Türkiye Ziraat Bankasından: & hTı'lıki,. Ziraat Bankasınca Bursada eksiltme ile bir şube bina l UA LA Za A&.Ehd'h. kapalı zarf usuliyle yapılacaktır. Eksiltme şartnamesi kay Tada Banka levazım müdürlüğünden ve İstanbulda Ziraat Ban: tubesinden almabilir. z n T : Ş . G.'. K YeR A . Bü ç, *klif mektubları ve teminat, eksiltme şartnamesindeki izahat ASİDDİN K'EİAI Sahibinin Sesi yeni imlâ ettıgı "&inde 28 Şubat 935 akşamma kadar Ankarada Ziraat Bankası u | Z ae dürlüğüne verilmiş olmalıdır. I * Halis ve bakiki — tabletleri plakıa" satışa çı karmışt'r' sıhbatinizi soğuktan ve bütün K -— l.,xm"den her hangi birini tercih etmekte Bankada tamamen ser c (754) ğ d AX 1808 San'atkâr Vasfi Riza h an korur. X 1808 San'atkâür Vasfi Riza & SĞT e ZURNA "Deli Dolu,, operetinden ZEYNEBİM "Lüks Hayat,, operetinden AX 1809 San'atkâr Vasfi Riza ve Bedia PEDİMU PEDAKİMU “Deli Dolu,, | operetinden HOVARDALIK “Deli Dolu,, Operetinden AX 1810 San'atkâr Hazım HESAP GÜNÜ KAZIKLANIR *“Delt Dolu,, operetinden DELİ DOLU “Deli Dolu, operetinden AX 1812 Seyyan ve Çadırcı SUS KİMSE DUYMADAN SEVER SEVER AĞLAR DA Mehtaplı bir gecede AX 1811 San'atkâr Hazım ve Bedia AH LÂTERNAMU “Adalar revüsünden,, PEDİMU PEDARİMU “Deli Dolu,, operetinden | AXI8S18 Fahriye GURBET ACISI YILLARCA BEKLEDİM âüyük Tayyare Piyangosu nti Tertip 5. ci Çekiş T1. Mart 1935 dedir. Büyük Ikramiye : 30.000 Liradır &yrrca 10.000, 4.000, 3.000 liralık ikramiye- b ler ve 20,000 liralık mükâfat vardır. Âç gözünü de para kazan ankalar her zaman müsabaka ile memur alır.. Pazartesi ve ttmbe gümlari saat 18 den 20, Ticaret derslerine devâm eden- ..ı'v sonra imtihandan geçerek Muhasebeci şehadetna- di alır, Tüccar ve Bankacı olur. Programı almak ve kay ) q: Tak için Alemdar Park caddesinde No. 23 Amerikan Ticaret Saç Eksırı Nhanesine —müracaat. Husust ders de verilir. Ücret yarıya Saçların dökülmesine ve ke- No indirilmiştir. peklenmesine mani olur. Komo: B .. y z jen saçların köklerini kuvvetlendi. F"hısarlar U. Mudurlügunden:l ee bit Kimlo A dasıdır. Tabit renklerini bozmaz, N s'"lıııe ve numüneleri veçhile muhtelif eb'adda 2277 adet lâtif bir rayihası vardır. Komojen hei fatın alınacağından pazarlığa iştirâk etmek için 12/3 / 935 Kanzuk saç eksiri maruf eczane N ice müsadif Salı günü saat 14 de ** 7,5 güvenmeleriyle lerle ttriyat mağazalarında bulu: Sililarerım .a mübayaat şubesine müracatları. (7TT) Üi ' ğaçları dökülenler AX 1815 Küçük Nezihe 1ÇERİM, ATARIM (Kasap) Kız pencereden Bakma (Zeybek) l AX 1816 Erzincanlı Şerif BU KARA YAZIYI KENDİM YAZMADIM ÖRDEKSEN GÜLE GEL AX 1817 Müzeyyen GECENİN MATEMİNİ AŞKINLA YANAN AX 1818 Biğalı Mehmed İLTİFAT ETTİ GÖNÜL ESİR OLDUM FE 81 Münir Nurettin AYRILIK Tango SENDEN UZAK Tango AX 1814 Umran GELİN AYŞE » KIMYAGER « Hüıameddin Romatirma ve idrar, kan, kazurat ve ticaret an sancıları tahlilleri yapılır. Eminönü, Em- için Çü!l lâk ve Eytam Bankası kı faydalı bir sında İzzet Bey hanı ilâçtır. Her ec BORJİYA ” BOÖRJİYA 110 Size parasını sayarım.. Fazla ince e - — — Bursız nerden