s _'x înş.ım 1885 Daoğru bi düşünce: ilk okula okutanlarının hakları Bir milletin az zamanda €n medeniyet derecesine yübtlııld İkÇ: ne yapmalı? İlk mekteplere n’ıyeînnr- yüksek mekteplere mi ehemmi, meli? Bu münakaşa pek eskidir. Hı:mtlı bu münasebetle hı.şl:::nTuhı ağal da bilmiyen kalmamıştır. $ Cümhuriyet Türkiyesi her I= de büyük bir ehemmiyetle düşü - en doğru yolun ne olduğunu """' gi n terdi. Darülfununu kaldırdı ve )'ı- rine en kuvvetli Türk ve ı(nebl_vr('; î sörlerini bağrında topliyan — bir Üni versite yarattı. lik mektep okutan- larmınm meslek hayatlarına daha kuv- vetli girmeleri, daha olgun ve dıılıııî bulunmaları için de muallim mektep lerinin yıl sayısını çoğalttı. Dersler ilâve etti, teksif etti. *Biz burada, bu son kısmın Son ıüıı lerde kırgınlığına sebep olan bir va- ziyetten bahsedeceğiz: İk okula okutanlarının dfhz ol:dı; ve dolgun kafa ile mesleğe girmele temin etmek maksadı elde mirrıııî Herkesin, çektiği ııhııc_l d"“ı:ıııiı. Semere görmek İstemesi gıygı e- dir, Vaktile iki senelik !ıunllın.:" ft >lerinden çıkan muallimlerin mv- 14 iyle bugünklü altr yıllık — müa : mekteplerinden çıkan okutanların tekleri bir olamaz. 'Bundan başka : kutanlığın hem doktorluk, hem :ı hendislik, hem mimarlık, hem ııı;r- lik olduğunu bilmiyen kalmamış! ;; Bu kafa ve ruh doktorlarmnın, kad ve ruh mühendis, mimar ve askerleri- nİn ayni zamanda lâyık oldlıklg sı: mereyi görmeleri Jazımdır. :ı_k olmazsa onları hayatlarını kazan için başka kapılara mecbu- riyetinde bırakırız. Halbuki okutanlık da diğer mes- tekler gibi gün geçtikçe tekâmül eden » nisbette mevva veren bir meslektir. Hele bugünkü gibi en yeni terbiye ce- reyaklarını takip ev tatbık eden okus tanlarımız, ordunun — erkâmharpleri kadar kıymetlidirler. Halbuki son günlerde ilkmektep ©- büyük bir inkisar devresi- Kanunun onlara verdiği kıdem zamları, mesken bedelleri, ma- kam tahsisatları bir çırpıda kesilmek tehlikesinde kaldı. Verilen cı_ılr çar buk geri alındı amma, her vilâyet e- kutanları o vilâyetin hususi bütçele- rinden maaş aldıkları için h:ı.ıiı me- sele tamamiyle hılledilmuıılıu:.. Mer- kezin bu işteki hassasiyetini, nlfyct meelislerinin bazıları bir tllflü göste- remiyorlar. Bütçe meselesi karşısın- da cektikleri müşkülât da mı?l'üı_ıdur. Fakat bütçenin terazilenmesi için hfı yoldan başka bı.r yol bulmak gerek- tir. Tik okula okutanlarının ayni sebep- lerle geçirdikleri buhran İlk olarak değildir. Bundan önce de birkaç de- fa başlarından geçti. Hattâ bu yüz- den iki üç senedenberi mesken bedek- lerinden mahrumdurlar. Bu işin kökten halli lazımdır. Bu: 'nu da Kültür Bakanlığı yapmalıdır. İlk okula okutanlarının maaş vesair hakları işini de merkezileştirmeli, va- kit vakit vilâyet meclislerinin görüş farkları yüzünden çarpınlı geçirmele- rine meydan vermemelidir. Çünkü kafa rahatlığına bu meslek adamları diğer meslek sahiplerinden daha çok muhtaçtırlar. Kararsız kaldıkça en özlü unsurlarını hüküm sürmektedir. kutanlafı geçirdiler. Azçok her yiyecekte var, fakat Rakı Hile karıştırılmıyan | yegâne madde imiş! | Birçok yiyecek ve içeceklerin hileli şeylerle karıştırıldığı beledi- yece almman nümunelerden anlaşıl- mıştır. Belediye kimyahanesinin işleri son günlerde çoğalmıştır. Dün bu münasebetle belediye statistiğini gözden geçirdik. 