Bugünlerde o u duyarlarsa her halde işi eşe - eden bizakmazlardı. Onların D efendileri kadar Şahin reisin | ıilmamasına yahut kaçmama- :_:u dikkat edecekleri — şüphesiz-| öyle olmaması için çalışıyordu. Ufak bir falso, küçük bir düşünce- laştıklarını açığa vurursa, — işler büsbütün sarpa sarar, hattâ ken- “Gisi de babası gibi şu sarp kayalr Ü üstündeki korkunç — şatonun :llelerinden birine kapatılabilir - li ! Lâkin Valeryo gelmeak bilmi - Yordu. Bunun için kendini tutuyor ve, L'kl'ryardu. Bekliyen adam günlerin geçi - Yini saati saatine bilir. Ali reisin buraya geldiğinin yir- Mi birinci günüydü. Her sabahki Bibi erken kalkmış, şatoya yakın tepeler ve yamaçlardaki rezinti - Bam- ga geyr - “kr değildi. Her sabah ve her ak; “Ham şatonun yüksek — duvarlarını Aşan bu sesler, civar yamaçlarda pek belli olmaz ki Fakat bunu da soramıyordu. | on üç yaşındaki küçük Ali ile bu - | ünkü Valoryonun adamları bu -| günkü genç ve dinç Türk gemicisi | tizlik onların buralarda niçin do-| Ve ormanlarda akisler — yapardı. leıız.m-ıı'ıyordıı. Bu şatolarda, sahiplerinin gel- falınan boruların sesleri idi. ile karşılaştı: — Marki Valeryo geldi, değil Mi?... — Hayır muherem senyör, Bek yirmi gün sonra dönmek üze- Ali Reis sorduğunun cevabı ol - :eıı. bir tabiatte değildi. Çünkü en iyi bilgiler, en um - Hancı sözünü bitirince yeniden Ordu: lin2, e Markiz Graçyoza Venediğe 4yor,. lli diye sevinmiştim.. r, . h Ali Reis Graçyozayı görmek is- li İN dolaşmaları k tikleri veya gittikleri zamanlarda| koptu füz haber bile yok... Hiç bu kadar | İ'k içindeki saçları Sdun kalmazdı.. Hattâ bu sefer en | taklarından taşıyor, iki kalm ör - 'an bu sözleri uzun uzun dinli - | ru sokulmuştu.. Fakat | sanki anun gözleriyle karşılaştı ... giriştikten sönra herkesi sonu- | Fakat, o kadar... İA kadar dinlemeğe karar vermiş- | — O geçti... ı Büyük Deniz Romanı da gelir belki, yahut Ankonalı şövalye arasında her halde büyük fark vardı. Hancı sözüne devam ediyordu : — Gidiniz, — siz de görünüz!.. Şimdi bütün köylüler şatonun ka - » | pısında toplanmışlardır. Buralar- Ali reis bundan önce karşılaş-| da Graçyozayı sevmiyen yoktur O, ğ taralikleri her zaman kulağın-| halkım başında onu — koruyan bir da birer küpe gibi tutuyor, bir da-| melek gibidir!.. — Gideyim!.. Üç arkadaş ilk defa olarak hep beraber handan çıktılar. yollardan, olgun başaklı tarlaların arasından geçtiler.. Sahiden, şatonun — kapısına ve kapıdan başlıyarak Venedik tara- fına giden yolun iki yanı — çoluk çocuk, kadın erkek, genç, ihtiyar, sayısız insanlarla dolmuştu. Hepsi de Valeryonun kızına verilmek ü- zere demet demet çiçek getirmiş - lerdi. Boru yeniden — öttü ve şatonun kapısından kapalı bir araba çık - Rler. En önde Valeryonun bayrağını taşıyan bir atlı, zırh içinde ağır ağır ilerliyor, otun ardında gene zırh giymiş bir manga atlı gidiyor- dudu. Arkadan da belki üç yüz kadar atlı, parlak derili; dinç at - | lara binmislerdi. Hepsinin de si- Valeryonun gâriyle dalgalanıyordu. O zamanlarda bütün Marki, at bu sebetki boru vesleri het Kont, Prens, Düka gibi asilzadele- Üiitsindi; Dodi cötekileii rin ayrı ayrı bayrakları bulunur - du. Halkm arasından — bir alkış Ali Reiş yalnız arabaya bakı- Ali reis kapıya fırladı ve hancı| yor, başka şeyleri ne görüyor, ne de duyuyordu. İşte!.. Işta, Graçyoza!.. Beyaz- lar giymişti.. Bol dantelli ipek | Hancı başını sağa sola salladı : elbisesinin ancak omuzları ve ya - K kası görünüyordu.. Beyaz bir baş- alnın ian ve gü omuzlarından göğsüne düşü - ;.mım.u. Çünkü biran evvel | Yordu .. 