KaraMaskeb-© | Z KT n , Polis hafiyesi ( X: 9 )ün — jemsirsnemanmeia harikulâde maceraları : Np._5 I..e...;,h BUYÜK BAĞAT DİKKAT ET. SANA BİR 7 KONUMARALI SEFERÖE Mi EKİTER! BANA 0 ADAMDAN KOPARABİLİRSE. NİZ BİLDİRİ- Z ANLATBARALIMI DORTOR. , MARTEN ! FRANZ İA BİRLİKTE KİMİN HEBABINA ÇALIŞIYORODUN 2 a İA İBUNDAN im — l EARANE YAP1 YO DÜNİR A FANR İÇİR FA- | İTEVKİFANEYEMİ GİR- BUNU — |a A ” i BIRMIŞTI . İgwoâ/. MEK ]s;'ı')'oksu. ıuo'v | TAMIMIYO - bi > / l ae | Wİ WİŞ TANIMI - NUZ. FAKAT HANGI İN Pa ) * 4 T -| EL A AMLI D 2 .' KA ŞINDEN ÇIKARILAN KAY/D ME | MURU ÇUBUK, MKi | /LE GE- Hülâsası ; Polis huiyesi x : 9 het "yileşmişti bi Şikago'dan "mzasiyle bir imdat telgi ZIYOR Gazeteci ashadaşı Teri il derhal Şihar o'ya gitti. Şii zakere esnasında kendil: B0 — RAGASTANIN OĞLU — mırıldandı. Sonra arandı. Hançeri ü- yerindeyti. Gülümsedi, ve: — Sekiz gün öyle mi Müsyö Monk- lar! Bu müddet ya çoktür ve yahut az!.. Benim işimse acele.. Üyle sekiz gün matmazel ölümle başbaşa kalmak işime gelmez.. Eh korkunç arkadaş! Geceniz hayrolsun! Polis mü , emrinize rağmen gene dışarı çıkaca- ğgını, Ve buradan çıkmak için elimde bulunan biricik vasıta ölmektir, dedi. Hançerini çekti. Ve baş parmağı- nin ücüyle keskin tarafıni yokladı. Kolu kalktı. Göğsü kabardı. Göz- leri yaş doldu. — Ne talihsizim?.. Yaşamak için çok büyük bir isteğim varken böyle genç yaşta ölmek hakikaten çok acı- dır. Heyhat! Hem de kimseye bir fe- nalık yapmadım. Bilâkis her zaman herkese iyilik etmek, zayıfları hima- ye ve müdafaa etmek, kuvvetsizlere siper olmak âdetimdir. Bütün bunla- ra rağmen öleceğim. Kalbimde,. Neyse elveda hayat! Elveda Jiyet! Manfred, kendi cenaze duasını bu suretle okuduktan sonra hançeri sap- lamak üzere kolunu kaldırdı. Ayni zamanda başını da kaldırmış- t Ve kolu inmedi. Delikanlının — gözleri, mahzenin kubbesine dikilmiş olduğu halde kolu- da yavaş yavaş yanma düştü. Acaba ne görmüştü? Sadece zayıf ve solgun bir ışık! Bu ışık ne kadar az olursa olsun böyle bir zamanda, böyle bir yerde hüyük bir ehemmiyeti halzdi. Bir mezarın içinde bu ışığın ne işi vardı?.. Monfokon darağacı pek fena — bir vaziyette idi. Buraya kimse asılmıyor. du. Sebebi de bu darağacının şehirden pek uzakta bulunması ve gerek cellüt- ların gerek adliye memurlarının bir adamın boynuna bir ip takmak gibi ehemmiyetsiz bir işi için buraya ka- dar yorulmağa lüzum görmemeleriy- di. Parisin içinde bile Monfokon'un yerini tutacak bir çok yerler vardı. | Hemen her sokağın kösesinde bir da- rağacına rastlanırdı. Bu da halkm üzerinde İstenilen tesiri husule geti- riyor, onlar da Kralm kudreti hak- kında kâfi bir düşünce uyandırıyor- du. İşte bunlardan dolayı, hayli xza- mandanberi kullanılmryan Monfokon darağacı artık harap olmağa yüz tut- muştu. Manfredin gördüğü, bir yarıktan sızan sönük bir ay ışığıydı. — Şeytanın boynuzları hakkı için, Birinci Fransuvanın henüz genç gö- rünmek için şidletle sıktığı işkembesi hakkı için, Mösyö Monkların balmu- mu suratı hakkı içni, henüz tamamen ölmediğimi anlıyorum! Ve yaşayaca- #ıma inanıyorum. Şimdi, muhafızların naazrı dikka- tini çekmek istemiyordu. Artık yaşa- yacaktı. Gene söylenmesine devam et- ti: — Yalnız göğü görmek kâfi değil- dir. Oraya