girebilecek. Otel - leyip sık dokumayacaksınız.. Anladı - | deki misafirler arasında bir hırsızın IZ mı Senyör Bartolomeo?.. — O halde geliniz! Evvelâ size elbi- Beleri göstereyim. Bir dakika sonra otelei ile Yahudi Ragastanın odasında çekişe çekişe pa ı’-lrlık ediyorlardı. En sonra uyuştu - lar, Otelci dedi ki: — Artık elbiseler sizin oldu. Kal- dirabilirsiniz. Şimdi gidip atı görelim. — Elbiseler dursun. Çünkü at işi - Me gölmezşe elbiseleri de almıyaca - 'H, Bu kadar eski elbiseyi ne yapa - Yim?, Hayim ile Bartolomeo ahıra gitti - | ler. Gayet Iyi bir cins at olan Kapiten AYaklarını yere vurarak eşiniyor, sık Sik kişniyerek kapıya doğru bakıyor - dü. Zavallı hayvan uzun — müddetten Ti sahibinin gelmemesi ve ahırda Dalr kalması yüzünden sabırsızlan- Xa başlamıştı. Yahudi atın etrafında dolaşarak Zün uzun muayene etti. Dişlerini :"dcn geçirdi. Ayaklarını kaldıra - ak tırnaklarına baktı, Arka ayakla - Tin büklüm yerlerini ellerile yokla- h;ıxlhnyd Kapitenin her cihetle az z Unur derecede iyi ve cins bir hay - A olduğunu anladı. Atın Pazarlığı kısa sürdü. Hayim vaları verdi ve eski elbiseleri al - için otelci ile beraber Ragasta - A odazına döndü. h':.,,hyı girince ikisi de şaşkınlıkla | Ra maktan kendilerini alamadılar. _n:*:"llluı elbiseleri ortadan yok ol- , “Afen içi rahat olmıyan Hayim: î'au ne demek?.. iye Otelciye sertce sordu, _':;l:nıeo titriyerek : ün ka; il- _"rum_ “dLılıır ben de şaştım. Bil ; —? Sakın odaya hursız girmiş olma- bulunması belki mümkündür. Fakat görüyorsunuz ya.. Henüz herkes uy - kuda, — Peki elbiselerin yok olmasına ne dersiniz? — Bir türlü aklım ermiyor.. Sihir - bazlık gibi bir şey.. — Ben sihirbaz, hırsız filân tanı- mam. Elbiseler için verdiğim parayı şimdi geri vereceksiniz., Yalnız atın parasını alıkoyun, Yahudi adam akıllı kuşkulanmış ve bu pazarlığı adeta bir dolandırıcı- lık yerine koymağa başlamıştı. Hayim sözlerini bitirince ahıra yol- Tandı, Ötelci de arkasından gidiyor - du. Ahıra girdiler. On dakika evvel o- rada bulunduğu halde şimdi Kapiten' in yerinde yeller estiğini gördükleri zaman ikisinin de akılları başların- dan gidiverdi. Alık alık birbirlerinin yüzlerine baka kaldılar. Şimdi Yahudinin otelci hakkında - ki şüphesi zail olmuştu. Üyle ya Bar- tolomeo elbiseleri sattıktan sonra ka- çırmış olabilir. Fakat koca atı nereye saklıyabilir?.. Nasıl kaçırabilirdi? Yahudi bu düşünceden sonra dedi ki: — Dostüm Bartolemeo! Benim bu işlere aklım ermiyor.. Bir şey anlamı- yorum, — Ben de öyle. Bu esnada avluya çıkmış olan Ha - yim otelin araba kapısımı açık görün- ce, dedi ki: — AT Avlı kapısı açık kalmış., Ta- mam. İşte hırsız bu kapıdan girip atı aşırmış olacak. İşte siz de bakm Bar- tolameo kapı açık. — Fakat ben bu kapıyı sıkı sıkı ka- patmış olduğumdan eminim. Ve dışar dan da açılmasına İmkân yoktur. Yahudi birdenbire verecek cevab bulamadı. Biraz düşündükten sonra sesle kesik kesik : — Beni sev!.. Beni sev!.. Sözlerini tekrarlıyordu. Ragastan daha ziyade sabredemedi. Sert bir sesle dedi ki: — Madam!, En şiddetli zehirinize, en