Çocuklara Masal Küçüktüm. Çok iyi hatırlıyo - rum. Aksarayda bir eve taşınmış - tık. Bir gün komşulardan bir ka- dın geldi. Annemle konuşuyordu: | — Bu evi nasıl kiraladınız ha- nımcığım? dar.. Bahçesi var. Çarşıya, pazara yakın. — Öyle değil! Bu ev bir senedir boş duruyordu... | Komşu kadın lâfmı bir türlü ta- | mamlryamıyordu. | Annem sordu: — Canım, bir şey biliyorsanız söyleyin! Ben öyle bildiğiniz kar-| kak kadınlardan değilim. | Kadımcağız anlatmağa başladı: | — Burada bir derviş ailesi otu-! rurdu, hanımcığım! Bu adamın i- ki karısı vardı. Birbirleriyle çok iyi geçinirlerdi. Bir sabah evin altındaki büyük su mahzeninde cinlerin harp ettiklerini duyduk. Birkaç gün sonra dervişin bir ka- rısını cinler çalmışlardı. Polis işe müdahale etti.. Araştırma yaptı. Bir şey elde edemedi. Kadın kay- bolmuştu. Derviş karısının arka- sından günlerce, aylarca ağlamış- tı. İşin tuhafı şu ki, kaybolan ka- dm, dervişin en çok sevdiği karı- sıydı! Bu meraklı cin hikâyesi burada bitmişti.. Kadın evden çıkınca, » kimseye sezdirmeden yavaşça bod rum katıma indim. Ben zaten kü- çükken çok haşari bir çocuktum. Yer altında bir harp! —Çocukluk hatıralarımdan— | | zında kalrışt. sadüfen çok az yağmur — yağdığı için sarnıçta su azalmıştı. Paçala- rımı sivadım.. Kenardaki — demir merdivenden sarnıcın dibine in dim. Su diz kapaklarıma — kadar | geliyordu.. Suyun içinde yürüdüm. ! Birdenbire ayağıma yumuşak bir — Ne var? Güneş alıyor.. Hava. | şey takıldı. Kollarımı suyun içine soktum. | Bir tarafından yakalıyarak kena ra doğru çektim. Bu bir insan ce | sedi idi.. Ve başını suyun üstüne | çıkardığım zaman, bu cesedin d"x vişin karısı olduğunu anlamakta güçlük çekmemiştim, Komşuluar hâlâ — Cinlerin mu- | herebe ettiği eve gitmeyiz - diye- rek bize selâm bile vermiyorlar - dı. Çocukluk bu ya.. Mahzenin i : çinden yukarıya doğru: — Dervişin karısmı buldum... | Diye haykırmağa başlamıştım. Bu sesi duyan annem, korkudan yüreği ağzına gelmiş — bir halde, çırçıplak sokağa fırlamış: — Cinler yer altmdan seleniyor. lar! Diyerek bağırmağa — başlamış.' Komşular kapmın önüne üşüşmüş- ler. Biraz sonra bir polis, bir da-| ha.. Bir daha.. Kapının önüne po- lisler dolmuştu. | Vaziyeti anlayınca derhal yu - karıya çıktım.. Dervişin kaybolan “karısını suvun içinde bulduğumu | söyledim. Herkesin parmağı .'Hil 1 Öteki kadmım kukançlık yü -| Eğer çocuklardan polis hafiyesi olmak lâzım gelseydi, muhakkak | ki ilk önce ben giderdim. | Zavallı devriş birkaç ay sonra cinlerin bastığı bu evden, sevme -| diği karısiyle birlikte çıkıp git -| miş.. 1 Mahzene indiğim zaman elim -| de elektrik feneri vardı. O yıl te -| Hediye kazan ” 1— Eyüp 0. Mek. 8, 1. Ni, 160 Ne besinden 110 M. Fahri, 8 — Hamalba anların re zünden brı; zavallı tazeyi bacak - | larma taş bağlıyarak suyun içine attığı anlaşıldı. Cin hikâyesine de bu suretle ni- hayet verildi amma, biçare anne- ciğimin de korkudan yıllarca dili| tutulmuştu !. Kemal Tunçel b