Vapurcular arasındaki öl- ÖRonomi : Ka Bankacılık hareketleri Demiryollarımız, Maden »kömuru Türkiyede Cümhuriyet- rejimi d .k.ül ik inkişafınım ne verimli İi idir. 1923 bidayetinde ül- küj zde Türk sermayesile teşek- aıı'hl! ancak on banka vardı. K lardan ikisi: Ziraat Bankasi- Elııııiyeı sandığı devlet — mü- üb.k_ri idi. Diğer sekizi husu- di müesseseleri idi. Bu gru- iça başında bilâhare İş Bankası birleşen İtibarı Milli Bankası düyordu. — 1911 den evvel r.k'!ede milli sermaye ile ku- d banka hemen yok gibiy- K 911 - 1923 arasında on mil- teessüs etti. 1934 te mil- ş:â“hlum sayısı:45 i buldu. t te Türk bankalarının itiba- '.:'fhuycleri ancak 20 milyona Ye b'ili)'ordu. 1934 te bu serma- nh"'l“îuı 163 milyon liraya ".Bll 163 milyon üzerinden e.:"l'onu hissedarlar tarafm- Şh"lnımen tediye olunmuştur. ıhl On birinci senesi zarfında iliığa — yatırılan milli ser- Rüm in üç mislin& banka sayı- h’hdı dört misline çıktığını ko- hesap edebiliriz. f"hc""'hnriyet hükümetinin bu ,,"_dlıde inkişaf hareketinde bal iğı — büyük rol hepimizce Nîlıduı_ Son on bir öene zar- hükümet kendi başma üç Nüi banka tesis etmiş, — diğer i ni _"hi kredi müesseselerine de a- Cg—hyffduudm çekinmemiştir. Biy tıl:n"t devrinde teessüs et- %B diğer 32 banka şahsi te- Lea lerden doğmuş ve memle- Nn sahaları- Muhtelif istihsal "hmıludır. k._:üı Mmevcut (45) milli ban- hi (5) i milli kredi müessese- yesinin Ço 92 sini elle- V.“’“hülundumıktıdnlu. Bu & Mlhı ziyade Ziraat Baka- Yn p, Sermayesinin yüz mil- hç Faya çıkarılmış olmasından '*h edir. B.ı___'hi bankalarla milli ban- k; #on on senelik muamele- Tiç pkayese edilecek olursa gö- » milli bankaların her ba: knh':kîııfmı mukabil ecne- & hapörm müuameleleri azal- Tl,ı. iHâ bunlardan bir kısmı yedeki muamelelerini tatil kk.:d"- Bu suretle Türk ban- M son senelerde muhas- 4 Akkilerine mukabil cenebi 8 Piyasada gerilemişler. 1927 den 1932 ye sene zarfında milli Yyaptıkları ikrazat on Arttığı halde ecnebi bu cins muameleleri rda azalmıştır. Bu an çıkacak netice şu- K bahis beş sene zar- "_"ldıki umumi ikraz N i hacim bakımımdan de- Klam Salniz milli bankalar lenin muhassam M ele geçirmişlerdir. Wd& zarfında — milli "q* Mevduat iki misli- halde ecnebi bankala- akkamlara göre Cümhuriye- | Gene bu beş sene — zarfında Türk bankalarınımn kazanç yekü- nu beş milyon liradan fazla art- mış olduğu halde yabancı banka- larm gelirleri azalmıştır. Buhra- nın &h şiddetli devirlerine tesa- düf eden bu beş sene nihayetin- de hem Türk,hem de yabancı bankaların içinde zarar edenler de vardır. Bundan evvelki beş se- neye nazaran Türk bankalarınım kârlarında 96 19 eksiklik görül- müştür. Fakat yabancı bankala- rın kârı yekünunda hesap edilen eksiklik 96 65 i bulmaktadır. Bu husus ta gösteriyor ki milli ban- kalar buhrana karşı ecnebi ban- kalardan daha mukavim bir cep- he teşkil etmişlerdir. 