keskin hançerinize. istediğiniz her- şeye katlanabilirim. Fakat bana do - kumanıza, beni kucaklamanıza hiç bir zaman. Bırakın beni!.. Bırak diyo - rum!, Ah alçak kadın ah! Sözlerin içi mi bulandırıyor. İğreniyorum. — Beni sev Ragastan!.. Beni sev — Sevemem alaçk.. Şimdiye kadar bir kadımı tahkir etmemiştim, Lâkin sen temiz ve yüksek “kadın,, ismini taşımağa Tüyık değilsin. Sen ancak dişi bir canavarsın.. -Gulyabanisin! Cadısın!... Seni tahkire yerden - göğe kadar hakkım vardır. Ragastan bütün kuvvetile Lükresi kucağından itü. Lükres yüzü sapsarı olmuş olduğu halde geri çekildi: — Sevmiyeceksin öyle mi?.. diyerek kin dolu bir bakışla Ragas- tanı süzmeğe başladı, Sonra : — Abdal.. diye haykırdı. — Evet abdalım.. Çünkü dünyayı senin iğrençe varlığından kurtarmak elimdeyken bunu yapmıyorum, kü kardeşini, babasını öldürmek isti - | yen, lemiz ve namuslu bir kız hakkın- da rezilcesine şeyler düşünen bir al- cağı bir hançerde öldürüp catunı ce- henneme gönderemiyorum... Lükres dişi bir kaplan gibi toplan - dı Ragastanın üzerine atılır gibi bir tavırla dedi ki: — Korkak!., Ben seni — kahraman bir erkek sanmıştım. Halbuki sen iki üç cinayetten, bir kaç kişiyi — öldür - mekten bile çekiniyorsun! Erkek is- mine Tüyık olmıyan bir adamsın! Sa. nu kadın demek daha doğru. Hattâ bir kadından bile daha korkak ve da- ha aşağısın.. Sen benim zehirimi ve hançerimi aşkıma, sevgime tercih edi- yorsun öyle mi? Al öyleyse. Ben de | sana ikisini birden veriyorum. Vükres bu sözleri söyler söylemez masanın üzerinde duran bir hançeri kınından çekerek Şövalyenin üzerine saldırdı. Bu hançer zehirli idi. Do - kunduğu insanı yıldırım vurmuş gibi derhal öldürürdü. Rağastan bunun üzerine hemen yerinden fırladı. Masanmm arkasına 'geçerek kendini korumak vaziyetini aldı. Bir taraftan da dişlerini gıcır « dâtarak söyleniyordu: — Ah! Bu zehirli hançeri çeken niçin bir erkek değil? Onu şimdi bir hamlede öbür dünyaya göndermek ne kolay olurdu? Lâkin bir kadını öldür- mek.. İşte bu hiç bir zaman elimden' gelemez.. Bunu hiç bir zaman yapa- | mam.. Bu esnada Lükres masayı yakala- miştı. Birdenbire yere devirdi. Ve Ra- gaslanın üzerine atıldı. Şövalye bunu bekliyordu. Şaşırtıcı bir hareketle bu manevrayı karşıladı. Ve ellerile Lükresin iki bileğini yakâ- lamağa muvaffak oldu. Genç kadınm ağrzından köpükler saçılıyordu. Dudakları arasından ken di de furkında olmıyarak : — Seni öldüreceğim.. Kelimeleri durmadan dökülüyordu. b Ragastan soğük kahnlılığını — boz - madan dedi ki: — Madam!, Dikkat edin. Çünkü e < linizdeki zehirli oyuncak şimdi yere düşecektir. Düşerken bir yerinize do - | kunmasın! Hakikaten Ragastanın demir gibi sert parmakları Lükresin — bileğini o kadar şiddetle sıkmağa - başladı ki genç kadın bunün acısına dayanamıt- yarak bağırdı. Bu sırada hançer de elinden kurtularak ince bir sesle dö- şemeye saplandı kaldı. Lükres sırtüstü yere düşmüştü. Ragastan hu halde bile onun önün. de diz çökerek yerden kaldırmak isti. yordu. Döşemeye saplanan zehirli hançer Lükresin bir tarafına doku «