Eskı bir sporcunun gorugu' Dayaklı spor hâdise- lerinin iç yüzü Hakikatı saklamakta fayda yerine zarar vardır Sinirlerine hâkim olamıyanla .- rm âmil oldukları bu gibi çirkin vak'alar, memleket dahil ve hari * cinde fena akisler yapıyor. Nezih Türk gençliğinin sporu yanlış an lamış olduğu zihniyetini uyandırı- yor. Halbuki meseleyi yakından tetkik edecek olursak görürüz ki bunlar spor ruhunu kavramıf bir kaç kişinin önayak olup çıkardık ları münferit hâdiselerdir. Spor mefhumunu iyice hazme dememiş olan ve müânasız asabi - yetleriyle bütün bir memleket sporculuğunu lekelemeğe kadar xaran bu gibilerin çıkardıkları vak'aları örtbas edeceğimize bilâ: kis bütün çıplaklığı ile ortaya at - malıyız ki ona göre hastalığı teş - his edelim ve tedavisinde buluna * hım, Yazık günah değil midir ki bu gibi hâdiseleri içinden tamamile nefret ile karşılıyan Türk sporcu - luğu bu münasebetle itham edil - sin?.. Gene büyük bir insafsızlık olmaz mı ki hiç bir menfaat muka” bili olmıyarak her türlü fedakâr - İıktan çekinmeden çalışan teşki - Tâtımızın kıymetli erkânı bu $üz - den hakikati bilmiyen efkârı u - mumiyenin yı.nlış telâkki ve tefsir-| lerine uğrasın!.. Bugün önünüze gelen tanıdık - larınıza geçer vak'alar hakkında| ne düşündüklerini sorunuz. Yüzleri nin hazekâtı bile bunlardan ne de” rece müteessir olduklarını size ap- açık ifade eden bir cevaptır. Şu halde el birliği ile çalışıp sporumuza fayda yerine zarar ve" ren sporun memleketimizde ilerle- mesini baltalıyan, hakkımızda ha” kikate uymıyan hisler uyandırma- ğa sebebiyet veren, bu gibi taşkın” lıkları müştereken takbih etme - miz lâzım gelirken, bazı menfaat düşüncelerile, --klamak ve ehem” miyetsiz bir şeymiş gibi göster - mek kendi kendimizi ıldıuııık ol maz mı? Sinek küçüktür ama mide bu - landırır. Hastalık ne kadar erken tedavi olursa o kadar çabuk geçer. Esasen daima başlangıçta e * hemmiyetsiz telâkki edilen hâdi * selerdir ki sonunda mühim vak'a” lar doğurur. Daha geçenlerde “Auto,, gâze - tesinde okumuştum: Hem de bi - rinci sayfasının tam ortasında, İki sütun üzerine kalın puntolu harf- lerle dizilmişti. Fransız federasyo' nu sert oyunlarından dolayı — bir kaç oyuncuya müebbet boykot ce- zası vermiş. Dünyanın her tarafı * na gönderilen bu gazete federas- yonun verdiği kararı çok yerinde buluyor. Ve bunun içinde birinci sayfasında kalm bir başlık altında iki sütun yazı yazıyor. Sırf mem * leket sporculuğunun ileflemesine matuf olan ve ceza gören bu oyun” cularım zihniyetinde bulunanlara, bir dersi ibret olmak üzere yazı - lan bu makaleye —dikkat ettim— diğer Fransız spor mecmuaların - da hiç çatan yok. Onlarda da biz * de olduğu gibi müfrit derecede klüplerini sevenler yok mudur? Onlar da nihayet bir iki oyuncu - mun cezalandırılmasının böyle baş sütunl >a geçirilmesini ağır bula * mazlar mu idi? YA ee Tabiatile evet... amma hayır bu- nu yapmıyorlar,. Memleket spor * culuğunu herşeyden evvel tutu * yorlar. Ve onun uğruna klüpcülük zihniyetini feda &diyorlar. Biliyor” lar ki bu hareket bütün — gençliğe nümunei imtisal olacaktır. Ve bu suretle ileride buna benzer halle- rin önüne geçilecektir. İşte onun için bunu yapmıyorlar. Bizdetahaddüs edenbu gibi vak'aları doğuran