1927 bilânçolarına göre milli bankalar arasında zarar eden yoktur. Halbuki bu tarihte ve bunndan evvelki yıllar içinde ya- bancı bankaların safi zararı yüz bin Hirayı bulmuştur. Buna sebep millt bankaların muvaffakiyetli rakabetleridir. 1932 de buhranın en şiddetli senesinde milli banka- lardan yalnız üçü zarar etmiş ve “bunun yekünu da kırk bin lirayı geçmemiştir. Halbuki ayni tarih- te haklarında malâmat almabilen sekiz ecnebi bankadan dördü bi- lânçolarında yüz altmış bin lira- lık safi kâr göstermektedirler. Bir de tasarruf hareketleri ba- kımından millt bankaların vazi- yetini gözden geçirelim, Denile- bilir ki, milli bankaların son 8e- neler içinde milli ökonomiye en mühim hizmetleri tasarruf hare- ketini teşvik olmuştur. Bu hususta milli bankalar yalnız ticari fikir« lerle mevduat toplamak - fikrin- den değil, belki memlekete hiz. met arzusundan mülhem olmuş- lardır. Ayni zamanda şunu da ilâ- ve etmek icap eder ki — tasarruf hesapları bankalar için diğer iş- ler kadar kârı olmıyan hesaplar- dır. Bankalar tüccar ve bilhassa devlet mevduatından çok istifade ederler. Çünkü evvelâ bu gibi mevduata az faiz verirler, sonra devir daha büyük miktarlarla ol- duğundan sabit masrafların dev- redilen kredi nisbeti çok azdır. Bu da bankanın umum? masraf- larınım gayri safi kâra göre az bir nisbet almasını intaç eder, Halbuki tasarruf — hesapları ekseriya küçük rakkamlardan mü rekkep ve devri çok olan hesap- lardır. Buna rağmen verilen faiz nisbeti de yüksektir: Bankanın bu cins hesaplardan yegâne istifade noktası tasarruf mevduatının kü- çük müddetlerde büyük yekünlar halinde sahipleri tarafından geri alınmamasıdır. 1920 de tasarruf mevduatınımn ancak 90 32 si milli bankalarda bulunuyordu. 1931 de bu nispet Yo 88 e 1934 te Çb 93 e çıkmıştır. Memleket dahilinde tasarruf mev duatı mecmuu $0 2.500 artmıştır. Tasarruf sahibi başıma isabet e- den para azalmış ve buna muka.- bil tasarruf hesabı olanların ade- di fevkalâde artmıştır. Bu keyfi- yet, yapılan propaganda sayesin- ! İ dürücü ve kıyasıya rakabet Tarihe karışan burakabetdev- elti medatyekmsale gönde yolculuk nasıl olurdu ? Bu devirde yolcuları bedava taşımak rakabet için kâfi değildi, üstelik kendilerine para veya başka bir hediye vermek de lâzımdı Vapurculuk şirketile deniz yol- ları idaresi arasında deniz yolları- nın taksimi yüzünden çıkan ihtilâf Şubat, başındanberi halledilmiş bulunuyor. Bundan sonra artık “vapurcu- lar arasında ihtilâf,, başlıklı yazı- lara tesadüf etmiyeceğiz demek- tir, Birkaç sene evvel neydi 07.. Şirket kurulmadan evvel va - purcular arasında rekabet almış, yürümüştü. Zamanlar olmuştu ki Trabzona bedava yolcu götürül - düğü gibi üstelik ekmek de ve - rilmişti. Memleket zararmma olan bu re - kabet artık tarihe karıştı. — Eski vesikaları karıştırırken, — bundan yetmiş sene evvel vapurcular ara sında gene böyle bir ihtilâf çık - tığını ve bunun senelerce sürdü - ğünü gördüm. Vapurcular ihtilâfının Cumhu- riyet devrinde artık ebediyen