17 Ocak 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

*'*!ş—ı? İkincikânan 1935 Balıklar artık te metre ile rmo- avlanıyor! Âva çıkan balıkcılar, bu sayede elleri boş dönmiyecekler alıkların seyyar oldukları ma- ; ren:]dm'-' Onlar yalnız mevsime gö ç €ğil hergün yer değiştirirler . “ğ"dhn sulara hicret ederler. hoıîu:den bir gün b'r yerde bol B lık tutanlar, ertesi gün ay - | Yerde bir tane balık bile bula - îzıl:r. Demek oluyor ki balıkla- . icret ederken tuttukları yol 'îze onların ardı sıra gitmek, k:iılim izin! kaybetmemek müm - h olacak. Bu düşünce ile Avru- :'&_ tetkiklere girişilmiş ve şim - G:I'Ien—çOk kıymetli neticeler elde Mislir, Tansada kurulmuş olan “deniz teknik ofisi,, nin müdürü p_e“dor Tisie bu maksatla bir va - ür te_çhiz etmiş ve içine mükem - g:l _b_r_lâboratuvar yerleştirerek - Müyi âdeta seyyar bir tecrübe - “SYonu haline koymuştur. h_okyımuıtı en büyük av, balık 81 çıkarılan, morina balığıdır. tî: balık mMmütemad n:!rı:k balıkçıları şaşırtır. Dalga - 0 â çarpışan bu bllıkçılar koca anusta beş on metre murab - &a bi sîin--b 'T yere sığınan morina sürü- Ü nasıl bu!sunlaı—? ığ? ":;îııînm bulanık suda avlan- 'a-Ümdur, Bunun sebebi ise Son tetle : lnı!tn-&ıklî' Neticesinde anlaşıl - .D nilen B'ıı.en-ızde yaşar kopepod de Vancıklar M mikroskopik hay - &v Tiçten bulm Yaşadıkları sular ha - alığı î“'“ gibi görünür. Mori- Ve ye © bu hayvanları kova - ilâ " Fakat kopepodlar 14 “dık]a:rece hararetli sularda ya- lam Vi 'f"dan morina balığını av- h“îın iÇin o derecei hararetteki tekk:, © Suları arayıp bulmak ge- a orina balığı sürüsü de “&ak oradadır. da lî Süretle, bizim sularmızda ©! bol bulunan uskumrunun *“tecede, sardalyanın 11 ve 12 lıîe erde, beyaz ton balığına li_ktecıe Onun da 50 metre der'n - bin 4 derecei hararete malik n”âıîtuz beş tuzu havi sularda ları tesbit edilmiştir. Ş “lneticelere varmak iç'n çok İ :î’ Tuş, meselâ günde yedi bi- dar balık tutulup kanatları - dllkl Ma ne günü ve nerde tutul- ]t.ç Arına, ne boyda olduklarına, t ıîa—m geldiklerine dair tafsi - Vi ebonit küçük lâvhalar ta- teke n sonra suya atılmış — ve l“tulî; tutuldukları zaman, nerde fîud uklnrı! aradaki müddet zar- *i. & ne kadar mesafe katett'kle- dil:; nfiktır büyüdükleri tesbit e- IŞtir. Tuha Ere Beli alt Me.. “selâ Cure Herria Danimar- (e,,îfw"d' görülen Şeykr. kış günteri camua vluuz ga Çülürü le — şenii- l Yapılan tecrübelerde yakalanan ba- lıklara birer ebonit lâvha takarak tekrar denize bıraktılar iyen yer değiş - ç 'Bundan sonra açılgöz balıkıçının mu- halkkak bir termometresi olacaktır! ka balıkçı gemisi böyle müseccel bir balık yakalamış. Balık tetkik ve muayene edildikten sonra an - bonit lâvhanın takıldığı tarihten itibaren 139 gün içinde 1200 mil, yani 2200 k'lometre mesafe katet miş, boyu ve $ikleti de iki misli arlmış. : Bunun en büyük faydası filân tarihte, filân yerde hang: balığın iyisi ve irisi bulunduğunu bilmek- miş, Birbalığın h'eret yolları belli olursa hangi tarihte ve nerde ke - male ereceği de belli olacak de- mektir. O halde bir genç sürüye rast gelindi mi, onu zedelemek - tense rahat bırakmak ve balık'ar irileşeceği zaman sürü nerde bulu nacaksa oraya varıp ağları