle silâhlarını Tu- gay mı alacak?. öi y — (Devamı var) L 5 aei sle ” SD A rm 1936 nın sonunda ise 1310 ve 1939 sonunda 1460 olması lâzım gelmektedir. Almanya ile aşık atmak üzere daha geçen seneden başlamış olan bu beş senelik tayyare imalâtı plâ- mı, hararetle başarılmağa — çalış - maktayken, gençleri de — tayyare imalâtı işine sokmak için heves w yandırıcı yazılar yazılmaktadır. okunuyor.. Bir beyanata göre, tay” ile Demir elbiselerini burada ku-| denbire ve bize haber vermeden... — ruttular.. Ali Cengiz bu dakikaya kadar iki liradan fazla para sarfetmişti. Buruşuk elbiselerle gazinoya giril-| menin doğru olmıyacağına göre kır kahvesinde oturmayı trecih et tiler, Burası kahveden çok — bir meyhaneydi. Açık havada rakı içmek istiyenler buraya gelip otur Bir masa etrafma toplanıp otür-. dukları sırada yanlarımna gelen bü yük bir köpek Marikayı korkut- re müesseselerine bağlı mekteple-| muştu. ve 17 yaşında girecek bir çocuğun 21 yaşında, kendini geçindirebile- cek bir ehliyet ve maaş sahibi ola* bileceği anlaşılmaktadır. Ve bu fabrikatör, diyar ki: »» “Eğer bu. delikanlı yeni bir şe- kil bulur, yahut sürati bir keşif yaparsa, artık kazancına| hudut yoktur.,, Ynuıwn* î öllâNMEk ' ..'.—.-.şâna.:'..'am!,, HABER Akşam Postası İDARE EVİ ISTANBUL ANKARA CADDESI Telgrnt Aöreski İSTANBUL HABER ABONE ŞARTLARI 1 8 6 İf aylık Türkiye: 120 350 660 Benebi: W0 G48 Si$ 1610 İLÂN TARIFES! zahibi ve—î—urıvıı Müdürü: HASAN RASİM US Bazıldığı yer: belki evvelce senindi; fakat şimdi Ali Cengiz şöyle bir döndü. Da- ha köpeği iyice görmeden: * — Bu köpek de kimin? Buranm malı mı? Diye sordu. Ali Cengiz köpeğe dikkatle ba: kınca fena halde soldu, titremeye başladı. Çünkü Bobiyi tanımıştı... Marika vaktin epeyce geçikmiş olmasına bakarak: — Artık gitsek.. diye söylendi. Eleni cevap verdi: — Daha erken değil mi? dedi. Ve bu arada köpeğe dikkatle bakı- yordu: —AL dedi.. Olur şey değil.. E-| vet.. Evet.. O! dedi Marika: t — Ne oldu Eleni? — Ne mi? Köpeğimi, Bobimi' buldum. Bak işte tanıdın mı? Bobi buraya gel!.. Köpek Eleninin çağrışına ehem:- miyet bile vermiyordu, Eleni aya- ga kalktı ve köpeği tutmak istedi. Bu sırada ileriki masalardan biri- ne oturmuş olan zat seslendi: — Köpeğin benim olduğunu söyledim. Sahip mi çıkryorsunuz. — Evet.. Bu köpek benim!.. Adı da Bobidir. Öyle değil mi Marika? Öyle değil mi Ali Bey? A! Ali ne rede? O benim köpeğimi bilir!. Marika da dört tarafına bakın- dı. — Sahi!.. Ali nerede? Ne oldu? | Söyle Demir! Demir cevap verdi: — Ben ne bileyim, şimdi bura” da olsa da olmasa da bu köpek benim.. Altı hafta evvel kaybet - tim. Şimdi buldum.. Almak ve gö- türmek hakkımdır. Yabancı adam kaba bir sesle: —AÂlır msm? diye söylendi. Haydi al da göreyim!. Bu köpek Sen bundan bir şey anlıyor musun Demir? y — İhtimal tiyatroda olduğu gibi sancısı tutmuştur.. İ — Sancısı! A! Bilmem.. Fakat Alinin bu halleri artık çekilmez bir hale geldi. Beni de burada beş parasız bir halde bırakıp gitti ben — şimdi İstanbula ne ile dönerim. Demir cevap verdi: — Parayı düşünmeyin siz.. l— yok muyum.. Doğrusu ayıp lıöyk şeylerde.. — Fakat Alinin muhakkak ıiı lediği bi rşey var.. Ben asıl lıııı söylemek istiyorum. — Öyle zannederim. — Haydi biz de gidelim.. Hıy- j di Demir.. — Haydi efendim. yT — İşte eğlenecek yerde — böylı geri gidiyoruz.. Doğrusu fena bıı gezinti!. M Eleni: İ — Ah biçare köpeğim.. Henf'ı.ıı ü köpeğimi bana vermemesi ne ka - — dar fena.. * 16 j !, Biri dostunun kaybolduğunu ve ı( diğeri köpeğinin iade edilmediği - | ni düşünerek çok — müteessir bir — haldeydiler, Demir bunları teselli — edebilmek için bütün kuvvetini — sarfediyor, birine dostunun OM te bulunacağını, diğerine bir kö - pek için bu kadar teessüre l_ olmadığını söylüyordu . Bu vaziyette eve, Kalender ıt kağına geldiler. Ka Ali Cengiz, büyük bir k. D tutulduğu zamanki âdeti (hdh., odaya gelip yatağına girmiş ve — yorganın altına büzülmüştü, Marika Ali Cengizi evde bu ca bağırdı: — Bizi boş paketler gibi birakı — verdin. Senin bu yaptığın müna- sebetsizliktir bilir misin? Yd Demir de ilâve etti: ' — İnsanın arakadaşlarını böyle — bırakması doğru bir hareket de - gildir. Eğlencemizi de berbat et * tin.. Bu cidden hiç te hoşa gider — bir şey değil.. » Marika yetiştirdi : — Haydi, dedi, söyle!. Bizi nE çin öyle bırakıverdin! Ad Ali, kendisine acındıracak lıü. tavır vznfelı cevap verdi: — Kendimi biraz rahatsız Hı Ş settim ve: " — Bu da sebep mi? Tuhaf n.. Haber vermeden mi gidilir.. Son - ra bu sık sık hastalığın sebebi de ne? Bizi yüzüstü bırakıp gelmeni- — zin sebebi bu olmryacak.. Senin bizden gizlediğin bir şey var.. n (Devamı var) — Ş x

Bu sayıdan diğer sayfalar: