A ŞUBAL 1955 enenemeeeeş 'lııı t tan Kaflı Kadi iğ » j ed kılieim ;ıkd Meç :::d'— da kılıcını çekmiş ve sol F| baç aştı. -Çünkü sağ elinde İ q b'l ı vardı. i Mehmed çabuk davran -' ku"ll geldiğini — anlıyordu. Vakit kaybederse boçıluıl Yıtekrar — doldurabilirdi.! adam yerdeki torbayı al * için Uzandı. Ayni zamanda| Mw sırtındaki cebkeni, İ külahr çıkarmış, kılıcı- .q'“ geçirmişti. Onu kaya- dııı ileriye doğru uzat- eıı bağırdı: »» Teslim ol!... u:ııııdılıi külahla ceb - ın karanlığında tu - insan karaltısı ıılıı görü - "ııı ON NM“İ adam torbayı almaktan Ü, ve ikinci tabancayı ateş %mmmmm! Mıç nın içi uğultularla dol - hul adam yerdeki torba - "' Vl karşı taraftaki küçük döğru yürüyecek oldu. Ş;"D-ıı Mehmed bir ok gibi N - * ü firlamış onun yolunu kes "7: gidiyorsun, çelebi?... kı! Dıılovlırm bitti artık!.. mı kılıca!... Ş%ı."' kılıcını uzattı. Sanekrs te x ha mo camiye haber ver, &tmeşinler!.. w dar yılııııılıiını kay - S meçhul adamın korkak- k_:'""dımıı oldu. ,Ndu karşıki kapıya koştu ve ——';ı.... Kü —ı.tsx ” y kUı u'h:n.d mağaranın büyük l&urdı | Şahin'in öcü S Mehmed ok gibi yerinden fırlamış / yolunu kesmişti — £ Harabün Hl.lyuh Deniz Romamı Fakat Deli Mehmedin geniş ağız- h eğri kılıcı onun göğsüne dayan- mıştı: — Gene söz dinlemiyorsun?... Bir hançerle ne yapabilirsin?. Kı-| ? he orada duruyor, git, al, ve kar- şıma çık!... Meçhul adam hiç şüphesiz türk- çe bilmiyordu. Yalnız dişlerinin arasından bir şeyler homurdanı - yordu. Her halde sövüyordu. Meçhul adam gerisin geriye çe- kildi. Şimdi aydınlıkta idiler... İkisi de yüzlerini görüyorlardı. Deli Mehmed karşısındaki ada- mın saçından, sakalından, ellerin-. den, elbise ve silâhlarından onun| rasgele birisi olmadığını anlamış- t Yeniden çarpışıyorlardı. Deli Mehmed ilerliyor, düşma- nını denize kadar sürüklüyor, fa- kat tam oraya düşeceği sırada ge- ri çekiliyor, ona fırsat kazandırı- yordu. Üç beş dakika sonra oraya ge- len ÂAli reisle arkadaşları, biraz ev- vel Deli Süleymanın iskeletinin bulunduğu yerden biraz beride, can çekişen bir adam buldular. Deli Mehmedi, onun başının u- eunda, kılıcının kanlı ağzını, can çekişen adamın elbisesinden ko - pardığı bir parça ile silerken gör - duler Sindlli * G Rİ di Vıleı'yo idir dürülen adam Mari Deli Süleymanın ölüsünü çiğ - niyerek kendine sakladığı defi - neyi toptan Venediğe götüreme - miş, üç dört yılda bir buraya ge - lerek kendine yetecek — kadarını alıyordu. Bu sefer de bu iş için gelmişti. edim, sadece biraz | ğ t:?*eb.m haber verdim. Baş- w.iılçe dövüşeceğiz... adam kılıcını çel:ıııı, —“"ı Hai başlamıştı bile.. thbmed onun saldırışları- d ::!h l""'lılıl( veriyordu. Öldü- ':w.h. 1 her şeyden evvel ay ü'—u Sllurmık hiç olmaz. ; n.”*-ı Yüzünü görmek istiyor - Avcı kedilerin bir fare - —.ln ikıştırınca, onunla u - eğlenmesini andırı - *& ?!îr?*?f FEdA Er 'h'l'lııe çarpıyor, iki lerin Seliki Aydınl, latıyordu. biraz evvel elin. yı — ardına almış. b N ayrılmıyordu. ©d kızmıştı, ın son saldırışın - “üötün bir halka çize K ""'“! yaptı. Meç . _'dk'ı”l karanlıkta be - tt gibi havada zık - * Ma, g,". a ğaranın aydınlık *d orayı gösterdi ve n S 0"'" Sana söy-| “uemedm' gözleri korku - NŞ——M Belinden bir an - '!- Deli Meh - lmak istemişti. !ı?" ?” d% Ydi oraya... Merak etme, | çırpıııııınduıı Sıkıyor, mağaranın kı-ı Artık son kısmetini almış, gö - türüyordu. | Büu paranın çoğunu Venedikte yapılan yeni gemilere harcıyacak- tı, Vıkhle Şahin Reisin karısiyle. çocuklarını kaybettiği için Ş:'ylıW Ebusaidin paralarını &lamıyan Ve nedik devlet adamları, ona çok kızmışlardı. Valeryo bu kızgın- hğt azaltmak ve yerini elden ka- çırmamak için paraca yardımlar. yapmaktan başka çare bulamıyor- du. decek olan bu yardım, — bir Türk| delikanlısının kılıciyle yarıda bı -| rakılmış oluyordu. Bundan başka Deli Mehmed, | babasını öldüren, Şahin Reisi zin: cire vuran adamı bilmeden — ve tanımadan öldürmüş, iki öcü (:| bir arada almış oluyordu. i Çok geçmeden ortalık aydın - landı. | Paraları ve bunlarla beraber o -| lan elmas, altın, yakut gibi değer -| K taşları aldılar. Mağaranın her tarafını iyice araştırdılar, bir şey bulamadılar. İki iri yarı Türk delılıınlııı Valeryoyu bacaklarından ve ba - şından tuttular. Biraz ileriye, ka . yaların denize doğru uzandığı ye- re götürdüler. Tıbkı Deli Süley- manın atıldığı gibi, sallrya sallıya denize fırlattılar. Gemide bayram vardı. (Devamı var) Fakat Venedik tersanesine gi - $ Baıkn[ ha ada — Akşam Fostası SÜrElE z aei | RADYO | BUGUN 1STANBUL 17,30 İnkilâp dersleri — Manisa liğ---1-... Saylavı Hikmet, 18,30 Jimnastik — | Dans muüsikisi ' plâk, 19,30 Haberler, 19,35 Havayan | Kitar orkestrası — Zekerlya ve arka- | Bayan Azâde, 18,50 daşları, 20 Ziraat Bakanlığı namma konferans — tohum İslâhı H. Mirza, 20,20 Mayistro Coldenberg idaresinde koro heyeti, 21 Plâk musikisi, 21,20 Son haberler, 21,10 Radyo orkestrası, 22 Radyoö cüz ve tango orkestrası, TI KA MOSKOYVA,İTA Mm. | 13,90: Sözler ve musiklli proğram. özler. 19,90: Kolkoz neşriyatı. mfonik konser. 22: Almanca neş 24,05: Almanca riyat. 23,05: Sözler, neşriyat, 5415 Khz. Khz BUDABEŞTE, 550 m, 17: Hafif musiki. — Sözler. 19,20: Orkastra konseri, 20: Karışık neşri- yat. 2045: Şarkılı Macarca neşriyat. 22; Spor ve haberler, 22,30: Budapeş- te konser örkestrası, 24,05: Cazband. 105: Haberler, 950 Khz.BRESLA U, Slöm. 20,30: Silesya köylü tiyatrosu. 21; Şen notlar. 23: Haberler. 22,30: Plüâk. 24: Dans musikisi. 823 Khz. BÜKREŞ 3S 12: Dini konser, 12,30: Öğle musi- kisi, 18: Popüler Romen — musikisi, 13A5: Haberler. 14,20: Popüler Ro- men musikisi 17: Konlerans. 17,15: Plâk, Sözler. 18: Asker muzikası 19,15: Asker konserinin deyamı, 19,35: Konferans. 