tarihe karıştığını zikrederken eski reka- beti kısaca yazacağım: 1283 senesi..... Türk limanları ile ecnebi limanları doğrudan doğ- ruya Türk limanları arasında ec- nebi vapurları işliyebiliyor, bunlar arasında İngiliz, Fransız, Rus, A- vusturya bandıralı vapurlar birin- ci geliyor. Bir de Kavaidi Osma- de tasarruf hareketinin bütün sı- nıflar bilhassa orta halli aile sını- fı arasında yayıldığını göstermek itibarile çok ehemmiyetlidir. Ta- sarruf hareketinde milli banka- larla beraber milli iktısat ve ta- sarruf cemiyetinin de faalyetini memnuniyetle kaydetmek lâzım- dır. DEVLET DEMİRYOLLARI : İzmir - Aydın ve şubeleri demir yolu şebekesinin de hükümet ta- rafından satın alınacağı tahak- kuk etmiştir. Uzun müddette dev- let tarafından amorti edilmek ü- zere şirket tarafından 12 milyon | liralık ve 96 7,50 faizli tahvilât | çıkarılacaktır. Bu suretle satış fi- | | yordu: atmım 12 milyon lira olacağı an- laşılmaktadır. Devlet demiryollarının uzun- luğu İzmir - Aydın hattile beraber | 3-400 kilometreyi bulmuştur. MEDEN KÖMÜRÜ İSTİHSA- Lİ: Ereğli - Zonguldak kömür hav- zasının istihsal miktarı bilhassa son beş sene zarfında fevkalâde artmıştır. Baş bakanın ilk hedef olarak gösterdiği yıllık iki milyon ton istihsaline varılmıştır. Havzanım son dört sene zarfım- da dahili ve yabancı piyasaya ih- racatı şu rakkamlarla tesbit olun- maktadır: " 1932 1933 1934 1.178.255 Ton 1323220 ,, 1652428 ,, R. Ş. niye kumpanyasının Fazla iş yapıyor. Kumpanyalar arasında birkaç sene evvelinden başlıyan rekabet 1283 senesi Mayısının gelmesiyle beraber birdenbire şiddetlenmiş - tir. Çünkü yolcu ve yük nakliyatı! fazlalaşmıştır. Bir yolcu Trabzon- dan 50 — 60 kuruşa İstanbula ge- tirilirken navlun gittikçe kırılmış, beş, altı kuruşa yolcu alınmaya başlanmıtşır. Ve bir sıra rekabet| ©o derece kızışmış, şiddetlenmiştir. ki, vapurlar bedava yolcu almış- lar, İstanbula getirmeşler, hattâ ta Selâniğe, İzmire kadar götürmüş- lerdir. Bu sırada Yunan bandıralı bir vapur da Trabzona gitmiş, — yük, yolcu alacaktı. Açıkta İngiliz, Fransız, Avus. turya bandıralı birer büyük va - purun bacalarından dumanlar fış- kırıyor, sahilde dellâllar avaz, a- vaz mensub oldukları acentelerin vapurlarını methediyorlardı. Yol- cular vapurlar arasındaki rekabe- ti bildikleri için ağır davranıyor- lar, navlunun ineceği son haddi bekliyorlardı: — İstanbula bir yolcu on kuru- şa! — Selâniğe bir yolcu on beş ku- ruşa! — Gidiyor, Dersaadete bir yol- cu beş kuruşa?... Bu şekildeki bağırışmalar, da- vetler tesirini göstermedi, iskeleye inmiş, heybeleri sırtlarındaki yol- cular yerlerinden bile kıpırdanma- dılar, vapurlar istim üstünde saat- lerce beklediler. Nihayet bir dellâl| Fransız vapurunun İstanbula yol- cuları bedava götüreceğini ilân et- ti. İskelede bekleşen yolcular a. mısında bir hareket görüldü. Ka- yıklara akın oldu. Bu takdirde di. ğer vapurlara iş kalmıyordu. Üs- telik forsları da