e | kruünma. ç. | | kesik keş" Sürda Yapa K Nğ___m__“___ (Karaca Ahmet me- zarlığında bir saat /| Mezar taşlarından her biri, Ihsanla başka türlü konuşuyor | Üsküdar tramvayındayım... U- ) çok ıfzak bir yere gidiyor- 43 gibiyim, Neden bilmem... | - " Simde bir korku.., Yüreğ'mde bir ti var! Sl'ilB ü dünyadan öbür dünyaya gö- |u:" yerin, Karaca Ahmedin yo- dayım, 'rrı“e uzaktan serviler göründü... 3mvay İbrahim Ağa çayırında u. Öbür dünyaya açılan ka - | h;';îr:t.:cu buraya kadar da - Ahı:n daha gitt'k... -Karaca dim, &t durağında tramvaydan İn- gi darla İM ve Üm, B mezarlığa gird'm, Yın arasında biraz ilerle - durdum, Etrafrma bakın - lı'i'!ll!u'luı mutlaka donuk, Mutlaka tutuktu... Mez"l"ktl kimse yoktu... Yel, Uzun ' dıllı,.ho-yıu servileri — salladıkça, ll'hîrîne v-umyor. ll'â.lll'l. Yüraz. © Yatırdılar işitiliyordu. Ribîuîâglm göğsümden taşacak * ödetle Çarpıyordu. Bit an Hm dö Tarıyor sandım... Ba- Ta, ;:::;î!o.r gibi idi... Biraz son- Tafımı ll:ıı topladığım zaman et- .ohnm“! ;n Mezarlardan etleri tarı Uzand emik parçalarının dı - Göı-—anü;i'_“' gördüm! Ma, m sidden korkunçtu... A- Zarlardan bi ! Yenemedim... Me- Um... B “Fihin baş ucuna sokul SÜarın '« Orada, çalılarla Hdüruyo a a çıplak bir- kafa Tünce m';"dıı! Kafatası, beni gö bir Lî“ndı... Şimdi her me- fatası kımıldanıyor- B) ea korkudan mı neden, ne Ruştme TTT gaşırdım, dona — kal- W term, ” Pağırdım. Sesimin —aksi o:: taşların üstünde kayar- hbinq ! ka bir ses, garip ve Zaipy V Ses cevap verdi: Ş nclik, evlâd ve saadet n”mbdır. h“ğ“eîtı: dünyadaki huzuzat birer İtnee h%hârhaküdde huzur görmek — is- bi k"lleı gün benim gibi katılacağın Kuhkıbakaya fatiha yolla! eç &Arrma inanamıyordum... Ülüı ,Mezarlardan — geliyordu... _l.,'.L N sesiydi... Demek ben on- d.m: b"!bııa kalmıştım Haykır- | ğ; K'm 0?., kz g“â'n ölülerin hoşuna gitme- * eı_ı bir vaveylâdır koptu. Üm ven bütün cesaretimi topla- "“ıı,mk'"' koydum. Sonunda, ülüler '?’ğ'— vurmamak şartile dtılu_ benimle hasbihale razı ol - 'Ordu;n_ Zaman içlerinden bir'ne SUŞ bedie:mn burada işin ne? 3 Yettim mihnet ü derd ü belâ- yi dehrden! mihnetsarayı dehrden! net ettim ney- leyim, ö tenki nayı dehrden! Sir Olduğu mîn tarafta kelli felli & erind i birsi 'İğ:îne Ku en belli biri te Üa ©! MEnedim azmi sefer €Y Tseyet İâlezarı cen “8Ves gönlüni tutuldu camm Sektim! — *Obrağa düştü devleti dara- d İçip ahır fena dünya- Ve 'esti... Omuzuma bir el 1 | aV dan el çektim! O, derdini dökerken, karşıda diğer bir kafatası vira göz yaşı döküyor, kendi kendine durma- dan söyleniyordu: Ey gönül bir can için her cana min- net eyleme, “Zavallı âşık,, diye düşündüm. Tam bu sırada arkamdan bir ça- tırdı koptu... Yel biraz daha hızlı ) dokunur gibi oldu! döndüm, baktım: Do - kunan el değil bir mezar taşı idi bu.., Birden mezardan bir yiğit başı belirdi, beni uzun uzun süz - dü ve dedi: Darülci_hı.dı Belgrattan eyleyip hiec reti Kal'ei Vidinde Felek vermeyip hiç raheti Şehri Stambula geldim ercai emrin duyup Gençlik içre âlemi faniden — içtim şerbeti. Biraz ilerleyim dedim... Yolu- ma