Eşek eti yemekte mahzur yoktur Tanınmış bir doktor diyor ki: —Eşek eti yemekte sıhhi noktai nazardan hiç bir mahzur — yoktur. Fakat kesilen hayvanlarda, eti yenmesi mutat olan koyun ve sı * ğtrda arandığı gibi, hastalık olma- ması şarttır. Körpe bir eşeğin eti dana etin -| den lezzet itibariyle hemen hiç a * yırt edilemez. Fark, hayvan yaş landıkça kendini belli eder. Bu nun sebebi de yük taşımak gibi a - ğir işler gören eşeğin vücudunda Asit Laktik yani hamızı leben hâ. sıl olmasıdır. Bu asit hayvanım eti ne ekşi bir lezzet verir.Körpe hay- vanlar iş görmediği için bu lezzet onlarda yoktur. At eti de aynen böyledir. Eşek eti, hayvanların fenni ve sıhhi şeraite dikkat eden mezba” halarda kesilmesi, hastalıklı hay - van kesilmemesi şartile hususi ka- saplarda satışa çıkarılabilir. Ve e- ğer diğer nevi etlerden daha ucuz satılabiliyorsa eşek eti fakir hal - km bir gıdasını da teşkil edebilir. | Doktor Celâl Muhtarın umumi harp içinde eşek eti yedirmekte hiç bir mahzur görmediğini de w nutmıyalım !,, yi . * < Edirnekapıda eşek eti kesip sa- tanlardan Sariko Rifat diyor ki: “ — Ben Yenbahçe hastahane - | sine gitmiştim.. Dönüşte evimde kesilmiş eşek etleri buldum, ba- ğgirdim, Bunları ne diye kestiniz, dedim., Köse Hasan yaklaştı, eli - me 50 kuruş sıkıştırdı. Tam bu sı - rada basıldık.. | Köse Hasan dâ şunları söylü- yor: “— Burada eşek — kasaplığını eskidenberi — yapan bir arkadaş vardı.. O da, şimdi askere gitti.. Bize de miras bıraktı.. Biz de on - dan örnek alarak bu işe devam et- tik.. Ben eskiden — sığır keser ve kasaplara satardım.. Bu işe yeni başladım.. Ancak daha dört beş eşek kesebilmiştik.. — Bunları da Aksaray ve Küçükpazardaki bazı kasaplara sığır diye verdim.. Yal - nız semizce bir eşeği Beyoğlunda - ki kasaplara taksim ettimdi .,, Askeri mütekaitlerin rozetleri Umum asker takaütleri cemi - *ti genel yazganlığından: Sivil elbise ile bulundukları za- man askerler ve halk tarafından tanılarak haklarında mugayiri hür met bir hal ve harekette — bulu - iğmera ve zabitler için tecrübeleri - nulmaması için mütekait erkân, ne göre nizamnamei — mahsusla ihdas olunmuş ve tevzii cemiyeti - | mize havale edilmiş bulunan ro - | zetler yeniden getirilmiştir. Mütekait — arkadaşlar tekaüt €üzdanlarını göstererek taşrada bulunanlar da sicillerini bildirerek €emiyet veznesinden tedarik ede - bilirler, itizar | Yazılarımızın çokluğu yüzünden Bir Aşkın hikâyesi Romanımız bugün dercedileme TMiştir. Yarından itibaren fasılasız Ve muntazam olarak sütunlarımı!” Za geçecektir. en soa lâvhaları Bu ay sonuna kadar değişmiş olacak Numaralama işlerini üzerine a- lan müteahhitlerin bu taahhüdünü ifa etmemesinden dolayı belediye, kendi memurları vasıtasiyle, nu - maralama işini bizzat yapmakta- dır. Belediye memurlarının kır - mızı yağlı boya ile yaptıkları nu - maralama ameliyesi Mayıs igind:—l bitecektir. Diğer taraftan, belediye müte - | yındırlık Bakanlığına - bildirmiş - ahhidin yaptıramadığı numara ve sokak levhalarını da kendisi yap - | ftırmağa karar vermiştir. Bunun için 30,000 ev, — dükkân, arsa ve saire numarası, 3,000 tane de so - kak levhası yaptırılacaktır. Bu levhalarm emaye — olarak kırmızı zemin üzerine beyaz yazı ile yazıl- ması takarrür etmiştir. el ik Kadınlar kongresi murahaslarından biri işehrimizdenışanlandı Şehrimizdeki — kongreye gelen mürahhaslardan Mısır mürahhas- larının bir kısmı dün — gitmiştir. Mısır mürahhası heyeti reisi ba - yan Şaravi ve bayan Fuad Sultan bir müddet daha burada kalacak- lardır. Haber aldığımıza — göre Mısır mürahhas heyetinden bayan Huri- ye İdris, Mısrr İstanbul konsolos - hanesi memurlarından ve Mısır eş- rafmdan Şefik Paşanın oğlu bay | Huı.jıbkn nişanlanmıştır. —— * Komisyoncular Birliğinin yeni binası Gümrük Komisyoncular Birliği yeni binasına taşmmağa başla - mıştır, Uzun senelerdenberi güm - rük binası dahilinde bir odada bu- lunan birlik bu suretle gümrüğün haricinde bir binaya çıkmaktadır. Birliğin yeni binasında bir kü - tüphane ve bir nümunehane de vücude getirilmektedir . | Yazlığa gideceklere kolaylık Akay idaresi bu sene adalar ve Anadolu yakasında yazlığa gide - cekler için kolaylık olmak üzere bir göç vapuru ihdaş etmiştir. Bü göç vapuru cumartesi, — pazartesi ve perşembe günleri köprüden sa- at 11,30 da kalkacaktır. Bu vapur« la nakledilecek eşyalardan yalnız Haydarpaşa bileti ücreti alımacak- tır. ölelkğin Resmi dairelerde çalışma saatleri Bu sabahtan itibaren resmi da- irelerde memurlar sabahları sekiz | zarlarını da bu arada bildirmiştir. buçukta vazifelerine HABER — Akşam Postası tramvay şirketleri Hesaplarında komiserler aykırılıklar 'görüyorlar Şehrimizdeki nafia baş müfet - tişliği Telefon ve Tramvay Şirket- lerinin hesablarında görülen ay - | kırılığı müstacel bir raporla Ba - | tır « Bu iki şirketin hesaplarının al - tın esası üzerine kuruluşuna —iti - raz eden şirket komiserleri kendi mütalealarını ve bu hususta itiraz- da bulunan şirketlerin noktai na - Ayni zamanda hesplrm İtın essi ü- zerine kuruluşundaki açık maksat- da tebarüz ettirmiştir. Telefon ve Tramvay şirketleri heyeti umumiyeleri - Bayındırlık Bakanlığından gelecek cevab üze- rine tekrar toplanacak ve cumar -« tesi günkü içtimada hükümet ko - miserlerinin itirazı üzerine kabul edilmeden yarıda kalan blânço tekrar tetkik edilecektir. Diğer ta- raftan bu iki — şirketin de noktai nazarlarını Bayındırlık Bakanlı - gina bildirdikleri söylenmektedir. Tramvayda bayıldı Kadıköyd Rıhtım caddesinde o- turan 60 yaşında Ali İhsan dün tramvayla Feneryoluna giderken bayılmış, sonra ayıltılmıştır. Yaralandı Vaniköyünde Hayrettinin şeker fabrikasında çalışan tesviyeci Mer lek birden bire patlıyan karpit de- posundan çıkan alevlerle kolları yanmış, hastahaneye kaldırılmış - tır. Çingenelerin kavgası Cibalide Zeyrek camii karşısın” daki arsada oturan çingene Ha> san ile Şükrü kavga etmişler, bir - birlerini kol ve bacaklarından ya * ralamışlardır. Her iki