âmilleri ikiye a- yırmak lâzımdır: Birincisi oyunculardan bazılarr nın sebebiyet verdikleri hâdiseler; ikincisi seyircilerden bazı münase- betsizlerin yaptıkları taşkınlıklar neticesi zuhur eden vak'alar.. Birincisini ele alalrm: Asabiyet sporculuğa yakışmıyan bir haldir. Zaten spor demek sinirlere hâki - miyet demektir Oyuncular şunu i- yi bilmelidirler ki asabiyetle hare- ket etmeleri hem takımlarına, hem de klüplerine zarar getirir. Çıkar- dıkları hâdiseler yalnız şahısları * na inhisar etmez, renklerini taşı - dıkları klübe de —hiç bir kabaha:- ti olmadığı halde— sirayet eder. Ve nihayet işte böyle bazan da bütün bir memleket — gençliğine teşmil olunur. Bunun önüne geçmek için ev - velâ klüp idarecilerinin teşebbüs ve nasihatleri lâzımdır. Ne kadar olsa onlar oyuncularının tabiatle - rini bilirler. Bunları ikaz etmeli - dirler. Dürüst ve kibar hareket et- meğe teşvik etmelidirler. Eğer bu ikaz ve nasihatleri bir fayda ver - mezse aralarından çıkarmalıdır - lar. Ama diyeceksiniz ki o oyuncu da başka klübe girer ve orada oy- nar, Eğer o klüpteayni suretle muamele yaparsa fena not alan bu oyuncunun gireceği bir klüp kal - maz, Bir oyuncu, oyun esnasında a - sabiyete kapılarak gayrinizami bir harekette bulunursa hakem bunu nizamnamedeki sarahate göre i - cap eden şekilde tecziye eder. Ha" reket ağır ise keyfiyet ait olduğu heyete bildirilir. O da gene nizam- namenin verdiği salâhiyet daire * sinde kararını verir. Işte teşkilâtm bugünkü salâhi - yet ve vazifesi bu adedi tecavüz edemez.. Seyircilerden bazı münasebet * sizlerin taşkınlıklarma - gelince: Spor mefhum ve zihniyetini dar bir görüşle ölçen bu gibiler bilme- Hdirler ki seyrine gittikleri müsa- bakaya çıkan iki takımdan biri muhakkak galip diğeri de mağlüp olacaktır. El elden üstün olduğu gibi takırm da takımdan üstün o * lur. Bunu böylece kabul etmek za- rureti vardır. Hakiki sportmenlik| Razanan takımın takdir edilmesi - ni, kaybeden tarafın da gelecek sefer daha iyi oynıyarak galip gel mesi temennisinde bulunmayı icap ettirir. Mağlübiyeti tevile kalkmak ve bunu hakemin üzerine yüklemek kadar küçüklük olamaz. Hakem, oyunun intizam dairesinde cere - yan etmesini temin ile mükellef her iki tarafın da rıza ve muvafa- katiyle seçilmiş herhalde seyirci ve oyunculardan oyun kavait ve nizamatını daha çok iyi bilen bir şahıstır. Onun bitaraflığında ufak| HABER — Akşam Postası * Hava otomobili Amerikada küçük tay tayyareler çok rağbet görmiye başladı Böyle küçük bir tayyare ile 15 lira masrafla Ankaraya gitmek kabildir Tayyare artık lüks bir eşya, bir nakil vasrtası olmaktan çıktı. Oto- mobil, hattâ motosiklet gibi müte- vazi ve lüzumlu bir eşya haline gir- di. a Evvelce bir tayyare sahibi ol - mak, pek büyük bir masrafı göze almakla kabildi. Her hangi iki kişilik bir spor tayyaresi bile en aşağı beş on bin liraya satım alına- bilirdi. Sonra bunun pilot, benzin, yağ, garaj, muhafaza — meerelları da Bundan dolayı pek çok memle - ketlerde tayyareye merak edenler bu zevklerini ancak tayyare ve ha- va klüplerinde tatmin edebilmek- te idiler. Bu ihtiyacı göz önüne alan bir Amerikan tayyare fabrikası yep - yeni bir modelde ve bir seri ha - HEnde gayet ucuz tayyareler imal etmeğe