S NİSAN — 1935 Şahin'in _ı;dîğ:;-_"_! öcü No. 92 Büyük Deniz Romanı törrerre eee eeseremennALAAREZ i reis evlendiği kızın kardeşi M olduğunu anlamıştı “Konakta Kılıç Ali Paşa bile bu seslerin, bu gidip gelmelerin ne olduğunu anlamak için dışarıya Birdenbire çılğın gibi: ) — Ayşe!..!.. Kardeşim .. gili Ayşeciğim!.. — Ben W;ğ" hep seni arryordum. Beni be | sıkmıştı.. i mMadın mı sen?. Ben serin ağa — Ne oluyor, ne var?, Yin Aliyim!.. İnebahtıyı ne abuk | KarA Yusufla Ayse, / buluştuk - kın da var ya-. biribirlerinin kucakla- İ:f:ü; ?::ok çektini... Sevgili | Ihti aa e ğ kardeşim, canım kardeşim!.. Ali Reis onların arkalarını ok- Diyor, bağrına basıyordu. va şadı. Sonra gülerek Kara Yusufa Genç kız, yavaş yavaş © SÜLE | C ikıştız a hııı:mmıı, rüyaya benzeyen çeeki e — Çok ileri gitme, henüz karım #ünlerin cınlındlli"" dı“"'d'yo" ııvılır.ım':'.hıdm:: ga ha genç adama sokuluyordu. çıkmazdan bizi W_ . Ali Reiş sevincinden ağl.yordu.. | — gu sırada Kılıç Ali Paşa da ©- Sev - A Jup bitenleri — kısaca | — Vi çelmişti.. a salatıyordu... . Uşaklar, baremağaları da top - — Babanız, anneniz, Cezayir * | Janmışlardı. de bizi bekliyor.. Hemen gidelim. | — Kılıç Ali Paşaya anlattılar.. Pa- Ha!., Kara Yusuf da burada.. Dur onu çağırayım.. Hem de düğünü ; nüzü yapıverelim hemen.. N'u: istersin değil mi?. Elbet istersin:. İstemez olur musun hiç! — | Genç kız şimdi her şeyi öğren - mişti... lgiı'ıyül kardeşinin boynuna, el - lerine sarılıyor, durmadan öpü - yordu. Hele Kara Yusufun da ora- crkta olduğunu öğrenince o İtld.l' sevinmişti ki, bu sevinçle ölmedi - o ği 'ordu. İ iın:hşı;:'y. kapıdan çıkarak mer - divenlerden inmeyi, yahut bir a- aamıa nara Yusufü ,ı.ğnunıyıî T D Anak, allahi.. * Bülünma çu tur Ali!.. Yalnız Kara Yusufla ni- kâhlamak kalıyor, öyle mi?. Bu da kolay!. .Haydi ulan marsıklar, ne diyorsunuz?.. Çabuk imamı buraya getirin!.. Olup biteni her kes öğrenmiş şenlik bir kat daha coğalmıştı .. Kara Yusufla Ayşe o gece, bi - ribirlerine kavuştular... Muratlarına erdiler. Lâkin Ali Reisin kederi büsbü - tün yok olmamıştı.. raçyazayı düşünüyurdü. %&Ğîıuuf ertesi sabah dünya- nn en mes'ud adamı gibi uyan - mış, Ali Reisi yaslı ve — düşünceli görünce: —Üzülme!.. Venediğe beraber gideriz.. Onu bulur ve getiririz!.. Pencereye koştu.. Ayşeyi bağ - rına basmış olduğu — halde bütün kuvvetiyle yoldaşlarının eğlen - dikleri tarafa doğru haykırdı: — He... yyl.. Kara Yusuf! Ka- ra Yusuf!.. Nerede Kara Yusuf! . ansar koşarak iştir Dedi... z K k Yuıuf:e:ı'i'ııl.îyaınn —Olmaz! Seni böyle korkulu —'I Ti işlere sokmam artık! — Kardeşim reis?, işlere sol — Çabuk bana onu bulun!., Ça- uıukı;:ı'ı:!.. ş vi l | ZEZAZ ğ Sın;dır Osman — bir sansşar Döy ae e aa UNT ERr L kavuşur!.. — Kara Yusuf! He.. yyy! Kırı- Yusuf!.. Seni reis çağrıyor! Müj - desi varmış!.. — Kavuşursunuz elbet!.. — Fakat kimbilir ne zaman ?, a « | Ne kadar geç olursa olsun, razı - Y , bu müjdenin ne ola- g ü oH;;'İıı:ir türlü kestirömiyor ? | yanl.. Lâkin — ya hayatımda onu Tn bulmadan ve ona kavuşmadan ö- Ş ni kasa - | lürsem!.. ml::ı Yusuf ı::;::; :.hülyll'ı Bunları söylerken Ali Reisin enlea balar D da bir an'ev: | kalbi için için sızlıyordu. vel yelkenleri şi U k, kürekleri Öğleden sonra saraydaki ziya - Dişletmek HL * , fete gittiler.. O da :y:.