bir genç kadın çıktı, durma- dan anasını babasını teselli edi- yor: Zari kılrp ağlamayın mevtime ey ma - der peder Emri Haktır bu Fenaya pes gelen- ler hep gider... Diyordu. B'raz daha ötede ölü- mü soğuk kanlılıkla karşılıyan bir kafileye rastladım. Bunlardan bi- ri beni çağırdı, dedi: Meskenim dağlar başı sahraya hacet kalmadı.... * İçtimrecel şerbetini : Lokmana - hacet KiraP” «haHears kalmadı.... Unuldu yarelerim cerraha hacet kalmadı... Yapıldı sicmime saray mimara ha- cet kalmadı! O sözünü bitirir bitirmez halin- den sefahate meclüp olduğu belli olan diğer biri söze geldi: Felegin pençel zulmu, ecelin saika- SI Hanemi yıktı, viran eyledi... Emelim şu fanide hep gülmek idi... Neyleyim çarhı felek aksine dev- t ran eyledi! O bitirince arkadaşı söze baş - ladı: İbret ile nazar eyle şu kabrimin taşına Akil isen gafil olma... Aklını al ba- şına Salınıp gezerdim her dem gör ne geldi başıma... Akibet turap oldum taş dikildi ba- şıma ! Artık tahammülüm son demle- rini yaşıyordu. Kaçmak, öbür dün ya sakinlerinin yanından uzaklaş- mak ist'yordum. Adımımı atmam- la bir çukura yuvarlanmam bir ol- du, Kalkıp sıvışacaktım; bir kel- le gözüme ilişti... Çıplak bir fey - lesof kellesi idi bu! Çukurun için- den bana hayretle baktı, başım- dan aşağıya kadar süzdü.., ded!: Sengime menkuş olan benden nasi- hettir SANA.. Vakıa bir kaç söz amma aynı ibret- tir sana... Tatlı bir rüyaya benzer dehri fani- de hayat, Pek çok bidar olursun can emanet- tir sana! Gördüğün kâşaneler viran olur öm- rün gibi, Makberin çökmez, yıkılmaz bir a - marettir sana! Nalili enamı ukba olmıya bir vası - ta: İrzu iffet, adlü nısfet istikamettir sana! Bunlar işittiğim son sözler ol : du. Koşa koşa mezarlıktan çıktım, geniş bir nefes aldım, fakat ölüler diyarından hızla uzaklaşacak yer- — — HABER — Alçşam Postasr — - —— ——— —H Galapagas cinayeti — Paris, (Husust) — Bundan bir müddet evvel Bahri Muhitin hali Galapagas adalarında — yaşıyan çıplaklardan ve bunların başında bulunan Avusturyalı güzel b'r ka- dından bahsetmiş, aslen Baron ve meşhur musiki üstadı List'in kü- çük kızı olan bu ateşli kadının iki cinayete sebep olduğunu sonra kendisinin de ortadan kayboldu - ğunu telgraf haberleri bildirm'ş - ti. Son alman haberlere göre o öl- memiştir. Bu hâdisenin içyüzü de artık anlaşılmıştır. Evvelâ., Baştan başlıryalrm: Bu kadın 38 yaşmdadır. Avus - turyada İnnsbruk'ta — doğmuştur. Vehrbarn ailesine mensuptur. Bu ailenin Baron ünvanı vardır. Bir ismi de Vagner'dir. Büyük babası List olduğu için kendisine Kozi- ma Rişar Vagner ismi verilmiştir. Küçük ismi Yol'dur. Tahs'lini bir kız pansiyonunda yapan bu kadın, 1932 senesine ka dar fevkalâde karışık bir hayat geçirmiştir. Evvelâ bir Fransızla evlenerek Tuluz şehrine gelmiş, oradan Parise gitmiş ve dehşetli bir sefahet hayatı — yaşamıştır. 