^ÇOCUĞUNUN 7 KİTAPLARI CUMHURIYET ROMANIAP HIKAYELER AAASALLAR Kitabcılardan arayımz. C Q n o y. umhuriye QQQ 7 ÎSTANBUL . CAGALOCLU n i « « llıinpikâıııın I Q3R SBllB HO. ÖOOI Teljrraf ve mektup adresı: Cumhuriyet, Istafcbul . Posta Hutusu: Istanbul, No. 246 rcu.<U C\J InlllblKailUII I ö u * i ielefon: Babmunamr ve evı: 22366 Tahrır heyeti: 24298. Idare ve matbaâ kısmile Matbaacıîık ve ıNeşriyat Şırketı 24299 24290. Şimdiye kadar bir tane almadınızsa acele ediniz. Sonra bulamıyacaksmız. Her kitabcıda ve gazete bayiinde bulunur. 193 5 îumhuriyet Almanağı Türk dilini Arılaştırma Yolunda zü iyi, temiz, sağlam ve derin kavranmış inanlı devrim (inkılâb) işlerinde uysallık yapılamaz. Yapllırsa o devrim olmaz. Şöyle böyle bır düzeltme olur kalır. Türk dilinin j'abancı sözler den kurtarılarak kendı ulusal alanında özbey (müstakıl) bir dil olabilmesi'için ötedenberi bazı isteklerin belirdiği ve bazı çahşmalar yapıldığı gorvilegelmişti Ozan Mehmed Emin bundan otuz bu kadar yıl önce o vakte göre ilk türkçe tuyuklarını (şiiılerini) cıkardığında bütün Türk yüreklerinden bir ürperme gsçıniş ol duğu şimdi bile gözlerimizin önündedir. Bu küçük bitükteki (kitabdaki) örgüdler şu parça ile başlıyordu: Ben bir Turkıim, dinim cinsim ulurlur Cenevredeki konuşmalar Balkan Antantı Konseyi göriişmeleri ilerliyor I Türkiye ve Fransa Dış Bakanımızın verdiği beyanat Seçim hararetli geçiyor Şehirde ve mülhakatta rey vermiyen pekaz kaldı Ayrıca Dış Bakammızla Yunan Dış Bakanı arasm Marianneın T. Rüştü İİntihab sahneleri çok heyecanlı geçiyor. Bu akşam Aras hakkındaid yazısı saat 19 a kadar herkes reyini kullanmış olacak da da mühim müzakereler yapılmaktadır Pariste çikan > Marianne adında Konsey azasile M. Lavalin mülâkatları gaAtina 19 (Hususî) Bura zetelerinin Cenevre muhabirlerinden aldıkları telgraflara göre Tür kiye Dış Bakanile Yunaıii^tan Dış Bakanı arasında iki memîeketi alâkadar eden bütün meseleler hak kında müteaddid konuşmalar yapılmıştır. Konuşmalara devam e dilmektedir. Bu konuşmalar hakkında henüz hiçbir tebliğ vapılmamıştır Bazı gazeteler. iki Bakan arasında Ce nevrede Tevfık Rüştü Aıas Atinaya geldiği vakit konusulacak şeylerın esasları tetkik edılmekte olduğu cihetle Türkiye Dış Bakanının artık Atinaya gelmiyeceğiri yazıyorlar. Atina ajansınm Cenevreden aîdığı tel?rafla'da da Balkan Antantı Dış Bakanları arasında uzun süjri gazetenin son •gelen sayisinda, »Dış tşleri Baka nimız Tevfik Rüşrii Aras hakkmda ' sitayişkârane bir \bafmakale intisar •etmistir. Muharrir bu makalesini, Tev • fik Rüştü Arasin meziyetlerini ve Tevfik Rustü Aras şimdiye kadar baş<ırmiş olduğu isleırt saydıktan sonra, şöyle bağlamaktadır: « Ince zekâsı ve zarif söhbetile, Tevfik Rüftü Aras, herhaldc Avru payı en iyi taniyan şahsiyetlerden bi l Yunan Dış tş*eri Bakanı M. Makimof ridir. Türk istihalesinin canlı bir tim ren birçok mülâkatlar yapılmak sali olan bu zat, mensub bulunduğu nlusun, daimi bir azim ve gayretle reta olduğu bildirilmektedir faha ermekten başka gaye gütmediği Basbakan Çaldaris, Dış Bakan ni ifadeden zevk almaktadir. Maksimosla telefonla görüşerek Bize dedi ki: konuşmalara dair malumat almış « Terakki ettikçe, sulhperverane ise de gazetecilere hiçbir şey söy bir ülküye doğru