| | İ? Telncikânan 1835 metre ile avlanıyor! Ava çıkan balıkcılar, bu sayede Gatlıkların seyyar oldukları ma- "'"dî“!_- Onlar yalnız mevsime gö ü ğil hergün yer değiştirirler n '“__ll'dln sulara hicret ederler. holmdeu bir gün b'r yerde bol Ş balık tutanlar, ertesi gün ay - | Yerde bir tane balık bile bula - :ıızı’,_ Demek oluyor ki balıkla- '" hicret ederken tuttukları yol h. inse onların ardı sıra gitmek, _'_"im izini kaybetmemek müm - _'. olacak. Bu düşünce ile Avru- *da tetkiklere girişilmiş ve şim - :';-a Kök' kryraetli ilküdüler “elde İmiştir, * Tansada kurulmuş olan “deniz Tni teknik ofisi, nin müdürü D:“dür Tisie bu maksatla bir va - 'lıe" ':_Çhîz etmiş ve içine mükem - ş hat lâboratuvar yerleştirerek #emiyi âdeta seyyar bir - tecrübe 'Yonu haline koymuştur. hiokyıııuıu en büyük av, balık 1 çıkarılan, morina balığıdır. fir, l.,î:.k balıkçıları şaşırtır. Dalga - Sarpışan bu balıkçılar koca gk!l_nuılı beş on m:rçı murab - ıa'_h *r yere sığınan morina sürü" BÜ natıl bulsunlar? ':ld :'::"m bulanık suda avlan- di h&i',:'ı"dur. Bunun sebebi ise Taiştır, .;r heticesinde anlaşı! - Dilen biş ı.:.d_' Yyaşar kopepod de Yancıkların Mmikroszkopik hay - Tiçten bul Yaşadıkları sular ha - na balı7 &dık gibi görünür. Mori- w Yi ;elvu;' !îu hayvanları kova « ilayg € Fakat kopepodlar 14 !:îıh_’mdan morina balığını av- Büç, k'&'iıı o derecei hararetteki ir 'k suları arayıp bulmak ge- ahat Orina balığı sürüsü de isak oradadır. türetle, bizim sularmızda :î::' bol bulunan uskumrunun reçm“de' sardalyanın 11 ve 12 Hna llerde_ beyaz ton balığına hh.î Onun da S0 metre der'n - hild. :.::l:::ı hararete malik tuzu havi sularda "’;:'!ı!ın tesbit edilmiştir. Ka aa ._ü"mıı. meselâ günde yedi bi- nn .ıilr balık tutulup kanatları - d Na ne günü ve nerde tutul- k.çı.""" ne boyda olduklarına, üt h'."lnı geldiklerine dair tafsi - h "lh" ebonit küçük lâvhalar ta- %::tı::r;lıuyı atılmış — ve uldukları zaman, nerde ?:;îdüluı, aradaki müddet zar- MA kadar mesafe katett'kle- di'ni,î;h" büyüdükleri tesbit e- Mezelâ Gure Herria Danima görülen şeyler, Ciçekleri, AÜberki (ene, n n 1 *"—ıı €vece hararetli sularda ya- | icelere varmak iç'n çok | lik Mütemadiyen yer değiş >/ | | ü Adinmeği tavsive ederiz haş güneri cumua VUZ pus Bt iklsi de değildir. Resim, Amerikada Arizona arazisinin elleri boş dönmiyecekler M | lıklara birer ebonit lâvha takarak| tekrar denize bıraktılar O Bundan sonra açıkgöz balılıçının mu- hakkak bir termometresi - olacaktır! ka balıkçı gemisi böyle müseccel b'r balık yakalamış. Balık tetkik Ve muayene edildikten sonra an - laşılmış ki kanatlarının altına e - bonit lâvhanın takıldığı tarihten itibaren 139 gün içinde 1200 mil, yani 2200 k'lometre mesafe katet miş, boyu ve sikleti de iki misli arlmış, Bunun en büyük faydası filân tarihte, filân yerde hang' balığın iyisi ve irisi bulunduğunu bilmek- miş. Birbalığın h'eret yolları belli olursa hangi tarihte ve nerde ke - | male ereceği de belli olacak de- | mektir. O halde bir genç sürüye rast gelindi mi, onu zedelemek - | tense rahat bırakmak ve balık'ar irileşeceği zaman sürü nerde