ger- mekten başka yapılacak iş - kal- maz. Balıkçılara hem gün — doğdu, hem de iş çıktı demektir... Bu gi- dişle hapsine birer termometre e - dinmeği tavsive ederiz " L Hgıg,’,,'*"”?'feri. yahüt kabartma bir haritayı hatırlatıyor, değil mi? 1300 Kt bu ikisi de değildir. Resim, Amerikada Arizona arazisinin Metre yukarıdan uçan bir tayyareden alınmış resmidir! laşılmış ki kanatlarının altına e - | | KA İT S D Z K z L ü a Y HABER — Alkşam Postası: Gazetecilerin du heyecan meraklıhavadistir yduklar 11 —— I Staviskinin karısile konuşabilmek için nelere katlanmak lâzımdır? Rahat rahat okuduğunuz ga * Ozetelerin haberlerinin hnasıl te - min edildiğini anlatmak üzere ve çok zengin müesseselerin bu yol- da yaptıkları masrafı şöyle bir göstermek için, bundan önce bir yazı basmış ve buna başlangı; o- labilecek bir şehir havadisçiliği- nin içyüzünü anlatmıştık. —. . Gazete havadisleri, dediğimiz' gibi, her zaman, beynelmilel iş- ler gören anlaşmalı ajanslarla değil, okuyucuları bir milyonu aşan gazetelerin başka memle - ketlere hususi surette gönderdik- leri muhabirlerile temin edilmek- tedir. *& » & Yabancı bir memlekete gide- ' 'cek hususi muhabir çok mühim - dir. Bir yerde, çok büyük, ehem'- miyeti pek göz önünde bir hâdi- se kendini göstermiye görsün.. Dünyanm tâ öbür ucunda da olsa, oraya hemen üşüşürler. Bizde geçen yıliçinde yalrız İnsül vakasımım nasıl takib edil- diğini hatırlar mısınız? Amerikan pazetecilere varm- rerya kallar en hızlır nakil vasıta « larile İstanbula gelmişler ve bu- ralarda en pahalı otellerde otu - rarak, gezeteterine böyle hava - dis göndermişlerdir. ; » * & Ehemmiyeti pek büyük hâdise lerden biri de, Pariste meşhur Staviski hâdisesiydi. Bir Fransız kabines'nin yıkıl - masına sebep olan bu anlaşılmaz maliyeci, hâdise esnasında kay - bo'up gitmiş, fakat ortada karısı kalmıştı. Karısınm resmini gazetelerde, sinemalarda gördünüz. Tanırsı - nız? Fakat sinemalarda bile, kart postal hal'nde çıkan resmine ba - kılırsa, bu kadının matbuattan ve ya herhangi neşir vasrtasından ne kadar uazk ve sıkıda durduğu | kestirilebilir.. İşte bir gazeteci için engüç, fa- kat tecessüsü deençok — uyandı- racak vaziyet budur! Stav'skinin karısiyle görüşmek imkânı bulunamıyordu. . & » Bütün Avrupa gazetecileri, o - turdukları yerde deli oluyorlardı. Bu kes'mla neye görüşülemiyor. — Filânı gönderin! — Falanı gönderin! - Emir emir üzerine veriliyor, | fakat muvaffakıyet'n yüzde yüz elde edileceğine kimse emin görü- ' nemiyordu. * * İ Şimdi kendisinden bahsedece - | ğimiz muhabir de, Londaradan ga zetesinden böyle b'r emir almış ve süratle Parise gelmişti., Ama Pa- ris boş değildi. Her ecnebi gazete, en kurnaz, iş bil'r sandıkları, itimat ettikleri muhabirlerini büyük bir umutla oraya göndermişti. İngiliz muhab'ri Parise geldiği zaman saat gece 11,50 idi. Staviskinin karısı Arlet Stavis- Yikha ll e L a _ Madam Staviski. . ki, ölmüş kocasını teşhisten - dön- müş ve apartımanındaki dairesi » ne girmişti. » . & Gazeteci bunu haber alınca, derhal apartımanına koştu. Saat 12,30.... Apartıman bulundu. E Bulundu ama, burası polis ne- zareti altında değil midir? Hiç olmazsa, Madam Staviski - nin yanında, kapısında, yandaki