26 NİSAN 1935 HABER — Akşam Postası YERLİMALI GISLAVED Dünyanın en sağlam Lâstikleri » — RAGASTANIN OĞLU — ya intihar edemezse biraz sonra yere yuvarlanarak can çekişmeğe başlıya- cağını anladı. Gözleri karardı. Karanlıkta kırmı- zı bulutlar uçuşuyordu. Kulakları giddetle çınlamağa başladı. Artık son zamanı gelmişti. Bu anda yaklaşmakta olan bir ara- ha sesi işitir gibi oldu. Darağacı tarafına doğru geliyor- a kimdi?. Acaba kimdi /.. : sebze taşıyan bir arn- hı'n(e:ııı;kt:r:'r:k sabah olmuştu. Gü- neş doğmak üzereydi. Ş . ,Mıo:fred tekerleklerin gürültüsü- nü büyük bir alâka ile dinledi. Arabanın, askerlerin yanında dur- duğunu anlayınca kalbi koparcasına çarpmağa başladı. Bir adam askerlerle konuşuyordu: — Paris kapılarının bu saatte açık olup olmadığını bana söyliyebilir mi- siniz?.. Bu sözler delikanlıyı tuhaf bir se- vinçle titretti. Acaba neden seviniyordu? Kalbi neden çarpıyordu? Belki bu dehşetli anda Manfredin | la- guları asabi heyecanlarla sarsı ::;-dı:;:ğynr. kuvvetli bir önsezi ona i bir ümit veriyordu. Belki de işittiği sesten, askerlere en adamın cesür, kuvvetli, n olduğunu anlamış- yeni söz söyliyi ve mert bir insal t 1 işi boraktı. ı:::l:ıd::ıhı: kadar, ümitle ve — is. tirapla titreyen bir sesle: — İmdat Mösyö! Kim olursanız o- kunuz!? İmdat.. Beni kurtarın! Diye haykırdı. Manfred aldanmamıştı. Bu, asker karakolunun yanında duran - bir yol arabasıydı. Içinde, bir erkekle bir kadın bulu- nuyordu. R Z V 4ek kırk yaşında kadar görünü- yorsa da yakından bakılırsa daha ih- tiyarca olduğu anlaşılırdı. Orta boylu, zayıf, asabi tipde olan bu adamın bilhassa gözlerinde hir ze- kâ ışığı parlıyor ve her halinden bir kahraman olduğu anlaşılıyordu. Henüz genç olan kadın fevkalâde güzeldi. Asil yüzüne yayılan bir yels ifadesi onu büsbütün güzelleştiriyor- du. O devrin yol arabaları gibi yüksek ve büyük olan bu nrabanın arabacı ye- rinde bir sürücü ve onun yanında u- zun bıyıklı, Yanık yüzlü, korkunç gö- rünüşlü bir adam oturuyordu. Aaraba darağacına yaklaştığı sıra- da yolcu kapıya eğilerek arahacının yanındaki adamla konuştu : — İspada Kapya? — Monsenyör! — Bizi niçin bu şeytan alası yoldan geçirdin? Aklımda kaldığına göre bu- rası Monfokondur. Bu tuhaf ismin sahibi olan adam cevap verdi: — Monsenyör! Ben Romanın etra- fını bildiğim gibi Parisinkini bilmi- yorüm. Bu anda araba polis müdürünün bırakmış olduğu askerlerin yanmma varmıştı. Kendisine Monsenyör diye — hitap edilen adam, içerideki kadma — döne- rek: — Bakmayınız!. Beatris. Güzel gözlerinizi kapayınız! dedi. — İşte kapıyorum! Fakat niçin?.. — Çünkü pek fena pek meş'um bir yerin önünden geçiyoruz. Güzel göz- lerinizin bununla bulanmasını iste mem! — Bakmıyacağım, aziz dostum ! GISLAVED Yerine başka marka veriyorlar Aldanmayınız. GISLA VED Markasına dikkat ediniz. Türkiyenin Yerli Mallar Pazarında ve umum kundura satan mağazalarda arayınız. — RAGASTANIN OGLU — 48 Kral sapsarı olmuştu. Beyninde binlerce düşünce çarpışı- yordu. Monklar bağırdı: — Bevriyö! Ne duruyorsun! Fakat bu sözler Kralı daldığı hay- retten uyandırdı. | Kolunu koşan askerlere doğru uza- | tarak: — Durunuz! Emrini verdi. Sonra kendisini tamamen topliya- rak hâkim bir tavırla: —Hükümetim içinde, Pariste, Luvr- da Kralın önünde bir adamın küs. tahlığını ne dereceye kadar vardıra bileceğini görmek isterim, dedi. Sonra Manfrede, etrafımndakileri titreten korkunç bir bakışla sordu: şliyeceklerin bu kadar mı?, — Şevketmaap! Şunu da ilâve ede-| . ceğim, Size Trehovar meydanmmın ya- nında bu sözü söylediğim zaman çok doğru hareket ettiğimi sanmıştım., Fakat aldanmışım ! — Ahah! Demek ki korktun — öyle mi?. Manfred omuzlarını silkti: — ÜÖyle mi sanıyorsunuz.. Amma yaptınız Şevketmaap! Benim korkma- dığımı siz de peki bilirsiniz. Aldan- mış olduğumu söyledim. Evet! Ben 6 gece masum bir kıza cebredildiğini sanmıştım, Aldanmışım.. Hepiniz de işitiyorsunuz ya! Siz de Madam| Ben sizi bir genç kız sanmıştım. Kargınıza kim çıkarsa onun kucağına atılmak için fırsat beklediğinizi bilmiyordum ! Karşımıza Kral çıktı.. Madam - talihi- | nİZ © ikruş.. Tebrik ederim. Kralın | metresi!. Sizi selâmlarım!. Haklı sa- | bırsızlığınızı bir İki saat geri biraktı- Btat için kusurumu affediniz. Bu sözlere, bu cesurca meydan ©- kuyuçı, bu tahkir edici alaya müthis homurtularla cevap verildi. ——— Hiddetinden kudurmak dereceleri- ne gelen Birinci Fransuva : — Herifi yakalayın! Onu size tes- Him ediyorum. Üzerine atılım! Parça- Tayın, koşun! Ne durıı_vom:uııuı?. Di. ye bağırdı. Yels ve ümitsizliğinden kendinden geçen Jiyet Ölü gibi sırtüstü yere düş tü. İki yüz Jantiyom, kılrelarımı çeke- rek ve: — Gebertin! Gebertin! Diye Haykı- rarak Manfredin üzerine atıldılar, seri, cellâdın uşakları, Kralın hizmetçileri Manfredin ateş saçan kılıcı hava- da müthiş bir dşire çizdi! Kendisi de orada ölmeğe karar vererek bir - kö: şeye çekildi. 7 ü MANFRED Manfredi Kralın sarayında bıraka- rak daha evvelki zamanlara dönelim, Ve onun Monfokon darağacmdaki - ö. | Tüler .>#hzeninden nasıl kurtulduğu- anlatalım ! r kaç gün evvel, yani polis mü- vizenin kapisını kapayarak: — Serseri geberdikten sonra açıla- cak dediği zaman Manfred evvelâ biraz terkmuştu. Moukların bu müthiş emri verdi- ğini duydugu zaman aklıma ilk gelen şey: — Mahvoldum!. Düşüncesiydi. Arkasından :* — İnsanların düşünebileceği —en mithiş bir surette öleceğim. Yavaş aş açlıktan ve susuzluklan mahvoe- Tacağım. Fakat buna meydan — birak- madan kendimi öldüreceğim! — Diye Forma: 7