ilerliyoruz. Sulh için lememiştir. vâki mücahedesinde, Türkiye Fran • (Arkası dordu'icıi sahıfede) sanın her zaman beraberindedir.» Bu kabil sözler, Şefi BoğazIaNn a nahtanm cebinde tutan bir adamin ağzinda çok genis bir nmna ifade eder.» Ondan daha önce bu yolda çalışanlan gözönüne almak için bilmeyiz Ahmed Vefik Paşaya kadar cıkmak yeter mi? Ondan sonra ları ise başkaları vardır. Nitekim Ikdam gazetesini cıkaran Ahmed Cevdetin bir aral'k kendisince bu ise özen vermek iste^iği rnılabilir. Tunalı Hilmi Büyük Kurultayda bile yaşayısınm sonuna kadar kanun sözlerıni türkceleştirmek için uğrasıp durmadı mı? Ancak bütün bunlar, Almanyadski yazı arkadaşımız M. Nerminin pek iyi söylediği gibi, zifiri karanlık bir gecenin derinliklerinde yer yer, vakit vakit yanıp sönen parıltıcıklardan başka şeyler değildi. Türkün kendi öz kaynağına derın, ezgm bir özleyişi vardı. Fakat kendisi o parlak kavnağa kolayca dönemiyecek kadar ilerlemis, imparator Iııle «^linin surükieyip" £*>t{iVdtrğİİ bir koca denize karışmıstı. Türk dilinin kendi an kaynağını özle yiş belirtileri doğru. fakat yalnız duygudan doğma hrik bir yolda görülüyordu. Temelinde çok iyi olan bu duygular b;zi Türk dilinin düzeltilmesinde sağlam sonpulara (neticelere) cötürernezdi. Bu iş en vüksek anlamında bir bilim isi idi ki ancak sert temelbre dayanarak herkesin birden el verdiği i sürekli çahsmalarla başarılabiliıdi, 1 ve en sonunda bu ulusal (millî) işin soysal siyasal (medenîsiyasî) bir öalüğü (mahiyeti) olduğu olanca canlıhğile kavranmak gerekti. Dün niçin ve nas'l bozulduğumuzu bilmeliydik ki bugür ne olmak için ne yolda düzeleceğimîzi kestirebilelim. Şimdi Atatürklin önderliğile isi bu son pozu ile ele almış bulunu yoruz, ve onun nekadar büyük özenler istediğini de her adunda daha artık görüp gidivoruz. Sımdıki kavrayışın derinliğile şimdiki götürüşün güclüğü gözönüne alınırsa bundan önceki parıltıîarın köksözlüğü kendiliğinden anîaşılır. Atatürkün derin ve uzak görcn gözlerile is bütün büvüklüğü iie simdi en doğru görülmüş ve onun uğrunda ona yaraşır çalışmalara gereği gibi şimdi girişilmistir. Her gün daha artık anlıvoruz ki o, sanılabileceğinden daha cok emekler istiyen çok büyük bir ıştir. Bununla birlikte ne olursa olsun Türkün inar>arak, severek, sevinerek b^ar^cr.ğı bir istir. Türk öz dilinde ken dini, kendi benli°rini buluyor. kendini, kendi benliiini bulacak ta onun için Atatürk devrimlerinin en büyüçrü bu olc'uğunda kuşkunun (şüohenin) kıvmıçrna ver yoktur. Ulus, herşeyden öncp ulusal dille belirir de onun için llkönre ulusal diiile ulus. sonra herşey. Işte kural (kaide) budur. Düsünmeli ki bu isi acunda baserma^a cağırılmış tek ulus biz d«*ğiliz. Bizden önce soysal siyasal yaşayıslannı bütünlemiş uluslar şu gördüğümüz Avrupanın bütün ileri toplulukları hep ayni yoldan geçmişler, ulusal dillerini öz benliklerine uydurmuşlar ve yükseltmişlerdir. Onlann nasıl yapmıs olduklarını iyice gözden geçirerek kendimizin nasıl yapacağımızı da Reylerini hullanan yurddaşlar »andık Istanbul ve mülhakatı halkı dün de ikiaci seçicileri intihaba de vam etti. Her tarafı bayrakIarla donatılan tstanbul, bir bayram manzarası içinde intihabı baftnda yapıyordu. Türkün medenî hakkı» m istirnalde ne derece tehalük gösterdiğini