Sian 2 — Eskişehir Inkılâp mek. tale- | şında Kordelâ sok. 3 E. Nimetullah, #—115 Emin Sansuz, 5 — 39 uncu mek. S, 4. Ali Arslan. dim, HABER Gocuk sayfası Spor müsabakası kuponu 14 — 3 — 935 i Bilmece Bilmece zarflarını şu adrese gön- deriniz; Haber gazetesi Çocuk Sayfası Muharrirliğine İstanbul —— Netice Spor müsahakamızın neticesini ge- lecek hafta bu sayfada ilân edeceğiz. ll | | merkezinde, binanın otuzuncu katına Kaplumbağa y | * simleri £ | i 20 nci asırda Elektrik Büyük kuvvettir | | Şikagoda yapırlan elektrik santral çok kuvvetli projektörler konulmuş ye büyük eaddelerin buradan tenviri tecrübe edilmiştir. Bu projektörler ayni zamanda hava tarassutları için de i«e varamaktadır, Amerikada yir - Minci asırda en büyük kuvvet - vlarak OL sAnDuul SUuJıg BAVT ZNiOKAHIDA Yukarda gördüğünlüz bahçenin or- | tasında bir küçük saray var. Bahçe - | nin dört kapısı görünüyor. Bu kapı - lardan saraya giren yolu bularak bo- yalı kulemle çiziniz! Saraya giden yolu bulanlardan bi. —Açık tanılan elektrik şualarını gece bu bi- EERERL nadan seyretmek insanı kolayca kör etmeğe yetmez mi? Geçen gün İstanbulda büyus uir kaplumbağa bulunmuştu. Herkes bu hayvanın büyüklüğüne hayret etti. Halbuki İskenderiye ve Beyrut kıyı- larında bulunan deniz kaplumbağala- rı bundan çok büyüktür. Bundan iki ay evvel Kanadadan Holivuda — götü- rülen bir kaplumbağanın ağırlığı yüz on kilo idi. Yukarda resmini gördü - ğünüz hayvan, Holivutta filme çekil - miş olan ve düz yolda süratle yürü - | yen kaplumbağadır. Açık konuşmalar: İzmirde Fikret Otay — Hikâyenizi gönderin.. Okuyalım. Okumadan — bir şey söyliyemeyiz. Ankarada Melâhat Sabri — Mek - tubunuzda adresiniz sarih değil ba - nun için cevap veremedik. Alman Kültür Bakanlığı mektep - lere bir tamim göndererek ilk ve orta sınıflardaki çocuklara açık havada sık sık beden terbiyesi yaptırılmasını # Necdet pazartesi günü tatilden sonra akşama kadar — ceza ola- rak — smıfta ayakta bekliyecek - ti. Mektep müdürü, Necdetin ya- ramazlıklarından usanmıştı. — Sı. nıf kapısına bir hademe dikti: — Gözünü aç.. Necdetin otur .- masına meydan verme! Hademe ihtiyar bir adamdı, Necdet yavaşca yürüdü.. Mu ; allim kürsüsünün önünde duran is-| kemleye ceketini geçirdi.. Kolla- rını açtı.. Ve kendisi yavaşça sı- vışıp kaçtı. Hademe gözlerini açtığı za - man ortalık kararmıştı. Kürsüye l SA havada bed —NECDETİN KURNAZLIGI cek değilsin ya..! Dedi. ç ü ; T > ' " r K üAi rinciye on lira, ikinciye bir kol 5”, üçüncüye bir mektep çantası, on! ya kadar birer ipekli mendil ile 4 ü €a 200 okuyucumuza da muhtelif İ? diyeler vereceğiz, 3 Bilmece müddeti 15 gündür. — en terbiyesi emretmiştir. Açık havaca Deaen ketleri yapan çocukları resimde yorsunuz. .ı.:; doğru yürüdü: — Necdet, oğlum! Haydi, ne git.. Akşam olmuş! Ses almayınca elini uzattı. makları iskemleye çarptı. Ko Hileyi anladı: öW — Yarın gene elime dnıd"v. çapkın! Her gün bir ceket bır? VA y HABER Gocuk sayfası Bilmece kuponu -