20: Radyo Popuresi. 21,30: Tiyatro. 22,80 Şarkılar, 22,50: Örkes- tra. 23: Haberler, 22.25: Dans, SATILIK MOTÖR “Bir yaşında 70 tonluk çektir - me ve 60 beygirlik motörü ile se- fere hazır bir motör acele satılık - tır. Almak istiyenler 24 —2 — 935 tarihinden itibaren her gün saat 12 den 2 ye kadar Galatada Necati Bey caddesi Eptalofos 181 — 183 numaralı gazinoya mü- (BARI) MARKA Müstahzaralı Akşam Postası İDARE EVİ ISTANBUL ANKARA CADDESI Tetgmi Adranl: İSTANBUL HABEK Totufan İdüreı tarro edencenecen. höneareseneeenncene ç ABÖNE ŞARTLARI ; ı " # 12 ayıa Türkiyer 110 486 WAU 1250 Krş E Benehi 160 #a Wi0 1mö f ILÂN TARİFESİ : Fivaret Hânlurımın ealim 1256 ! Konmal Uğnlar 10 Curuştur Sahibi ve Nesriyat Müdürü: HASAN RASIM US Hasilak yeri (VAKIT) Matbasa | KUPON 50 24-2-925 ': lik daha izahat vereyim: | mahvolmuş bir adamım... Bu kiş, Nakleden: ( Vl N0 ) — Benim sana sorduğum baş - ka... Sen benim sualime cevab ver: Kâmile artık beni sevmiyor mu? — Sükünunu bulmuş. — Peki, cevabı? — Seni seviyor, Vahid... Fakat bundan istifadeye kalkışmamalı - | sın... Affını dilerim ama, bu ak- şam, senin avukatlığını yaparken rolümden utanıyorum... Ah, onun, evinde ne vakur olduğunu gör- Kendine sahib olmaktan do- sen., ğan öyle bir neşesi ve canlılığı” var ki.... Nefsini onun uğrunda fe- da etmelisin... Vahid, elini, arkadaşının omu - zuna koydu. — Sen, benim mi dostumsun, yoksa onun mu? — Kendisine de söyledim: Seni asla terkedemem... Buna vağ - men... & — Asıl mevzua gel... Benden kâfi derecede bahsettin... Kâmile- | yi gördün... Kat'i bir şey söyle: Ne yapmalıyım? — Ne canın isterse onu yap... Söylediği şudur: Düşünecekmiş... | Bana yarm mektub yazacakmış... Tabil, gelen mektubu derhal sana göstereceğim. Ferid, ayağa kalkar gibi bir ha- reket yaptı. Vahid, dostunu kendine doğru çekerek, durduttu: — Bana öon dakika müsaade edemez misin? — Ne müsaadesi, azizim?... Her şeyi konuşmadık mı?... Bu kadın 0Ni sariyvr e Burlavsan har AMT razı olacak, Fıkıı bugünkü vazi- yetinden memnundur ve sen ona şimdiye kadar kâfi derecede isti- rab çektirdin... — Anlıyorum: Oynamak isti - yorsun, sana balta oluyorum, O - nun için bana böyle fena muame- le ediyorsun. Kuzum, ne olursun, anlat: Değişmiş mi?.. Benim bura da olduğumu ve kendisine geldi - ğimi öğrenince heyecana kapıldı mı? Kendisini daima sevmekte ol duğumu söylediğin vakit ne dedi? — Dedi ki; “Şayet beni hâlâ seviyorsa, bu aşkı uğruna bura - dan uzaklaşsın!,, dedi. Onun ce - vabı bu olduğu gibi, benim de tav siyem budur! — Bütün kadınlar, geri dönen erkeklere hep bunu söyler... Ye- n'den başlamaktan korkarlar ve bunda haklıdırlar... Azizimi — hiç olmazsa sen beni anla... Ben bu kadına tam mânasile sahib ola - madım,.. — Sade sen değil, oda bunu anlamış: dedi ki, “işte bunun için geri geliyor...,, —VaAay, böyle dedi demek? Val- lahi