934 senesinde belediye kimyahanesin- de tahlil edilen 2575 ekmek nümu- nesinden 2502 si iyi, 73 ü fena, 161 helva nümunesinde 126 sı iyi, 35 i fena çıkmıştır. Pastalardan da 115 nümune tet. kik edilmiştir. Bunlardan 97 si iyi, 18 i fena, sadeyağlardan 530 nümune alınmış, 405 i iyi, 125 i fana — çıkmıştır. Zeytinyağlarda en çok hile karıştırılan yiyecekler| arasındadır. Geçen sene - alınan| 840 nümuneden 200 ü fenadır. Memba sularında 261 nümuneden G1 i fena, 401 gazozdan SI i fena çıkmıştır. Bütün alman nümune - lerden hepsi karışık çıkmasına rağmen rakı, şarap ve konyaklara hile karıştırılmadığı anlaşılmıştır. Sekiz rakı nümunesinden sekizi de halis rakı çıkmıştır. 933 senesin- de yirmi sekiz rakı nümunesi de karışık bulunmamıştı. Halkm en başlı gıdası olan ek- mek, yağ, $u, zeytinyağı gibi yiye cek ve içeçeklere — pek fazla hile karıştırılmasımna rağmen rakı, şa - rap ve konyakların halis çıkması şaşılacak bir şey değil mi? 0 Baş muallimlerin kesilen tahsisatı * tekrar verilecek İlk tedrisat müfettişi ve baş ho- calarının makam tahsisatlarının tekrar verilmesi için “Okutanlar Birliği,, nin kültür ve içişleri ba - kanlıklarımda yaptığı teşebbüsler muvaffakiyetle neticelenmiştir. Içişleri Bakanlığı müfettiş ve baş hocalarınım kıdem tahsisatının tekrar bütçelere konmasını bütün vilâyetlere bildirecektir. Vilâyet bütçesi hazırlandığı i- çin bu tahsisatın konulması ancak bütçeye yeni bir ilâve ile kabil ola- caktır. HABER — Akşam Postası Mühim meseleler hakkında beyanatta bulundu Viyanaya kadar bir seyahat yapan yeni Japon ulçisi Bay Toguzava şeh- rimize dönmüştür. Elçi, dün bir mu- harririmizi kabul ederek bazı mühim meseleler etrafında beyanatta bulun- muştur. “— Japonyanın ticaret sahasında diğer memleketlerle rekabet ettiği münakaşa olunuyor. Ve bunun için i- ki sebep gösteriliyor. Bunlardan biri, Japonyanın parasının kuymetini dü. şürmüş olması, diğeri ucuza adam ça- dıştırmasıdır. “Halbuki, Japonyanın, parasını dü- | şürmüş olmasını rekabetin — sebebi saymak, meseleyi tek bir cthetten gör- | mektir. Japonya gerçi — parasını düşürmüş olmakla, malını satmak yo- lunda kolaylık elde etti; vekabet ede- bilir. Fakat Japonya, mal ihraç et- tği gibi, birçok ham madde de ithal | ediyor. Bunun için, bugün — kiymeli düşürülmüş olan Japon parası, malı- mazı satarken lehimize iken, mal satın alırken aleyhimizedir. İşte bu suret- le vaziyette bir müvazene mevcutlur. “Ucuz paraya işçi çalıştırmaya ge- lince, bir kere, her memleketin kendi- ne göre bir yaşayış miyarı vardır. İş- çimizin aldığı para, bu miyara göre düşünülmek lâzundır. Bundan baş - ka, bizde işçi kullanan müessese sa - hipleri, bu işçiler için, fabrika içinde hastaneler, yatakhaneler, hattâ şine - malar vücuda getirmişlerdir. Meseld, bellibaşlı pamuk sanayü Mücssesele - rinde karı koca birlikte vardır. Bunların çocukları, iyi yetiş - tirilmiş mürebbiyeler tarafından ba - kım evlerinde bakılır, Bu ç çok ucuz şeraitli ilkmektepler vardır, Bu işçiler, çocukları oraya gönderir - der. Büylece işçiler üzerinden — bir kasım masraf yükleri kalkar. Bunlar yapılmasaydı, bu parayı işçiler doğ- rudan doğruya alacaktı. İş sahiple- rinin yaptıkları bu masraflar, ücretin bir parçası olarak sayılmalıdır.,, — Çin ile Japonya münasebeti na- sıldır? “— Gittikçe salâh — bulduğundan memnunuz, Esasen