PKT TÇ M Ğ” CC SN ERERŞ T A SN KaraMaske Polis hafiyesi ( X: 9 )un harikulâde maceraları : No. lı ACA BA YEROEYİZ| BİRTANYARE ÇEYNDE Mİ YİZ. (PÜŞMÜŞ. YARDI. WERDEYİZ? MA GİDİYOR'UZ BER Türk matbuatında bir yenilik olarak sayılacak bu roman birin; defa "HABER,, de çıkıyor. Bu ro- manı bir sinema seyreder gibi taki; edecek, heyecandan heyecana dü şeceksiniz. BÜYÜK TAYYARE KATA YERİNE İNİYOR. KAZAYA U AZAYA HGĞRA AY LAR AYA ĞA KALKTI ARA URTARMAYA ÇALIŞIRLARKE I K A lM A SKE nin hülâsosı Polis hafiyesi x : 9 Şikagoya giderek yeni bir işe atılıyor. Bu se fer Kara Maske adında bir haydut la çarpışmaktadır. Haydutlar ken disini bir tuzağa düşürüyorlar. Ve tayyare ile seyahat eden Marlo is minde zengin bir adamı yıhlı D AYOL Bini SO5 i—r el k aBai İ bi RAGASTANIN OĞLU Lantene uzaklaştı. Kocakarı onu bir saniye kadar gözleriyle takip etti. Bakışlarında büyük bir sevinç parlı- yordu. * . * Bu vak'ayı anlatmamıza sebep bu meraklı ve tuhaf toplantıyı güster- mek ve: Serseriler tarafından Luvr'un zap- tr, Lantene tarafından polis müdürü- nün yaralanması, Gibi iki mühim vak'anın Jipsi Ana tarafından hazırlandığını meydana koymaktır, — 20 — MANPRED ve LANTENE Munfred ve Lantene ismiyle tanıdı. Kımız iki delikanlının geçmişine dair biraz malümat vermek zamanı geldi. Bundan bir çok sene evvel bir gün Parise bir baba, bir ana, yirmi yaşın- da kadar iri yarı bir delikanlı, ve bir de küçük çocuktan mürekkep bir cin- gene ailesi gelmişti. Bunlar İtalyadan geliyorlardı. Bu aile doğru yolu bırakarak san- Ki izlerini kaybetmek istiyormuş — gi- bi dağlardan, tepelerden aşmış ve Fransayı iki senede geçmişti. Bu çingeneler Parise gelince doğ- ruca Haşarat Yatağına kapağı atmış- Jardı. Burada fakir görünüşlü bir eve yerleştiler. Bununla beraber komşu- Jağı onların cok zengin — olduklarını söylerlerdi. Çingene karısının bir çok defalar Papa Altıncı Aleksandr Bor- jiyanın - resimlerini taşıyan düka al- tınlarını bozdurduğu görüldü. Bu aile hiç vakit kaybetmeden ça- hışmağa başladı. Baba, büyük bir ustalıkla ördüğü sazdan zarif sebelleri satmak — için , mahalle mahatle dolaşıyordu. Ana fala bakıyordu. Oğul ise kârle ve kibar bir san'at olan gece hırsızlığı yapıyordu. En küçük çocuksa Jipsi denilen çingene karısıyle birlikte evde kalıyordu. Bu çocuğun ismi: Manfreddi. Ken- disinin bu aile neslinden olmadığı x- paşikârdı. Yüzü mazik, teni bey Yalnız güneşte dolaştığı - için yanmıştı. Şen yüzünde, tatlı ve ateşli göz- I de, emir verir gibi konuşuşunda öyle bir sıcaklık ve cazibe vardı ki az zamanda kendisini herkese sevdir- mişti. Bu çocuğun kim olduğu soruldu- gu zaman Jipsi hiç bir şey söylemeden susuyordu. Bazan da beslemeğe ikti- darı olmiyan bir İtalyan ailesinin kendilerine sattığını söylerdi. Bir gün Fransa Kralının sarayına Düşes dö Ferrare isminde güzel ve kibar bir kadın geldi. Kendisinin Pa- pa Aleksandr Borjiyanın kızı Lükres olduğu ağızdan ağıza geziyordu. Düşes Pariste sekiz gün kaldıklan sonra İtalyaya döndü. Bu sırada Jip- sinin onunla görüşmeğe gittiğini gör- düler. Aralarında uzun süren bir ko- nuşma geçti. Bununla beraber bu vaka © zaman kapamp gitmişti. Küçük Manfrede gelince o da Ha- şarat Yatağında serseriler