î;. Jüçi::ı::::: Ali Reis bu daveti atlatmak is - O kadar dalmıştr ki, ancak San- | temiş, fakat Kılıç Ali Paşa onu sar Ösman onun omuzunu sarsa * yanından ayırmamak için kandı - rabilmişti. işel,.. Zaten senin nikâhım bozuk - | HABER — Akşam Postası Sağlık bahisleri —ore Niçin yumurta e. yemelisiniz? Yumurta, senenin her m'vğwind? yenen ve daha başlangıçtanberi insan- İar tarafından kullanılan çok değerl_ı bir gıdadır. Yumurta protcin ve yağ bakımından zengindir. Bu iki madde vücut yapar. Yumurtanın sarısı ile akında mühim vitaminler vardır. Ilil: hassa sarısında D, A ve B vitaminleri zengindir. Beyazında da B2 vitamini vardır. Bu vitaminler sağlığa elzem olan kimyevi terkiplerdir. A ve D vitaminleri ciğerleri muha- faza eder ve kemiklerle dişlere kuv- vet verir B2 ve B vitaminleri hazmı müvazeneleştirir ve deri ile bağırsak- ları sıhhatte tutar. - Bu itibarla büyü- mekte olan çocuklara — yumurta çok yarar: Bundan başka yumurta Ratişis de- nilen o müthiş kemik hastalığına kar- şr en iyi bir ilâçtır. Buna yakalanan çocukların bacakları eğri büğrü ve sakat, göğsü ve sırtları kambur olur. Hastalık zamanlarında — yumurta kolayca hazmedilebildiği ve gıda iti- bariyle zengin olduğu için en iyi bir gıdadır. Bir süt pehrizinden sonra ilk verilen katı gıda yumurtadır. Ön- ee günde iki tane verilir, sonra arttı: rılır. Mide ülseri başlangıçında yumurta çok faydalıdır. Çünkü Asidiyeti berta raf etmeğe yarar. Küçük çocuklar bazan yumurtayı xzor hazmederler, işte bunun için ço- cuk on sekiz aylık olmadıkça bütün bir yumurta yedirmemelidir. Çocukla ra verilecek yumurta katı olmamalı- dır ve gayet az kaynatılmalıdır. Yağda pişmiş yumurtanım hiç bir faydası olamıyacağı sözü boştur. İyi yağda pişmiş yumurtalar da evsaf zen- ginliklerinden çok bir şey kaybetmez- ler: Çiy yumurta, yahut gayet az kay- namış yumurtanın taze olmak şartile, hazmı pek kolay olduğundan midenin hazım cihazlarını ve sularını harekete getirmez. Yumurta midede tamamiyle haz- smolur ve süprüntü bırakmaz. Bu iti- barla kabize sebep olur. Kabzin önü- mne geçmek için de tortu bırakan gıda- lar alınmalıdır. Çok çabuk hazmoluveren ve çok tortu bırakmıyan gıdalardan başka bir şey yememek ne çocuk, ne de — yaşlı başlı adamlar için iyidir. Bunlar diş lere, bağırsaklara hiç iş bırakmazlar, bu itibarla, gıda itibariyle kıymetleri ne olursa olsun umumi sağlığı bozar- lar. tiyle Ali Reisi evlâtlık olarak alan Civaninin efendisi ve Graçyozanın dedesi Senatör Perini!.,, Ali Reiş birdenbire, sevgilisin - den bir koku almış gibi oldu.. Ve- nedik elçisini görmek — arzusuna düşüt.. Lâükin elçiler