yaralı has - taneye kaldırılmıştır. Sarhoş olmuş Küçük Piyalede oturan Asım sarhoş olup Bahriye caddesinde | Haşimin fırınına - taarruz. etmiş, cam kırmıştır. elecekler , akşam beş buçukta çıkacaklardır. Öğle tatili bir buçuk saattir. iskeleler yapılacak Belediye, şehirin bu | eksiğini tamamlamağa karar | verdi Istanbul her tarafı denizle çev- rilmiş bir şehir olduğu halde va - pur iskelelerinden başka — şehrin hiç bir tarafında umumi iskeleler | yoktur. Şayanı dikkattir ki koca Haliç yukarıdan aşkğı iskelesiz - dir. Sarayburnundan itibaren Yeşil- | köye kadar bir motörün yanaşabi - leceği, iki parça yükün çıkarılabi - leceği bir iskele yoktur. Şehrin etrafı tamamen deniz olduğuna göre, kapıları demek olan bu is- keleleri yapmak vazilesi beledi - yeye düşmektedir. Fakat beledi - yenin elinde tahsisat olmadığın - dan senelerce evvel yapılmasma karar verilmiş olan iskeleler bile şimdiye kadar yapılmamıştır. Be- lediye bu sene her ne bahasımna o - kursa olsun bazı yapılması zaruri iskeleleri yaptırmağa karar ver - miştir. Belediyenin ilk yaplıracağı is - kele Bakırköy iskelesi ve sonra Halicin en münasip yerine yapıla- cak bir iskele olacaktır. crğedin Meyva satışları nerede yapılacak? Belediye, keresteciler de — yeni yapılan hâl binası ihtiyaca kâfi ge- lemiyeceği için keresteciler arsası- nı hududlandıran sol taraftaki du- varın dibine sıra ile —dükkânlar yaptırmağa karar vermişti. Bu dükkânlar kavun, karpuz, limon ve portakal tüccarlarına tahsis e - dilecekti. Fakat bu dükkânların kırk bin liradan aşağı çıkmıyaca - ğı anlaşıldığımdan şimdilik limon, portakal ve kavun, karpuz - satış - larmın eski meyva hâlinde yapıl - masma müsaade edilecektir. —— Esnaf cemiyetleri bürosunun hesapları Esnaf cemiyetleri müşterek bü - rosu hesaplarında bazı yolsuzluk- lar olduğundan müşterek büronun geçen seneler hesabatmm — yeni idare heyeti tarafından tasfiye ve tetkik edilmekte olduğu malüm - dur. Bu vaziyeti nazarı dikkate a- lan Ticaret Odasın da yeni şekilde kendisine bağlı alan esnaf cemi - yetlerinin tâbi olduğu — müşterek büro hesaplarının da Oda müra - kipleri — tarafımdan — teftiş e- tirilmesine karar vermiştir. Fincancılar yokuşunun derdi Fincancılar yokuşunda yiyecek öte beri satan Abdi anlatıyor: —- Yo rıyor. İkinci bir dert de bu semtle umumü bir halâ mamasıdır, Eğer han kapıcılarıyle ahbap olunmazsa insan çok müşkül vaziyetlerde kalıyor. Bundan — dolapa arşalar zaman zaman umumi halâ - oluve- her nedense yazın çok tozlu Buna da sebep üsttarafta boş arsalar olması, ve inşant »| yapılmasıdır. Böylece arabalarla taşınan toprak cad- delere dökülüyor. Otomobiller de buradan yayet sık o- larak geçtiklerinden tozları her zaman havaya kaldı- | oluyor. Şşu sözleri söyledi: riyorlar! Bilhassa yazın bu pisliklerin tozla birlikle eaddeyi kaplamaları daha feci oluyor. Gene Fincancılarda pirinç işleri yapan İbrahiyı de| — Caddemiz işlek bir caddedir. Gece gündüz ol bil, kamyon, araba geçer