bulu nacaksa oraya varıp ağları ger- mekten başka yapılacak iş — kal- maz, Balıkçılara hem gün — doğdu, hem de iş çıktı demektir... Bu gi- dişle hapsine birer termometre e - WABER — Alkşam Posfarr Balıklar artık termo- Gazetecilerin duydukla heyecan meraklıhavadistir * —ü Staviskinin karısile konuşabilmek için nelere katlanmak Rahat rahat okuduğunuz ga « zetelerin haberlerinin nasıl te - min edildiğini anlatmak üzere ve çok zengin müesseselerin bu yol- da yaptıkları masrafı şöyle bir göstermek için, bundan önce bir yazı basmış ve buna başlangı; o- labilecek bir şehir havadisçiliği- nin içyüzünü anlatmıştık. " Gazete havadisleri, dediğimiz gibi, her zaman, beynelmilel iş- ler gören anlaşmalı ajanslarla değil, okuyucuları bir milyonu aşan gazetelerin başka memle - ketlere hususi surette gönderdik- leri muhabirlerile temin edilmek- tedir. ge. $'liğ Yabancı bir memlekete gide- lcek hususi muhabir çok mühim - dir. Bir yerde, çok büyük, ehem- miyeti pek göz önünde bir hâdi- se kendini göstermiye görsün.. Dünyanm tâ öbür ucunda da olsa, oraya hemen üşüşürler. Bizde geçen yıl içinde yalrız İnsül vakasının nasıl takib edil- diğini hatırlar mısımız? Amerikan gazetecilnre varm- | serya kalaz en hızlı nakil vasıta « | larile İstanbula gelmişler ve bu- ralarda en pahalı otellerde otu - rarak, gezetelerine böyle hava - dis göndermişlerdir. a . * . Ehemmiyeti pek büyük hâdise lerden biri de, Pariste meşhur Staviski hâdisesiydi. Bir Fransız kabines'nin yıkıl - masına sebep olan bu anlaşılmaz maliyeci, hâdise esnasında kay - bo'up gitmiş, fakat ortada karısı kalmıştı. Karısınm resmini gazetelerde, sinemalarda gördünüz. Tanırsı - nız? Fakat sinemalarda bile, kart postal hal'nde çıkan resmine ba - kılırsa, bu kadınımn matbuattan ve ya herhangi neşir vasrtasından ne kadar uazk ve kestirilebilir.. İşte bir gazeteci için engüç, fa- kat tecessüsü deençok uyandı- racak vaziyet budur! Stav'skinin karısiyle görüşmek imkânı bulunamıyordu. . ... Bütün Avrupa gazetecileri, o - turdukları yerde deli oluyorlardı. Bu kev'ınla neye görüşülemiyor. — Filânı gönderin! — Falanı gönderin! Emir emir üzerine veriliyor, | fakat muvaffakıyet'n yüzde yüz y — elde edileceğine kimse emin görü- nemiyordu. * . * Şimdi kendisinden bahsedece - © | ğimiz muhabir de, Londaradan ga Çikürüşlü — yenise — | yahut kabartma bir haritam hatırlatıyor, değil mi? — | '© yukarıdan uçan bir tayyareden alınmış resmidir! zetesinden böyle b'r emir almış ve süratle Parise gelmişti. Ama Pa- | Cis büş değildi Her ecnebi gazete, en kurnaz, sıkıda durduğu | Viş bil'r sandıkları, itimat ettikleri | Madam Staviski ki, ölmüş kocasını teşhisten dön- müş ve apartımanındaki dairesi - ne görmişti. , & & Gazeteci bumnu haber derhal apartımanına koştu. Saat 12,30.... Apartıman bulundu. Bulundu ama, burası polis ne- almca, | zareti altında değil midir? Hiç olmazsa, Madam Staviski - nin yanında, kapısında, yandaki odada birer polis durmuyor mu? Muhab'r, apartımanın kapısını bir 20 dakika kadar çaldı. Bekle- ç. Madam Staviski 6 numarada oturuyordu... İngiliz gazete muhabiri, kapı « yı bir