başka salon- da idiler.. Onların yemekleri, ma - salarda verilmişti.. Türk saraym- da ilk defa olarak Avrupalılara, Avrapa usülünde — sofra hazıla - mıştı... Venedik elçisini — görmekten fayda ummuyordu. Fakat her şe- ye rağmen hiç olmazsa uzaktan görmeyi, kendisi için bir teselli sayıyordu. e Akşam olmuştu. t Saraydan çıkacakları — sırada koridorda gidip gelenler oldu: — Tercüman nerede 7... Ha- Bot Geçiren : Eleni gözlerinin beyazıma ka - dar kızarazak: — Evet, dedi.. Yeni tanıyo- rum.. Demir şenç kızın yanma otu.- du. — Ben de, Matmazel dedi, si- zi derhal tanıdım. Ali Cengiz gülerek: — Maşallah, dedi. Görüyorum ki birbiriniz üzerinde hiç te fena bir tesir uyandırmamışsınız.. Ha - yırlsı.. Eleni başını önüne eğdi: —O Bey bana hiç bir şey yapmadı. N — Bahsederim ki arkadaşım dı böyle söyliyemez. Demir kendisini çok fazla b'r sıkıntıda hissediyordu. Buna — ne cevap vereceğini birden bire kes - tirememiş'i. Bereket versin Mat. mazel Ma:-ika imdadmna yetişti: — Dem': Bey!.. Bizimle yemek yvemek isteş misiniz?.. — Çok Jlütüfkârsmız.. Biraxz sonra yiyecektim.. Sizinle beraber olması benim için büyük bir şe - rek., / — Yiyecek bir şey de kalma - miş.. — Demir haydi sen git de bir az öteberi al.. Alacağın şeyler içinde biraz tuzlu bir şey bulun- sun meselâ.. Sen bilirsin.. Artık ne alırsan al.. Ha.. Gayet iyi bir kutu sardelye al.. O tuzlucadır da (Demirin kulağına eğilerek) bu da çok içirir.. Eleniyi sarhoş edersek artık ötesini düşünme. Demir — yavaş sesle cevap verdi: — Böyle oyunlarla muvaffak olacaksam hiç olmayayım daha iyi .. — O halde muvaffakiyetsiz- Hkle karşılaşmandan korkarım.. Marika: — Böyle gizli gizli ne konu- şuyorsunuz, diye sordu. Alicengiz cevap verdi: — Hiç dedi.. Demire biraz 'da yemiş almasımı söyliyordum. — AL, Deliliğe lüzum yok.. | B.n maşraf yapılmasını istemem., Demir kapıdan çıkarken Mari- kaya cevap verdi: — Merak etmeyin matmazel sözünüzden dışarıya çıkmam.. banlaike — Tavsiyeye lüzum yoktu za- ten.. Eğer bugün iflas ederse bu kendi kabahatile olmiyacaktır. Demir az sonra iki kutu sar- dalye yarım ekmek ve bir parça peynirle döndü. Alicengiz peynir parçasını b çağa saplıyarak : — Bu ne yahu, dedi, dört kişi için bu kadar şey! Bunu bize kok- latmak için mi aldın? Demir sofraya oturarak: — Matmazellerin peyniri sev- diklerini bilmiyordum, diye cevap Cebidelikler Şahı Açıkgözler Padişahı Ali Cengizin başından geçenler — Reis benimle eğleniyor mu? Lâkin reis onunla eğlenmiyor - du!. h Kara Yusufun bahçeye girdiğini görünce seslendi: Niyordu. Doğrusu şakanın bu ka - — Seni reis — çağrıyor! Çabuk Ali Reisin bir zifaf gecesinde gelsin, müjdem var, diyor... kardeşiyle buluştuğunu duymayan Dediği zaman toparlandı.. kalmamıştı.. Herkes bu tuhaf hi - — Nemüjdesi?. kâyeyi merakla biribirine anlatı - Diye söylendi.. YN Sanra homurdandı: Padişah bile buna epeyce şaş - mış: — Allahın işine bakın!.. Halbu - ki biz ne yapmak istiyorduk!.. Demişti, dalkavuk