görmek için dünkü intî • habda Istanbulda bulunmak kâfî idi. (Arkası altmcı sahî1edc) Tehdid mi, ihta r mı? İtalyanlar «Sar reyiâmı Alman hududlarının yeniden tetkikine işaret değildir» diyorlar Harice altın kaçıran şebeke Dün suçlulardan bir kısmı ile 600 altın ele geçirildi Marmara adaları yakında birer mamure olacak! Hafif sarsmtılar devam etmekle beraber köyleri yeniden yapmak için büyük bir faaliyete girişildi \ İstanbulla Pire arasında altın kaçakçıltgı yapıldığını sezen Gümrük muhafaza ve Emniyet menıurlan, bir müddettenberi takiblere devam etmekte idiler. Son def?, Pireden yapılan bir ;ikâyet takib edilen şebekenin birdenbire meydana çıkarılroasısıa yardım etmis ve dün yed'i, «ekiz kişi nezaret altın.ı alınmış, bu partide kaçırılmak istenen 6>3 Türk altinı da yakalamnıstır. Bu altuı kaçakçılığüe alâkadar olmak üzere Gümrük Muhafaza Başmüdürlüğünde ilk isticvabları yapıldıktan Sarda reyiâm netıcesinın anlaşıliıtasznımüteakıb yapüan senliklerden ıntibalar. sonra Emniyet müdürlüğüne teslim Solda statüko tarafiarı sosyalıst lider Maks Brannı temsil eden bır ruklanın edilenler bir mağazanın sahiblerinipe çekildıkten sonra vaziyetı [''uklanın altındaki levahda «Fransa hududv. dort den üç kişile birkaç 3arraftır. Bunkılometro otededır» ıbaresı vardır'i, sağda Sarbruken sokak'Mrmn manzarası lardan başka, Pire seferi yapan vadudlarının yeniden tetkikine işarct purlardan birinin ikinci kaptanı da bu kaçakçılığa vasıta olmak suçu alverir gibi takındıkları vaziyetîe ti'ıdadır. Bu kaptan d*a yakalanarak karşılaştınlıyor. tahkikata başlannııştır. Sar seçimi Versa> muahedesi Roma 19 nin tatbikına dahildir, muahede Havas muhabilerin yeniden tetkikine değil. rinden: İtalyar Sar, Almanya tarafından ulusal gazetelerine gö bir mesele olarak, halbuki Avusturre, Sar seçiminya, îtalya, Fransa ve İngiltere ta • den sonra M. La rafından ve İngilterenin tasdik etvalin yaptığ: tiği Romada yapılan Fransız Isöylev Alman taîyan anlaşmalarına uygun olarak yanm da iştirak uluslararası bir mesele olarak göedebileceği tam rülmektedir. ve geniş bir Av • Von Papenin bsyanatı rupa iştirak i m^ Cenevre 19 (A.A.) Havas saisini mümkür. muhabirinden: Uluslararası gazeVon Papen kılmaktadır. teleri, von Papenin Sar seçiminin Fakat bu teşriki mesai isteklerî, <Arkast dorduucu. sahifede) Almanınilllll|llllllllllll1ll1IMIIIMIII1li;illlllllllllinilllllllllllllllllllllllllllllllllll!IMUIIIiniMllltllMIIIIIİIIIIIIIIIIIIIIII1IIIIIIIIIUIIIIIIIIII1MII | gazetelerinin Almenya hul ll ha kolay anlamış oluruz Bu dil devrimi bir iki ^ ılda olup bitiverir bir iş değildir. Onun sağlam temelleri kurulduktan sonra o temeller üstünde bütün vılusça uzun yıllar çalışılarak gözler kamaştıracak güzellikte koca yapı göklere yükseltilecektir. Türk dili bütün bu sürekîı çalış malardan her gün yeni ka zanclar elde ederek gide gide en sonunda tüm (tam) an ulusal bir dil olup çıkacaktır. İş çok vakit istiyor diye korkmağa, vılmağa yer yoktur. Biz yoktan dil edinecek dilsiz bir ulus değiliz. Bizim dilimiz var, işte onunla dün olduğu gibi bugün de konusup duruyor, yazıp çiziyor, kısası ar laşıyoruz. Yapılacak şey bu dili an ulusal bir dil yapmaktır. Dilimiz gerek söz yamndan, gerek yapı bakımından dünya dillerinin en