bu sabah tamam'le samimi idim. Fakat ihtimalki sen yınlıç mânalar verdin... Sana iki kelime- Ben, hayatıma devam için hayli çaba - ladım, Gerçi muvaffak oldum; lâ- kin arlık istemiyorum. Şöyle bir vaziyet tasavvur et: Oyun oyna - mağa devam edebilmek için, bır gün, kumarda hile yapmağa mec- | bur kalıyorsun. Bir, iki, üç hafta zarfında bunda muvaffak da o - luyorsun. Ferid, gözlerini yumdu. — Yalnız kendinden bahset... Bana temas etme... Bana gelince, Esir Kadın HABER'in tefrikası No, 27 Aşk ve His Roması ben, işin içinden çıkmasını bece - ririm. Vâhid: — Lâkin, hayır, efendim... Ha- ta edersin.. - diye öyle bir sesini yükseltti ki,mektub yazan ihtiyar, başını çevirdi: Bunun üzerine, — Vâhid, sesini alçaltmağa mecbur kaldı.. Devam ettiz — Eğer oyuna devam — etmem dersen yalan söylersin! Zira, ha - kiki ve hasta bir kumarbaz de - vam eder.. Samimiyetsizlik senin bariz bir kusurundur, Ferid! Ben, şüphesiz ki, mahvoldum. — Fakat sen, sende büyük işler yapmak merakı vardı. Buna, çok istidat - İlydın amma, Hcareti, barsacılığı istihfaf ettiğini için kumar masa- 9t başma düştün! Emin ol ki, ah - lâk prensiplerinin peşine takılma- malıyız. Biz, sadece, kuvvetli a- damlarız. Ferid, amuz si!kti : — Felsefe yürütmenden , neler yapmak niyetinde olduğunu sezer gibi oluyorum.. Ne yaparsan yap.. Fakat beni işlerine karıştırma.. — Yok, hayır... Benim hayatım- dan uzaklaşmamalısın.. Sen be - nim iyi bir dostumsun.. — Bunu asla unutmiyacağım... Dur baka - yım, demin ne diyordun: “Düşü - necek!,, dedindi, değil mi?.. Ne dersin: Kimden nasihat alabilir?. Ferid, sabırsızlıkla cevab ver - di: — Karının Matmazel Jackson - dan başka akıl dlmııaiı kadın yok ki.. kösnet Ha krf... Ferid, tekrar gözlerini kapadı.. — Sen evden ayrıldıktan sonra, | Kâmile, hemen yatmağa mı hazır- lanıyordu?. — Bilmiyorum... — Çok heye - canlıydı.. Hattâ bir ayak evvel yanından ayrılmam için ihtarda bile bulundu... — Vay.. Bu kadar ileri gitti de- -mek.. Peki, alölâde zamanlarda erkan mi yatıyor? Şimdi saat an - cak on buçuk.. — Bununla ne demek istiyor - sun, Vâhid Düşündüğün ne - dir?. — Neolacak? — Pek berbad bir gece geçireceğimi düşünüyorum .. Kâmile, sana mektub yazmağa vadetmiş, ah, Feridciğim, emin ol ki, bu gece, hayatımın en kötü ge- cesidir... — Bizimle birlikte kal... Supe ederiz.... Bizim » küçük hanımın hoşuna gidiyorsun. — Senin küçük hanım dediğin kim!.. , — Sisi... — Ha... Demin yanındaki ha - nım mr?. Fakat, azizim, beni baş- ka kadınlar alâkadar etmiyor ki.. Ben Kâmileyi seviyorum.. Vallahi beni anlayamamışsın.. Ferid: — Haydi, sahtekâr, sen de... dedi.. — Sahtekâr mı?, Vâhid, arkadaşına dik dik, ak. si aksi baktı... Sonra, koltuğunun —arkasıma doğru yaslandı.. Elleriyle gözle - rini kapadı.. Ferid, başımı kapıya doğru çe - virdi.... (Devamı var) ” — Matmazal Jaeksoü?” Zaval g n*s3 4