hocalardan biri keramet yumurtladı: — Çabuk gel! — Bak yanımda | —— Yer yüzünde ne olursa, Al . kim var?. f lahmn emri ve isteğiyle olur!.. Hiç — Kim var?...., bir kuvvet ona karşı koyamaz!. — Stellâ!, Ziyafet çok güzel geçti ve geç Kara Yusuf kulaklarma inana - | vakte kadar sürdü.. Sofrada konuşurlarken yeni bir Jarı da çekilemezdi.. Lâkin gene j havadis öğrendi: “Venedik elçi - Je koşa koşa merdivenleri çık - sinin adı Kont Perini imiş! Vak- verdi, Marika söze karıştı: — Çok iyi yaptın Demir, dedi. remden tercümanı arıyorlar !... Gidip gelenler çoğalıyor, fa - kat tercüman bir türlü buluna- mıyordu. Sen Aliye kulak verme, Ben bir En sonra Sokullunun kâtibi| adamınm muktasıt idareli olması- haber verdi: nı, parası varsa bir kısmını sak- İamasını severim, Alicengiz güldü: — Ben ömrümde fesimden — Tercüman birdenbire rahat- sız olmuş ve evine gitmiş!... Darüssaade ağası homurdanı- yordu: başka bir şeyi başka bir yere koy- — Bire, hasta olacak zamanı| madım. dedi. şimdi mi buldu!... Tiz getirin| — Demir açtığı sardalye kutusu: onu buraya ... nu uzatarak: (Devamı var) — Matmazel Eleni buyurunuz. —A8 — | Diye ikramda bulundu. i — Fakat bu insanı çok susa- tıyor. Alicengiz birdenbire ayağa kalktı. Marika: — Nereye gdiyorsun Ali? diye sordu. — Şimdi, bir dakikada geli- rim, İ Genç bir dakika sonra koltuk- larında iki şarap şişesile döndü. Ve bunları, masa üstüne koyarak — Bunlarla şarabr pek de iyi gitmezse de içilirse hayır da demez.. Matmazel Marika şişeleri gö- rünce güldü: —Ol! dedi. Zaten işin buna varacağını kestiriyordum. Dai « ma delilik!. Ah Ali!. İyi yapma- dın!. Bilsen şarap beni ne kadar sersem eder; âdeta çıldırtır!. — Ne âlâ! Siz aklımız başınız da iken insanları baştan çıkarı- yorsunuz, ya sarhoş olusanız â - lemi çıkdırtacaksınız demektir, — Suüs çapkın! Demir börek tabağmı Eleniye uzattı: — Matmazel bir börek daha alırmısınız? — Sus çapkın!. Matmazel Eleni bununla Mari- kayı taklit etmek istediğini gös- termişti. Fakat Demir, bu sözle şaşırdı kaldı. Marika bir kahka- ha koyuverdi. Alicengizde bu sırada — şarap şişelerinden birini açmıştı. Eleni bir kadeh şarabı içinciye kadar naz etmiş fakat sonra ra- zı olmuştu. Alicengizle Maikanın konuşmaları — hararetlendiği bir 'sırada şarabın da yardımile De- mir Eleniyi teshire çalışmış — ve önuün sevimli bakışlarına kavuş- muştu. Demirin kendisine söyle- diği her söze; — Sus! Çapkın! Cevabile mukabele ediyordu. (Devarm var| HABER —*kşn_rh_Poo!aıı İDARE EVİ ISTANBUL ANKARA CADDESI Telgraf Adresi: İSTANBUL HABER Telefon — Yazı: 28879 — Sünre: 24810 ı ABONE ŞARTLARI 1 8 6 1taylık Türkiyer 120 380 660 1280 Krgş. KBenebir. 150 445 840 1610 iİLÂN TARIFESI töstekasceleaEseseseyaaReRAseeRERSsR a. Sahibi ve Neşriyat Müdürü: HASAN RASİM US Basıldığı yeri (VAKIT) Matbansı DOKTOR v Kemal özsan Ürolog — Operatör Bevliye Mütehassısı Kraköy — Ekselsiyor yanında. Her gün öğleden sonra 2 .den & - e kadar.. — Tel: 41235