zenginlerinden, en sağlamlarından biridir. Yapılacak iş, üç beş bin yad sözün yerine kendi sözlerimizi bulup koymaktır, ki pek güzel başarılacağında kimsenin duralayışı olamaz. Dil devriminin amacı budur, ve işte bunda uysalhk, oluruna bağlarlık edemeyiz. Bir günde, bir yılda olamazmış. Olamasın var sın. Bizim varacağımız son budur, ve onu şimdiden işte böylece 3[özönüne almış bulunuyoruz. Şimdiki çahşmalardan ortaya bir sözlük çıkacak. Bundan cok yararlık göreceğimizi bilıyorvız. Ancak bununla girişilen isir. bitmemiş olacağını da pek iyi görüp duruyoruz. Dil araştırma kururrmnu ülkede ve dışarıda Türk dili ile bağı olanların onunla elbirliği edecekleri bir biçimde yenider güclendirmeli, bu yolda çahşmalara şimdiden sorra daha büyük bir hız vermeliyiz. Fon Papenin gürültü uyandıran sözleri ftuhumetîn Marmara adalarma yot' ladığı inşaat müfrezesi ve Balıkesir Valiti Salim Gündoğdunun reisli ğindeki yardım heyeti, . teberrular gelmektedir. Bugün Mt mara adalarına 3,000 kcreste, 24 çuval un gönderildi. ** ttanbulda da hafif sarsıntılar oldi Sebekenin yakalanmasına yara yan sikâyet şöyle olmu^tur: Pirede bir Yunanlı, Yu'iian zabıtasına müracaatle, kendisine Istanbuldan gönderilmiş olan 600 altını, limana uğrıyan vaourun ikinci kaptanmdan alamadığını bildirroistır. Bunun üzerine Yunan zabıtası kaptanı isticvab etmiştir. Kaptao böyle birşeyden malumattar olroadıgnu söylemiştir. Vaziyet, alâkadar ma(Arkası alttmı (.ahijede) Badırma 19 (Hususî) Dün va bugün Erdekte 7, Bandırmada ikisi şiddetlice olmak üzere 6 sarsintı oldu. Zararsız ve hasarsız geçti. Felâ ketzedelere yurdua her tarafından Şehrimizde evvelce yazdığımız g» bi ve on beş gün evvelki çiddetlice zelzelelerin devamı olarak arasırc hafif sarsıntılar olmakta idi. Bu ka* bildea evvelki gün sabahleyin »aat 10 a doğru ve gece 12 den bicaz son* ra olmak üzere iki, dün de biri sa • bah 11,30 da bazı kimseler tara • (Arkast beşznct sahıfeds* Değişim UZUN MİNEZİ VE Uzu YUMUŞLARI savaş tcın Dün gece ay tutuldu Kötülük vc dönüklükle Dönükler: Değişimi yüze gergi yaparlar... Dönükler: Ulkü diye çıkarına taparlar... Karaya sarı derler: Kavuk sallamak için... Kartala a n derler: Kuyruk yalamak için... Yılan gibi sürünüb aslan gibi gürlerler... «Ülkü» diye koşana «deli» diye gülerler... Dün akşamki husufu gösterir temsili resim Dün akşam ay tutulmuştur. Kand'lli rasatanesin'a verdiği ıfalumata göre husuf hâdisesi memieketimı zin he tarafından görü!ebiim v * ' Husuf saat 13,53 te baslams, 17.04 te küllî husuf, 17,47 de orta, 18.31 de kiillî husufun sonu ve 19,41 de hasufun soau safhalaını geçir miştir. Her genç bir «KUBİLÂY» dır dönüklerin gözünde: Bir tavını bulsalar yılan gibi sararlar... Uykuya u<timak için karanhğı aranar... Dönükler bir alında beliren bir yıldızı Kıskanıb «kara» derler, ya bir kara sürerler .. Dönükleri yüceletsen, orunlara geçirsen: Avağa tac geydirir, başa çorab örerler... Aîçalıb alça yerler elgünün işlerinde; Aîca, bir kadın olur, çırpınır dişlerinde! Cerilmiş ağa döner yumuşlar elleriiKİe: Dı: ağa klm düşerse b e l ğ a döndürürler; Ülkü için parlıyan inancı söndürürler . iLuîfcn saVfeyt BufSttn 3 üncü sabifcde Içtimaî M • . • zan: Ağaojjlu Ahmed 5 taCİ salrifede Hsftalık Radyo projrami YUNUS NADt