kırılacaktı. Avus- turya vapurunun acentesini bir te- lâş aldı. Kaptanla görüstü. Bir- kaç dakika sonra bir dellâl bağırı- vapurları l — Istanbula bir yolcuyu Avus- turya vapuru hem bedava götürü- vapurcular 2 yor, hem üstelik de beş kuruş yol harçlığı veriyor!... Fransız vapuruna doğru ilerli - yen kayıkların burnu Avusturya vapuruna çevrildi. İngiliz vapuru da — müşterisiz kalmıştı. Bunun dellâlı da yayga- rayı kopardı: — Aldanmayın! İstanbula, İz - mire kadar bir yolcuyu, şv koca Ingiliz vapuru hem bedava götü rüyor, hem üstelik beş kuruş yol harçlığı ve hem de yol yemeği o - larak birer tavuk veriyor. Bu fır - satı kaçırmayın, yolcular... Akşam kararıyordu. Vapurlar türlü vaidlerle yolcuları — aldılar, gitiler. Yunan bandıralı Miyavli vapuru yalnız limanda kalmıştı. Ertesi günü oldu. Bir gün ev- velki rekabeti duyan ve muhtelif yerlere gidecek olan yolcular Trab zona gelmişlerdi. Fakat vapurlar- dan eser yoktu. Miyavli vapuru- na müşteri çıkmıştı. Bu fazla yol- cuyu kaçırmamak lâzımdı. He - men navlunu on kuruşa indirdi, Kimse binmeyince beş kuruşa di- ye ilân etti. Öteki vapurlardan ortada eser olmadığını gören ve beklemeye de vakti olmıyan bir kısım yolcular çarnaçar Miyavli vapuruna bindiler. Vapur kalkmadan evvel dellâl bağırıyordu: — Çeyreğe yolcu! Öteki gemi- lerden daha çabuk İstanbula gi- diyor. Haydi kaçıyor!.., . Nihayet tutulan istimle Miyavli vapuru İstanbula çarkı azimet ey- ledi. Fakat... Büyük bir kusur... A - cente vapura kömür vermeyi unut- muştu: Kaptan ne yapacaktı? Va. pur bu kadar kömürle ancak bir- kaç saat gidebilirdi. Geri dönmek — yolcuları çıkartmak akla gelebilir- di! Bu da kumpanyanın şerefinin mahvı demekti? e. Vapur, zarzor, yarım yolla altı saat kadar yol aldı. Ondan sonra birdenbire yavaşladı. Yolculara hakikati söylemek zamanı gelmiş- ti. Kaptan nihayet işi anlattı. Va- purda kömür olmadığını, düme - nin sahile kıvırarak ilk uğranacak yerden odun almacağmı bildirdi. Yolcular bu habere hayli kızdılar, söylendiler. Fakat deniz üstünde idiler. Yapacak şey kadere rıza göstermekti., Kaptanın dediği oldu. Sahile dümen çevrildi, ve bir köyden o - dun alındı. Gene yola çıkıldı. O. dun, kazanları kömür gibi bir tür- lü ısıtamıyor ve hem gayet çabuk yanarak bitiveriyordu. Miyavli vapuru böyle sahillerdeki kasaba- lara, köylere uğrıyarak odun ala, ala İstanbul boğazınım dışına ge- lebildi. Son bir aksilik de bura- da başgösterdi. Odun gene bit - mişti. Vapur boğaz dışında hare - ketsiz kalmıştı. Burada makinistin aklına bir çare geldi. Ateşçiler ellerinde kü - reklerle, kalın demirlerle makine dairesinden dışarı çıktılar. Ka - maralardaki sandalyeleri, ambar- lardaki kerevetleri, ambar kapak- larını velhası! yakılacak — bütün tahtaları söktüler, Ocaklara attı- lar. Miyavli vapuru Trabzondan kalkışmın yirmi ikinci günü güç halle İstanbula geldi. Yolcularını çıkardı. Çıkardı amma, bir daha da o taraflara gidemedi... Yekta Ragıb ÖNEN