'enedikte bulunmak istiyormuş .. | — Arabanm penceresinden başını hîiüıne göre büyük efendilerin | çıkarıyor, iğiyor, sallıyor, gülüm - ünlerde başları pek dolu imiş! | siyor ve halkı selâmlıyordu. Ali Reis istemeksizin ona doğ- Bir an gözleri Ah Reis gözleriyle arkasımdan Radığı adamlardan, en beklenmi- | yürüdü.. Graçyoza — bir daha ona İen zamanlarda çşıkrveriyordu. bakmadı.. Demek ki tanımamıştı.. ki unutmuştu.. Önekadar güzeldi!. Ali Reis — O halde bu boru'sesleri ni- | © güzellik önünde her şeyi, dünü, bugünü, yarını unutmuş gibiydi . Henüz yedi sekiz yaşında bir kız iken Ali reisle tekrar görüş - — Yaaaaa!!... Bense Valeryo | meyi dileyen, onun — kaçmasına yardım eden, hattâ kaçacağı gün, — Bugünlerde o da gelir belki . | biriktirdiği harçlığı — ona getiren '_:ı_ belli olmaz ki... Ansızın çıkı- | bu muydu?. Acaba o günleri unuttu mu?. O günleri unutmasa — bile Aliyi iş değildi.. Şatonun etrafın- | hatırlıyor ve: biraz da bunun Araba ağır ağır uzaklaşıyor ve Hadi. Fakat ona kendini gös - | nasıl oldu?. Acaba annesine, ba. Miyecekti. Lâkin görünse bi - | babasına ve kardeşine — kavuştu “Acaba tanryacak mıydı?. On iki | mu? Acaba benim annemi dede- d Tozlu | KMYAE| Çin borç istiyor Türkçeye İ Japonya borç verme-i G.çiren : ğe taraftar görünüyor!: ya-sı Japonya ile Çin arasındaki mü- |£ N | nasebetler çok şayanı dikkat bir SAD Üü safhadadır. — Yok yok.. Kat'iyen.. Kumaşı ince de sana öyle görünüyor.. He - le bir pak.. — Oturmak için — müsaade var mi?. | — Ah... Affedersiniz.. Ayakta | kaldınız.. Buyurun oturunuz... — | Eskici donları yeniden gözden ge çirmek için eline aldı ve biricik boş sandalyeye oturdu.. Fakat bu bir ayağı eksik olan — sandalye idi.. Boylu boyunca odanın — ortasına yuvarlandı.. Çuval bir tarafa, ko - lundaki eskiler bir tarafa gitti. Çinin, şiddetle paraya ihtiyacı vardır. Ve “buna kim borç vere- | cektir,, meselesi günün en heye - canlı diplomatik — hâdiselerinden biridir . | İngilizce “Deyli Herald,, ga - zetesinde okunduğuna göre, şimdi milletler arasında Çine bir “borç vermek muharebesi,, vardır. Bu para derhal Çine verilmek lâ- | zımdır. —Ancak, Japon menba - ımdan mı, Âmerika veya İngiltere- den mi bu parayı alacak?. Mesele burada çatallaşmakta - a Ali Cengiz, yahudiyi kaldırmak Ir. . . dn Li : için koştu: | Çin hükümetinin parti taraftar - HL ÖE üA sünleler Henislekder | lıklarımdan doğan dahili uygun - suzluklara karşı koymak için sarf- fettiği para pek çoktur. Buna kar- Daha da gelmedi, dedi.. Bunu da köşedeki bakkaldan ödünç almış - tık. — Ayağının biri çürükmüş, de- şılık vergilerden gelen varidat ise aç “Jbuı“:;;ı:';î: Hüvekie Bdi Yahudi ayağa kalkmaya çalışa- aponya Si wvvetin ı! ” | rake yada yani İngiltere, —Amerika, — Ne çürüyü... — Ayağinin biri Fransa ve Japonyanm birlikte yar- yokmuş!... Ama bir yerim acima- dım etmesi gibi bir teklif yapılmış- | 7; Zararı yük. tır. —Fakat hemen ve ihtiyaca te- — Büyük heyecan geçirdiniz ... kabül edecek derecede para ver - | Korkmuşsunuzdur.. Bir şey içmek meğe hazır olan Japonyadır. temez yğğnlr L Bir diğer teklif te bu dört kuv - — Teşokkür ederim?. vetten ikisinin (İngiltere - Ameri- | — 7.klifsiz olunuz.. Bir kadeh ka) nın önce yardımı, sonra diğer şarap veya rakı?. iki kuvvetin, yani — (Japonya ve Demir, kâğıt yastıtan başmnı kal- Fransa) nımm yardımı etrafındadır. | 3, arak: EBiDELİKLER | Gebidelikler Şahı Açıkgözler Padişahı İ Ali Cengizin başından geçenler Fakat Japonya, Çine, ancak <— Buda kendisinden derhal para temin e - diye sordu.. d_obileeo_ifni sezdirmek istiyor. Ve Ali Censia, athadaşma giği bir bir İngiliz - Amerikan — istikrazı içeret verdi. B pf ğlar 3 TU — Siz arkadaşımın — kusuruna bakmayın... O sairifilmenamdır .. Haydi biz işimizi bitirelim... Aki lira değil mi?, Bunda anlaştık ya! — Yuz elli kuruştan fazla ver- mem.. — Haydi yüz altmış ver de iş bitsin.. Bu fazla da hizmetçi ka - dmna bahşiş olur.. — Bunlar yuz altmış kuruş et - mez.., — Haydi, haydi... — Artık olup bitti!.. Haydi torbana koy ve ça- buk ol... Bu sabah bir intihap derdi var başımızda... Üçümüzün de işi varı.. . BA öyle şeyler var mı? yapmasını kendisine karşı dostça bir hareket saymıyor.. Japonyanın mali bir yardım dolayısiyle bu sı - kıntıda olan ne derece nüfuz edebileceği kestirilebilir. | HABER Akşam Postası İDARE EVİ ISTANBUL ANKARA CADDESI Tolgrat Adresiş İSTANBUL HABEL Teletob — Yazıt 2SKIT — İdaret TAPYO l...-—...——-.—.. ABONE ŞARTLARI ı , 6 ! Türkiyer 120 350 060 12 ayak 1250 Krş. Besebir 150 Gd W40 1610 Ş ILÂN TARIFES! ' Kicaret Uünlarinm satın 1286 İ Hesmi Hânlar 10 kuruştur. ! İ nsenereeceEEAEELENEREEE AA KA KEcAs A sAESansecanA İ Sahibi ve Neşriyat Müdürü: HASAN RASİM US Basdağı yeri (VAKIT) Matbaamı bilinde girebileceklerdir. nizden getirecek mi?. Diye kendi kendine soruyor mu idi?.. Araba ağı rağır uzaklaşıyor. ve halk onun iki tarafında, — sevinç | sosleri çıkararak -gidiyor, yollara | çiçek serpiyordu.. Askerin iki mangadan — fazlası geri dönmüş, şatoya giriyordu.. Kara Yusuf dalgın dalgın ba - kan Ali Reisin kolunu tuttu ve ar- tık gitmek lâzım olduğunu anlat - mak istedi. Ali Reis tatlı bir uykudan uya - nayor gibi silkindi.., - — Gidelim!.. Diye mırıldandı.. : ADevamr var) âl"_lıııııi"'lınıi“ Mevsimin en nezih ve en eğlenceli balosu / KURUN gazetesinin 21/3/935 Perşembe akşamı Maksim salonunda vereceği balodur. Bu baloya, Kurun gazetesinin neşrettiği kuponlarımı topl- yanlar bedava, kupon toplamıyanlar ise 1,50 liralık bilet muka- Kuponların değiştirilmesi ve bilet satışı, Cumadan maada hergün saat 9 dan 18 ze kadar Kurun idaresinde yapılmaktadır. Davetiye ve biletler ikişer kişiliktir. ' ğımmwm—umm Hilâliahmer Gazetesi BAYRAMDA HER GÜN 20 sayıfa OLARAK ÇIKACAKTIR .- Her sınıf okuyucuyu memnun edecek ve alâkalandıracaktır EN TANINMIŞ MUHARRİRLERİN EN GÜZEL YAZILARI Sinema « Spor - Çocuk sayfaları Eskici potini, donları, hiç bir işe yaramaz dediği, eski nalmlar- la yeleği torbasma yerleştirdik- ten sonra cebinden büyük bir me- şin cüzdan ve pantalonunun - sol cebinden de bir ufaklık kesesi çı- kardı, Birinden bir Hira kâğıt pa- ra, ötekinden köprü fişlerinden yirmi kuruş sayarak Ali Cengize uzattı. Ali Cengizin parâyı eline alınca göğsünün genişlediği ve bu geniş göğüsle derin bir nefes ah dığı göründü. Eskici hiç bir şey söylemeden, Ali Cengizin -belki cayrverir diye- daha fazla istemeğe cesaret ede- mediği bir zamanda çıkıp gitti. Ali Cengiz âdeta çılgıma dön- müştü. Odada sıçrıyor, takla atı- yor ve bağırıyordu: —Zafer! Zafer!.. Artık hiç bir şey düşünmeğe lüzum yok.. - Eli- mizde bir yekân.. Bir sermaye var.. Ali Cengizin pazarlığı strasın- da yazısıyle uğraşan Nejad başmı bile kaldırmamıştı. Onun bu bağı- rışıiyle yerinden sıçradı. Kalemini kâğıdını bırakarak sordu: — Ne var Ali?, Bir şey satabil- din mi? Demir yatağından fırladı: ! — Kaça sattın, diye seslendi. Ali Cengiz gayet ciddi bir ta- vırla cevap verdi: , — Bugünkü vaziyetimize göre -mühim bir yektin.. Tam 120 ku- 'n:; Yanlış anlaşılmasın tam yüz.. i kuruş.. VIÖT“ a , Nejad hayretle: —_6.','. p — Ne sattım da dedi, yüz yirmi kuruş tuttu? — Beş kullanılmış deniz donu, iki eski terlik ve benim * kişmir taklidi yeleğim.. n Demir: — Mükemmel, dedi.. Çok iyi bir fiyat! Artık madem ki yemek yi- yebileceğiz.. Kalkayım.. ( ( M—m L O