defa daha çaldıktan sonra kapı açıldı. Muhabir, hemen cebinden pa- saportunu çıkararak: “— Olur şey değ'i, dedi. Tâ İn- giltereden buraya kadar - geleyim de, kapıda yirmi dak'ka bekletile- yim, 2 numaraya gidiyorum.,, 9, a Yanlış yazmadık. Gazete mu- habiri Stavisk'nin karısının oldu - Resimde gördüğünüz, yepyeni sis- temde Bir cankurtaran simididir. Bu- nun olt tarafı, tıpki cankurtaran si- midi gibi yusyuvarlak şekilde man- tarla beslenmiştir. Üzeri kısmen lâs. tikle, kısmen de yelken bezi ile kap- lıdır. Topluca bir arı kovanı biçimin. dedir. Bir de penceresi vardır. Kaza. wva uğrıyan adam, deniz üstünde bu muhabirlerini büyük bir umutla | kovan icerisinde kendisini boğulmağa oraya göndermişti. İngiliz muhab'ri Parise geldiği zaman saat gece 11,50 idi. | karşı koruwabilecek, pencereden de etrafı pözden gecireceklir. Üst taraf- ta, ince direğin ucundaki Bewaz — bam rak da, etvardan nelip nececek gemi- Staviskinin karısı Arlet Stavis- | terin nörüp yardıma gelmesine yara. yvacaktır. lâzımdır? ğu katın (6) olan numarasında de ğil, (2) numarayı söylemişti. Fakat kapıyı açandan — önce, doğru altı numaraya çıktı. Madam Staviskinin kapısmda ihtiyar bir kadın çıkarak, gazete - ciye “şimdi içeri girilmez.. Kendi- sini göremezsiniz. Eğer işiniz pek mühimse, sabahleyin altıda geli- niz...,, dedi. Fakat Fransız müfettişi oldu- ğu anlaşılan adam, yavaş — yavaş yukarı çıkıyordu. Kimse görmeden binanım için « de nasıl kalınabilirdi? Gazeteci, yanda açık bir kapı gördü. Derhal içeriye girdi. Bura- sı boş bir daireydi. Korkudan diğer b'r odaya geç- Hi, az sonra aşağıdan yukarı çıkan adam da, ayni boş daireye girdi. | Ve gazetecinin ilk girdiği odaya gördi. vöcle e Giren adam az sonra uykuya daldı. Madarm Staviski ile randevüsü olan gazete muhabirinin, adamın uyuduğu odadan, soğuk bir gece - de, üşümüş olduğu halde ve türlü aksırık buhranları geçirerek naşıl geçtiğini kestireb'lirsiniz.. Fakat geçti. Ve Madam Stavis- ki ile mülâkatını yaparak, derhal Londraya bildirdi... Bu gazetecinin, konuşmasın- dan 'ki saat sonra, kadın hemen hapishaneye kaldırılmış ve © gün başka kimse görüşmeğe — muvağı fak olamamıştı. ... Berlinden, geçen yılm Şubat a - yında Viyanaya giden bir gazete muhabiri, vaziyeti şöyle anlatı- yor: “Başvekil Dolfusa karşı bir da- h'li harp baş göstermişti. Gazetemden aldığım emir üze- rine, tayyareyle Berlinden Praga, oradan Viyanaya otomobille gel- dim, Makineli tüfek, gaz bombala - rı, tüfek, duman ve arasında rak- seden alevler, barikatlar dört ya - nı sarmıştı. Bir adamımn gözlerinden vuru - larak bir taksiye atladığını — gör- düm. Bar'katlar ardında ölüler.... I- ki asker, bana doğru ateş ettiler. Bir barikadın üstünden atlıyarak Zoruna oteline geldim. Ve otelde elime bir telgraf 8- kıştırdılar. Başmuharrirdendi. Ve Başvekil Dolfusla bir mü!â. kat yapıp göndemmemi istiyor- dü....> ... YVaziyetin ehemmiyetini düşü « vun! Fakat gazeteci, ditrmadan, ve Lar türlü tehlikeye sağmen Dolrc: we buldu. Konuştu... Gazetesiza tel yazızıyla cekt'., Berlen altı ay sonra da, Baş veki! D-fusun öldürüldüğünü b> Tiyorsunuz...