başlamış, bunları satışa çı- karmıştır. Yalnız bir kişi tarafmdan idare edilebilmekte olan bu tayyarelerin bedeli bizim — para ile ancak 750 Hra tutmaktadır. Sür'atleri nisbeten Mmütevazı - dır: Saatte ancak 100 kilamatre .. Hava otomobillerinin şeması görülmemiş derecede azdır, Saat - te 9 Ktre... Bu hesaba nazaran bu tayyare - ler İstanbuldan Ankaraya kadar olan mesafeyi 3 saatte katedebilir- ler. Ve ancak 27 litre benzin sarfederler. Bunun bedeli de on, on beş lira kadar tutmaktadır. Bundan başka tayyare yerden ençok 1800 metre yükselebilmek - tedir, Zaten bundan fazla yüksel- mesine de hiç bir lüzum yoktur. Bu tayyarenin iyi ve pratik ta « raflarından biri de idare edilmesi- gi bir adam bir kaç — saat içinde böyle bir tayyarenin idaresini öğ- renebilmektedir. | Amerikalrlar bu çok —ucuz ve kullanışlı tayyareye “hava otomo» bili, ismini — vermektedirler. Bu tayyareler Amerikada o kadar büyük bir rağbet — kazanmıştır ki bunu imal eden fabrikalar sipariş- leri pek geç olarak — yetiştirmeğe başlamışlardır . Bu modanm yakmbir zamanda Avrupaya da sirayet — edeceği ve ayni rağbeti kazanacağı muhakkak Buna mukabil benzin sarfiyatı da bir şüphe beslemek en hafif mâna siyle küstahlık olur. Oyun esnasında hakeme bağır- mak, küfür etmek, ve — oyundan sonra onu dövmeğe teşebbüs et - mek medeniyet kisvesi altında ya- şıyan insanlara yakışmıyan — bir haldir. Bunun da önüne geçmek © gün sahanın asayiş ve emniyeti" ni omuzlarına yüklenmiş olan in- zibat memurlarına tevdi — edilmiş mühim bir vazifedir. Sadi KARSAN nin çok kolay olmasıdır. Her han- | sayılıyor. Istanbul Tramvay Şirketi 1935 Yunın Gidiş -Geiş Proğramı T Mayıstan sönra No, Sınır Şişli . Tünel Şişli - Beyazit Harbiye - Fatih * 12 A Harbiye - Akaaray 15 Taksim . Sirkeci 16 — Maçka - Beyazıt — 16 A Maçka - Eminönü 17 — Şişli. Sirkeci 17 A Mecidiyeköy « Eminönü 19 — Kurtuluş - Beyazit 19 A Kurtuluş-Eminönü 22 —Bebek - Eminönü 23 Ortaköy . Aksaray 34 — Beşiktaş . Fatih 382 — Topkapı - Sirkeci 33 — Yedikule . Sirkeci 87 Edirnekapı - Sirkeci Kalkış (Şişliden - Tünele ' (Tünelden . Şişliye (Şişliden - Beyazita (Bezayittan - Şişliye (Harbiyeden « Fatihe (Fatihten - Harbiyeye (Harbiyeden - Aksaraya (Aksaraydan » Harbiyeye (Taksimden - Sirkeciye (Sirkeciden - Taksime (Maçkadan - Beyazita (Beyazittan . Maçkaya (Şişliden - Eminönüne (Maçkadan . Eminönüne (Eminönünden - Maçkaya (Şişliden » Sirkeciye (Sirkeciden - Şişliye (Mecidiyeköy - Eminönüne Ara Tik Sen” y z .26' ST y v 17 28' g (Eminönünden - Mecidiyek. —. (Mecidiyeköyünden - Eminö, (Eminönlünden . Mecidiyek, (Kurtuluştan - Beyazita (Beyazittan - Kurtuluşa (Şişliden . Eminönüne (Kurtuluştan - Eminönüne ( Enılnl_irıündeıı - (Beşiktaştan . Bebeğe (Beşiktaştan » Eminönüne (Bebekten - Eminönüne (Eminönünden . Bebege (Bebekten - Beşiktaşa (Ortaköyden - Aksaraya (Aksaraydan - Ortaköye (Beşiktaştan - Fatihe (Fatihten - Beşiktaşa (Aksaraydan . Topkapıya (Topkapıdan * Sirkeciye (Sirkeciden - Topkapıya (Topkapıden . Aksaraya (Aksaraydan - Yedikuleye (Yedikuleden - Sirkeciye (Sirkeciden - Yedikuleye (Yedikuleden - Aksaraya Kurtuluşa — (Akaaraydan » Edirnekapıya — (Edirnekapıdan . Sirkeciye (Sirkeciden - Edirnekapıya !Ldirnıhpıdnn Aksaraya |