tarafından sevilip takdir edilerek, fahişeler tara- fından öpülüp okşanarak, gittikçe gü- zelleşip kuvvetlenerek büyüyordu. Lâkin bir gün bir hâdise bu çingene allesinin sakin yaşayışını altüst etti. Jipsinin oğlu tevkif edildi. Çingene karısı bu çocuğu son dere- ce seviyordu. Oğlunu bir saniyelik kederden muhafaza etmek için canını sere seye verirdi. Kocasma kargı büyük bir - sevgisi mak için pusu kuruyorlar.. — olmadığı gibi küçük Manfrede da kar- şı soğük davranıyordu. Fakat kendi oğluna üdeta tapıyor- du. Çingene çocuğunun niçin tevkif & dildiği belli değildi, Belki bir sokak köşesinde geç kalan bir adamı soyar- çen yakalanmıştı. Jipsinin uğradığı acının büyüklü- tünü anlatmak İmkânsızdır. Bunu ancak yavrusunu kaybeden bir ana bilir. Gece gündüz hapishanenin etra- fında dolaştı. Gardiyanlara yalvardı. Çocuğunu kendisine teslim ettikleri takdirde hazineler vadetti. Bir yün polis müdürünün yanına yaklaşmağa muvaffak olarak bir ümide kapıldı. Bü adam eğer isterse oğlunu affede- bilirdi. Polis müdürü, ayaklarma kapa rak hıçkırıklarla ağlıyan bu — talil ananın ricasını dikkatle dinledi. Bir taş parçasını merhamete getirebile- €ek kadar yalvardı zlerini bitirdiği zaman polis müdürü hiç cevap verme- den arkasını dönüp gitti. Genç çingene erlesi günü asıldı. Jipsi Ana, sonuna kadar siyaset| meydanmda kaldı. | Bayılmadı, Ağlamadı bile.. Yalnız oğlunun ölüsünü kendisine vermelerini yalvardı. Fakat bu gibi| ceralara uğrıyanlar için hususi — bir mezarlık vardı. Evvelce de Monfokon darağacına asılanların nereye atıldık- Tarını görmüstük, O vakit Jipsi kadın oğlunun cese- dini kucakla; için müsaade istedi. Polis müdürünün emri üzerine bi- Taz sertece koğuldu. Zavallı Jipsi oradan cekildi. Sonra hergünkü işlerine devama , başladı. Aradan bir müddet geçince - 15 herkes onun bu müthiş vak'ayı unut- tuğunu sandı. Asılarak tdam olunmak bu yerde alelüde bir şeydi. Onun için Jipsinin son derece sevdiği çocuğunun asıldı- ğınt unutmuş görünmesine şaşmak kimsenin aklına gelmedi. Aradan bir sene kadar geçti. Bir sabah genç Manfredin yanımnda bir arkadaş göründü. Bu dört yaşla- rında kadar bir çocuk olup Jipsinin evinde ağlıyordu. Bu çocuk nerden çıkmıştı. Haşarat Yatağı kavasları tarafın- dan sorguya çekilen çingene kadın çocuğun kendisine verilmiş olduğunu söyledi. — Kimin tarafından?.. — İnsanlar tarafından.. — Hangi insanlar.. İsimleri nedir? Jipsi gelişi güzel: — Lantene! dedi. Bu, evvelce geçmiş olduğu bir köy ismi olup birdenbire aklına gelmişti. Kendisine daha fazla bir şey sorul- madı. Çingene karısı bu çocuğu cal- mıs, çalmamış... Kime ne?, Hattâ onun | Jipsinin evinde bulunup bulunmadığı bile kimsenin umurunda değildi. Güzel gözlü, kıvırcık saçlı sevimli yüzlü olan bu çocuğun ismi de, Jipsi- nin lânlettayin olarak söylediği: — Lantene! kelimesinden — ibaret kaldı. Çocuk ilk günler annesini çağıra- rak çok ağladı. Jipsi bu zavallı yavru- | cağı avundurmak için çok uğraştı. Cid terdi, Onun bu çocuğu kucağına aldığını, bağrına bastığını, derin bir merhamet parlayan gözleriyle haktığını gören- ler çingene karısını küçük Lantenenin öx annesi olduğunu sanırlardı. O andan sonra niçin asılmış olan ve hakiki anne sevgisi gös-