yetişmek de lâzım.. Burn- da ise gök bu cehennemin kubbesidir ki tepemden on iki argın kadar yük- sektedir. Düşündü.. Kubbeye nasıl yetişmeli. Bu mak- sada varmak için hiç de hesaba kat- madığı maddi bir imkânsızlık vardı. Kendisine zindanlık eden bu meş- um mezarı dolaşmağa başladı. Demir kapıdan itibaren yoklaya yoklaya du- varın boyunu takip etti, Bu duvarlar âdeta cilâlı idi. Hiç bir çıkıntı yoktu. Taşların boyunca — RAGASTANIN OGĞLU — Bİ ———ij | sızan sular bütün teşebbüsleri netice-) ettiği yirmi bin frangı kabul etmedi* siz kalmağa mahküm ediyordu. Manfred, mezarında yaptığı bu ge- zinti esnasında ayağına takılan iske- letler yüzünden bir iki defa az kalsın yere kapaklanıyordu. İçerisi tamamen karanlıktı. Fakat bu da Manfred için büyük bir saadet sayılır. Çünkü eğer mahzen aydınlık olsaydı, gözlerinin önünde canlana- cak manzara şüphesiz bütün cesareti- ni kıracaktı. Delikanlı, başı havaya kulkmış, gözleri bir noktaya dikilmiş, alnı bu- ruşmuş olduğu halde bir saniye ka- dar, bir ümit muhbiri gibi görünen hafif ışığı seyretti. 'Tavana kadar çıkmak için bir in- san İçin yapılacak şey yoktu. Kayala- | » rın arasında basımaklar kazmak gibi devce bir işe girişmek düşüneesi bi- ran için Manfredin aklından geçti. Lâkin busa daha başlıyamadan açlık. tan öleceğini anladı. Bir ses işitti. Askerler bu angari- yeye lânet ederek konuşuyorlardı. Manfred yumruğuyle kapıya vur- du. Karakol kümandanı olan çavuş yaklaştı: — Şeytanın hempası! Susacak mı- sın? Bize geceyi açıkta geçirttiği yetmiyormuş gibi bir de kulaklarımı- zı mı patlatmak istiyorsun?.. — Dostam!.. Bir söz.. Yalnız bir söz.. Yaklaşınız! Siz bu askerin ku- mandanı mısımız?.. — Evet, sonra?.. — Bin frank kazanmak ister misi- niz?.. — Haydi oradan.. İstersen on bin ver!, Asılmağa niyetim yok. Mersi! Çavuş gülerek uzaklaştı. —Ne tuhaf! Bak beni rüşvetle kan- dırmak istiyor.. Bu serserinin - teklif | gime hepiniz de şahit olunuz! Diy© | bağırdı. Bu namuslu çavuş içinden, lııbl_ı | etmediği tekliften dolayı mükâfat gö” receğini düşünüyordu. j dini kesti. Zavallı delikanlı biran kâ” dar derin bir yeis ve ümitsizlik içinde kaldı. Artık muhakkak surette mal* volduğunu anlıyordu. O zaman intihar düşüncesi yenie den aklından geçmeğe başladı. | Kendi kendine iki saat mühlet vef” di. Eğer iki sanat zarfında — buradâ? | kurtulmak için bir çare bulamazsi kendini öldürecekti. | Fakat ölülerin çürümesiyle zehif” | lenen, ve tavandaki delikten - pek | hava alan bü yerde iki saat durmağ? tahammül edebilecek miydi. Birdenbire bir hiddete kapıldı. Menteşelerin etrafındaki taş | oyarak kapıyı sökmek için bütün KUT | vetiyle çılgınca bir çalışmağa koytt du. ğ . Manfred artık bu cihetten de ümt | | — Hançerinin darbeleri altmda, ** | ufalanmağa, kırılmağa başladı. Ümitle küvveti arttı. İki saatlik bir. çalışmadan sef' hançerinin namlusu kırıldı.. j Kırık parça ile işine devanı 'M'v Bununla beraber henüz — kat'i ümidi yoktu. Kapıyı sökeceğini B'I.: şüpheli olarak Ümit ediyordu. W buna muvaffak olursa asker! zerine atılacak, ya geçecek veyü | cekti. Fakat en çok İç sıkımtısının "'; ği müthiş tesirden kurtulmak 4 lışıyordu. Hava da azaldığı için nefes alağf güçleşmişti. e Zavallı delikunlı ağar varamüf |