Biz, kendimize ait meseleleri kendi aramızda halletmeli YİZ.n — Japonyada nüluxs çoğalması mü him bir mesele halinde midir? Bunu nası! halletmeği düşünüyorsunuz? U- zak Şarkta harp rivayetlerine ne der- Sİniz? “— Harp hatırdan geçmez. Nüfus çoğalması ise, bugün bir mesele halin- de değildir, diyemeyiz... Fakat Japon iktisadiyatçılarının ileri sürdüğüne göre, bu çoğalma süratle ilerlemiye- cektir. Bundan başka, bizim ahalimi- çalışanlar | | Belediye Bir buçuk aylık bir mühlet vererek | 250000 | Esnafın tescil edil- mesini bildirdi Belediye müstahdemin şubesi | her nevi işlerde çalışanların tesci- line başlamışlır. Bu tescil muame- lesi 31 Mayıs akşamma kadar de- vam edecektir. Bir Hazirandan i- tibaren belediye zabıtası bir teftiş yapacak ve kendisini tes- cil ettirmeyıp sıhhat cüzdanı al- mıyanlar cezalandırılacaktır. umumi Belediye müstahdemin şubesin- den aldığımız malümata göre şim- diye kadar pek az kimse tescilleri- ni yaptırmıştır. Halbuki İstanbul. da 250 bin kadar esnaf — vardır. karı üçte birini bunlar — teşkil et- mektedir. Esnafın sonradan sıkışık bir va- ziyete düşmemesi için şimdiden tescillerinin yapılması yolunda ça- lışmaları Ticaret Odasınca esnaf cemiyetlerine bildirilmişti —e Mekteb müsamereleri imtihan zamanı verilmiyecek Kültür Bakanlığı bütün liseler- le orta ve ilk mekteplere yolladığı bir ta bur merelerin Nisan sonuna kadar bi- tirilerek talebenin — Mayısayında derslerine çalışmaları için vakit bırakılmasını bildirmiştir. Brkneremeree seem renae e eekA e #i almak istemiyen yerlere girmek ta- savvuru, yalnız arzu olunmuyan bir şey değil, ayni zamanda kölü bir iştir. Japonyanın nüfus meselesi — iktisadi bir meseledir. Apyni zamanda dahili bir meseledir. Fakat bugünlerde bey nimde dan sonra mü nelmilel bir manzara göslermiyen me- seleler çok azdır. Dahili olan nüfus meselesini tamamen — dahili suretta halletmek de kolay olmasa gerektir. Bununla beraber, harple de halledile- ceğine kani değilim. İnanmam İi nü- Vus meselesi dolayısiyle harp çıksın.. Daha dünkü harbin hatıralarını kimse ponya, Sovyet Rusya ile Amerika a- rasında harp olacağı sözleri 6 kadar çok sarfedildi ki, bunlar arasında bir | harp ihtimalinden, daha Fazla harp sözü oldu, diyeceğim.,, ŞEHRİN DERDLERİ insanlarla koyunlar “koy Bir mektup aldık. Çok şayanı dikkat bulduğumuz- kaçırmak — tehlikesi | dan aynen neşrediyoruz : *YVapurculuk Şirketinin Saadet vapuru bir Pek haklı olarak ordunun terfihi yeridir. I7 Nisan gecesi Bandırmadan tam d00 yolcu- Imza yerinde sefalet Pzmir ekspresi ' unkoyuna teeziye edecek bir makam yok mudur?,, de gu cümleler okunuyordu : üyle gelip Bandırmadan Saadet vapu- runa binmek bedbahtlığına uğrıyan M. Eğin. Yani İstanbul nüfusunun aşağı yu-| unutmanuştır. Fakat Amerika ile Ja | —— aa aa Matbuat umı müdürlüğünün | pabileceği bir Memleketimizde yapılı ya toplantılarından ben şu yi çıkardım: Memleketin toplantılar dolayısiyle gelı me ve herkesçe tanınmış $ı lerin, bizim hakkımızda si sözlerden güzel bir propaga tabı çıkarılabilir. “Propagandanın lüzum tur,, diyen olamaz. Bir bakrma göre, bu söz araya toplamaktan uygunb paganda şekli de düşünüle diyeceğim.. Büyük toplantılarını me timizde yapmış olan birçok mümessillerinin, Türkiye b da çok dikkate değer, anlay yalniz nezaket eserinden iba mıyan sözleri var. Gelen