durur. Yalnız , Meben varsa biraz dar olması, ve Raldırımların üstü kesik ol bir -kabahati mamasıdır. Bu sebenten dolayı bir çok defalar — atlar bulun- yetinde kalıyor. vere düşüyorlar. Halâsızlık da başka bir deri!. | Yemişe kalar inmek, veya Beyazıda Çıkımık' mğ','," | Yoksa sahiden herkes, Bugün için: İlk ve Son Baharı atlıyoruz.. Bilmem bana mı öyle geliyor. senenin belli başlı iki çağını hiç kullan- madan boş boşuna geçirmekte midir? İik baharla sonbaharı kullan- mıyoruz. Kullanmıyoruz, diyorum. Çün- kü, kalan diğer iki mevsimin, eli- mizden geldiği kadar tadını çıka- karabilmek için muayyen usulle- rimiz de vardır: Yazın denize, deniz kenarına, bağa, bahçeye gideriz. Kışm evle- retoplanılır; kahvelere, barlara kapanılarak bu çağın kendine göre hususiyetlerini herkes, gücü yetti- ği kadar yaşamağa çalışır. Sonbahar için pek bir şey söy- liyemem... Havalar serinlemeğe başladığı zaman, kışın keskin ha- tıraları gözönüne gelerek hemen pardesülere sığınıp hiç soluk al- madan büyük hâdiseyi, kar ve kı- şı bekliyoruz... Bu, bir alışkanlık ve büyük yaz mevsiminin üzerimizde bıraktığı yorgunluk ve kanıksama eseridir. Fakat ya bahar?.. Geçen haftanm herkes için ta- til olan gününde »daya gittim. Va- purdaki kalabalıkta, hiç bir niyet, tasavvur izi görünmüyordu. Nitekim az sonra, bunlardan mü- him bir krsmmm yaz ve kış ora- larda oluran, yüzleri bir türlü bu- ruşmaz, orta halli insanlar oldu- ğunu gördüm... Adanın yollarında bir yelken gibi kabarnuş ve bize doğru şa- kırdayarak gelen tabiata -kimse kendini vermeğe cesaret edeme- mişti. Bir sessizlik, bir durakla- ma.., Herkes daha büyük, bundan daha kuvvetli bir şey olacağını u- muyordu.. Senenin bu mevsimi, —ancak pek ufak bir kısmı evler ve duvar- lardan ibaret olan— şehirde de böyle geçiyor. Herkes dalgınca kendini, bir sıcağın daha — çılgın bir boşalışla ortalığı sarmasını bekliyor... Bahar zevki, açılma gayretiyle | durmaksızın bocalıyan tabiatı ku- caklama, onun temposuna ayak uydurm ananesi sanki eski şiir ki- taplarında kalmış bir şeydir. Hakiki olgunluklara köprü de- necek mevsimler boş geçiyor... İn- sanlar, eriyip giden hayat içinde, bunun, seneler boyunca süren tür- lü oynaklıklarını sezememiş ve o- na göre kendilerini teşkilâtlandıra- mamışlar mı dersiniz? İri bir dağ üzerine çıkmak, gü- zel ve anlaşılıklı geliyor. Koca bir kuytu içine sinmek, tatlı ve toplu bir hiş bırakıyor. Fakat bunun birine başlar, ö- tekine yaklaşırken yaşadığımız hayat, bir kenarda durarak, yığın- | ha renk ve işiğin, şarkı ve iniltinin kendi başına kabarıp dağılması- nı umursuzca beklemekten ibaret- tir. Yıllarla olan münasebetimizde, başı ve beli olmıyan bir vücut gi- biyiz. * Hikmet Münir siğeeem ğ M LA gZ Kadın birliği kongresi Türk Kadınlar Birliği umumi kâtipliğinden: 3 Mayıs 1935 Cuma günü saat 15 te Türk Kadm Birliği fevkalâ- de bir içtima akdedeceğinden do- layi bütün azasının gelmesini di - İşte meşhur Fincancılar yokuşunun dertleri de budur. ler,