HABER — Akşam 4 44 Hasan Tıraş Bıçağı Dünyanın en mükemmel Tıraş bıçağıdır Şimdiye karlar icat olunan bütün tıraş bıçakları arasında en mükemmel ve en fevkalâde olduğu tahakkuk etmiştir. Piyasada mevzut tıraş ' bıçaklarını şaşırtmıştır. Hasan tıraş biçağının 1 —2— 3 — 4 numaralı gayet ksskin ve hassa; tarafları vardır ki her bir tarafile Iâakal on defa tırış olmak kabildir. Bu hesapla 5 kuruaşluk bir adet Hasan Tiraş bıçağı ile 40 defa vc ıslak bardak ile bilendikte yüz defa tı- raş yapılmak mümkündür ki dünyanm hiç bi bıçağında bu meziyet yoktur. Hasan bıçağı istediğiniz balde baska marka verirlerse al . danmayınız. Taklitlerinden sakını nız. Fiyatı | adedi 5 kuruştur. Hasan deposu, Ankara, İstanbul, Bdıvilıı.— S — — ——— 2D üeü » oÜU <e SA AD LAT — Ağrılara karşı.! En emin AŞ Kereste nakliyatına mühim tenzilât 15/5/935 tarihinden itibaren yeni kereste tarifesi tatbik ıdilo.ook ve ,i;ııdi ana şebekede ve İzmir hatlarında tatbik edilen kereste tarife- leri lâğvedilecektir. Yeni tarifenin ücretleri ton başına: Ça | | | 1 — 100 Km. lik mesafe kısmında beher Km. için 3 Te 101 — 200 Km. lik msafe kısmınmda beher Km. i;in' ; 2 201 Den fazla Km.lik mesafe kısmında bdıfr Kıı için 1 kuruştur. Nakil ücretleri istasyonlardan öğrenilebilir. (2187) —iş DE VAR PARA DA VAR günleri sa at 15 — 17 ticaret derslerine devam çerek muhasebeci çehadetnamesi alır, Bankalar müsal Pazartesi ve perşembe 7 RI ederek ve 4 ay sonra tmtihandan ge SAÇ BOYALA tüccar Ve lııık:tl.:huıuııkıx:."l G N a ü G ç Kanzuk Eczahanesi üstahzera - Program almak ve kaydolma! K Mendür Pai LAŞ Amerikan Lisan ve Ticaret dershanesi ne müracaat. Şıçı:m sabit ve tabii renklerini iade eder, Kumral ve !fı—_"h ""; “| ğundan: bükdiri Ti veyi- andan n hede Ka aa TeT erairan yesa hat dllemi BT EemE . bit kalır. Yegâne zararsız ve sıhhi | namlarına intikal muamelesi iste- baş gün sarfada ovrakı zeflepile - saç boyalarıdır. Tanmmış ecZâ - | pilen Bostancr Çatal çeşme eski| lerile birlikte bilasale veyahut nelerle itriyat mağazalarında bu -| 22 No .lr arsa müdevver defterde milmcatlli kününlerı törefmilei'ler lunur. ve vergide kayıtlı ise de bu yerin| tanbul Sultanahmet tapu dairesin vakfı ve deruhte tarihi olmadığın-| de Üsküdar tapu başmemurluğu - | dan gerek kayıt kalemince ve ge-| na veya tahkikat günü mahalline | rekse Kartal tapu idaresince kaydı| gidecek tapu memuruna 20 — 3— | bulunmamasına binaen senetsiz| 935 tarih ve 457 dosya numarasile i | tasarruf hakkımdaki kanıma -tevfi- müracaatları ilân olunur. (201) sünt ni —— Üsküdar Tapur Başmemurlua -| kan muamele yapılmasına lüzum görülmüş olduğundan bu yerde 2 ve 20 komprtmalk ambalaflarda bulurur. Ambalaj ve komprimelerin üzerinde halisliğin fimsali Göz Hekimi Dr. Şükrü Ertan Babili, Ankara caddesi No. 60 Telefon: 22566 Salı günleri meccanendir.. olan © markasını arayınız. * Ş — RAGASTANIN OÖĞLÜ — — / ST ı 0 .. la girdi. Emirlerine karşı geldim, Be- | Bu iki delikanlı biribirlerine pek — RAGASTANIN OĞLU — . —— Nü S ——— — yaklaştı. Gözlerini onun gözlerine — Bu ! dedi , — ıiıı::;ı r! Artık sabrım tüken- ldrracaktım. mîııâı&m Luvrda büyük bir eğlence var! Şehirde hep bundan _—d::iı- yor, Kralın saray halkına yeni R ir kadını takdim edeceği söyleniyor. İs- mi de Düşes dö Fontenbiö l:lı— soğuk bir tavırla: ?A.:i'ı:ı. bu Düşes olsa olsa Jlrr; Şantelidir. Teşekkür ederim dı:lu;. Bana güzel bir gün seçtin! Ben de © lenceye gideceğim. Kanbersiz düğün olmaz. — Lantene: — Daima üşık! Diye düşündü. — Sen de beraber geleceksin mi? — Hayır! Bu gece geri bırakılması imkânsız bir randevüm VAr.