1932 de parasız kalmış — Lorrenz isminde b'r Alman ile tanışarak, her ikisi de medeniyetin sefahet hayatından bitikleri için Bakri Muhit adalarından birisine gitme ğe karar verm'şlerdir. Böylece, medeniyetten — kaçan bu iki sefir, Galapagas adalarin - ölmemiş, hatıratını İ Barones Yol ile yeni sevgilisi Filipson ü Filipson ile yaşamağa başlamıştı. Ada halkı ikiye ayrılmıştır. Bir kısmı doktar Ritter'i bir kısmı da Yol'u tutuyordu. Bu yüzden mü- nakaşalar, kavgalara kadar iler - ledi. Nihayet bir gün, doktor Rit- ter, arkadaşı Nugrud ile, berabe - rinde getirmiş olduğu Dorayı bı - rakarak bu adadan kaçmayı, ken- di adasına dönmeyi kararlaştırdı ve bir kayığa binerek uzaklaştı- lar, Lâkin ne yazık ki fırtına ka- yıklarını devirdi. Öldüler. İşte bu ölüm, Barones Yol hak Musiki üstadı List'in küçük kızı neşsredecek knda çıkarılan şayialarım başlan- giç noktasıdır. Yol ile Filipson, hâdiselerin al- dığı bu şekil karşısında — medeni merkezlerden uzak olsalar - bile, dünya yüzünde insanlar ve ihti- raslar oldukça rahat etmenin ka- bil olmıyacağını anlıyarak, mede- ni dünyaya dönmeğe karar verdi- ler. Ve bugün, mus ki üstadı List'- in küçük kızı şimdi Fransaya dön mek üzeredir. Orada hatıralarını yadacakmış. Bunlar herhalde çok dikkate değer hatıralar olacaktır.. dan Markem adasına gitmişler - dir. Bir çok gazetelerin yazdıkla - rı gibi bu ada hali değildir. Bilâ - kis 'çinde dört yüz kişi kadar otu- ranı vardır. Yol, orada bir müddet kalmış ve bir gün seyahate çıkmış olan bir Fransız kadını ile tanışmıştır. Fransız kadın, adaya büyük bir vapurla gelmişti. Yol, bu vapurla beraber, Gala- pagas adalarından bir başkasına gitmiş, orada Galapagas adaları hakkında makaleleri ve tetkikleri ile meşhur ve kend'leri gibi me- deniyetten kaçmış olan Alman doktor Ritter ile tanışmıştır. Doktor Ritter bir diş —doktoru idi. Karısı ve dört çocuğu vardı. Fakat Dora Körven isimli bir ka- dınla beraber Berlinden kalkarak bu adalara gelip yerleşm'ş, uzun müddet tetkikat ile meşgul olmuş- tu. Yol doktor Ritter ile arkadaş - ları olan mühendis Filipson ve Norveçli Nugrud'u alarak kendi adasına götürdü. Lâkin, bu ada- da cehennera gibi bir hararet ol - duğundan doktor ve arkadaşları müthiş snir buhranlarına tutul- dular ve araları açıldı. Yol da eş- ki sevgilisi Larrenz'i bırakmış, de istemiyerek durdum ve düşün- düm: Onlar, hep fani hayatların - dan söz getirmişler, ebedi hayat - di. beklemeden tekrar me- zarlığa koştum... Deminki ölüleri aradım.. Hiç birini bulamadım. Ortada kimse yoktu. Mezarlıkta sessiz, iğri büğrü mezar taşların- dan başka hiç kimse görünmiyor. O vakıt aklım başıma geldi. Öbür dünyadan haber alamıyacaktım... Demin, ben sadece mezar taşla- rındaki yazıları okumustum !.. ! KKT S. Karsel larmdan bir haber vermemişler-. Ü Amerikalı meşhür golf oyuncusu Olin Durta, TNATMU aH şampiyonluk — oyuuu için 30 seyirci ile golf sahasıma giderken, geçtikleri köprü birden yıkılk mıiştır. Resim, hâdiseden beş dakika sonra almmıştır. İnsanca zayiat yoktur. Hitlerin gülerken alınmış bir fotoğrafı pek nadirdir. raflardan biri olan resmimizde Alman devlet reisini, OÖ nadir fotuğ- Alman sinema sanü- yünde Hitlerizmle beraber —adetd diktatörce bir nüfuza sahib olan vi- nema yıldıı Leni Rifenstal ile birlikte görüyorsunuz,