iktisadiyatçılar, f lar, siyaset adamlarından | ri kendi görüşlerine göre, Türkiyeyi yaratıcısı ile b anlattılar.. Biz, onların y gitseydik, ihtimal bu kuvveti ler alamıyacaktık. Nasıl alabilirdik ki, tahı etmiş bir ülkünün ta yanıba gözle görüp gönülle inana insanın diyeceği, elbette kulak dolgunluğu, nazari den'çok daha kuvvetlidir. Bu hâdise oldu.. Memleketimize, büyük & malar dolayısiyle gelen eski lar, mebuslar, âyan reisleri, mış politika adamları, — önl çıkan her Türk gazeteciye d | düklerini söylediler.*'Bunla: zim gazetelerimizde *l çıkmıştır. Şimdi şöyle düşünüyorum lar, matbuat Umum Müdü müzün bir gayretiyle bir ara: tirilemez mi? Bunlar, yanlışsız, sahipleri fından beğenilmiş, samimi layışlı en güzel mülâhazalard lerinde parlak hükümler ve yenin şahsiyetiyle daha ehel yet ve sağlamlık peyda etm şünceler, âçık anlatışlar var Meselâ, Fransanın eski lJarından Maryo Rustan'ın bi rupa macmuasında — hakkıri yazdığı bir makale ile, Maryel | tan'ın daha geçen yılın eylü gazetelerimize verdiği beya rasında ehemmiyet ve değer riyle fark yoktur. Bunu da, sek, başka dillere çevirerek: | kiye hakkında dünya tanınmı nın düşünüşleri,, diye bir fa kolleksiyon halinde çıkarabi Memleketimiz için dahi, rarak, mekteplerimize, kütüp leye, türlü kültür. müessesel gönderebiliriz. Bu, adetâ, iyi bir eser o koymuş müellifin eseri hakk salâhiyet sahibi münekkitleri dığı paragrafları neşir vasıtal larak kullanmak gibidir, Bugünkü Türkiye de, zate yük bir müellifin ortaya ko: nihayetsiz kıymette bir eserd kararlaştı. Orta ve Tise okutanlarır nn vaziyetleri de iyidir. Bu nimet- lerden ilk okutanların da mahrum bı- rakılmamaları zamanı çoktan gelmiş- tir. yu yalnız bir ambara balık istifi gibi koydular. - Diğer ambarlara da 1400 koyun yerleştirdiler. Ve böylece ha> reket ettik. Çoluk çocuk hep açıkta olduğundan haslar landılar. Vapurun çarlıçısına, ve kâtibine müracaat et- Verelim, çünkü haklarıdır. Çike Kadircan KAFLI — İstediğiniz yere şikâyet ediniz. Bize vız gelir! Di- Ka L aanee e aei PP SiAp verdiler. Elhasıl gecenin saat on birinden 80- lstan' u' Lısesının ba":ın“:;ium; îadar kadınların çocuklarır - ağlamalar umu ri iyerek İstanbula vardık. 50 ci yııdön Şimdiye kadar bu kadar sefer yaptım. Böyle bir şe- İstanbul Hisesinin kuruluşunun | ,, tesadüf etmedim. Vapurculuk Şirketinin fazla para ellinci yıldönümü dokuz Mayısta|kazanmak için vapura doldurduğu koyunlar — yüzün- kise mezunlar ıtarafından kutlula-/den bu kadar insan hasta mı olsun?'“Nereye islerseniz nacaktır. şikâyet edin! Bize vız gelir., Diyen mes'ul adamları Şunu itiraf etmeliyiz ki mnaalesef —bazıları müs- tesna— bizim vapurculuk şirketlerimiz bir koyunu tefrik edemiyecek — vaziyettedirler, insanla bir Istanbulla yakm veya uzak limanlar arasında sefer yapan her va- purda bu bellidir. Meselâ Trabzondan İstanbula - gelir- Istanbuldan tekrar geriye dönerken yolcu ile dolduruluyor. Her ne kadar vapur İstanbuldayken yıkanıyorsa da bu ken koyun ve sığırla dolu olan bir ambar üstün körü yıkamanın hiç bir faydası olmamaktadır. Im.sanl ambara indiği zaman burnuna şiddetli bir anır kokusu çarpmaktadır. Alâkadar makamların bu toktayı da gözönüne almaları, ve bu gibi vapur şirketlerini insan- | | larla hayvanların seyahat edecekleri yerleri N ayırmağa | | Mmecbur etmeleri lüzımdir.