- — Ah,ah!. Senin de bir "'“:ı"'ı öyle mi? .. Anlaşılan iş pek mühül) Git dostum Git! Sen Ben de Luvr'a ölmeğe — Manfred, dostluğumuz namınn rica ederim. Kendini kolla! ııuı: bu deliliğe karar verdin, Luyr'a gi — Merak etme. Kendimi kollıya> cağım.. Hem öyle kollryacağım ki. Sen bile şaşacaksın! — bu anda aramızda ta- bil olmuyan bir şey !oçlyur. BSen bem den şüphe ediyorsun: — —Asla azizim, Senin bir randevun, benim de bir randevum var«. Herkes kendi işine. — Manfred!. — Lantene.. — Artık senin kardeşin değil mi- yim? j — Hayır! Lantene kollarını açarak! — Manfred! Diye Manfred iki adım attı. Lanteneye dikti: — Alçak! Lantene kımıldamadı. Yalnız sap- sarı kesildi. Kolları yanına düştü.. Sallandı. Başını eğmişti!.. Kaldırdığı zaman Manfredin ya- vaş yavaş çıkıp gittiğini gördü. —K HAŞARAT YATAĞI Saat dört sularında.. Fruadmantel sokağından geçen Manfred doğruca Luvr saraymın önü- ne çıktı. Bir saat kadar, Luvr'un kapısına karşı bulunan bir kapmın köşesinde bekledi. Sarayı gözetliyoree. Birinci Pransuva eski Luvr'un bir kısmını yıktırdığı için Manfred karanlıkta ye- ni binanın İskelelerini seçiyordu. Gü- zünü büyük salona dikti. Kalbi gid- detle çarpmağa başladı. Müthiş - bir hiddet dimağını yakıyordu. Nihayet gitti.. Nereye gittiğini kendisi de bilmi- yordu. Köprülerden geçti, akşamın saat dokuzuna doğru, kendisini üni- versite civarında, talebelerle ağzına kadar dolu bir meyhanede, bir dolu şişe ile bir boş bardağın önünde bul- bu. Bvvelâ şiddetle susamış olduğu i- çin buraya girmiş fakat içmeği unut- muştu. Başını ellerinin içine alarak git- tikçe artan bir hiddetle düşünüyordu: — Gülmek, bir insan huyudur. Bu sözü muallim Raböle, en büyük âlim- leri tersinden okutan bir adam söyler miştir. Acaha bu sözü niçin söylemiş- ti, belki insanlarla biraz eğlenmek is- tiyordu... Gülmek! Pekâlâ! Söylemesi kolay!. Fakat yapılması ne güç.. Gül- ni tevkif ettirdi. Bu genç kız beni Bastile girmekten kurtarmak için o- nunla beraber gitmeğe razı oldu. Manfred birdenbire değişti. Almı- nı elleri arasında sıktı: . — Nasıl da düşünemedim? Aziz dostum beni affediniz! Tanımadığı- ntz bir kadın yüzünden Bastile gir- mek tehlikesine uğradığınızı " düşün- dükçe titriyorum. Bu benim düşünce- sizliğimin neticesinde olacaktı. —Ah Dolel.. Bu düşüncesizliğimi hiç affe- demiyeceğim.. Fransuvanın hiddetini üczrinize çektim. Bu vak'anım başka felâketlere sebep olmasından korku- yorum. Bunların hepsi., Onun için.. © genç kız için.. Manfred nyağa kalktı.. Bir kaç a- dım gezindi.. Sonra acı bir. şiddetle sözüne devam etti: — Fakat uğraşacağız! Hele Pramw suvanm, Monkların uşakları bir kılı- meza dokunmağa cesaret etsinleri. Parisi yakar, kan içinde brrakırım ! — Sakin olunuz Manfred! Henüz doğrudan doğruya bir tehlike yok. O genç kıza gelince... — Metr, bu bahisi bırakalım!.. Bu şeyleri öğrendiğim andan beri ondan nefret ediyorum. Onu size getirdiğim için de kendime lânet ediyorum, AlL lahasmarladık — Metr! — Lantenenin bunlardan haberi var mı? — Demin buradan çıktı. Seni çok merak ediyordu. — Ben de onun merakını yatıştır- mağa gidiyorum, Evinizin etrafını dalima gözetliyeceğiz!. Delikanlı siyah tüylü DÜ düzeltti. Dışarıya çıkarak ;:lk:ı;-o- lunu tuttu. Orada Lantene dediğimiz ve he müz yalnız bu kadar tanıdığımız &- damla beraber oturuyordu. ı derin dostlük ve sevgi bağlarıyle bağlıydılar, Bu sevgi o kadar büyük- tü ki birine iyi veya kötü bir gey olsa, mutlaka diğeri de bundan payını a- lırdı, Luvr sarayından uzak olmıyan ve Beşinci Şarl'ın vaktiyle aslan beslet- tiği eski binanın civarında bulunan Fruadmontel sokağında fakir bir ev- de oturuyorlardı, Evde biri Manfre- din biri Lantenenin olmak Üzere iki oda vardı. Dostunun içeriye girdiğini gören Lantene: — Sen misin Manfred? Diye haykırdı. — Evet benim! Şeytanın yanımndan geliyorum. Geceyi de onun otellerin: den birinde geçirdim. — Anlat bakalım! — Monfokon ölüler mahzenini bi. Tirsin değil mi?. İşte muhterem Müs- yö dö Monklar beni oraya kapatmak Kgİbi tuhaf bir gakayı tecrübe etti. Lantene titredi. Boğuk sesle: — Bu adam başının üzerinde bir gok kin ve düşmanlık topluyor ki bu :nın için çok tehlikeli olacaktır! de- ı Eli alnında, gözleri içini gemiren acı duygularla kararmış olarak Lan- tene bir kaç saniye düşündü. Sonra başımı salladır — Oradan nasıl çıktın? — Bu bir romandır.. Onu da anla« tırım.. Bunları söyliyen Manfred bir ta- raftan da yemek dolabını karıştıra- rak ekmek, börek ve bir gişe garap alıp karnını doyurdu. — Şimdi konuşalım!.. Benim mü:- kim bir randevum var. — Bir düelle mu?.. Forma: 8