odada-birer polis durmuyor mu? Muhab'r, apartımanın kapısını bir 20 dakika kadar çaldı. Bekle- di... Madam Staviski 6 numarada oturuyordu... İngiliz gazete muhabiri, kapı - yı bir defa daha çaldıktan sonra kapı açıldı. Muhabir, hemen cebinden pa- saportunu çıkararak: “— Olur şey değ'İ, dedi. Tâ İn- giltereden buraya kadar - geleyim de, kapıda yirmi dak'ka bekletile- yim, 2 numaraya gidiyorum.,, ea * Yanlış yazmadık. Gazete mu- habiri Stavisk'nin karısımın oldu - ğu katın (6) olan nemarasında de ğil, (2) numarayı söylemişti. Fakat kapıyı açandan — önce, doğru altı numaraya çıktı. Madam Staviskinin kapısında ihtiyar bir kadın çıkarak, gazete - ciye “şimdi içeri girilmez.. Kendi- sini göremezsiniz. Eğer işiniz pek mühimse, sabahleyin altıda geli- niz...,, dedi. | Fakat Fransız müfettişi oldu- ğu anlaşılan adam, yavaş yavaş yukarı çıkıyordu. " Kimse görmeden binanın için « de nasıl kalınabilirdi? Gazeteci, yanda açık bir kapı. gördü. Derhal içeriye girdi. Bura- / sı boş bir daireydi. giördi. .—. | -— Resimde gördüğünüz, yepyeni sis- temde bir cankurlaran simididir. Bu- nun alt tarafı, tıpkı cankurtaran si- midi gibi yusyuvarlak şekilde man- tarla beslenmiştir. Üzeri kısmen lüs- tikle, kismen de yelken bezi ile kap- lıdır. Topluca bir arı, kovanı biçimin- dedir. Bir de penceresi vardır. Kaza- ya uğrıyan adam, deniz üstünde bu kovan içerisinde kendisini boğulmağa karşı korunabilecek, pencereden de etrafı gözden gecirecektir. Üst taraf- ta, ince direğin ucundaki benaz bam- rak da, elvardan welip gececek gemi- lerin nörüp yarduna gelmesine yara- yacaktır. | Korkudan diğer b'r odaya geç- ti, az sonra aşağıdan yukarı çıkan adam da, ayni boş daireye girdi. Ve gazetecinin ilk girdiği odaya Giren adam az sonra uykuya daldı. Saat altıya doğru hâlâ uyuyor- du. Madam Staviski ile randevüsü olan gazete muhabirinin, adamın uyuduğu odadan, soğuk bir gece « de, üşümüş olduğu halde ve türlü aksırık buhranları geçirerek nasıl geçtiğini kestireb lirsiniz.. Fakat geçti. Ve Madam Stavis- ki ile mülâkatını yaparak, derhal Londraya bildirdi... ! Bu gazetecinin, konuşmasm- dan 'ki saat sonra, kadın hemen hapishaneye kaldırılmış ve ö gün başka kimse görüşmeğe — muvağı fak olamamıştı. . .. Berlinden, geçen yılm Şubat a - yında Viyanaya giden bir gazete muhabiri, vaziyeti şöyle anlatı- yor: “Başvekil Dolfusa karşı bir da- h'li harp baş göstermişti. Gazetemden aldığım emir üze- rine, tayyareyle Berlinden Praga, | oradan Viyanaya otomobille gel- — dim, Makineli tüfek, gaz bombala - rı, tüfek, duman ve arasında rak- seden alevler, barikatlar dört ya - nı sarmıştı. Bir adamm gözlerinden vuru - larak bir taksiye atladığını — gör- Bar'katlar ardında ölüler.... İ- ki asker, bana doğru ateş ettiler. Bir barikadın üstünden atlıyarak Zoruna oteline geldim. Ve atelde elime bir telgraf sr- kıştırdılar. Başmuharrirdendi. Ve Başvekil Dolfusla bir mülâ- kat yapıp göndermemi istiyor- du...,, » .» * YVaziyetin ehemmiyetini düşü « vun! ç : Fakat gazeteci, ditrmadan, ve Lor türlü tehlikeye rağmen Dolra:: «t buldu. Konuştu... Gazetesiza tel yazızıyla cekt?., Burden altı ay sonrada, Baş veki! Defusun öldürüldüğünü k> liyorsunuz...

Bu sayıdan diğer sayfalar: